Avrupa’daki krizin giderek derinleşmesinin hem bölge hem de dünya ekonomilerini etkileyeceği endişelerini arttırdı. Gözler hem Euro’yu terk edip etmeyeceği beklenen Yunanistan’a, hem de banka kurtarma planlarının sonuç verip vermeyeceği beklenen İspanya’ya çevrilmesine neden oldu. Avrupa’yla ciddi bir ticaret hacmi olan Türkiye’nin, olası bir domino etkisinin tesirinde kalıp kalmayacağı da farklı senaryoların tartışılmasına yol açıyor.
Türkiye ekonomisinin Avrupa’daki krize karşı gücünü, Türk lirasının Dolar ve Euro karşısındaki seyrini ve Türkiye-Amerika arasında giderek artan ticaret hacmini Bloomberg HT Direktörü Kerem Alkin’le konuştuk.
‘Türkiye İhracatta Avrupa’daki Kaybını Başka Coğrafyalarda Telafi Ediyor’
Alkin, “G20 ülkelerinin en güçlü merkez bankalarının ortaklaşa parasal genişleme operasyonu yapma kararı almasının yardımıyla, İspanya bankaları ve benzeri finansal kurumlarla ilgili korkular bir miktar ertelenirse Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yaptığı ihracatın etkilenme süreci bir miktar daha sınırlı kalır” diyor. Ancak Alkin’e göre dünyanın önde gelen merkez bankalarının ortak operasyonu gerçekleşmezse ya da Avrupa bankalarıyla ilgili endişeler daha da artış gösterirse; Avrupa hane halkı daha az para harcama eğilimine girerse o zaman Türkiye’nin yapabileceği tek şey Ortadoğu ve K. Afrika ağırlıklı olarak ihracat pazar çeşitlendirmesine ağırlık vermek olacaktır. Nitekim Alkin, 2012 başından beri tablonun böyle olduğunu söylüyor. Bloomberg HT Direktörü Alkin, “Bu süreçte AB’nin toplam ihracatımızdaki payı azalırken, oraya yapamadığımız ihracatı diğer bölgelere özellikle de Ortadoğu, Körfez Bölgesi ve K. Afrika coğrafyasına yapabiliyoruz" diye konuşuyor. Yani uzmana göre Türkiye ihracatta Avrupa’daki kaybını başka coğrafyalarda telafi ediyor gözüküyor.
(Bloomberg HT Direktörü Kerem Alkin’le söyleşimizin tamamını dinlemek için aşağıdaki ses dosyasını kullanabilirsiniz.)
Alkin bu durumu şöyle anlatıyor: “Çok başarılı bir ekonomik performans sergilemesine bağlı olarak sadece Avrupa değil, ABD, Japonya, Çin, Hong Kong ve Singapur’dan ve Körfez bölgesinden farklı finansal enstrümanlarla Türkiye’ye kaynak çekme arayışlarının hızlandığını görüyoruz. Bu çerçevede gerek IMF, gerek Dünya Bankası ve gerekse Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bu dönemde Türkiye’nin ciddi bir finansman bulma sorunu yaşamayacağını tahmin ediyorlar.”
‘Dolar Bir Süre Daha 1,82 - 1,86 TL Bandında Seyredebilir’
Dünyadaki bütün para birimlerinin Amerikan Doları karşısında değer kaybettiğini hatırlatan Alkin, “Türkiye’nin kendi parasının değer kazanmasına izin vermesi stratejik bir hata olabilir” diyor. “Bu yüzden Türkiye’nin de dikkatli olması gerek” diye ekleyen Alkin şöyle devam ediyor: ”Merkez Bankası da TL’nin ne aşırı değer kaybına uğradığı ne de aşırı değerlendiği bir sürece izin verecektir. Bu nedenle aşağı yukarı bu kur düzeylerinde yani doların TL karşısında aşağı yukarı 1,80 TL civarında seyrettiği; belki 1,82 -1,86 TL bandında hareketinin ağırlıklı olduğu, öte yandan Euro’nun değerinin de daha çok Euro-Dolar paritesine bağlı olarak şekillendiği bir süreç bizi bekliyor.”
