Suriye ordusu kimyasal silah kullandı mı? Bu soruya Birleşmiş Milletler Kimyasal Silahlara Veri Toplama Heyeti'nin Şam’ın Guta bölgesinde yapacağı inceleme yanıt verecek
İSTANBUL —
Heyetin Suriye’de çalışmalarına başlamasına saatler kala İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague’ın BBC 4’e yaptığı açıklama uluslar arası müdahale seçeneğinin artık çok ciddi bir seçenek olarak masada durduğunu gösteriyor. Birleşmiş Milletler’in oybirliği desteği olmaksızın tepki vermesinin mümkün olduğunu söyleyen Hague, Güvenlik Konseyi’nin sorumluluklarını üstlenmediğini söyleyerek dolaylı olarak Rusya ve Çin’i eleştirdi. İngiltere Dışişleri Bakanı, atılacak olası adımın uluslar arası hukuka uygun olacağının da altını çizdi.
Hague’ın açıklamaları yine BBC’ye konuşan Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun sözleriyle paralellik taşıyor. Perşembe akşamı Newsnight programına konuk olan Davutoğlu, Suriye’de yaşananlarla Bosna katliamı arasında paralellik kurarak BM Güvenlik Konseyi’nden etkili bir karar çıkmadığı takdirde “İstekli Ülkeler Koalisyonu”nun harekete geçmesi gerektiğini söylemişti.
Loğoğlu: BM beklenmeli, karar olmadan Suriye’ye müdahale bölgesel yangına dönüşebilir
Arka arkaya gelen açıklamalar Türkiye’de ana muhalefet partisinin tepkisini topladı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Suriye’ye acil bir müdahaleye karşı çıktı. Loğoğlu, “Birleşmiş Milletler’in inceleme sonuçları beklenmeli. BM kararı olmadan yapılacak müdahale, bölgesel yangına dönüşebilir. O nedenle sabırlı olunmalı” diyerek hükümeti uyardı.
TBMM’de düzenlediği basın toplantısında hükümetin Suriye politikasının Türkiye’yi savaşa sürüklediğini savunan Loğolu, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu da sorumsuz davranarak savaş çığırtkanlığı yapmakla suçladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı, “Türk halkı savaş istemiyor. Halka rağmen karar vermek ancak diktatoryal rejimlerde olabilir. Biz Esad rejimini de savunmuyoruz. Türkiye'nin bir savaşa ihtiyacı yok. Biz Suriye halkı ile neyi paylaşamıyoruz? Hangi amaçla bu ülkeye müdahale istiyoruz? Şam'ın bombalanması sırasında hayatını kaybedecek sivillerden Davutoğlu ve Başbakan sorumlu olacaktır” diye konuştu.
Loğoğlu son zamanlarda Türk dış politikası için zikredilen “değerli yalnızlık” kavramını da eleştirdi. Değerli yalnızlık kavramını ucube olarak niteleyen CHP yetkilisi, kürselleşen dünyada ‘yalnızlık’ kelimesinin olumsuzluk içerdiğini belirtti.
Erdoğan’ın danışmanı değerli yalnızlık kavramını açtı
“Değerli yalnızlık”ın fikir babası Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından İbrahim Kalın ise bugün Star gazetesine verdiği röportajda ortaya attığı kavrama açıklık getirdi. Bu kavramı iki anlamda kullandığını belirten Kalın, “birincisi; tarihte bazen öyle anlar gelir ki, dünyanın darbelere, katliamlara sessiz kaldığı bir ortamda siz tek başınıza doğrunun yanında yer alırsınız. Müttefikleriniz ve diğer ülkeler sizin yanınızda yer almıyor diye değerlerinizden, ilkelerinizden vazgeçmezsiniz. Aslında bu yalnız kalmak değil onurlu bir duruş sergilemektir.
İkincisi; bu ifadeyi ‘değer-temelli’ olmak anlamında kullandım. Yani değerlerinizi savunmak uğruna gerekirse tek başınıza ve yalnız kalmayı göze alırsınız. Bu dünyadan kopmak değildir. Böyle bir tercihle karşı karşıya bırakıldığınızda hem ulusal çıkarlarımız hem de uluslararası siyaset açısından doğru olan ilkelerinize bağlı kalmaktır. Eğer bu sizi diğerlerinden farklı bir yere konumlandırıyorsa bu değer-merkezli bir yalnızlıktır” dedi.
