Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski arasında Baykar Teknoloji’nin insansız hava aracı (İHA) üretimi yapması için anlaşma imzalanmasıyla iki ülkenin savunma sektöründeki işbirliklerinin pekiştiği görülüyor.
Savunma sanayi sektörü uzmanı Arda Mevlütoğlu, Türkiye’nin 2021 yılında savunma ihracatının İHA'lar nedeniyle arttığına işaret ederek uçak, helikopter ve İHA satın alan Ukrayna’nın önemli bir alıcı ülke olduğunu söyledi.
Your browser doesn’t support HTML5
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Türkiye ile Ukrayna arasında diplomatik ilişkilerin 30’ncı yıldönümünde bugün Kiev’e resmi ziyarette bulundu. Bu ziyaret kapsamında Zelenski’nin “Savaşı bitirme yolunda Ukrayna - Rusya arasında arabulucu olma inisiyatifi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Bugün imzaladığımız anlaşma, Baykar Teknoloji İHA’larının Ukrayna’daki üretimini genişletecek” açıklaması dikkat çekti.
Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın aile şirketi Baykar Teknoloji’nin geçen yıl Ukrayna’ya İHA ve silahlı insansız hava aracı (SİHA) satışı Rusya cephesinde rahatsızlığa yol açmıştı. Rusya, Ukrayna’nın Türkiye yapımı SİHA’ları Donbass’ta Rusya yanlısı ayrılıkçılara karşı kullandığını iddia ederek tepkisini ifade etmişti. Şimdi ise Baykar Teknoloji’nin Kiev yakınlarında üretim üssü kuracağı, bugün imzalandığı açıklanan anlaşmayla kesinlik kazandı.
Türkiye’de savunma sanayi sektörünü yakından izleyen Arda Mevlütoğlu’ya göre, tank modernizasyonu, helikopter, askeri uçak alımlarıyla birlikte Ukrayna, Ankara açısından önemli bir alıcı ama aynı zamanda tedarikçi ülke. Ukrayna’nın 2019 yılında 6 adet Bayraktar TB2 siparişi verdiğini anımsatan Mevlütoğlu, Baykar Teknoloji’ye ait SİHA’lardan Ukrayna’ya toplam kaç adet satış yapıldığına ilişkin açık kaynaklarda bilgi olmadığını ifade etti. Bugünkü anlaşmayla birlikte SİHA üretimini artık Baykar Teknoloji’nin doğrudan Ukrayna’da yapacağı görüldü. Ancak Mevlütoğlu, Kiev’in de Türkiye’ye yine Baykar Teknoloji’nin ürettiği Akıncı SİHA’sı motor tedarik eden ülke olduğunu vurguladı.
Ankara – Kiev hattındaki savunma sanayi işbirliği açısından Mevlütoğlu, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmesinde, özel şirket olan Baykar Teknoloji'nin yanı sıra Türkiye’nin kamu savunma sektörü temsilcisi şirketlerle de Ukrayna’nın ilişkilerini değerlendirdi.
Mevlütoğlu, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi Anonim Şirketi (TUSAŞ ) ile ASELSAN Anonim Şirketi’yle ilişkiler bağlamında şu değerlendirmede bulundu: “Ukrayna, 2019 yılında Bayraktar TB2 (Baykar Teknoloji ürünü) siparişi vermişti. İlk kafile 6 adetti. Bunu ilave siparişler de takip etti ve şu anda Türkiye - Ukrayna askeri ilişkilerinin en önemli konu başlıklarından birisi Bayraktar TB2. Ama tek konu bu değil. İki ülke arasında savunma sanayi ilişkileri son birkaç yılda çok hızlı gelişti. Ukrayna, Türkiye için çok önemli bir tedarikçi haline de geldi. Bunun en önemli başlıklarından bazıları Akıncı İHA aracına (Baykar Teknoloji ürünü) sağlamakta olduğu motorlar, geliştirilmesi devam eden MİUS adlı Muharip İnsansız Uçak Sistemi (Baykar Teknoloji ürünü) için sağlayacağı jet motorları. Bunun dışında TUSAŞ tarafından geliştirilmesi devam eden TAI T-929 Atak-2 Taarruz Helikopteri için Ukrayna yine motorlar sağlayacak. Öte yandan ASELSAN’ın Ukrayna’da bir şirket irtibatı bulunuyor. ASELSAN’ın da bu ülkeye çeşitli ihracatları olmuştu. Ukrayna’nın tank modernizasyonunda muhabere sistemlerini ASELSAN sağlamıştı ve çok önemli bir başka konu da Türkiye’nin Ukrayna Deniz Kuvvetleri için MİLGEM (Türkiye’nin Milli Gemi Projesi) sınıfı korvet inşa ettiğini biliyoruz. Kamuoyuna, basına yansımamış teknoloji transferine dayalı ortak geliştirme projeleri, faaliyetleri olduğunu da varsayabiliriz. Bunlarla ilişkili zaman zaman açıklamalar da yapılıyor. Dolayısıyla Ukrayna ile Türkiye arasında güçlü bir ilişki var. Bu ilişkinin bir diğer dönüm noktası da Bayraktar TB-2 araçları üretimi ve bakımı için kurulacak bir tesis (bugünkü anlaşma). Bu tesis vesilesiyle Türkiye’nin bu ülkeye bir teknoloji transferi gerçekleştirmesi bekleniyor. Bu da bu da çok önemli bir başka gelişme olacak.”
