Yaklaşık iki yıl önce Kanal İstanbul tartışmaları tüm şiddetiyle sürerken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Boğazlar’da Montrö'de bize tanınan bir hak yok, istedikleri gibi gelip geçiyorlar. Düşünün, sizin boğazınızı kullanıyorlar ama hiçbir şey elde edemiyorsunuz” diyerek yetersiz bulduğu Montrö Sözleşmesi, bugün yanı başında devam eden Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye’nin en güvendiği mekanizma haline geldi.
Dünkü kabine toplantısı sonrası gazetecilerle biraraya gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’nin korunmasında fayda gördüğünü ve çalışmaların sözleşme çerçevesinde sürdüğünü söyledi.
Hulusi Akar: “Montrö Sözleşmesi'nin 19, 20, 21'inci maddelerinin uygulamasını sürdüreceğiz”
Türkiye’nin Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne yapılan ve uluslararası hukuka aykırı olan bu askeri harekatı kabul etmesinin mümkün olmadığını söyleyen Milli Savunma Bakanı, Türkiye’nin bir yandan insani dramın son bulması için üzerine düşen görevi yaparken diğer yandan da Montrö Sözleşmesi’ne sadık kalmayı sürdüreceğinin altını çizdi.
Hulusi Akar, “Bir taraftan insani yardım, diğer yandan da diplomatik, siyasi, uluslararası anlamda barışçıl yol ve yöntemleri destekleyici her türlü katkıyı sağlıyoruz. Yıllardan beri gayet başarılı şekilde Montrö statüsü devam etti. Söz konusu sözleşme bütün kıyıdaş ülkelere yararlı olmakla birlikte diğer ülkelerin giriş-çıkışlarını da düzenlemiş vaziyette. Herhangi bir şekilde Montrö'nün aşındırılması, statükonun bozulması kimseye yarar sağlamaz. Dileğimiz bir an önce barışçıl yöntemler ve diplomatik yollarla bu sorunların çözülmesi ve bölgede sulhun, sükunun yeniden hakim olmasıdır. Tüm görüşmelerimizde Türkiye olarak Karadeniz'deki barışın, huzurun, güvenli ortamın devam etmesi için gayret gösterdik. Türkiye olarak bugüne kadar tüm meselelere bu çerçevede baktık. Bu olayda da aynı şekilde bakıyoruz. Bugüne kadar yaptığımız gibi Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin 19, 20, 21'inci maddelerinin uygulamasını sürdüreceğiz” dedi.
Hulusi Akar’ın atıfta bulunduğu Montrö Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri aslında birbirinden çok farklı düzenlemeler içeriyor. Sözleşmenin 19. maddesi bir “savaş” sırasında “Karadeniz'e kıyıdaş olan ya da olmayan savaşan devletlere ait olup da bağlama limanlarından ayrılmış bulunan savaş gemileri”nin bu limanlara dönebilmesine imkan sağlarken sözleşmenin 20. maddesi Türkiye’nin “savaşan devlet” olması halinde durum Türk hükümetinin dilediği gibi davranmasına izin veriyor. Sözleşmenin 20. maddesiyse, Türkiye’nin savaşan devlet olmakla birlikte kendisini “pek yakın savaş tehdidi karşısında” saydığı takdirde 20. maddede öngörüldüğü şekilde uygulamada bulunma hakkı sağlıyor.
“Olayların başında askeri yığınaklar oldu, sonrasında askeri hareket başladı, şimdi görüşmeler oluyor”
Akar, açıklamalarında, Rusya’nın bölgede askeri yığınak yaptığının farkında olduğunun da altını çizdi.
Milli Savunma Bakanı, “Geleceğe dönük tahminleri bir tarafa bırakıp somut verilere göre değerlendirme yapmak gerekir. Olayların başında askeri hareketlilik, yığınaklar oldu. Sonrasında askeri hareket başladı. Şimdi görüşmeler oluyor. Bu krizin diplomatik, barışçıl yol ve yöntemlerle bir an önce bitirilmesi ve bölge halklarının güven ve rahat içinde yaşaması için çalışıyoruz” dedi.
Çavuşoğlu: “Kıyıdaş olan, olmayan bütün ülkeleri Boğazlar’dan savaş gemisi geçirmemesi konusunda uyardık”
Dün akşamüstü ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’la telefonda görüşen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da kabine toplantısı sonrası gazetecilere yaptığı değerlendirmelerde Türkiye’nin pozisyonunu tarif etti.
Çavuşoğlu, “Türkiye savaşın tarafı değilse, savaşa taraf ülkelerin gemilerini Boğaz’dan geçirmeme yetkisi var. Savaş gemisi Karadeniz'deki üssüne geri dönüyorsa geçiş engellenmiyor. Biz Montrö hükümlerini uyguluyoruz. Kıyıdaş olan, olmayan bütün ülkeleri Boğazlar’dan savaş gemisi geçirmemesi konusunda uyardık. Montrö ne diyorsa bunu uyguladık, bundan sonra da uygulayacağız. Bugüne kadar Boğazlar’dan herhangi bir geçiş ve geçiş talebi olmadı. Bugüne kadar Ruslar, ihtiyaç halinde Montrö'yü uygulayıp uygulamayacağımızı soruyordu. Biz onlara da anlaşmayı harfiyen uygulayacağımızı söylüyorduk” dedi.
Your browser doesn’t support HTML5