Türk-Alman İlişkilerini Yumuşatma Adımı

Türk-Alman ilişkilerinde son aylarda artan gerginlik ve siyasetçiler tarafından birbiri ardına yapılan sert açıklamalar iki ülke arasında şimdiye dek görülmemiş bir boyutta krize neden oldu. Son günlere damgasını vuran karşılıklı restleşmelerden sonra, öncellikle Türkiye tarafından gelen bazı sinyaller krizin biraz olsun aşılabileceğinin işareti olarak yorumlanıyor. Geçen hafta Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırımlara gidebileceklerine dair söylemleri, ardından Türkiye’nin, teröre destek verdikleri iddiasıyla suçladığı 68 Alman şirketi ve kişi hakkında hazırladığı listenin ortaya çıkmasıyla yeni bir boyuta ulaşan krizde ilk yumuşama işareti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan gelmiş, Erdoğan, Alman şirketlere yönelik soruşturma olmadığını söylemiş, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise liste konusunda "iletişim hatası" açıklamasını yapmıştı.

Bugün Başbakan Binali Yıldırım'ın Türkiye'de yatırımları olan Alman şirketlerin yöneticileriyle biraraya gelmesi ise iki ülke arasındaki yakınlaşma çabasının bir diğer yeni halkası oldu. Yıldırım'ın Alman şirketlerinin yöneticileri ile görüşmesinde, "Sizin, yaşanan gelişmelerden dolayı herhangi bir zarar görmemeniz, bu gerilimin bir parçası olmamanız bizim açımızdan çok önemli" dediği öğrenildi. Türkiye’de 6 bin 800’ün üzerinde Alman şirketi faaliyet gösteriyor ve bu şirketler yaklaşık 60 bin kişiye iş sağlıyor. Almanya, Türkiye açısından dış ticarette, turizmde ve doğrudan yatırımlar konusunda en önemli partner konumunda. Almanya Türkiye ticaretinde birinci, Türkiye ise Almanya ticarinde 13’üncü sırada bulunuyor.

Yeniden diyalog çabalarına rağmen, iki ülke arasındaki kriz haliyle henüz aşılmış değil. Federal Meclis ve Avrupa Parlamentosu eski milletvekillerinden Prof. Hakkı Keskin, ilişkinin geldiği noktayı ‘dramatik’ olarak tanımlıyor. Keskin iki tarafın diplomatik dil kullanmadığını ve dış politikayı iç politikaya malzeme yaptığını belirtiyor ve "Türkiye-Almanya arasındaki köprü yıkılmak üzere” diyor.

Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gerilmesi geçen yıl Federal Meclis’te yapılan Ermeni soykırımına onay çıkması ile başlamıştı. Daha sonra İncirlik’teki Alman askerlerinin federal milletvekilleri tarafından ziyaret edilmesinin engellenmesi, Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel'in tutuklanması, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türk istihbaratının Almanya'ya listeler vermesi ve bazı Fethullah Gülen yanlılarının iadesini istemesi ve başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AK Partili politikacılara Almanya’da mitinglerde konuşma yasağı getirilmesi krizi büyüten gelişmeler oldu. Prof. Keskin, her iki ülkenin kendi bakış açısından haklı olduğu konuların bulunduğunu, ama bunların ilişkileri tehlikeye atmak anlamına gelmemesi gerektiğini vurguluyor.

Genel seçimlerin yapılacağı 24 Eylül’e kadar Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tartışmaların Almanya’nın en önemli iç politika konularından birisi olması bekleniyor. Prof. Hakkı Keskin’e göre, gerilimden en çok zarar görenler arasında Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenler geliyor.