ANKARA- Türkiye, NATO üyeliği başvurularına veto kartını gösterdiği İsveç ve Finlandiya ile diplomatik müzakereler yürütürken, bu ülkelerin terör örgütlerine yönelik tutumlarında değişiklik yapması ve ABD’nin savunma sektörü yaptırımlarından geri adım atması gerektiği vurgulanıyor.
Türkiye ile İsveç ve Finlandiya arasındaki heyetler arası müzakereler Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapıldı. Türkiye Cumhuriyeti heyetine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal başkanlık ederken, İsveç heyetine Başbakanlık Ofisi Devlet Sekreteri Oscar Stenström ve Finlandiya heyetine de Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Jukka Salovaara başkanlık etti.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan uzmanlar da, Türkiye’nin diplomatik müzakereyle NATO ve üye ülkelerden beklentilerine yanıt alması durumunda İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine olumlu yaklaşabileceği görüşünde. Uzmanlar, NATO’nun en önemli aktörü ABD’nin, Ankara’nın savunma taleplerine ilişkin tutum değişikliğine gitmesi gerektiği düşüncesinde birleşti.
Your browser doesn’t support HTML5
ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, NATO’nun, güvenlik örgütü olarak karşılıklı güvene dayalı olması ve Türkiye’nin örgütteki üyeliğini jeo-stratejik önemiyle birlikte düşünmek gerektiğini kaydetti. Erol, ABD başta olmak üzere Ankara’nın savunmayla ilgili taleplerine NATO ülkelerince olumlu yanıt verilmesi gerektiğini belirterek, tam tersine Türkiye’nin F-35 askeri uçak projesinden çıkarıldığını ve CAATSA yaptırımlarına maruz bırakıldığını söyledi. Ancak Erol, diplomatik müzakereyle NATO’nun da geleceği açısından çözüm bulunabileceğini düşündüğünü ve bu arada Yunanistan’ın ise süreci olumsuz etkileme yönünde adım attığını belirtti.
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkanı Emekli Tümgeneral Güray Alpar da, İsveç ve Finlandiya’nın terör örgütleriyle ilişkilerini gözden geçirmeleri durumunda Türkiye’nin olumlu tutum alabileceğini kaydetti. Dolayısıyla diplomatik müzakereyle çözüm alınabileceği görüşünde. Ancak Alpar, NATO içinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) askeri ağırlığını dikkate alarak ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin de kendi tutumlarını gözden geçirmeleri gerektiğine işaret etti. Karadeniz’de, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş ile NATO açısından Türkiye’nin öneminin anlaşılması gerektiğini söyleyen Alpar, ABD’nin de, Ankara’nın Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini, kendisine Patriot sistemi sağlanmaması üzerine aldığı görüşünü vurguladı.
Türkiye’nin veto etmediği Yunanistan’ın tutumu
SDE Başkanı Doç. Dr. Alpar, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin, her zaman uzlaşmaya açık olduğunu beyan ettiğini belirterek, diplomasiyle en iyi çözüm bulunabileceği düşüncesini aktardı.
NATO’daki veto meselesine ilişkin geçmiş örnekleri anımsatan ve son olarak Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ABD Kongresi’nde Türkiye’ye askeri malzeme satışını engelleme çağrısına işaret eden Alpar, Türkiye’nin NATO üyeliğine kabul edilmesinde veto uygulamadığı Yunanistan’ın Makedonya’ya, ülke isim değişikliği kararı alıncaya kadar veto uyguladığını söyledi.
Your browser doesn’t support HTML5
Alpar, “Türkiye, Yunanistan’ın NATO’un askeri kanada dönüşünde 1980’li yıllarda veto hakkını kullanabilirdi. Türkiye’ye ‘Siz veto etmeyin, biz Yunanistan ile sorunlarınızı çözmeye yardımcı olacağız’ denildi. Aradan geçen 40 yıl boyunca bu sorunlar çözülmediği gibi, daha arttı. Yunanistan’ın Makedonya’yı veto etmesi ise normal karşılandı” dedi.
