Türkiye’de Çocuk Nüfus Azalıyor

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2021 yılına ait “İstatistiklerle Çocuk” verilerine göre, Türkiye nüfusunda çocukların oranı giderek azalıyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerinden faydalanılarak hazırlanan TÜİK istatistiklerine göre, 2021 yılı sonu itibariyle 84 milyon 680 bin 273 kişi olan Türkiye nüfusunun 22 milyon 738 bin 300’ünü çocuklar oluşturuyor. Birleşmiş Milletler tanımında 0-17 yaş grubunu kapsayan çocuk nüfus, Türkiye’de 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5 ile yaklaşık yarısını oluştururken, bu oran 2021 yılında yüzde 26,9’a geriledi. Nüfus projeksiyonlarına göre çocuk nüfus oranının gerileme trendini sürdürerek 2080 yılında yüzde 19’a düşeceği öngörülüyor.

Your browser doesn’t support HTML5

Türkiye’de Çocuk Nüfus Azalıyor


Ancak Türkiye'nin çocuk nüfus oranı Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinden halen yüksek. 2021 yılında AB ortalaması yüzde 18,2 oldu. AB üye ülkeleri arasında İrlanda (yüzde 23,9), Fransa (yüzde 21,5) ve İsveç (yüzde 21,1) başı çekiyor.

Türkiye’de hanelerin yaklaşık yarısında en az bir çocuk bulunuyor. 2021 yılında 25 milyon 329 bin 833 olan toplam hane halklarının yüzde 45,3'ünde 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunduğu gözlendi. Çocuk nüfusuysa bölgeden bölgeye değişim gösteriyor. Çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu iller sırasıyla Şanlıurfa (yüzde 45,2), Şırnak (yüzde 42,3) ve Ağrı (yüzde 40,1). Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu illerse sırasıyla yüzde 17,3 ile Tunceli, yüzde 17,8 ile Edirne ve yüzde 18,4 ile Kırklareli oldu.


Türkiye’deki çocukların en büyük kısmını ise 5-9 yaş grubu oluşturuyor. 2021 yılında çocuk nüfusunun yüzde 26’sının 0-4 yaş grubunda, yüzde 29,1'inin 5-9 yaş grubunda, yüzde 28,3'ünün 10-14 yaş grubunda ve yüzde 16,5'inin 15-17 yaş grubunda yer aldığı görüldü.

Toplam nüfus içinde çocukların oranının giderek azalmasıyla çocuk bağımlılık oranı da düşüyor. 15-64 yaş grubunda çalışma çağındaki her 100 kişi başına düşen, 0-14 yaş grubundaki çocuklar ile 65 yaş ve üzerindeki yaşlıların sayısı olarak tanımlanan toplam yaş bağımlılık oranı, 2021 yılında yüzde 47,4 oldu. Çocuk bağımlılık oranı yüzde 33’e düşerken yaşlı bağımlılık oranı ise 14,3’e yükseldi.

“Türkiye’de liseye geçişte okuldan kopma başlıyor”

TÜİK istatistiklerinde çocukların eğitime erişimiyle ilgili bilgiler de yer aldı. Okul öncesi eğitim seviyesinde beş yaş net okullaşma oranı, 2019-2020 öğretim yılında yüzde 71,2 iken 2020-2021 öğretim yılında yüzde 56,9’a geriledi. Bir önceki eğitim öğretim yılına göre net okullaşma oranı, ilkokul seviyesinde yüzde 93,6’dan yüzde 93,2’ye, ortaokul seviyesinde yüzde 95,6’dan yüzde 88,9’a düştü. Ortaöğretim seviyesindeyse yüzde 85’ten yüzde 87,9’a yükseldi.

