“Her gün ülkemize geri gönderileceğiz kaygısıyla yaşamak çok zor” diyor, Gaziantep’teki Geri Gönderme Merkezi’nin önünde bekleyen Suriyeli Ahmet.
Suriye’deki çatışmaların şiddetlendiği 2012’de ülkesinden kaçarak Türkiye’ye sığınan ve tarım işçiliği yapan üç çocuk babası Ahmet gibi birçok Suriyeli, son dönemde daha da sertleşen göç politikaları nedeniyle artık kendilerini güvende hissetmediklerini söylüyor.
Türkiye, Suriye’den gelen sığınmacılara geçici koruma statüsü veriyor. İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı (GİB) verilerine göre, Türkiye’de 6 Haziran 2024 itibariyle 3 milyon 113 bin 478 geçici koruma kapsamında Suriyeli bulunuyor.
Resmi verilere göre, bu sayının 2021’den bu yana yaklaşık 500 bin kişi azaldığı görülüyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da bu yıl Şubat ayında yaptığı bir açıklamada, 625 bine yakın gönüllü geri dönüşün söz konusu olduğunu söyleyerek, Suriyeliler’in kendi ülkelerinde güvenli bölgedeki hayatın normalleşmesini ve bu yönde yapılan çalışmaları gördükçe ülkelerine geri dönmek istediklerini ve geri dönüşlerin arttığını kaydetti.
İlgili Haberler Depremin yıldönümünde bölgedeki Suriyeliler ne yaşıyor?“Sürekli emanet gibi yaşamak tedirgin ediyor”
Ancak Gaziantep’te VOA Türkçe’nin konuştuğu Suriyeliler ülkelerindeki durumun halen güvenli olmadığını, bu nedenle dönmek istemediklerini söylüyor.
Güvenlik nedeniyle gerçek ismini kullanmak istemeyen Suriyeli Ahmet, Gaziantep’teki Geri Gönderme Merkezi’nin önünde, kuzeni gözaltına alındığı için bekliyor.
Bu sırada VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ahmet, kendisi gibi tarım işçiliği yapan kuzeninin kimlik sorgusu sırasında gözaltına alınarak, Geri Gönderme Merkezi’ne konulduğunu anlatıyor.
Süreçten kaygılı olduğunu ifade eden Ahmet, “Buraya geldiğimiz ilk zamanlar çok güzeldi. İnsan olarak daha değerli olduğumuzu hissediyorduk. Hem Türkiyeli vatandaşlar hem de hükümet yetkilileri bize çok değer veriyordu. Şimdi ne zaman sınırdışı edecekler diye bekliyoruz. Kuzenim de evli ve çocukları var şimdi sınırdışı edilirse orada ne evi var ne işi, hem çatışmalar da daha devam ediyor. Umarım Türkiye’nin sığınmacıları geri göndermekle ilgili programı bir an önce yumuşar. Böyle sürekli emanet gibi burada yaşamak bizi tedirgin ediyor. Elbette ülkemde savaş biterse, ekonomi biraz olsun düzelirse tekrar dönmeyi düşünüyorum ama bu şekilde zor” diyor.
“En ufak bir şikayette kendimizi sınırın diğer tarafında buluyoruz”
2012 yılında Suriye’nin Halep şehrinden Türkiye’ye annesi, eşi ve iki çocuğuyla gelerek Gaziantep’e yerleşen Mustafa da Ahmet gibi her an sınırdışı edilme korkusuyla yaşadığını söylüyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Mustafa, 2012’den bu yana çok şeyin değiştiğini artık Türkiye’de istenmediklerini dile getiriyor.
“Burada halk ve siyasetçiler bir an önce ülkemize gitmemiz için bizi zorluyor. Elbette buraya gelen bütün Suriyeliler iyi değil; sorun çıkaran, asayiş olaylarına karışan Suriyeliler de var. Ama şu an burada öyle bir duruma geldik ki en ufak bir olayda tek bir kişi bile bizden şikayetçi olsa biz haksız oluyoruz ve hakkımızda işlem yapılıyor. Önce Geri Gönderme Merkezi’ne, daha sonra da imzalatılan yazıyla sınırın diğer tarafına bırakılıyoruz. Şu anda geldiğim şehirde birçok farklı örgüt ve yönetim var. Çatışmalar halen devam ediyor. Orada herhangi bir şekilde yaşamamız mümkün değil” diyen Mustafa, ülkesindeki sorunların bir an önce çözülmesini ve ailesiyle geri dönmeyi umuyor.
“Dava açma süreleri beklenmeksizin sınırdışı ediliyorlar”
Gaziantep Barosu Göç ve İltica Komisyonu Üyesi Avukat Cumali Şimşek yaşananın hukuk dışı olduğunu söylüyor.
Şimşek, Türkiye’de son dönemde geçici koruma statüsüne sahip Suriyeliler’e yönelik politikaların değiştiğine dikkat çekerek, “Birçok avukat, müvekkillerinin dava açma süreleri beklenmeden zorla Suriye’ye gönderildiğini rapor ediyor” diyor.
“Göç İdaresi Müdürlükleri önünde bekletilen otobüslerle Suriyeliler’in ülkelerine zorla gönderildiği” iddialarına ilişkin ise Avukat Şimşek, bu kişilerin bazılarının geçici koruma statülerinin sona erdiğini ancak yine de dava açma süreleri beklenmeksizin sınırdışı edildiklerini söylüyor.
