Türkiye’de her yıl Şubat ayının son haftasında Vergi Haftası kutlanıyor. Hafta boyunca vergi bilincinin çocuklarda ve genç nesillerde oluşturulması, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunun artırılması ve aynı zamanda kayıt dışı ekonomi ile mücadele bilincinin oluşturulması amacıyla çeşitli tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri yürütülüyor.
Ancak Türkiye’de özellikle dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payının yüksekliği, sıkça getirilen vergi afları, bazı sektörlere ve şirketlere uygulanan vergi istisnaları, vergi adaleti konusunda ciddi tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Your browser doesn’t support HTML5
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Söyler, “Ülkemizde maalesef vergilemenin meşruiyeti neredeyse dibe vurdu. Vergileme meşruiyeti dediğimiz zaman, kısaca hemen açayım, devlet için kamu yararına hitap etmesi, mükellef için de gönüllüğe dayanması. Maalesef devletteki israflar, devletteki rant yolsuzlukları, ihale yolsuzlukları, savurganlıklar mükellefleri vergi kaçırmaya yöneltiyor. Maalesef Türk vergi sistemi bu meşruiyetini kaybetmekten dolayı vergi sistemiyle biz gerekli vergi hasılatını sağlayamıyoruz. Ne yapıyoruz? Her yıl çıkarılan yapılandırma kanunlarıyla, öbür tabirle af kanunlarıyla veya daha pratik tabirle torba kanunlarla vergi tahsilatını sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
Toplam vergi gelirlerinin yüzde 64,6’sı dolaylı vergilerden
Türkiye’de devlet 2021 yılında 1 trilyon 165 milyar TL vergi topladı. Bu vergilerin yarısından fazlası (yüzde 50,7) Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi’nden (ÖTV) geldi. KDV ve ÖTV’nin toplam tahsilatı 590 milyar 721 milyon lira oldu. Diğer dolaylı vergilerle birlikte toplam vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payı yüzde 64,6’yı buldu.
Dolaysız vergilerin patı ise yüzde 35,4’te kaldı. Tahsil edilen toplam gelir vergisi 219 milyar 632 milyon lira olarak gerçekleşti. Gelir vergisinin yüzde 91,6’sı (201 milyar 347 milyon lira) ücret gibi stopaja bağlı tabi gelirlerden oluştu.
Türkiye’de dolaylı vergilerin oranının son yıllarda yüzde 63 ile 68 arasında değiştiğine dikkat çeken Prof. Dr. İlhami Söyler, OECD ülkelerinde ise bu oranın yüzde 35 civarında olduğunu vurguladı. “Dolaylı vergiler, genellikle kişilerin ödeme gücüne, mali gücüne bakılmadan alındığı için adil olmayan vergilerdir” diyen Söyler, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için bu oranın yüzde 50’ye yüzde 50 olması gerektiğini ifade etti.
Peki Türkiye’de dolaylı vergilerin oranı niçin bu kadar yüksek? Bunun muhtelif sebepleri olduğunu kaydeden Söyler, bir nedeninin de dolaysız vergilerde tahsilat kolaylığı olduğunu belirtti ve “Hükümetler için çok garanti bir gelir kaynağı ve toplanması, tahsilatı kolay olduğu için vergi maliyeti de neredeyse sıfıra yakın. Sizin adınıza, memurunuz adına onu esnaf dediğimiz aracı kişiler topluyor” diye konuştu.
“Sermaye gelirlerinin vergisi neredeyse sıfıra yaklaştı”
Prof. Dr. Söyler optimal bir vergileme için genellik, adalet ve ayırma ilkelerinin uygulanması gerektiğini vurguladı; “Anayasa’nın 73’üncü maddesi ‘herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür' diyor. Oradaki herkes tabiri genellik ilkesidir. Ancak genellik prensibine baktığımız zaman ülkemizde çok büyük sapmalar var. Çok sayıda istisna ve muafiyetler var. Bunun yanında birtakım mükellefler ya vergiden kaçınmak suretiyle, yasal yolları kullanmak suretiyle ya da gayrı kanuni yollarla vergi kaçırmak suretiyle bu genellik ilkesini zedeliyorlar” dedi.