Ancak VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Eğitim Reformu Girişimi (ERG) politika analisti Özgenur Korlu, net okullaşma verisinin Türkiye’de eğitime erişim konusunda yeterli bilgiyi sunmadığını kaydetti: “Bize net okullaşma verisinin gösterdikleri ve göstermedikleri var. Net okullaşma dediğimizde aslında resmi olarak bulunması gereken kademede olan çocuk oranından bahsediyoruz. Örneğin altı yaşında bir çocuğun resmi olarak olması gereken kademe ilkokul. Eğer bu çocuk ilkokuldaysa net okullaşma oranına dahil ediliyor. Ama eğer geç başladıysa ya da hala okul öncesi eğitimdeyse buna dahil edilmiyor. Ama bu, onun eğitim dışında olmadığını da göstermiyor. Okul öncesi kademede pandemiden kaynaklı olarak zaten bir azalma bekliyorduk. Okul öncesi paralı bir kademe ve pandemi döneminde ebeveynlerin daha fazla evde olması, okul öncesi eğitimin diğer kademelere göre çevrim içi eğitim yapılabilecek bir kademe olmaması nedeniyle veliler çocuklarını göndermeme tercihinde bulunmuş olabilir. Milli Eğitim Bakanlığı, ilkokulda ve ortaokuldaki net okullaşma oranlarında azalmayı ise 4+4+4 sistemiyle birlikte okula başlama yaşının değişmesine bağlıyor.”

Türkiye’de liseye geçişte okuldan kopmanın başladığını aktaran Korlu, “TÜİK verilerinin içerisinde bulunmayan ama Milli Eğitim Bakanlığı'nın paylaştığı bir başka veri var; yaşa göre okullaşma. Çocukların doğum yıllarına göre ‘bu yıl herhangi bir kademede eğitimde mi değil mi’ diye değerlendiriliyor. Bunların içerisinde 3-5 yaştaki yani okul öncesi eğitim yaş grubundaki çocukların yüzde 29'unun eğitime gittiğini görüyoruz. Tabii beş yaşta bu oran daha yüksek ama okul öncesi eğitimin bu kademe için üç yaştan itibaren hatta erken çocukluk eğitiminde önemli olduğunu söylemek lazım. 6-9 yaşta yüzde 97'ye çıkıyor. 10-13 yaşta yüzde 98 oluyor. 14-17 yaşta ise düşüyor” dedi.

“12 yıllık zorunlu eğitim uygulamada geçerli değil”

Korlu, Türkiye’de 12 yıllık (4+4+4) kademeli eğitim uygulamasının zorunlu olmasına karşın bunun gerçekte uygulanamadığının altını çizdi: “Türkiye'de temel olarak bunun ortaöğretimde olduğunu görüyoruz. MEB’in 2017'den 2020'ye kadar yaşa göre okullaşma oranlarını kullanarak yaptığımız bir analizde 13 yaşında eğitimde olan bir grubun 14 yaşında okullaşma oranlarının ne kadar değiştiğini inceledik. 13 yaştan 14 yaşa geçiş, ortaöğretime geçiş yaşı oluyor. 2017-2020 yılları arasında en az 29 bin çocuğun eğitimin dışına çıktığını gördük. Ortaokuldan ortaöğretime geçişte bir problemin olduğu açıkça gözüküyor. OECD bir ülkede nüfusun yüzde 90'ının eğitimde olduğu zaman dilimine bakarak ne kadar kapsayıcı olduğunu, zorunlu eğitim süresinin gerçekte ne kadar uygulandığı ölçer. Türkiye'de bunun 6 ila 15 yaş arasında olduğunu görüyoruz. Bu durumda bu eğitim 12 yıl zorunlu olmuyor. Yani Türkiye'de aslında çocukların yüzde 90'ı 6 ila 15 yaş arasında zorunlu eğitime devam edebiliyorlar. 16 yaştan sonra yüzde 90'nın altına düşmeye başlıyor.”

Bu durum, TÜİK’in paylaştığı eğitim kademelerine göre okul tamamlama oranlarında da göze çarptı. Geçmiş yıllara göre artış gözlenen okul tamamlama oranları, 2020-2021 eğitim öğretim yılında ilkokulda yüzde 98,6, ortaokulda yüzde 97,1 iken ortaöğretim tamamlama oranı yüzde 73,2’de kaldı.


Korlu okuldan kopmanın başlıca nedenini çocukların çalışma hayatına girmesine bağladı: “Ortaöğretim de zorunlu eğitim kapsamında. Dolayısıyla bütün bu çocukların hemen bir sonraki yıl ortaöğretimde olması gerekiyor. Ama 14 yaşta bir düşüş görüyoruz biz bu sayıda. Sonra 15 yaşta bir daha bir düşüş görüyoruz. Çünkü çocuklar istihdama girmeye başlıyorlar ve özellikle çocuk işçiliği üzerine yapılan tüm çalışmalar istihdamda olmanın çocuğun eğitimden kopmasının birincil nedeni olduğunu gösteriyor.”