Kerem Alkin, Avrupa’daki gelişmelerin Amerikan ekonomi çevrelerinde de dikkatle takip edildiğini gözlemlediğini de söylüyor.
Türkiye ekonomisinin Avrupa’daki krize karşı gücünü, Türk lirasının Dolar ve Euro karşısındaki seyrini ve Türkiye-Amerika arasında giderek artan ticaret hacmini Bloomberg HT Direktörü Kerem Alkin’le konuştuk.
‘Türkiye İhracatta Avrupa’daki Kaybını Başka Coğrafyalarda Telafi Ediyor’
Alkin, “G20 ülkelerinin en güçlü merkez bankalarının ortaklaşa parasal genişleme operasyonu yapma kararı almasının yardımıyla, İspanya bankaları ve benzeri finansal kurumlarla ilgili korkular bir miktar ertelenirse Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yaptığı ihracatın etkilenme süreci bir miktar daha sınırlı kalır” diyor. Ancak Alkin’e göre dünyanın önde gelen merkez bankalarının ortak operasyonu gerçekleşmezse ya da Avrupa bankalarıyla ilgili endişeler daha da artış gösterirse; Avrupa hane halkı daha az para harcama eğilimine girerse o zaman Türkiye’nin yapabileceği tek şey Ortadoğu ve K. Afrika ağırlıklı olarak ihracat pazar çeşitlendirmesine ağırlık vermek olacaktır. Nitekim Alkin, 2012 başından beri tablonun böyle olduğunu söylüyor. Bloomberg HT Direktörü Alkin, “Bu süreçte AB’nin toplam ihracatımızdaki payı azalırken, oraya yapamadığımız ihracatı diğer bölgelere özellikle de Ortadoğu, Körfez Bölgesi ve K. Afrika coğrafyasına yapabiliyoruz" diye konuşuyor. Yani uzmana göre Türkiye ihracatta Avrupa’daki kaybını başka coğrafyalarda telafi ediyor gözüküyor.
(Bloomberg HT Direktörü Kerem Alkin’le söyleşimizin tamamını dinlemek için aşağıdaki ses dosyasını kullanabilirsiniz.)
Your browser doesn’t support HTML5
Alkin bu durumu şöyle anlatıyor: “Çok başarılı bir ekonomik performans sergilemesine bağlı olarak sadece Avrupa değil, ABD, Japonya, Çin, Hong Kong ve Singapur’dan ve Körfez bölgesinden farklı finansal enstrümanlarla Türkiye’ye kaynak çekme arayışlarının hızlandığını görüyoruz. Bu çerçevede gerek IMF, gerek Dünya Bankası ve gerekse Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bu dönemde Türkiye’nin ciddi bir finansman bulma sorunu yaşamayacağını tahmin ediyorlar.”
‘Dolar Bir Süre Daha 1,82 - 1,86 TL Bandında Seyredebilir’
Dünyadaki bütün para birimlerinin Amerikan Doları karşısında değer kaybettiğini hatırlatan Alkin, “Türkiye’nin kendi parasının değer kazanmasına izin vermesi stratejik bir hata olabilir” diyor. “Bu yüzden Türkiye’nin de dikkatli olması gerek” diye ekleyen Alkin şöyle devam ediyor: ”Merkez Bankası da TL’nin ne aşırı değer kaybına uğradığı ne de aşırı değerlendiği bir sürece izin verecektir. Bu nedenle aşağı yukarı bu kur düzeylerinde yani doların TL karşısında aşağı yukarı 1,80 TL civarında seyrettiği; belki 1,82 -1,86 TL bandında hareketinin ağırlıklı olduğu, öte yandan Euro’nun değerinin de daha çok Euro-Dolar paritesine bağlı olarak şekillendiği bir süreç bizi bekliyor.”
Kerem Alkin, Avrupa’daki gelişmelerin Amerikan ekonomi çevrelerinde de dikkatle takip edildiğini gözlemlediğini de söylüyor.