Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, bugünkü basın bilgilendirme toplantısında, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Washington’da gerçekleştirdiği temaslar kapsamında ABD ile Türkiye ilişkileri üzerine değerlendirmeleri aktardı.
Sözcü Keçeli, ABD ile Türkiye arasında “Stratejik Mekanizma” kapsamında, savunma sanayi alanında işbirliğine odaklı bir diyalog grubu kurulduğunu açıkladı.
Keçeli, teknik heyetlerden oluşan bu çalışma grubunun, “Türkiye-ABD Savunma Ticareti Diyaloğu” sürecini yürütmek üzere iki ülke arasında düzenli görüşmeler ile savunma sanayi alanındaki durumunu ele alacağını belirtti.
Kongre’ye “yaptırımların kaldırılması” mesajı
Keçeli, Hakan Fidan’ın ABD Senatosu’na CAATSA (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) yaptırımlarının kaldırılması yönündeki beklentiyi aktardığını işaret ederek, Washington’un öncelikle bu yönde adım atması gerektiği mesajını verdi.
ABD’nin tek taraflı uyguladığı savunma sanayi alanındaki kısıtlamaları kaldırması gerektiği mesajını verdiklerini belirten Keçeli, “CAATSA yaptırımlarından çıkarılma talebimizi tekraren vurguladık. Malumunuz F-16 programına ilişkin devam eden süreç var. Ayrıca, F-35 projesinde ilgili prosedürlerin tamamlanması gerekiyor. Bu konular da Washington’da ele alındı. Savunma sanayii alanında işbirliği yapılması önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini biz tekrarlardık. Bu konuda özellikle Senato'da olumlu bir yaklaşım olduğu izlenimi edindik” diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçen hafta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın yanısıra Kongre’de Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Ben Cardin, Senato İstihbarat Komisyonu Başkanı Mark Warner ve bazı diğer senatörlerle görüşmüştü.
İlgili Haberler Bakan Fidan'ın Washington temaslarına ilişkin ortak açıklamada F-16 ve F-35 yer almadıÖncü Keçeli, F-35 askeri uçak projesiyle ilgili ise “Türkiye’nin geri dönüşü değil Türkiye’nin maddi payını geri alması” boyutuyla müzakereler sürdüğünü kaydetti.
F-35 askeri uçak projesiyle ilgili süreci Milli Savunma Bakanlığı’nın yürüttüğünü ve prosedürler bulunduğunu hatırlatan Keçeli, “Çalışmalar Dışişleri Bakanlığımız alanında değil” dedi.
İki ülke arasında 7’nci Stratejik Mekanizma Toplantısı kapsamında siyasi, askeri işbirliği, küresel terörizmle mücadele işbirliğine, enerji güvenliği ve iklim konularını ele alan müzakereler yapıldığını söyleyen Keçeli, ayrıca bir çalışma grubunca da bölgesel konulardaki gelişmelere odaklı müzakere yürütüldüğünü kaydetti.
“Terörle mücadele alanında ABD’ye çok net mesajımız oldu”
Dışişleri Sözcüsü, benzer şekilde terörle mücadele alanında da teknik heyetler düzeyinde düzenli görüşmeler yapılacağını da vurguladı.
Keçeli, bu mekanizmayla ilgili “Terörle mücadele alanında ABD’ye çok net mesajımız oldu. Biz onlara PKK, YPG ve FETÖ ile ilgili beklentilerimizi ilettik. Müttefik bir ülkenin ülkemizin güvenliğini hedef alan terör örgütleriyle işbirliği yapmasının asla kabul edilemez olduğunu belirttik. Türkiye-ABD stratejik ilişkilerinin daha fazla derinleştirilmesinin önündeki en büyük engelin ABD'nin YPG'ye desteği olduğunu aktardık. DEAŞ ile mücadele konusu da ele alındı. Önümüzdeki dönemde terörle mücadele konusunda teknik düzeyde düzenli istişareler yapılması konusunda mutabık kalındı” dedi.
Sözcü Keçeli, ABD’yle mevcut 30 milyar dolarlık ticaret hacmini 100 milyar dolara arttırmak istediklerini belirterek, “Enerji alanındaki işbirliğinin arttırılması konusunu da görüştük. Sıvılaştırılmış doğalgaz ve nükleer enerji konularını görüştük. Görüşmelere devam edeceğiz, bu konularda ne gibi ortak işbirliği projeleri geliştirebiliriz bunlara bakacağız” diye konuştu.
ABD’nin Gazze’ye insani yardım girişimi: “Esas mesele ateşkes sağlanması”
Amerikan tarafıyla Washington’daki görüşmelerde Gazze’nin de gündeme geldiğini kaydeden Keçeli, ancak görüşmelerde doğrudan Gazze’ye özel yardım mekanizması başlıklı bir görüşme olmadığını aktardı.
Öncü Keçeli, ABD’nin Gazze’deki insani felakete bir çözüm arayışı içine girmesini “dünya kamuoyunun Amerika üzerinde kurduğu baskının bir sonucu” olarak gördüklerini söyledi.
