Türkiye’de internete yapılan zamlar son dönemde hızla artarken, alınan hizmetin kalitesinden şikayetler sürüyor. Dünya ortalamalarına göre Türkiye’de internet hızı ve kalitesinin düşük olması ödenen ücretlerin de sorgulanmasına yol açıyor.
Dünyadaki ülkelerin internet hızlarına dair en güncel ve en fazla veriye sahip olan Speedtest firmasının en son Ağustos ayında açıkladığı verilere göre, Türkiye sabit internet hızında 161 ülke arasında 106’ncı, mobil internet hızındaysa 58’inci sırada.
Türkiye’de internet Kamboçya, Bangladeş ve Burkina Faso’dan daha yavaş
Ülkelerin internet hızı “sabit geniş bant” (fixed broadband) olarak bilinen iletim sisteminde her saniyede iletilen megabit miktarı (mbps) ile ölçülüyor. Speedtest Ağustos verilerine göre, sabit indirme hızı dünya ortalaması 93,99 mbps olarak ölçülürken Türkiye 42,90 mbps ile dünya ortalamasının da altında. Sıralamaya göre Türkiye’de internet Kamboçya, Bangladeş, Burkina Faso, Güney Afrika, Guatemala gibi ülkelerden daha yavaş.
Your browser doesn’t support HTML5
Dünyanın en hızlı sabit internetini 297,62 mbps ile Birleşik Arap Emirlikleri kullanırken listenin son sırasını 3,53 mbps ile Türkmenistan alıyor.
Mobil internet indirme hızındaysa dünya ortalaması 55,80 mbps. Speedtest verilerine göre, Türkiye’de 46,37 mbps olarak ölçülen bu hız, dünya ortalamasının yine altında. Dünyanın en hızlı mobil internetini 398,51 mbps ile Birleşik Arap Emirlikleri kullanırken, son sırada 7,91 mbps ile Yemen geliyor.
“Hem çok pahalı hem de yavaş olması yüzünden insan aptal gibi hissediyor”
VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı vatandaşlar da Türkiye’de düşük hızdaki internete yüksek fiyatlar ödemekten şikayetçi. İzmir’de müzisyenlik yapan Mirkelam Özer, “Avrupa’da, yurtdışında yaşayan arkadaşlarımla konuştuğumda, buradaki internetin berbat olduğunu, dünyanın en kötü ve pahalı interneti olduğunu görüyorum. Kıt kanaat kullanıyoruz. Şu an indirimli hali 440 lira. Hem çok pahalı hem de diğer Avrupa ülkelerine göre hızın düşük olması yüzünden insan aptal gibi hissediyor” dedi.
Evinde internet üzerinden dersler verdiği sırada sorunlar yaşadığını anlatan Özer, “Çok zorlanıyorum, direkt mobil internete geçiyorum. Ev interneti kesinlikle ihtiyacı karşılamıyor, donuyor” diye konuştu.
“Günümüz çağında beklemek diye bir şey yok, her şey acil”
Elektrik-elektronik bölümü mezunu Özcan Gökçe ise zamlar yüzünden devamlı daha uygun internet tarifelerine geçiş yaptığını söyledi. Gökçe, “İnternetten memnun olmak gibi bir ihtimal yok. Altyapı zaten Türk Telekom’a ait olduğu için veri aktarım hızını da her şekilde Türk Telekom ayarlıyor. Türk Telekom şu anda en pahalı fiyatlara geçti. Diğerleri daha uygun fiyata vermeye çalışıyor ama Türk Telekom altyapının bir kısmını onlara kullandırıyor. Bütün interneti kendi altyapısından verdiği için doğal olarak kendi üyelerine sinyal gücünü daha çok arttırıyor, diğerlerine azaltıyor. Yani uygun fiyattan kullanmaya kalkarsanız internet kopmaları, kesintileri, yavaşlamaları gibi birçok sorunla karşılaşıyorsunuz” dedi.
Hukukçu Olgun Gökçal ise işyerinde internetin yavaş olması yüzünden sorunlar yaşadığından yakınarak, “Yurttaşlara anlatamıyorsunuz, hizmet sunarken belli bir standarda göre kendilerini ayarlıyorlar. Sonuçta her insan günümüzdeki hıza göre kendini ayarlıyor. Günümüz çağında beklemek diye bir şey yok, her şey acil” ifadelerini kullandı. Gökçal, internet fiyatlarının da alım gücü karşısında çok yüksek olduğunu söyledi.
“Türkiye’nin bugün 4-5 milyon kilometre fiber altyapısı olmalıydı, toplam 600 bin kilometre mevcut”
Peki Türkiye niçin internet hızı ve kalitesinde dünyanın bu kadar gerisinde? İnternet neden hem pahalı hem de yavaş? VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan bilişim uzmanı ve gazeteci Füsun Sarp Nebil, “Aslında şu andaki fiyata bakarsanız Avrupa’daki fiyatlardan aşağıda. Ama Türkiye dünyada sekiz aydır sabit internet hızında 105’incilikle 115’incilik arasında gidip geliyor. Mobil internette de 60-70’inci sıralarda hareket ediyor. Dolayısıyla çok düşük bir internet hızı var. Bu hıza nazaran istenen fiyat tabii ki pahalı” dedi.