15-17 yaş grubundaki çocuklarda işgücüne katılma oranı yüzde 16

Türkiye’de 15 yaşını doldurmuş çocukların resmi olarak çalıştırılmasına izin veriliyor. TÜİK verilerinde yaş grubu 15-17 olan çocuklarda işgücüne katılma oranı yüzde 16,4 olarak açıklandı. Bu oran 2020 yılında yüzde 16,2 idi. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğindeyse, erkek çocuklar için yüzde 22,9 kız çocuklar için yüzde 9,5 olduğu görüldü. Ne eğitimde ne istihdamda olan 15-17 yaş grubundaki çocukların oranı ise yüzde 9,2.


Ancak Türkiye Barolar Birliği Çocuk Hakları Komisyonu avukatlarından Burcu Düzen, çocuk işçiliğinin TÜİK tarafından açıklanan oranın çok üstünde olduğunu öne sürdü. Türkiye’de çocukların işgücüne katılımında kayıtdışılığın yaygın olduğunu belirten Düzen, “Mesela çocukların en çok uğradığı iş kazaları gibi ya da işyerinde yaşadıkları sorunlarla ilgili 2019’a ait TÜİK verileri var. Özellikle fiziksel sağlığı olumsuz etkileyen faktörlere baktığımızda, kimyasal madde, toz duman, zararlı gazlar, aşırı sıcak soğuk, nemli ortam gibi faktörler görüyoruz ve bu oranlar az da değil. Bu, kaza geçiren çocukların ağır işlerde çalıştırıldığını gösteriyor. Aslında Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kapsamında çocukların ağır işlerde çalıştırılamayacağı ve hangi işlerde kaç yaş grubunun çalıştırılacağı çok net. Bu anlamda baktığımızda çalışan çocuklar bakımından ağır işlerde olma durumu var. Kayıt dışılıkta oran çok yüksek, bunu adli vakalara yansıyan iş kazalarından tespit edebiliyoruz. Örneğin anne baba tarım işçisi olarak çalışıyor. Okula gitmeyen, eğitimden faydalanmayan ya da daha küçük yaş grubu çocuk da genelde anne babayla birlikte gittiğinde onlar da bir şekilde çalıştırılıyorlar. İş kazası olarak vakalara yansıyan 10-11 yaşında tarım işçisi ve kayıt dışı olan bir sürü çocuk vakası görüyoruz sahada.”

“Eğitim masrafları çocukları okulun dışına itiyor”

Hem Korlu hem de Düzen, yoksulluğun çocukları okuldan uzaklaştırarak çalışmaya yönelttiği konusunda ortak düşüncede. Korlu, Türkiye’de devlet okullarında ücretsiz olan eğitimin de giderek bu özelliğini yitirdiğini ve çocukları okul dışına itmeye başladığını belirtti. TÜİK verileri de velilerin buna ilişkin şikayetlerini ortaya koyuyor. Velilerin yüzde 53,3’ü, 2021 yılında devlet okullarında eğitimde yaşanan sorunların başında eğitim masraflarının geldiğini belirtti. Bu sorunu, sınıflardaki öğrenci sayısı (yüzde 45) ve eğitim araçlarının niteliği/sayısı (yüzde 34) izledi. Eğitim hizmetlerinden memnuniyet de geçen yıla yüzde 56,2’den yüzde 55,7’ye düştü. Korlu, “Nitelikli eğitimin bir hak olduğunu düşünürsek ve eğer bu masraflar velilerin üzerinde beyan ettikleri gibi büyük bir yük oluşturuyorsa, aynı zamanda bazı çocukların eğitime erişmesi yolunda da bir engel oluşturabilir” dedi.