Keçeli, “Biz aslında buradaki sorunun asıl kaynağının çözülmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu da nedir? En kısa sürede bir ateşkes sağlanması. Daha da önemlisi denizyoluyla yardım ulaştırılması, havayoluyla yardım ulaştırılması ne yazık ki karayoluyla ulaştırılacak bir yardımın ne nitelik ne nicelik olarak bir alternatifi değil. Bu bizim öznel değerlendirmemiz değil esasen, Birleşmiş Milletler ve bu konuda uzmanlaşmış sivil toplum kuruluşları da aynı gözlemde bulunuyorlar. Bizim Washington’da Amerikalılar’a verdiğimiz mesajın temelinde bu yatıyordu. ‘Bir an önce ateşkes sağlayalım, bu esnada da insani yardımların ulaştırılabilecek en etkin, en hızlı, en sürdürülebilir şekilde Gazze’ye girmesi için İsrail'in üzerindeki bütün etkinizi kullanın.’ Ne yazık ki İsrail tarafından kaynaklı nedenlerle tonlarca yardım sınırın Mısır tarafında bekliyor. Denizyoluyla, havayoluyla yardım ulaştırılmaya çalışılması bir yönüyle takdire şayan, ancak esas meseleye odaklanmayıp bu tür palyatif çözümlere odaklanılması biraz da meselenin özünden kaçma arayışı gibi geliyor bize. Bu eğer Amerika'nın Gazze'deki insani felaketi kabul etmesi anlamına geliyorsa bu iyi bir gelişme. Öte yandan biz karayoluyla çok daha kolay, çok daha ucuza, çok daha etkin şekilde yardım ulaştırılması mümkünken bir takım daha az etkili denemelerde bulunulmasını doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Gazze yardımları
Türkiye’nin ise insani yardımları Gazze’ye ulaştırma çabasını sürdürdüğünü vurgulayan Keçeli, “10 Mart günü yaklaşık 3 bin tonluk insani yardım taşıyan gemimiz Mısır’ın El Ariş Limanı’na yanaştı. Böylelikle krizin başından bu yana Gazze'ye yaptığımız yardım 40 bin tonu aştı. Bizim UNRWA'ya (Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Dairesi) Mersin'de teslim ettiğimiz 26 bin tonluk bir un yardımı söz konusuydu. Bu un, UNRWA tarafından cına götürülmüştü. Bir kısmı Gazze’ye sevk edilmişti karayoluyla ancak daha sonra İsrail makamları UNRWA'ın kalan unu Gazze’ye ulaştırmasına engel olmuşlardı. Yaklaşık 3-4 haftadır gerek Birleşmiş Milletler gerek biz İsrail makamlarıyla bu konuyu görüştük ve kısa bir süre önce bir sonuca ulaşıldı. UNRWA bu unu bir diğer BM örgütü olan Dünya Gıda Örgütü'ne (WFP) devrediyor ve WFP, UNRWA'ya bizim sağladığımız 26 bin ton unu peyderpey Gazze'ye sevk etmeye başladı” diye konuştu.
Gazze'ye havadan insani yardım operasyonuna da Türkiye’nin katkı verdiğini belirten Keçeli, “Biz buraya da destek sağlamak üzere yaklaşık 9 bin ton tibbi malzeme ve bebek malzemesi ilettik. Bunu Ürdün makamları hava yoluyla Gazze'ye ulaştırıyorlar. Yine MSB'nin daha önce açıkladığı gibi 320 paraşüt de Ürdün makamlarına destek vermek üzere tarafımızdan iletildi” bilgisini paylaştı.
Hakan Fidan’ın yarınki Bağdat görüşmesinde neler konuşulacak?
Sözcü Keçeli, en son geçen Aralık ayında Irak ile güvenlik odaklı görüşme yapıldığını ve buna Hakan Fidan’ın yanısıra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın katıldığını anımsattı.
Bu kapsamda Fidan’ın yarın yeniden Irak’ın başkenti Bağdat’ta olacağını açıklayan Keçeli, “Güvenlik zirvesinin bir sonraki toplantısı 14 Mart günü Bağdat'ta yapılacak, yine aynı formatta olacak. Yarınki görüşmelerde güvenlik ve askeri işbirliği konuları önceliki gündem maddesi olacak. Terörle mücadelede ortak bir anlayış geliştirilmesi ve bu doğrultuda atılabilecek somut adımlar yarın masada olacak. PKK’nın Irak makamları tarafından bir ortak güvenlik tehdidi olarak tanımlanmasını Irak tarafında PKK ile müacdele azminin geliştiğinin bir işareti olarak görüyoruz ve bu bakımdan memnuniyet duyuyoruz. Gelinen bu olumlu noktadan azami faydayı sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
Irak ile Türkiye ilişkileri bağlamında yarın ayrıca enerji konusunda görüşme yapılacağını işaret eden Keçeli, “Irak'taki doğalgaz kaynaklarının geliştirilmesi ve bunların uluslararası pazarlara sevk edilmesi konusunda görüşmeler gerçekleştireceğiz. Ayrıca Irak'taki yenilenebilir enerji konusunda ne gibi ortak projeler geliştirebiliriz, bunlara odaklanacağız. Bildiğiniz gibi Irak-Türkiye petrol boru hattı bir süredir kapalı. Biz bu boru hattından sevkiyata başlanabileceğini, bizim açımızdan bir sorun olmadığını geçtiğimiz Ekim ayında söylemiştik. Ancak Irak tarafının henüz sevkiyata başlanması konusunda hazır olmadığını anlıyoruz. Biz Irak'taki tüm tarafların karşılıklı diyalog ve anlayış çerçevesinde bir mutabakata ulaşmasını ve bu boru hattından sevkiyatın en kısa sürede başlamasını istiyoruz” diye konuştu.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü görüşmelerde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak'a yapacağı ziyaretin de detaylarının ele alınacağını açıkladı.