Türkiye’nin SİHA üretimi detayları nedir?
Savunma sanayi uzmanı Arda Mevlütoğlu, Türkiye’nin savunma sektöründe üretici ve alıcı rolleri hakkında VOA Türkçe’nin sorularını şöyle yanıtladı: “Türkiye’nin İHA sektörüne ve bu sektördeki oyuncularına baktığımızda, çeşitli büyüklüklerde farklı tiplerde oyuncular olduğunu görüyoruz. İki ana üreticilerden birisi TUSAŞ ve diğeri Baykar Savunma. TUSAŞ’ın ürettiği Anka ve Aksungur. Baykar Savunma’nın Bayraktar TB-2 ve Akıncı hali hazırda üretimde ve kullanımda. Bu iki firmayı biraz daha küçük ölçekli ya da farklı alanlarda uzmanlaşmış diğer firmalar takip ediyor. Bunlar arasından Vestel Savunma’yı, STM’yi, Altınay’ı sayabiliriz. Bu adını saydığım firmalardan TUSAŞ, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bir iştiraki, TSK’ya ait. Yarı kamu denebilecek nitelikte. Baykar, Vestel gibi diğer firmalar da özel firmalar. Bu özel ve kamu firmalarının faaliyetlerinin koordinasyonunu ise (Cumhurbaşkanlığı’na bağlı) Savunma Sanayi Başkanlığı yürütüyor. Dolayısıyla en tepede devletin kontrol ettiği sanayi ve teknoloji politikasından ya da tedarik sanayileşmesinde üst düzey kamu koordinasyondan bahsedebiliriz.”
Türkiye’nin İHA ve SİHA ihracatıyla ilgili ne tür veriler var?
Mevlütoğlu'na göre Türkiye'nin İHA ve SİHA ihracatıyla ilgili bilgiler kısıtlı: “Bu konuda yapılan satışlarla ilgili genellikle sayı bilgisi çok az, açıklanmıyor. Açıklanmaması da büyük oranda alıcı ülkelerin talebi neticesinde oluyor. Ancak açık kaynaklara yansımış ya da çeşitli vesilelerle resmi makamlarca doğrulanmış çeşitli ihracat bilgileri var. Türkiye’nin İHA ihraç ettiği ilk ülke Katar. Önce Bayraktar Mini İHA yani elden atılan modeli, ardından Bayraktar TB2’yi, Katar satın almıştı. Katar’ı Azerbaycan, Ukrayna, Libya takip etti ve kısa süre içerisinde çok sayıda ülkeye İHA satıldığını biliyoruz. Bunlar arasında Kırgızistan, Türkmenistan ve Fas bulunuyor. Öte yandan TUSAŞ’ın ürettiği Anka İHA’sını Tunus sipariş vermişti, yine açık kaynaklara yansımış bir bilgi. Polonya’yı anmadan geçmek olmaz. Polonya, hem NATO hem de AB üyesi olarak ilk kez Türk SİHA siparişi vermiş bir ülke ve Bayraktar TB2’leri satın almıştı. Ülke sayısı olarak Bayraktar TB2’nin 16 ülkeye satıldığı ya da satışın son aşamasına gelindiğine dair bir açıklama elimizde var. Ancak bu uçaklarla hangi ülkenin kaç adet aldığına dair çok fazla bir veri bulunmuyor.”