“Kız çocukların evlendirilmesi eğitimden uzaklaşmalarına neden oluyor”



Korlu, kız çocuklarının okuldan ayrılmasının nedenlerini ise, “Kız çocuklarının daha az istihdama katıldığını görüyoruz. Ama diğer yandan hane içi emek ve bakım yükü de kız çocuklarının üzerinde. Bir diğer nokta da tabii ki çocuk yaşta evlilikler. Bunların resmi oranları düşük ama bölgesel olarak bazı kız çocuklarını daha fazla etkilediğini, eğitimden uzaklaşmalarına neden olduğunu biliyoruz” şeklinde açıkladı.

TÜİK verileri 2021 yılında resmi kız çocuk evliliklerinin azaldığını ortaya koydu. 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2002 yılında yüzde 7,3 iken bu oran 2021 yılında yüzde 2,3'e düştü. Aynı yaş grubunda olan erkek çocukların resmi evlenmelerinin oranı ise yüzde 0,1 oldu. Yasal evlenme yaşının 18 olduğu Türkiye’de çocuklar 17 yaşına bastıklarında ailelerinin veya yasal vasilerinin izniyle evlenebiliyor. 16 yaşındaki çocuklarsa ‘istisnai durumlarda ve hayati önem arz eden bir gerekçenin olması şartıyla’ mahkemeden alınan özel izinle evlilik gerçekleştirebiliyor.

“18 yaş altında evlenmeye hiçbir koşulda izin verilmemesi gerekiyor”

2021 yılında resmi kız çocuk evlilikleri azalsa da bazı bölgelerde Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşmeye devam etti. Kuzeydoğu Anadolu yüzde 5,8 ile, Güneydoğu Anadolu yüzde 4,9 ile Ortadoğu Anadolu yüzde 4,3 ile başta geldi. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Düzen, çocuk yaşta evliliklerin engellenmesi için Türk Medeni Kanunu’nda değişiklik yapılarak 18 yaş altında evlenmeye hiçbir koşulda izin verilmemesi gerektiğini söyledi: “Ne 16 ne de 17 yaşındaki çocuk psikolojik olarak buna hazırdır. Evlilik, ebeveyn olma, çocuk doğurma, annelik veya babalık bunlar çok ciddi sorumluluk gerektiren şeyler. Bu çocuk bunu nasıl algılayabilir? Daha kendisi çocuk. Bu anlamda bu olağanüstü durum ve veli izni uygulamasının kaldırılması gerek. Bunun yanında bilinçlendirme çalışmalarının da yapılması gerekiyor, bu çok önemli.”

Düzen, TÜİK verilerinin yalnızca resmi evlilikleri kapsadığına dikkat çekerek, “Resmi olmayan bundan çok daha fazlası var. Bunu biz adli vakalarda takip edebiliyoruz. Çocuk 16 yaşında gebe çıkıyor, bakıyorsunuz ki evli değil. Hamilelik durumundan dolayı kimi evlilik iznini alabiliyor ve bu noktada izin çıkıyorsa bu istatistiklere dahil oluyorlar. Çıkmıyorsa kayıt dışı kalıyorlar” dedi.

TÜİK çalışmasında çocuklara ilişkin şu veriler de yer aldı:

  • Çocukların internet kullanım oranı 2021 yılında yüzde 82,7 oldu. İnternet kullanım amaçları arasında yüzde 86,2 ile çevrimiçi derse katılma ilk sırada yer aldı.
  • En fazla 11-15 yaş grubundaki çocukların dijital oyunlar oynadığı görüldü. Dijital oyun oynama süresi erkek çocuklarda daha fazla oldu. En fazla oynanan dijital oyun türüyse savaş oyunu oldu.
  • Babası vefat etmiş çocukların sayısı 272 bin 361, annesi vefat etmiş çocuk sayısının 82 bin 968, hem annesi hem babası vefat etmiş çocuk sayısının ise 4 bin 451.
  • 2021 yılında Türkiye genelinde kuruluş bakımı altında bulunan çocuk sayısının 13 bin 302 olduğu görüldü. Mevcut koruyucu aile sayısı 6 bin 978, koruyucu aile yanında bakımı sağlanan çocuk sayısı ise 8 bin 459 oldu. Evlat edindirilen çocuk sayısı 2021 yılında 495 oldu.
  • Boşanma davaları sonucu velayeti anneye verilen çocukların oranı yüzde 76,1 oldu.
  • Trafik kazası sonucu yaşamını yitirenlerin yüzde 8,8'ini çocuklar oluşturdu.