Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler, son beş yılda inişli çıkışlı bir seyir izledi. Özellikle son yıllarda müzakere sürecinde yaşanan sorunlar, “Türkiye, yüzünü doğuya mı çeviriyor?” tartışmalarını alevlendirdi. Washington’daki SETA vakfında düzenlenen “Türkiye Avrupa Birliği’ni Kaybetti mi?” başlıklı panelde, ilişkilerin bugünkü durumu değerlendirildi.
SETA vakfınca düzenlenen panele, Washington’daki düşünce kuruluşlarından RAND düşünce kuruluşu uzmanı Stephen Larrabee ve Amerikan Alman Marshall Fonu’ndan Avrupa uzmanı Juliette Tolay katıldı. Uzmanlar, Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle müzakere sürecinin başlamasından bu yana zaman zaman ciddi gerginliklere sahne olan ilişkileri değerlendirdi. Toplantıda Avrupa Birliği’nin tutumunu eleştiren Juliette Tolay, Türkiye’ye karşı haksızlık yapıldığını savundu. Tolay, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından ortaya atılan “imtiyazlı ortaklık” önerisini yorumlarken, böyle bir teklifin ancak Türkiye tarafından gelmesi halinde anlamlı olabileceğini söyledi. Ankara’nın Avrupa Birliği ile “ayrıcalı bir ortaklık” içinde olduğunu kaydeden Tolay, bu teklifin Avrupalı yetkililerden gelmesinin, “biz ilişkileri daha ileriye götürmek istemiyoruz,” mesajı verdiğini belirtti. Fransız uzman, Türkiye’nin Avrupa’yla ilişkilerini üç kategoride değerlendirmek gerektiği görüşünde: Avrupa Birliği, Avrupa halkları ve üye ülke hükümetleri.
Tolay’a göre, Avrupa Birliği yetkilileriyle ilişkiler teknik konular üzerinde yoğunlaşırken, üye ülke halkları ve hükümetlerle ilişkiler, daha çok siyasi boyutta sürüyor. Avrupa kamuoyunun önemli ölçüde Türkiye’nin üyeliğine karşı olduğunu hatırlatan Tolay, kamuoyunun değişken olduğuna dikkati çekiyor ve “Halkın görüşleri değişebilir, önemli olan hükümetlerin bu görüşleri kendi siyasi gündemleri içinde nasıl kullandıkları” diyor. AB politikasının halkın görüşü alınarak belirlenmediğini kaydeden Juliette Tolay, Türkiye konusunda bu mazereti kullanan politikacılar olduğunu belirtiyor. Amerikan Alman Marshal Fonu uzmanı Juliette Tolay, Türkiye’nin de bir hata yaptığını ve bunun, Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkileri neredeyse sıfıra indirmek olduğunu söylüyor.
Uzman, Avrupa hükümetleriyle ilişkilerin, müzakere süreci ve bu süreçte yaşanan sorunlara takıldığını; bir anlamda müzakerelerin durmasıyla, Türkiye’nin, Avrupa ile olan ilişkilerini dondurma noktasına getirdiğini söylüyor. Juliette Tolay’a göre, Ankara’nın hükümetler nezdinde diplomasi çabalarına ağırlık vermesi lazım.
Kıbrıs sorununu üyelik sürecindeki en büyük engel olarak niteleyen uzman, yine de süreci durdurmanın artık mümkün olmadığına dikkati çekiyor.
RAND Düşünce Kuruluşu’ndan Stephen Larrabee’ye göreyse ilişkilerdeki yavaşlamanın Avrupa açısından birkaç nedeni var. Birincisi, Avrupa Birliği’nde genişleme politikalarıyla ilgili anlaşmazlıklar var. Sağcıların yükselişi, göçmen karşıtı politikalar, Avrupa kimliğini sorgulama çabaları ve ekonomik krizin getirdiği zorluklar bu nedenlerin başında geliyor. Larrabee’ye göre, kurum olarak Avrupa Birliği, halktan aldığı desteği büyük oranda kaybetmiş durumda. Avrupa’nın Türkiye’yle ilgili görüşlerine, Birlik içindeki “Hıristiyan klübü olma ya da olmama” tartışmalarının yön verdiğini söyleyen Larrabee, müzakerelerin kesilmesine yol açan Kıbrıs sorununu, büyük bir buzdağının görünürdeki kısmına benzetiyor.
Türkiye’deki duruma da değinen uzman, Ankara hükümetinin 2002-2005 yılları arasında yaptığı reformları, müzakereler başladıktan sonra sürdüremediği eleştirisinde bulunuyor. Buna, PKK sorunu ya da Anayasa değişikliği gibi gündemdeki başka konuların da neden olduğunu belirten Larrabee, bu süreçte Türk halkı arasında Avrupa Birliği’ne verilen desteğin yüzde 70’ten yüzde 40’a gerilediğine dikkati çekiyor. Larrabee, hükümetin üyeliği, eskisi kadar istemiyormuş gibi bir görüntü verdiğini de söylüyor.
Amerika’nın politikasını da değerlendiren Stephen Larrabee, Obama yönetiminin, Avrupalı yetkililere Türkiye’nin kaybedilmemesi konusunda yaptığı uyarıyı, “temelinde doğru, ancak siyasi olarak akılcı bir politika değil,” diye yorumluyor.
Toplantıda söz alan iki uzman da, Türkiye’nin bölgesinde yükselen bir güç olduğunu doğruluyor. Ancak uzmanlara göre, bunun arkasındaki en büyük güç, Türkiye’nin olası Avrupa Birliği üyeliği. Özellikle Ortadoğu ve Arap ülkelerinin, Türkiye’yi, Avrupa’ya açılan bir kapı olarak gördüğünü ve bu ülkeler arasında Türkiye’nin çekiciliğinin, Avrupa Birliği üyeliğine bağlı olduğunu belirten uzmanlar, bu ilişkinin kesilmesi halinde, Türkiye’nin, bölgedeki nüfuzunu kaybedeceğini düşünüyor.