Cumali Şimşek VOA Türkçe’ye, “Bu durum Türkiye’de yürürlükte bulunan hukuka kesinlikle uymamaktadır. Olması gereken hukuka uyularak, dava açılmasının beklenilmesi, davanın sonuçlanmasının beklenilmesi hukuka ve vicdana uygun olacaktır” diyor.
VOA Türkçe, Göç İdaresi Başkanlığı’na bilgi talebinde bulundu ancak henüz yanıt alamadı.
“Zorla geri dönüşler yaptırılıyor”
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) de yaptığı araştırmalara dayandırarak yaşanan geri dönüşlerin gönüllü olmadığını, Türkiye’nin Suriyeliler’i zorla ülkeden gönderdiğini bildiriyor.
Örgüt bu yıl Mart ayında yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Suriyeliler’e zorla gönüllü geri dönüş formları imzalattığı ve zorla sınırdışı ettiğini tespit ettiğini belirtti.
HRW Ortadoğu Direktör Yardımcısı Adam Coogle, "Türkiye'nin 'gönüllü' dediği geri dönüşler, genellikle tehlike ve çaresizlik bataklıkları olan 'güvenli bölgelere' zorla yaptırılan geri dönüşler oluyor" dedi.
Suriyeliler yapılan evlere yerleştiriliyor mu?
AK Parti hükümeti, Suriyeliler’in zorla değil, “gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşünün” sağlandığını savunuyor.
Bu çerçevede, Suriye’deki Cerablus ve Tel Abyad gibi “güvenli” bölgelerde yapılan konut ve altyapı projeleri yürütülüyor.
Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD), Katar Devlet Kalkınma Fonu (QFDD) ile 2023 yılının Nisan ayında imzaladığı protokol ile Suriyeli sığınmacıları ve yerinden edilmiş kişileri desteklemek amacıyla, Suriye’nin kuzeyinde entegre bir şehir kurulacağını duyurdu.
Türk basınında çıkan haberlere göre projenin bütün maliyetini Katar Devlet Kalkınma Fonu karşılayacak; konutlar daha önce Afrin ve İdlib’de AFAD tarafından yapılan briket evlerden faklı olarak, kalıcı binalar olarak inşa edilecek.
28 bin 681 konutluk projenin ilk etabı olan 5 bin konutluk kısmının temel atma töreni 24 Mayıs 2023’te dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun katılımıyla yapılmıştı.
CHP’den soru önergesi
Ancak ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bu projenin detaylarını öğrenmek için 12 Haziran 2023’te yazılı bir soru önergesi verdi.
Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi ve CHP İstanbul milletvekili Namık Tan’ın imzasını taşıyan soru önergesinde, projenin detayları, AFAD’ın rolü ve projenin tüm maliyetinin Katar tarafından karşılanıp karşılanmayacağı soruldu.
TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Tan ayrıca, projeye ilişkin ihale yapılıp yapılmadığı, daha önce sığınmacıların geri dönüşü için yapılan briket evlerin akıbeti, bu evlere kaç sığınmacının yerleştirdiği gibi sorular da yöneltti.
Namık Tan’ın soru önergesine 10 Kasım 2023’te İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya yanıt verdi. Yerlikaya yazılı yanıtında, hem Katar ile yapılan işbirliğiyle yürütülen kalıcı konut projesinin detaylarını hem de briket evlerle ilgili projenin detaylarını anlattı.
Yerlikaya, “Gönüllü geri dönüş çalışmaları kapsamında toplam 240 bin konut yapımı ve 1 milyon onurlu ve gönüllü geri dönüşün hedeflendiğini” belirtti.
Bu çerçevede ilk etapta Fırat Kalkanı Bölgesi'nde beş alan, Barış Pınarı Bölgesi'nde dört alan olmak üzere toplamda dokuz alanın onaylandığını, üç alan üzerine konut projesi hazırlık çalışmasının ise yapıldığını kaydeden Yerlikaya, briket evler projesinin ise bundan farklı olduğunu ve 100 bin adet briket evin 2022 yılının sonunda İdlib ve Fırat Kalkanı bölgelerinde tamamlandığını kaydetti.
Ancak yanıtta, şimdiye kadar kaç Suriyeli’nin bu evlere yerleştirildiği veya Katar işbirliğinde yapılan kalıcı konut projesinde ihaleye çıkılıp çıkılmadığı gibi konular yanıtsız kaldı.
MHP lideri Bahçeli memnun değil
Türkiye’de geçen yılki genel seçimden sonra göreve gelen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile göç politikalarında yaşanan sertleşmeyi, AK Parti’nin iktidar ortağı MHP ise yeterli bulmuyor.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli 11 Haziran tarihli partisinin grup konuşmasında, Türkiye’de geçici koruma statüsündeki Suriyeli sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşlerinin kademe kademe sağlanması ve Avrupa Birliği ile imzalanan “Geri Kabul Anlaşması”nın sonlandırılması gerektiğini söyledi.
Türkiye ile AB arasında 2013 yılında imzalanan Geri Kabul Anlaşması, Türkiye’den ayrılarak AB topraklarına geçen düzensiz göçmenlerin yakalandıktan sonra Türkiye’ye iade edilmesini düzenleyen bir anlaşma.
Anlaşma, iade edilen her düzensiz göçmen karşılığında Türkiye’den bir düzensiz göçmenin AB ülkelerine yerleştirilmesini öngörüyor. Ancak uygulamada anlaşmanın tam olarak işletilmediği ve AB’nin mali destek taahhütlerini yerine getirmediği yönünde eleştiriler yapılıyor.