Dünya genelinde birinci sırada gelen ölüm nedeni kalp ve damar hastalıkları. Tıp uzmanları, yaşamı sürdürmek için gereken hayati organların başında gelen kalbin sağlıklı kalabilmesi ve gerekirse tamir edilmesi için zamana karşı büyük bir yarış veriyor. Kalp hastalıklarının tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler kaydedilse de ileri düzeydeki kalp yetmezliğinde tıp çoğu zaman kalıyor. Birçok hastanın yaşamının uzaması için tek çözüm kalp nakli olarak tanımlanıyor.
Kalp nakli Dr. Christian Barnard tarafından 1967 yılında yapılan ilk ameliyattan sonra dünyada 150 bin kadar hastada uygulanmış bir metot. Ancak organ bağışının yetersiz olması nedeniyle bu bağlamdaki talep arzın çok altında kalıyor. O yüzden yapay kalp sistemleri hastalar açısından büyük umut haline geldi.
''Takılan makinalar eski trenler gibi gürültülü''
Avrupa'da yapay kalp nakli yapan ilk kadın doktor olan Dr. Dilek Gürsoy, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, insan kalbine ihtiyacı ortadan kaldıracak uzun ömürlü yapay kalp çalışmalarının hızla ilerlediğini ve yakın bir gelecekte yeni nesil yapay kalp sisteminin hastalar üzerinde kullanılmaya başlanacağını belirtiyor.
‘’Yapay kalpler 1960’lı yıllarda ABD’de da takılmaya başlandı. Yeni bir durum değil. Ancak şimdi taktığımız makina eski trenler gibi çalışıyor. Gürültüsü çok. Maalesef bu konuda geçen zamana rağmen fazla ilerleyemedik. O yüzden buna çok üzgünüm. Bu devirde organ nakli hasta için en iyisi. Vizyonum 10-15 sene çalışan yapay kalp üretip, organ naklini gereksiz kılmak. Bu benim için çok önemli. Aldığım ödüller, hakkımda çıkan haberler benim egomu tatmin etmek için değil, hastalarım için yararlı oluyor. O yüzden çok seviniyorum. Bu konuda başka çalışmalar da var; Fransızlar, Avustralyalılar da yapay kalp üretiyorlar. Ancak bunlar yetersiz kalıyor. Tek başına, şöförsüz süren arabalar var, ama uzun süreli çalışan yapay kalp hala yok.’’
Tıp alanındaki büyük başarılarından dolayı 8 Nisan’da Almanya’nın en saygın bilim ödüllerinden Victress Ödülü’ne layık görülen Dr. Dilek Gürsoy, üzerinde çalıştığı yapay kalp sisteminin önümüzdeki yıllarda hastalara naklinin gerçekleşeceği görüşünde.
‘’Bizim çalıştığımız yapay kalp muhtemelen iki-üç sene sonra insana takılabilir. Şu anda hayvan denemelerindeyiz ve çok iyi çalışıyor. Umutluyum, öyle on sene sürmez, dediğim gibi iki-üç sene içinde olur diye düşünüyorum. Fransızlar insanlara taktılar; iyi çalışıp, çalışmadığı belirsiz. Önemli olan hangimizin olursa olsun, makinanın üretilmesi. Ben bir doktor olarak, hastaya hangi yapay kalp iyi geliyorsa onu takmak isterim. Sadece benim çalıştığım makina önemli değil, ne kadar çok insan üzerinde çalışırsa hastalarımız için o kadar iyi olur. Ve bizim için de iyi; ne de olsa bizim de zaman içinde ne olacağımız belli değil.’’
Tam yapay kalpler, hasta ya da hasarlı karıncıklar ve kalp kapakçıklarının yerini alarak, kalbin akciğerlere ve diğer organlara kan pompalamasını ve kan dolaşımını sağlıyor. Ancak kalbin yerini yerleştirilen bu sistemler, karından dışarı çıkan kablolarla akü görevi de gören bir makineye bağlanıyor. Hasta, bu makineyi bir çantada yedek pilleriyle yanında taşıyor, gece uyumadan önce de şarja takıyor. Kabloların vücuttan dışarı çıkış noktasının iltihaplanmaması büyük önem taşıyor.
Yeni çalışmaların amacı kablo ve makine sistemini ortadan kaldırarak, komplikasyonları azaltmak ve yapay kalbin tamamen vücut içinde çalışmasını sağlamak.
Dr. Dilek Gürsoy, kalp cerrahisi alanında Almanya’nın önemli kliniklerinde çalıştı, uzman cerrahlarla birlikte yapay kalp geliştiren ekiplerin içinde yer aldı. Almanya dışında Türkiye'de dahil olmak üzere dünyanın çok sayıda ülkesinde kalp ameliyatlarında yer alan ve yılda yaklaşık 300 kalp ameliyatı gerçekleştiren Dr. Gürsoy, Almanya’ya işçi olarak gelen Ordu Fatsa’lı bir ailenin çocuğu olarak yetişmiş. Almanya’nın kendi ailesi gibi milyonlarca göçmen kökenliye yeni bir yaşam kurma şansı verdiğini söyleyen Dr. Gürsoy, kendisine sunulan fırsatları değerlendirmesini bildiğini belirtiyor.
‘’Ben çok azimli bir insanım. Azimli olmak lazım her konuda. Ama hırsa karşıyım. Bazıları hırslı olmalı der; bu benim için çok negatif bir değer. Azimliyim ve işime odaklıyım. Ve Almanya’nın verdikleri de var. Çoğu zaman derler, Türksün, problem yaşıyor musun? Allah biliyor, yaşamadım ve yaşamıyorum da. İnsan çalışınca, hAngi milletten, hangi dinden olursanız olun, işiniz yürüyor. Bir tek problem var; o da bir kadın olmam. Belli bir pozisyona geldikten sonra biraz zorlanıyorsunuz. Ama buna karşı ‘cool‘ kalmaya çalışarak, sadece işime odaklanıyorum. Benim için hastalarım önemli. Hastalarım benden ne kadar memnun kalırsa, ben de yaptıklarımdan o kadar emin ve özgüvenli oluyorum. Bunu hem hastalarıma hem de meslek arkadaşlarıma gösteriyorum.’’
Doktor Dilek Gürsoy, Siegburg'da Helios Kliniği Yapay Kalp Nakli Bölümü’nde çalışmalarını sürdürüyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl yaklaşık 18 milyon kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Tüm ölümlerin yüzde 31'ine tekabül eden kalp ve buna bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 2030 yılında 23 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.