Nebil, internet kalitesinde yaşanan sıkıntıları, daha hızlı, güvenli ve veri kaybı olmadan iletim sağlayan fiber optik şebekesinin ve internet trafik değişim noktalarının Türkiye’de yeterli miktarda olmamasına bağladı. 2004 yılında internet altyapısı kurulması için o dönemde devlete ait olan Türk Telekom’un yanısıra özel firmalara da serbestlik tanınmasından bu yana geçen 20 yılda varılan noktayı anlatan Nebil, “Türkiye’nin bugün 4-5 milyon kilometre fiber altyapısı olmalıydı. Ama bugün Türkiye’de toplam 600 bin kilometre fiberimiz var. Yani olması gerekenin 8’de, 10’da biri. Bu arada telekom firmalarımız çok iyi durumda değil. ‘Network’ cihazları eskimiş durumda. Bu da bir başka etken. Yani internet sadece kablolardan ibaret değil. İnternetin yani ‘network’ün yönetilmesi için operatörlerin kendisinde birtakım cihazlar var; o cihazlar da eskimiş durumda” dedi.
Nebil, “Altyapı denince herkes sadece fiber optik altyapıyı anlıyor ama internet değişim noktaları da çok önemli. Aslında internetin kavşağı demek. Örneğin; Erzurum’dan Antalya’daki bir siteye bakmak isteyen bir kullanıcı olsun. Şu anda oradan doğrudan Antalya’ya gitmek yerine belli başlı merkezlere gidiyor. Bu da internet trafiğini arttırarak hızı yavaşlatıyor” dedi.
“Türk Telekom özelleştirmenin ardından yatırım yapmadı, diğer operatörleri de engelledi”
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) en son açıkladığı 2024 yılının ilk üç ayına ait verilere göre, Türkiye’de son 20 yılda Türk Telekom ve diğer operatörler eliyle kurulan fiber optik şebeke miktarı 568 bin 35 kilometreye ulaşmış durumda. Bunun 230 bin kilometresi “omurga” yani operatörlerin kendi altyapısı kalan kısmı ise erişim amaçlı kullanılıyor.
İnternet altyapısı yatırımlarının bugüne kadar geri kalmasını yorumlayan Nebil, "2004 yılında telekom sektöründe serbestleşme ilan edildiği halde 2012’de firmalara fiber döşenecekse ilk önce Türk Telekom’a sormaları şartı getirildi. Türk Telekom’a sorma darboğazı yaratıldı. Türk Telekom hem çok pahalı fiyatlarla hem de cevap vermeyerek bunu engelleyebildiği kadar engelledi” dedi.
Türk Telekom 2005 yılında Lübnanlı Hariri ailesine ait olan Saudi Oger'e bağlı Oger Telecom'a devredildi. Bu, Türkiye tarihinin en büyük ve en önemli özelleştirmelerinden biri olarak görüldü.
Türk Telekom’un bu sürecin ardından yeterli yatırımları yapmadığını söyleyen Nebil, "Özelleştirme sırasında bir yatırım şartı getirilir. Peki neydi o yatırım şartı? Biz niye özelleştirdik firmayı? Hantallaşmasını engellemek için. Ama şirket yatırım yapmadı. Ben özelleştirilirken getirilen yatırım şartını gazeteci olarak defalarca sordum. Benim dışımda siyasetçiler de sordu. Verilen cevap, ’ticari sır, söyleyemeyiz’ oldu” ifadelerini kullandı.
Oger Telecom, özelleştirmenin ardından Türk bankalarından kullandığı krediyi ödeyememişti. Bunun üzerine 2022 yılında Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) Türk Telekom’un çoğunluk hisselerini satın almasıyla şirket yeniden devlete geri döndü.
Fiber optik altyapı işi telekom firmalarından ayrılacak mı?
Gelinen noktadaysa fiber optik altyapı yatırımlarının, Türk Telekom ve diğer operatörlerden ayrılması gündemde. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Füsun Sarp Nebil, T24 internet sitesinin düzenlediği panelde konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Türkiye’de fiber altyapının zayıf kaldığı, altyapıyı artık telekom firmalarından ayıracakları” sözlerini hatırlattı.
Nebil, “Türkiye’de telekom firmaları fiber altyapı kurmaları yıllarca engellendiği için 2004’ten bu yana artık zor duruma düştüler. Bunu yapmak için bu ekonomik şartlarda nefesleri yetmiyor artık. Bu yüzden bir çare aranıyor” dedi.
Şimşek’in açıklamasını, Türk Telekom ve Turkcell’in TVF tarafından satın alınmasının ardından yeniden özelleştirilmesi için alıcı bulunamamasına da bağlayan Nebil, “Bu şirketlerin bugün borsa değerleri yarıdan fazla düşmüş durumda. Hatta Turkcell’in değeri üç kat düşmüş durumda. Dolayısıyla alıcı bulunamıyor. AKP de ‘şirket olarak satamıyorum, para getirecek şey fiber optik altyapı, onu satayım’ diye düşünüyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de hızla internet altyapı yatırımlarının arttırılması gerektiğini söyleyen Nebil, 6 Şubat depremlerinden sonra haberleşmede yaşanan sıkıntıları hatırlattı.
“Oradaki altyapı sadece Türk Telekom’a aitti, halbuki oraya 4-5 tane network altyapısı girebilseydi, bir tanesi kesildiğinde bir başkası çalışabilirdi” diyen Nebil, altyapının yetersiz olmasının kriz iletişiminin yanısıra siber güvenlik ve ekonomi alanlarında da ciddi sorunlar yaratabileceği uyarısında bulundu.