Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinde, öncelikle Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve yurttaşlarına vize serbestliği sağlanması yönünde somut adım atılması beklentisiyle Ankara – Brüksel hattında yeniden devamlı diyalog mekanizması kurulmasını talep ediyor.
AB Komşuluk ve Genişleme Komiseri Oliver Varhelyi, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la Perşembe günü Ankara’da görüşecek. Varhelyi’nin ziyareti kapsamında, Türkiye’nin AB’yle ilişkilerindeki “aday ülke” konumu ve sıkıntılar ele alınacak.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Emekli Büyükelçi Selim Kuneralp ile Yıldız Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Çiğdem Nas, Ankara – Brüksel ilişkilerinde herhangi bir ilerleme sağlanamayacağı görüşünde.
Her iki uzman da Türkiye – AB ilişkilerine ivme kazandırma potansiyeline rağmen Gümrük Birliği’nin güncellenmemesini “sorun” olarak nitelendirdi ve bu konuda AB’nin, Kıbrıs Rum Kesimi’yle ilgili koşullar öne sürmesi nedeniyle “çıkmaz” oluştuğunu kaydetti.
İlgili Haberler Kıbrıs sorunu çıkmazda mı, yoksa çözüm hâlâ mümkün mü?Deneyimli diplomat Kuneralp, Türkiye’nin son dönemde Hamas’la ilgili tutumu nedeniyle AB ülkelerinden tepki gördüğüne de işaret etti.
Ankara, AB’yle ilişkilerde “somut sonuçlar” beklentisini aktaracak
VOA Türkçe’nin diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre Türkiye’nin AB’yle ilişkilerinde en önemli beklentisi, “somut sonuçlar elde etmek.” Kaynaklar, Dışişleri Bakanı Fidan’ın AB’yle ilişkilerde son yıllarda herhangi bir ilerleme sağlanamamasından duyulan rahatsızlığı Varhelyi’ye ileteceği bilgisini paylaştılar. Türkiye’nin 17-18 Nisan’da Brüksel’deki AB Zirvesi’nin sonucunda yayımlanan tavsiye kararlarıyla ilgili Avrupa Komisyonu’ndan ve Varhelyi gibi ilgili komiserlerinden “somut sonuçlar” için çalışmalarını beklediği kaydedildi. Bu durum, “Komiser Varhelyi’ye, AB’nin ülkemizle ilişkilerini ahde vefa ilkesi çerçevesinde adil ve sonuç odaklı bir yaklaşımla sürdürmesi yönündeki temel beklentimiz vurgulanacaktır” ifadesiyle aktarıldı.
Brüksel’ın atabileceği somut adımlar konusunda ise, “Türkiye-AB ortaklık kurumları ve yerleşik diyalog mekanizmalarının yeniden hayata geçirilmesi, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması konularındaki görüş ve beklentilerimiz Komiser Varhelyi’ye tekrar aktarılacaktır” bilgisi verildi.
Türkiye’nin AB’yle mali işbirliği alanındaysa geçtiğimiz yıl Brüksel’in Ankara’ya 6 Şubat depremi nedeniyle taahhüt ettiği maddi destekleri Bakan Fidan’ın muhatabına hatırlatacağı dile getirildi.
“Brüksel’de Kıbrıs meselesini aşarak müzakere etme iradesi gözükmüyor”
Yıldız Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Çiğdem Nas, Türkiye ile AB ilişkilerini “canlandırma” ihtiyacı olduğunu belirtti. Çiğdem Nas, Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarıyla ilgili gerilim sonrasında “pozitif gündem odaklı ilişkiler” dönemine geçildiğini, ancak 2020’den bugüne herhangi bir somut adım atılmadığını söyledi.
Nas, VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, Nisan ayındaki AB Zirvesi’ni anımsatarak, “AB tarafınca dediler ki ‘evet biz Türkiye ile bir ortaklığa dayalı, karşılıklı çıkara dayalı bir ilişki oluşturmayı ve bunun için gerekli adımları atmayı istiyoruz.’ Ama somut olarak adım atmaya gelince yine de ilerleme adımı çıkmadı. Burada yine Kıbrıs meselesi gündeme geldi” tespitini yaptı.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin, Kıbrıs sorununda taraflar arasında görüşmelere başlanması şartına bağlandığını kaydeden Nas, oysa AB ülkelerinin Türkiye’yle en azından Gümrük Birliği’ni güncelleme müzakere kararı vermesinin, ilişkilerde sürekli kurumsal temas ve diyalog kapısını açacağını söyledi.
İlgili Haberler Maraş Kıbrıs açmazında çözüm olabilir mi?“Maalesef Türkiye’nin AB’ye üyeliği bakımından 2019 yılından beri gerekli kurumsal müzakere yapılmıyor. Adaylık sürecimiz var ama müzakeresi askıya alınmış durumda. Yakın vadede de bunun canlanma ihtimali de gözükmüyor” diyen Nas, Brüksel’de Kıbrıs meselesi aşma iradesi olmamasını temel sıkıntı olarak vurguladı. Nas, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de AB üyesi olması nedeniyle Türkiye’yle ilişkileri ilerletme iradesi göstermediğini söyledi.
Çiğdem Nas, “AB’nin ve Türkiye’nin mevcut tutumları, ilişkileri çıkmaza götürüyor. Sorunları aşmaya yönelik güçlü bir irade de olmadığı zaman Gümrük Birliği gibi somut adım atılabilecek konular da sürüncemede kalıyor. İlişkileri iyice aşındırıyor aslında. Bugüne kadarki kazanımlarda bile gerilemeler yaratıyor” diye ekledi.