Adalet ilkesinin de herkesten mali gücüne göre vergi alınmasını gerektiğini hatırlatan Söyler, kayıt dışılık, ücretler üzerindeki vergi yükü, rant kazançlarına uygulanan düşük vergiler gibi uygulamaların bu ilkeyi zedelediğini vurguladı. Söyler, ayırma ilkesinin de emek kazançlarının sermaye kazançlarına kıyasla daha düşük oranda vergilendirilmesini öngördüğünü kaydederek, “Oysa Türkiye’de tam tersine emek gelirleri ve emek sermaye karışımı gelirler yüzde 40’a kadar vergilendirildiği halde rant kazançları dediğimiz, sermaye gelirlerinin vergisi neredeyse sıfıra yaklaştı. Sıfıra düşmek üzere. Adaletsizliğin sebeplerinden biri de bu” ifadelerini kullandı.
“Vergilemede istikrarsızlık, adaletsizliği besliyor”
Türkiye’de vergi kanunlarının sık sık değişmesinin vergilemede istikrarsızlığa yol açtığını kaydeden Söyler, “Gelir vergisi kanunu 108 maddeden ibaret. Ama bunun yanında 95 tane geçici madde ilan etmişiz. Her bir geçici madde bir tane asıl maddeyi hasır altı ediyor, devre dışı bırakıyor. Dolayısıyla da vergi sistemi felç olmuş durumda. Maalesef ülkemizde vergiler gelinen noktada mevcut vergi sistemiyle değil her yıl çıkarılan af kanunları dediğimiz, yapılandırma kanunları dediğimiz, torba kanunlar dediğimiz bölük pörçük, derme çatma yasalarla yapılıyor, tahsil ediliyor. Ondan dolayı da adaletsizliği besleyen nedenlerden birisi de maalesef bu” dedi.
“Dolaylı vergiler vergi yükünü bütün ülkedeki kişilere dağıtıyor”
Uluslararası Şeffaflık Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Oya Özarslan da Türkiye’deki dolaylı vergilerin oranındaki yüksekliğin son derece adaletsiz olduğunu söyledi.
“Dolaylı vergilerin harcamalara göre alınması gizli bir şekilde vergi yükünü bütün ülkedeki kişilere dağıtıyor. Bir paket sigara alan kişi asgari ücretli de olsa çok yüksek bir vergi diliminde de bulunsa, aynı vergiye, aynı vergi türüne ve matrahına tabi” diyen Özarslan, bunun büyük bir adaletsizlik yarattığını kaydetti.
Özarslan, dolaylı vergiler konusunda Türkiye’nin dünya ortalamalarının da üstünde olduğuna dikkat çekerek, bunun nedenini şu sözlerle açıkladı: “Bizim, vergi toplayabilme becerimiz son derece düşük. İyi denetleyememe gibi hususlar var. Vergi affı indirimleri gibi hususlar da büyük bir kalem teşkil ediyor. Bundan dolayı aslında vergiyi tahsil etmekte bir problemimiz var. İkincisi de tabii ki dolaylı vergilerin kolay olması. Deprem dolayısıyla getirilen verginin kalıcı hale geldiğini ve gittikçe arttığını görüyoruz. Mesela alkol, içki ve sigaradan alınanlarda, 2002 yılına karşılık bakarsanız yüzde 800'ler civarında artmış durumda. Bu da spesifik olarak belli kalemlerin de hedeflendiğini gösteriyor. Buralardan da tahsili kolay.”
“Türkiye vergi yükü açısından 38 OECD ülkesi arasında 34’üncü”
Temel gıda ürünlerinden yakın zamana kadar yüzde 8 KDV alındığını, araçlarda yüzde 40 civarında bir ÖTV uygulandığını hatırlatan Oya Özarslan, buna karşılık mücevherat, yat gibi ürünlerde ÖTV uygulanmadığını söyledi.
Özarslan, Türkiye’nin vergi yükü açısından 38 OECD ülkesi arasında 34'üncü olduğunu da sözlerine ekledi.
Büyük gelir gruplarının ve şirketlerin paralarını vergi cennetlerine yönlendirerek Türkiye’de vergi ödemekten kurtulmasının da önlenemediğini söyleyen Özarslan, “Daha önce getirilmiş vergi cennetlerine gönderilen paralarla ilgili vergi alınmasına ilişkin bir düzenleme var. Ama bu düzenlemenin hiç hayata geçmemiş olması da bir yandan çok dikkat çekici. Bu genelgenin ekindeki ülkelerin belirlenmemiş olması da çok dikkat çekici” şeklinde konuştu.