Türk resminin en önemli sanatçılarından olan İbrahim Çallı’nın 80 eserinden oluşan sergi, İzmir’deki Folkart Galeri’de ziyaretçilere açıldı. “Türk Resminin Bohem ve Asi Fırçası: İbrahim Çallı” adını taşıyan sergide sanatçının yaşamının her döneminden esere yer verildi. 1882-1960 yılları arasında yaşayan Çallı’nın portre, nü, peyzaj, natürmort gibi birçok türdeki eserlerini sergide görmek mümkün.
Folkart Galeri Genel Koordinatörü ve serginin proje direktörü Fahri Özdemir, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada serginin bugüne kadar açılan en kapsamlı İbrahim Çallı sergisi olduğunu söyledi. Beş yıllık hazırlığın sonucunda sergideki eserleri biraraya getirdiklerini kaydeden Özdemir, “Sergide 80 tane eser var. 1906’dan, öldüğü tarih olan 1960'a kadar olan eserlerden bir seçme derledik. Ziraat Bankası, İş Bankası, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Yapı Kredi Bankası gibi birçok kurum ve birçok özel koleksiyonerlerden eserler topladık. Çallı’nın kendi yaşadığı dönemde dahi hiçbir zaman bu kadar kalabalık bir eserle sergi açılmamış. Zaten sağlığından sonra da bir iki tane yarım yamalak, 15-20 tablodan oluşan sergiler açılmış. Ama bu sergi Türkiye'de bugüne kadar açılmış, İbrahim Çallı'nın sağlığında dahi olmamış en büyük İbrahim Çallı sergisi” dedi.
Your browser doesn’t support HTML5
“Türk resminde onun kadar halka mal olmuş bir ressamımızı hatırlamıyorum”
1882’de o zamanlar İzmir’e bağlı olan Çal kasabasında dünyaya gelen İbrahim Çallı, ailesi tarafından askeri okula girmek üzere İstanbul'a gönderildi. Ancak o, çocukluğunun tutkusu olan resim çalışmalarına yöneldi. Ermeni bir ressamla tanıştı ve ondan resim dersleri aldı. 1906’da Şeker Ahmet Paşa’nın, yeteneğini keşfetmesiyle güzel sanatlar alanında eğitim veren Sanayi-i Nefise’ye girdi. 1910 yılında buradan mezun olduktan sonra Paris’e resim öğrenimine gönderildi. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Türkiye’ye dönen sanatçı, Sanayi-i Nefise’de öğretmenliğe başladı. Elif Naci, Mahmut Cuda, Muhittin Sebati, Ali Avni Çelebi, Zeki Kocamemi, Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi ünlü ressamlar, Çallı’nın öğrencisi oldu. Sanatçı 1947 yılında, 65 yaşında emekliliğe sevk edilinceye kadar burada öğretmenlik yapmayı sürdürdü.
“Ressam İbrahim Çallı demeye lüzum yoktu. İbrahim’i de kaldırabilirdiniz. Bir Çallı demek, aklımıza hemen ressamı getiriyordu. Türk resminde onun kadar halka mal olmuş bir ressamımızı hatırlamıyorum.” Çallı hakkındaki bu sözler, ressamlığa onun eserlerinden ilham alarak başlayan Eşref Üren’e ait.
“Anadolu’dan gelen ilk ressamdır”
Sergi direktörü Özdemir de “Türk resim tarihinde sokaktaki kime sorarsanız sorun, ilk söyleyeceği isim İbrahim Çallı’dır” dedi. Sanatçının 1914 ressamları kuşağına adını verdiğini ve bu kuşağın ‘Çallı Kuşağı’ olarak anıldığını hatırlatan Özdemir, “Türk resim tarihinin en ama en önemli figürü. Anadolu'dan gelen ilk ressamdır. Bundan önceki, yani 1900'lerin başlarındaki ressamların hemen hemen hepsi saray kökenlidir ya da sarayın himayesindeki ressamlardır” diye konuştu.
Çallı’nın empresyonist resmin Türkiye’deki en büyük öncüsü olduğunu vurgulayan Özdemir, “Türk resim tarihine nü resmi sokan ilk ressamdır. Çıplak figürleri, çıplak kadınları sokan ilk insandır. Bununla birlikte Türk resim tarihinde portre türünde de zirveyi zorlayan kişilerden bir tanesidir. Atatürk portresi onun başyapıtlarından kabul edilir. Bu alanda çok başarılıdır. Çok hızlı çalışan, bir an önce sonuca ulaşmaya çalışan bir ressamdır” sözlerini kullandı.
“Yaşamı da paleti gibi çok renklidir”
Sergiye ‘Türk Resminin Bohem ve Asi Fırçası’ adını seçerken Çallı’nın yaşam öyküsünden yola çıktıklarını belirten Özdemir, “Yaşamı da paleti gibi çok renklidir. Yoksulluktan, yokluktan gelip bir yere varmış bir insan. O dönemlerde resimleri dünya tarihindeki bütün büyük ressamlar gibi çok büyük para etmiyor. Maalesef öldükten sonra çok büyük para ediyor. En yakın arkadaşı Neyzen Tevfik. Muhalif bir kişiliktir. Sıkı bir entelektüeldir. Eleştirisini hiç sakınmadan İsmet Paşa’ya dahi iletebilen, tavrını koyabilen bir insandır. Çok zeki bir insandır” dedi.
Sergide sanatçının baş yapıtlarından biri olarak kabul edilen Mustafa Kemal Atatürk portresinin yanı sıra İsmet İnönü, Fatih Sultan Mehmet, Yunus Nadi ve diğer portre eserleri de yer alıyor. Çallı’nın nü eserleriyle yaşadığı dönemde öncü olduğu kadın figürlerine de geniş yer ayrılıyor. Sanatçının Mevlevileri Türk resminin konuları arasına taşıdığı eserlerini de sergide görmek mümkün. “Hayat kâfi gelmiyor, çok kısa sanat için” sözlerini kullanan sanatçının, ölümüne yakın yoğunlaştığı çiçekler, meyveler gibi cansız varlıkları ve nesneleri konu aldığı natürmort çalışmaları da sergide sanatseverlere sunuluyor.
“Tablolar Çallı'nın her dönemini yansıtıyor”
Sergiyi Çallı’nın eserlerinin türlerine göre bölümlere ayırdıklarını söyleyen Özdemir, “Bu sergide aynı zamanda Çallı'nın sürecini de göreceksiniz. 1906'dan 1960'a kadar geçen süreçte Çallı nereden nereye gelmiş bunu da görebilirsiniz. Tablolar Çallı'nın her dönemini yansıtıyor. Mevleviler döneminde Rus ressamlardan etkilenmiştir. Portrelerdeyse kendisine has bir üslubu vardır. Onu çok yakından görebilirsiniz. Medreseler, türbeler ve camiler serisine baktığınızdaysa başka bir dönemi, 1933-35'ler dönemini çok rahat görebilirsiniz. 1947'de emekli olduktan sonraysa biraz üzüntülü tabii. O dönemden sonra natürmorta, özellikle manolyalara yöneliyor. Sergimizde en iyi manolyalarını bulabilirsiniz” sözlerini kullandı.
23 Kasım’da kapılarını sanatseverlere açan sergi, 17 Nisan 2022 tarihine kadar Folkart Galeri’de ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.