“AB’yle ilişkilerde ilerleme olabileceğini zannetmiyorum”
Emekli Büyükelçi Selim Kuneralp de, AB’yle ilişkilerde Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için Kıbrıs şartının masaya konulduğuna işaret ederek, “Diğer taraftan Türkiye’de demokrasi ve insan hakları ve hukuk konusunda herhangi bir gelişme olmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamama durumu değişmedi. Dolayısıyla AB’yle ilişkilerde ilerleme olabileceğini zannetmiyorum” dedi.
Kuneralp, VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, Türkiye’nin şu anki ekonomik durumu nedeniyle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yatırımcı ve maddi kaynak arayışı kapsmamında girişimlerde bulunduğunu hatırlattı. Körfez ülkelerinden beklentisini karşılayamayan Türkiye’nin yeniden yönünü Avrupa’ya çevirmek zorunda olduğunu kaydeden Kuneralp, “Ancak hukuk, demokrasi ve Kıbrıs gibi şartlar istikametinde farklı adımlar adım atılmadığı sürece AB’yle ilişkilerden pek bir şey beklememek lazım gibi geliyor” diye ekledi.
Avrupa’nın yakın gelecekte AB değerleri ve birlikteliği açısından değişim gösterebileceğini söyleyen Kuneralp, Haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerini işaret etti. Kuneralp, “Bu seçimlerde aşırı sağın yükselişi bekleniyor. Sonra sonbaharda Avrupa Komisyonu’nda değişimler olacaktır. Dolayısıyla sonbahara kadar zaten Komisyon ve ilgili komiserler isteseler bile bir şey yapmaları pratik olarak mümkün değil. Bu aşırı sağ kayma ise, Türkiye’nin ve diğer aday ülkelerin de aleyhine gelişen bir gelişme. Sadece bize mahsus değil, diğer aday ülkeleri ilgilendirdiğini de belirtmeliyiz” diye konuştu.
Türkiye NATO’nun genişlemesi sonrasında hayal kırıklığı mı yaşıyor?
Türkiye, Finlandiya’nın ardından İsveç’in NATO üyeliğine “evet” dediği süreçte sıklıkla bunun, ABD ve Avrupa Birliği’yle ilişkilerinde iyileşme sağlayacağı beklentisini ifade ediyordu. Bu durum TBMM’deki tartışmalara da yansımıştı.
Diplomat Selim Kuneralp, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylamasıyla AB’yle ilişkilerinde iyileşmenin yanısıra örneğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden tarafından Washington’a davet edilmeyi beklediğini söyledi. Kuneralp, “Fakat o sırada Hamas sorunu çıktı. İktidar, önce Hamas’ı terör örgütü olarak kabul etmediğini açıkladı, milli kurtuluş hareketi yorumunu yaptı. Oysa Amerika, Hamas’ı bir terör örgütü olarak görüyor. Türkiye ise, meseleyi ileriye götürdü ve geçenlerde Cumhurbaşkanı, Hamas’ın Türkiye’nin savunmasında ilk hattı teşkil ettiğini söyledi, Hamas olmasa İsrail’in Anadolu’ya erişmek isteyeceği gibi ifadeler kullandı. Bunlar Amerika ve Avrupa’da hoş karşılanan ifadeler değil. Dünyada suçlu olarak görülmekte olan Hamas lider kadrosunu da Türkiye’nin ağırladığı görülüyor. Dolayısıyla Türkiye hayal kırıklığı yaşıyor ancak Hamas tutumu da ilişkileri olumsuz etkiliyor. Kesin Hamas kaynaklı mı olumsuzluk bilemiyoruz çünkü şeffaflık yok, ama öyle görünüyor” dedi.
İlgili Haberler AB: “Seçimler demokrasiye olan bağlılığı gösteriyor”Akademisyen Çiğdem Nas, Türkiye açısından ise AB’den adım atılması beklentisinin ötesinde ilişkilere “uzun soluklu bakış” gerektiğini söyledi. Nas, “Türkiye’nin hesap hatası yaptığını söyleyebiliriz. Kısa vadeli pazarlıklar yapılması, mülteci konusu gibi kriz zamanında fırsatlar olduğu görülse de ilişkilere stratejik önemiyle birlikte uzun soluklu bir süreç olarak bakılması gerekiyor. NATO’nun genişlemesinde İsveç’in üyeliğine onay verilmesi sonrasında Nisan ayındaki Brüksel’deki liderler zirvesi sonuçlarıyla Türkiye’nin hayalkırıklığı yaşadığı söylemek mümkün. En azından Gümrük Birliği güncellemesi çalışması bekleniyordu. Oysa Türkiye’nin de biraz burada proaktif olması, AB’ye mevzuat anlamında, demokratik standartlar anlamında yakınlaşmaya yönelik adımlar atması, reform yapması gerektiğini de dikkate almamız gerekiyor. Bunu yapmadan AB ile olan her etkileşimimizde, her türlü müzakere sürecinde biraz kazanç elde etmemiz zor oluyor” dedi.
Ayrıca yakın gelecekte Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleriyle ortaya çıkabilecek Avrupa’da aşırı sağ siyaset etkisine dikkat çeken Çiğdem Nas, “Türkiye’nin AB üyeliği açısından AP’de aşırı sağın güçlü olması ciddi bir tehdit oluşturacaktır” görüşünü ekledi.