Mevlütoğlu, "2021 yılı sonu savunma sanayine ilişkin ciro bilgilerine sahip miyiz?" sorusunu da şekilde yanıtlıyor: “Türkiye savunma sanayi, Corona virüsü salgınından bir süredir olumsuz etkileniyordu. Ancak bu olumsuz etkiyi en azından ihracat bazında 2021 yılından itibaren telafi etmiş gibi görünüyor. Yaklaşık 3,2 milyar dolarlık ihracata ulaşmış durumda, savunma sanayi. 2021’in toplam cirosu henüz açıklanmış değil, resmi açıklama yok, ancak benim şahsi kanaatim, 8 ila 10 milyar dolar arası bir bantta gerçekleşmiş olması muhtemeldir. Son dönemde yapılan katma değeri yüksek MİLGEM gibi, SİHA’lar gibi satışlar cironun biraz daha artmasını sağladı. Sektörün toplam istihdamı da düzgün bir şekilde artıyor. En son 80 bin bandına ulaştı ki bu da sektörün artan bir şekilde daha fazla istihdam yarattığını da gösteriyor. Tabii bu ciro artışı gerçekleşirken bir yandan ithalata bağımlılığın azaltılması gerekiyor. Sistem üretmek için kritik alt sistemlerin üretiminde yurtdışına bağımlılığın azalması gerekiyor. Şimdiye kadar sektörün gerçekleştirdiği ihracat ve ithalat neredeyse bire bir aynı gidiyordu. Yani bir önceki sene 3 milyar dolar ihracata karşılık neredeyse aynı miktarda yine 3 milyar dolar ithalat gerçekleşmişti. Başta motor olmak üzere kritik sistemler ve teknolojilerde yurtdışına bağımlılık eğer azaltılabilirse bu ithalat ihracat dengesi de ihracat lehine önümüzdeki dönemde artacaktır.”
ABD’nin uyguladığı CAATSA yaptırımları sektörü nasıl etkiliyor?
Uzman, ABD'nin CAATSA yaptırımlarının sektörü somut şekilde etkilemediği görüşünde: “ABD’nin Türkiye’ye, daha doğrusu Savunma Sanayi Başkanlığı ve personeline uygulamış olduğu yaptırımların somut etkisini en azından kamuoyuna yansıyacak kadar büyük bir şekilde hissetmedik. Ancak Türkiye’ye CAATSA yaptırımı uygulanıyor olması, pek çok yürütülen projede faaliyetlerde ya da gündeme gelmesi muhtemel projelerde önemli bir risk faktörü ya da engel olarak devamlı gündeme geliyor. Türkiye’nin ABD ile olan siyasi ilişkileri ve Kongre nezdinde Türkiye’nin imajı en son F-16 alımı projesi, pek çok projede devamlı karşımıza geliyor. Aslında meseleyi CAATSA olarak değil, Türk – Amerikan ilişkileri genelinde ele almak daha doğru. Nitekim en son Türkiye’nin geçen sene Eylül ayında yapmış olduğu F-16 alımı talebine yönelik ABD’deki çeşitli lobilerin çok yoğun bir faaliyeti var. Bu faaliyetlere ilaveten ABD Kongre’sinde de Türkiye aleyhine ciddi bir hava var. Bu ortam yalnızca F-16 alımında gibi ana konularda değil ABD Kongresi’nin onayının gerektirdiği diğer işbirliği ya da alım konularında da sıkça karşımıza çıkıyor. Bu nedenle yalnızca CAATSA değil genel olarak Türkiye – ABD ilişkileri nedeniyle Türk savunma sektörünün son iki yıldır çok zorlu bir sınavdan geçtiğini söylemek mümkün.”
Rusya’ya savunma sanayii ilişkilerinde son durum nedir?
Arda Mevlütoğlu, Ankara ile Moskova arasındaki savunma sanayi ilişkileri hakkında şu değerlendirmede bulunuyor: “Türkiye - Rusya savunma ilişkileri aslında şu anda S-400 hava savunma sistemiyle sınırlı gibi görünüyor. Ancak görüşme ve pazarlık bazında başka başlıkların da masada olduğunu görüyoruz. Bir süre önce Cumharbaşkanı Erdoğan, Rusya ile denzialtı dahil olmak üzere, uçak motorları dahil olmak üzere çeşitli konularda işbirliğinin gündemde olduğunu söylemişti. Rusya’dan zaman zaman milli muharip uçakla ilgili olarak işbirliğine hazır olduklarını ve bu konuda çalışılabileceğini söylediklerini görüyoruz. Ancak henüz netleşmiş bir işbirliği bulunmuyor. İki ülke arasında aldığı ya da sattığı sistem ya da know-how teknoloji transferi gibi böyle bir somut gelişme henüz gerçekleşmedi. Gerçekleşmesi çok da kolay olmayacaktır. Çünkü bunun sebebi, ABD ve Batı ülkelerinin yaptırımları kadar bir diğer önemli sebebi, Rusya’nın aslında savunma sanayi konusunda teknoloji transferinde ve ortak proje konularında çok fazla işbirliğine açık bir ülke olmamasından kaynaklanıyor. Nitekim en güçlü ilişkilerinin olduğu Hindistan ve Çin ile dahi askeri teknoloji alanında, savunma alanında çok fazla paylaşımcı bir ülke olmadığını görüyoruz. Kaldı ki bir NATO ülkesi olması nedeniyle Türkiye’nin açısından da çok kolay olmayacaktır. Ama açıklamalara baktığımızda bu yönde bir niyetin ya da masada böyle bir gündemin olduğunu varsayabiliriz.”