Türkiye’nin 7 Ekim’den beri devam Hamas-İsrail savaşında itidalli yaklaşımının ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun zamandır bekleyen İsveç’in NATO üyeliğini imzalayarak TBMM Genel Kurulu’na göndermesi Ankara-Washington ilişkilerinin olumlu seyrine ilişkin beklentilerini güçlendiriyordu.
Erdoğan’ın partisinin, TBMM Grubu’nda yaptığı konuşmada Hamas için “bir terör örgütü değil toprağını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur” ifadelerini kullanması iki ülke ilişkilerine yönelik endişeleri yine arttırdı.
Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin üzerinden daha yarım gün bile geçmeden bir grup ABD Kongre üyesi ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’a altı maddelik bir mektup gönderdi. Temsilciler Meclisi üyelerinin, Blinken’dan talepleri arasında; “Türkiye’nin Hamas’ı terör örgütü ilan etmesi”, “İstanbul’daki ofisinin kapatılması” ve “herhangi bir Türk bankasının Hamas’a finansmanın olup olmadığının araştırılması” da var.
Ankara bu durumla ilgili resmi bir tepki göstermemiş olsa da uzmanlar yeni gelişmelerin Türkiye-ABD ilişkileri üzerinde olumsuz etki yaratabilecek nitelikte olduğu görüşünde.
Your browser doesn’t support HTML5
Doç. Dr. Deniz Tansi: “Ekonomik anlamda birtakım problemler ya da yaptırımlar söz konusu olabilir”
Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Deniz Tansi, özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un dillendirdiği “Hamas karşıtı koalisyon” konusunun hayata geçmesinin Türkiye ile ABD ilişkileri açısından ciddi sorun doğurabileceğini düşünüyor.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Tansi, “Ekonomik anlamda birtakım problemler ya da yaptırımlar söz konusu olabilir. Amerikan Kongresi’nde zaten Türkiye karşıtı bir bakış açısı var. Bu durum sadece bugünkü Başkan Biden'la ilgili değil. Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçi çoğunluk açısından da bu böyle. S-400 konusundan bu yana sürekli yerli yersiz Türkiye'yle ilgili köpürtülmeye çalışılan birtakım konular var. Ama mesela son dönemde gündemde olan IŞİD karşıtı koalisyonla Hamas karşı koalisyon eşitlenirse bu Türkiye açısından ciddi anlamda bir problem teşkil edebilir” dedi.
Doçent Tansi’nin işaret ettiği Rusya’dan S-400 alımı sonrası Türkiye, F-35 projesinden çıkartılmıştı. Türkiye bu sürecin ardından hava kuvvetlerinde sorun yaşamamak iki yılı aşkın süredir ABD Kongresi’nin 40 adet F-16 satışına onay çıkmasını bekliyor. Bu engelin aşılması için en önemli kozlardan biri Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine karşı tutumunu değiştirmesiydi.
Prof. Ünal: “F-16’ların alınması engellenirse o zaman kendimizi bir çıkmazın içinde bulabiliriz”
Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliği için yeşil ışık yaktığı bir anda gelen Hamas çıkışının ilişkileri içinden daha da çıkılmaz hale getirebilme riski bulunduğu görüşünde.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Prof. Ünal, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Hamas bir terör örgütü değildir’ açıklaması genel bir dış politika değişikliğine dönüşürse İsrail'le bütün ilişkilerimiz altüst olur. Bölge ülkeleriyle ilişkilerimizde de ciddi sorunlar yaşamaya başlarsak ve bu Amerikan Kongresi'nde tetikte bekleyen başta Rum ve Ermeni lobileri olmak üzere oradaki İsrail lobisini de yanlarına alarak Türkiye karşıtı girişimlerini yoğunlaştırırlar. F-16’ların da alınması engellenirse o zaman bir çıkmazın içinde kendimizi bulabiliriz. Belki o zaman Türkiye parlamentoda İsveç'in NATO'ya giriş katılım anlaşmasını bekleterek buna cevap vermeye kalkışabilir ve bütün bunlar da aslında ilişkileri iyice içinden çıkılmaz hale getirebilir” diyor.
“Biden yönetiminde ABD, Türkiye ilişkilerini değerlendirmeye almaz, Trump kazanırsa yeni bir vizyon yansıyabilir”
Prof. Hasan Ünal, Erdoğan’ın Hamas’la ilgili sözleri olmasa da Türkiye-ABD ilişkilerinin düzelmesini kısa vadede çok kolay görmüyor.
“Türk -Amerikan ilişkilerinin zaten düzelebilmesi için yapısal birtakım sorunlarda Amerika'nın ilişkilerini yeniden değerlendirmeye alması lazım. Bunun Biden yönetimi zamanında olabileceğini de düşünmüyorum. Dolayısıyla çok iyimser değilim. Ama çok da kötümser değilim. Belki seçimleri Trump'ın kazanması halinde yeni bir vizyon, Türk Amerikan ilişkilerine yansıyabilir. Ama burada da Amerikan devlet kurumlarının aşırı derecede Türkiye karşıtı tavır ve tutumlarında ciddi değişikliğe gitmeleri gerekiyor. Mesela bir önceki dönemde Amerikan kurumları Trump'ın atmak istediği, Türkiye'yle ilgili olumlu adımları attırtmadılar. Bu defa attırırlar mı? Bekleyip göreceğiz.”
“Türkiye ile ABD arasında anlaşmazlıklar arttı ama Türkiye hala NATO üyesi ve ABD müttefiki”
Deniz Tansi ise Türk-Amerikan ilişkilerinin zor günlerden geçse müttefiklik durumunun devam ettiğine dikkat çekiyor.
Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi, “Türkiye'nin ABD ile anlaşamadığı konular son dönemde çok fazla arttı. Ama şöyle bir şey var. Türkiye hala NATO üyesi, Türkiye ABD müttefiki. Çünkü Türkiye'de kamuoyunda bir kesimde şöyle bir algı var. Sanki Türkiye NATO'dan çıktı. Sanki Türkiye'nin artık ABD ile müttefikliği yokmuş gibi eğer böyle bir şey varsa İsveç'i neyle açıklayacağız? Demek ki aslında her şeye rağmen, bütün bu gerginliğe rağmen devam eden bir diyalog var, bir müttefiklik var” dedi.
Doçent Tansi, dış politik konuların iç siyasete malzeme yapılmasının sorunlarının boyutunun artmasına yol açtığının da altını çiziyor.