NATO’nun kollektif bir savunma örgütü olduğunu ve İsveç ile Finlandiya’nın da beşinci madde uyarınca kendilerine saldırı olursa, kendilerine destek olunması için NATO’ya girme kararı aldığını anlatan Alpar, “Türkiye sıradan bir ülke değil. Batı Avrupa ülkeleri Rusya’ya sınır ülke konumunda değil. Ancak Türkiye, hem İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişinden dolayı bu ülkelere yardım edecek bir yükümlülük altına girecek hem de bu ülkelere saldırıda bulunacak ülkeye (Rusya) komşu ülke. Bu farklılık yaratıyor. Peki Finlandiya ve İsveç, beşinci madde uyarınca Türkiye’ye yardım edebilecek mi,? Finlandiya ve İsveç’in nüfusu az ve paramiliter yapılardan biraz daha büyük askeri yapılanmaları var. Dolayısıyla bu iki ülkeyle NATO şemsiyesi altında olmayı iyi değerlendirmek lazım. Türkiye, veto gerekçesini terör örgütü desteğine bağlıyor ama bunun dışında Türkiye’yi zora sokacak durumlar var” diye konuştu.
İsveç’in “PKK, YPG, DHKP-C veya FETÖ gibi örgütlere destek sağlaması” gibi bir durumun bulunduğunu kaydeden Alpar, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde, terör örgütüyle mücadelesi gerekçesiyle ambargoya maruz kaldığını söyleyerek, “Bu ülkeler ile nasıl ittifak içerisinde olacağız? Türkiye ne diyor, PKK’yla YPG’nin aynı terör örgütü olduğu kabul edilmeli, ambargolar kaldırılmalı. Eğer bunlar kabul edilirse büyük ilerleme kaydedilmiş olur” diye ekledi.
“NATO’da dış tehditler gibi karşılıklı güven de önemli”
ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Erol da, Türkiye’nin şu anda NATO’nun varlık nedeniyle uyumlu bir tutum takındığını söyleyerek, NATO’nun devletlerce güvenlik şemsiyesi arayışı sonucu kurulduğunu ve bu şemsiyeye ihtiyaç duyulması itibariyle de dış tehditler gibi NATO’nun içindeki uyum ve karşılıklı güvene de önem verilmesi gerektiğini kaydetti.
“Bugün İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’nin hemen yanı başında Suriye dahil olmak üzere yürüttüğü faaliyet ile oradaki örgütlere verdiği destekler açıkçası Türkiye’nin doğrudan doğruya güvenlik meselesi” diyen Erol, müzakere sürecinde karşılıklı anlayış çerçevesince çözüm olabileceği tutumunu bütün başkentlerde gördüğünü de ifade etti.
Erol, “Burada özellikle İsveç ve Finlandiya’nın kendi güvenlik sorunları, güvenlik arayışları kadar NATO üyesi olan Türkiye açısından bunu gözetecek yaklaşım sergilemesi önemli. Türkiye’nin oradaki veto yetkisi gözetilirken, NATO içerisindeki bütün ülkelere eşit şekilde yaklaşım açısından da bir gösterge olacaktır. Yoksa başka ülkeler üzerinden Türkiye’yi ikna etmeye dönük çalışmalar açıkçası NATO’nun geleceği açısından beraberinde birçok soru işaretini de getirebilecektir. Şunun altını çizmeliyiz; Türkiye’nin NATO’daki üyeliği bir başkasına benzemez Türkiye’nin Türk - İslam dünyasındaki duruşu, sahip olduğu potansiyeli bağlamında. Ve NATO’nun Avrasya’daki en güçlü üyesi. Bu pozisyonu NATO’nun geleceği ve üye ülkelerin güvenliği açısından da oldukça önemli. Yunanistan bir dönem Makedonya’nın üyeliği noktasında bir takım kendine göre çekinceler koydu ve bu dikkate alınarak bir noktada buluşuldu. Türkiye de bir NATO üyesi olarak buradaki bir takım çekincelerini ortaya koyuyor ve kendi hassasiyetleri çerçevesinde de aynı şeyi,başta ABD olmak üzere Avrupa devletlerinden ve diğer NATO üyesi ülkelerden bekliyor” diye konuştu.
NATO meselesinde Türk - Amerikan ilişkileri nasıl rol oynuyor?
Bu soruyu yönelttiğimiz uzmanlar, ABD’nin Türkiye’ye yönelik savunma sanayi ambargosundan vazgeçmesi yönünde bir adımı atılmasının kritik olduğu görüşünde birleşti.
ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Türkiye’nin NATO içindeki savunmasını iyileştirme amaçlı taleplerine yanıt bulamadığını söyleyerek, Türkiye’nin Avrasya coğrafyasındaki istikrarsızlıkla karşı karşıya bulunduğunu ve Rusya’nın da Avrasya merkezli güç mücadelesini ön plana çıkarma hazırlığında olduğuna işaret etti.
Türk – Amerikan ilişkilerindeki sorunlar nedeniyle Türkiye’nin NATO ile ilişkilerinde sorunlar ve kırılganlıklar gözlendiğini kaydeden Erol, NATO’nun çok önemli askeri kanadı olan Türkiye’nin zayıflatıldığını ve bunun aslında Batı’nın güvenliğini zayıflattığını ifade etti.
“Askeri açıdan zayıflatılmış bir Türkiye, zayıflatılmış bir NATO’dur” diyen Erol, ABD’yle Patriot füze sistemi konusunda anlaşılmayınca, Çin ve ardından Rusya’ya (S-400 sistemi) yönelmiş olan Türkiye’nin hali hazırda ABD ve Avrupalı müttefiklerinden hava savunma sistemi talebine yanıt beklediğini anlattı. Erol, “Türkiye’nin NATO üyeliği doğu kanadı bağlamında önemli bir üyelik olarak kendisini gösteriyordu. Açıkçası günümüzde şartlar çok değişmiş değil hatta soğuk savaştan daha ağır bir dönemden geçiyoruz. Bugün Türk-Amerikan ilişkilerindeki F-35 askeri uçak projesi, F16’lar ve benzeri hususlar bence tekrar üzerinde düşünülmesi ve sadece Türkiye'nin talepleri olarak değil Batı ittifakı ve NATO’nun gereksinimleri ve geleceği açısından da önemli olarak kabul edilmeli ve görülmeli” dedi.
Yunanistan’ın ABD Kongresi’nde Türkiye’ye ambargo talep etmesini sorduğumuz Erol, “Miçotakis’in konuşması Yunanistan’ın bir fırsatçılığı olarak değerlendirilmeli ki; Türk- Amerikan ilişkilerindeki şu an mevcut durumdan kendine bir pay çıkarmaya çalışıyor ve Amerika’yı bir anlamda Türkiye’yi cezalandırma noktasında teşvik etmeye çalışıyor. Amerika açısından bakıldığında; hem Amerika’nın kendi birebir menfaatleri, politikaları hem de NATO bağlamında ve Batı güvenliği açısından bakıldığında burada Yunanistan’ın bir Türkiye olmadığını, olamayacağını en iyi bilen ülkelerdendir diye düşünüyorum” ifadesini kullandı.
“Müttefikleri silah sağlarsa Türkiye başka ülkeye gitmez”
SDE Başkanı Doç. Dr. Güray Alpar da, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 satın almak durumunda kalması nedeniyle haksız taraf gibi gösterilmeye çalışıldığını ama bunun öyle olmadığını belirterek, Ukrayna’da yaşananların da hava savunma sistemi ihtiyacını açıkça ortaya çıkardığını söyledi.
Ermenistan, Bulgaristan gibi küçük ülkelerin stratejik hava savunma sistemine sahip olması söz konusuyken, Kıbrıs Rum Kesimi S-300’ler almış sonra Yunanistan’a vermişken, Türkiye’nin ihtiyacına müttefiklerinden olumlu yanıt alamadığını anlatan Alpar, “Hatta Suriye’de sıkıntılı dönemde NATO’ya ait Patriot hava savunma sistemleri Türkiye’den alınıp götürüldü. Türkiye baktı ki müttefikleri vermiyor, Rusya’dan uygun koşullarda temin etti. Burada haksız taraf Türkiye olabilir mi?” sorusunu sordu.
Alpar, “Türkiye’ye eğer stratejik konumuna uygun gözle bakılırsa çözüm olabileceğini düşünüyorum. F-35 askeri uçak projesinden çıkarılması, hele CAATSA gibi düşman ülke gibi değerlendirilmesi yanlış. Ukrayna’daki durum, Türkiye’nin NATO’daki gücünü göz ardı etmemek gerektiği ortaya çıkarmıştır. Türkiye şartlar sağlanırsa, silahlar sağlanırsa başka yere, ülkeye neden gitsin ki? NATO’nun Türkiye’nin bağımsız, güçlü bir ülke olduğunu görerek bakış açısını değiştirmesi durumunda ilerleme kaydedilecektir” dedi.