Ertuğrul Günay: Türkiye yalnızlaşıyor, açmaza gidiyoruz
Değerli yalnızlık kavramına bir itiraz da AKP cephesinden geldi. Son dönemde hükümete yönelik eleştirel yaklaşımıyla dikkat çeken eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Başbakan’ın yakın çevresi, birtakım mazeretler bulmaya çalışıyor ama Türkiye yalnızlaşmaya doğru gidiyor. Suriye meselesinde, rejimin kendi halkına karşı haksızlık yapmaması için Türkiye farklı bir noktadan çıkış yaptı. Türkiye daha önce İsrail’le Suriye arasında hakemlik yapabilecek ülke konumundaydı. Dış politika ideolojik yaklaşımları, önyargıları kaldırmıyor. Dış politikada çok ciddi sıkıntıya, açmaza gidiyoruz” dedi.
Hague’ın açıklamaları yine BBC’ye konuşan Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun sözleriyle paralellik taşıyor. Perşembe akşamı Newsnight programına konuk olan Davutoğlu, Suriye’de yaşananlarla Bosna katliamı arasında paralellik kurarak BM Güvenlik Konseyi’nden etkili bir karar çıkmadığı takdirde “İstekli Ülkeler Koalisyonu”nun harekete geçmesi gerektiğini söylemişti.
Loğoğlu: BM beklenmeli, karar olmadan Suriye’ye müdahale bölgesel yangına dönüşebilir
Arka arkaya gelen açıklamalar Türkiye’de ana muhalefet partisinin tepkisini topladı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Suriye’ye acil bir müdahaleye karşı çıktı. Loğoğlu, “Birleşmiş Milletler’in inceleme sonuçları beklenmeli. BM kararı olmadan yapılacak müdahale, bölgesel yangına dönüşebilir. O nedenle sabırlı olunmalı” diyerek hükümeti uyardı.
TBMM’de düzenlediği basın toplantısında hükümetin Suriye politikasının Türkiye’yi savaşa sürüklediğini savunan Loğolu, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu da sorumsuz davranarak savaş çığırtkanlığı yapmakla suçladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı, “Türk halkı savaş istemiyor. Halka rağmen karar vermek ancak diktatoryal rejimlerde olabilir. Biz Esad rejimini de savunmuyoruz. Türkiye'nin bir savaşa ihtiyacı yok. Biz Suriye halkı ile neyi paylaşamıyoruz? Hangi amaçla bu ülkeye müdahale istiyoruz? Şam'ın bombalanması sırasında hayatını kaybedecek sivillerden Davutoğlu ve Başbakan sorumlu olacaktır” diye konuştu.
Loğoğlu son zamanlarda Türk dış politikası için zikredilen “değerli yalnızlık” kavramını da eleştirdi. Değerli yalnızlık kavramını ucube olarak niteleyen CHP yetkilisi, kürselleşen dünyada ‘yalnızlık’ kelimesinin olumsuzluk içerdiğini belirtti.
Erdoğan’ın danışmanı değerli yalnızlık kavramını açtı
“Değerli yalnızlık”ın fikir babası Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından İbrahim Kalın ise bugün Star gazetesine verdiği röportajda ortaya attığı kavrama açıklık getirdi. Bu kavramı iki anlamda kullandığını belirten Kalın, “birincisi; tarihte bazen öyle anlar gelir ki, dünyanın darbelere, katliamlara sessiz kaldığı bir ortamda siz tek başınıza doğrunun yanında yer alırsınız. Müttefikleriniz ve diğer ülkeler sizin yanınızda yer almıyor diye değerlerinizden, ilkelerinizden vazgeçmezsiniz. Aslında bu yalnız kalmak değil onurlu bir duruş sergilemektir.
İkincisi; bu ifadeyi ‘değer-temelli’ olmak anlamında kullandım. Yani değerlerinizi savunmak uğruna gerekirse tek başınıza ve yalnız kalmayı göze alırsınız. Bu dünyadan kopmak değildir. Böyle bir tercihle karşı karşıya bırakıldığınızda hem ulusal çıkarlarımız hem de uluslararası siyaset açısından doğru olan ilkelerinize bağlı kalmaktır. Eğer bu sizi diğerlerinden farklı bir yere konumlandırıyorsa bu değer-merkezli bir yalnızlıktır” dedi.
Ertuğrul Günay: Türkiye yalnızlaşıyor, açmaza gidiyoruz
Değerli yalnızlık kavramına bir itiraz da AKP cephesinden geldi. Son dönemde hükümete yönelik eleştirel yaklaşımıyla dikkat çeken eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Başbakan’ın yakın çevresi, birtakım mazeretler bulmaya çalışıyor ama Türkiye yalnızlaşmaya doğru gidiyor. Suriye meselesinde, rejimin kendi halkına karşı haksızlık yapmaması için Türkiye farklı bir noktadan çıkış yaptı. Türkiye daha önce İsrail’le Suriye arasında hakemlik yapabilecek ülke konumundaydı. Dış politika ideolojik yaklaşımları, önyargıları kaldırmıyor. Dış politikada çok ciddi sıkıntıya, açmaza gidiyoruz” dedi.