Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon, yükselişine devam ediyor. 2022 Mayıs ayında tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık bazda yüzde 73,50, aylık bazda yüzde 2,98 arttı. Üretici fiyat endeksi (ÜFE) yıllık yüzde 132,2 artarken, ÜFE-TÜFE arasındaki makas da 58,7 puanla rekor seviyeye ulaştı.
TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair kamuoyundaki tartışmalar da sürüyor. Bağımsız akademisyenlerin ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) 12 aylık TÜFE'nin yüzde 160,76 arttığını açıkladı. Öte yandan TÜİK'in enflasyon hesaplamasında ürünlerin aylık fiyat değişimlerini gösteren Mayıs 2022’ye ait “madde sepeti ve ortalama fiyatlar” tablosunu ilk kez yayımlamaması da soru işaretlerini arttırdı.
Your browser doesn’t support HTML5
“Önceki haftalara göre fiyatlar yarı yarıya düştü ama şu anki fiyatlar bile halka zor geliyor”
Enflasyonun en sıcak hissedildiği yerlerden biri semt pazarları. Zaten TÜİK verilerine göre ana harcama gruplarında ulaştırmanın (yüzde 107,62) ardından yıllık fiyat artışının en fazla yaşandığı grup da yüzde 91,63 ile gıda ve alkolsüz içecekler. İzmir’in Bornova ilçesindeki semt pazarındaki müşteriler ve pazarcı esnafı, hayat pahalılığının TÜİK’in açıkladığı verilerin üzerinde yaşandığı düşüncesinde.
Havaların ısınmasıyla, pazar tezgahlarındaki meyve sebze fiyatlarında, önceki haftalara göre gerileme var. Soğan ve patatesin kilosu 7,5 TL, patlıcan ve domates 10 TL, kıl biber 15 TL, kabak 6 TL, taze fasulye 12 TL, marul 10 TL, salatalık 5 TL’den satılıyor. VOA Türkçe’ye konuşan domates satıcısı Yılmaz Taştan, fiyatların yarı yarıya düştüğünü söyleyerek “Şu anki fiyatlar bile halka zor geliyor. Vatandaş şu an bunun 5 lira olmasını bekliyor ama bunun 5 lira olması mümkün değil. Genel olarak müşteriler torbasını dolduramıyor, orta halli insanlar bile dolduramıyor” dedi.
Taştan tarlada ürün bollaşsa da fiyatların düşmesinin önündeki engelin mazota art arda gelen zamlar olduğunu söyledi: “Şu an bu domates yerinde 4 lira, bize 6-7 liraya mal oluyor. İçinden eziği çürüğü çıkıyor. Mazot, işçi ve poşet masrafı da var. Yol yakın olunca masraf biraz daha düşer. Ama yol uzadıkça yine yükselir. Çünkü çiftçinin maliyeti aynı, değişmiyor. Çiftçi sonuçta fidanını yüksek paradan alıyor, mazotu yüksekten alıyor, çiftçi hep o konuda şikayetçi. ‘Mahsulü alıyoruz, yetiştiriyoruz ama ilaca, gübreye gücümüz yetmiyor’ diyor.”
“Geçen sene 150 lirayla sepetini dolduran biri bugün 350-400 lirayla dolduramıyor”
Pazarcı Fehmi Özcan da fiyatların düşmesine karşın satışların artmadığını söyleyerek, “İşler berbat. Ülke yangın yeri, fiyatlar çok yüksek. Mallar yerinde ucuz olsa bile maliyetler yüksek olduğu için alım gücü de düştü insanlarda, her şey 3-4 katına çıktı. Ciddi manada bir sıkıntı var. Yani ürün bollaşsa bile mal, yerinde para etmiyor zaten. Gübre geçen sene 100-120 lirayken bugün 700-800 liralara kadar çıktı. Yaz mevsiminden dolayı mallar çok çabuk bozulduğu ve çürüdüğü için gerek çiftçiler gerek halciler olsun, bunu bir an önce paraya çevirip mevcut zararlarını en aza indirmeye çalışıyorlar” dedi.
Tezgahlardaki fiyatların daha fazla ucuzlayacağını düşünmediğini söyleyen Özcan, “Çünkü her gün mazota zam geliyor. Mazota zam geldikçe ürün ne kadar çoğalsa da mutlaka fiyatlar ya sabit kalır ya da üstüne çıkar. Geçen sene 2 lira olan şey bugün en ucuz 6-7 lira. Geçen sene 150 lirayla sepetini dolduran biri bugün 350-400 lirayla dolduramıyor” diye konuştu.
“Taneyle alıyoruz artık, kilo olayı hepimizden kalktı”
Ev kadını Gülçin Başkan pazarda fiyatların düşmesine karşın sepetini dolduramayanlardan biri. Kiloyla alışveriş yapmaya son verdiğini söyleyen Başkan, “Yazın bolluk var diyorlar. Normalde bolluğun içine girmemiz gerektiği dönem içerisindeyiz. Ama fiyatlar yine çok uçuk. Ben 200 lirayla çıktım. Ama yetmedi, 80 lira daha aldım. Şu anda 10 lira param kaldı cüzdanımda. Bir haftalık malzeme yok içerisinde. Daha yemeklik domatesimi almadım. Aldıklarım iki tane patlıcan, yarım kilo fasulye, üç kişi yiyeceğiz biz bunu aynı zamanda, 1,5 kilo domates, iki tane kabak. Bakın, taneyle alıyoruz artık. Kiloyla değil taneyle. Kilo olayı hepimizden kalktı” dedi.
Başkan, fiyatların daha fazla düşmesini beklemediğine de değindi: “Mazot pahalı olunca, enflasyondaki durumdan dolayı ne kadar düşebilir sizce? Bu sefer burada mazottan dolayı fiyatlar uçuk olacak. Pazarcı buraya getirdiğinde bir maliyeti var. Bu da kime yansıyor, yine halka yansıyor”
“Eskiden hanıma 150-200 lira veriyordum, her şeyi alıp geliyordu”
VOA Türkçe’ye konuşan emekli Ayhan ve Güzay Yalçın çifti de pazardaki fiyatları hala pahalı bulduklarını kaydetti. TÜİK’in enflasyon açıklamasının pazardaki fiyatlar karşısında inandırıcı olmadığını da söyleyen Ayhan Yalçın, “Emekli rezil durumda. Bunu anlatacak başka bir kelime yok. Önceki haftalara göre biraz bu hafta fiyatlar düşük ama yine de yüksek. 300 lirayla geldik. Bakalım para yetecek mi? Sınırlı alıyorsun. Bir tane karpuz alsan 50 lira. Bir kilo peynir 130 TL. Alabilir misin? Zor. Boğazımızdan kısıyoruz” diye konuştu. Güzay Yalçın’sa pazara günde 3-4 kez geldiğini söyleyerek hesaplı alışveriş yapmaya çalıştığını kaydetti.
Yedi kişilik ailesi için pazar alışverişine haftalık olarak 1000 lira bütçe ayırdığını anlatan Servet Kahraman da mazota zam gelmeye devam ettikçe pazardaki fiyatların düşmesini beklemediğini belirtti. Kahraman, “Dört haftalık pazarımız bir asgari ücret. Kiracıyım, bunun içinden kirayı çıkarıyorum. Elektrik, su, doğal gaz parası hariç. Yani bir ailenin en az bir aylık gelirinin 10-12 bin lira olması lazım. Eskiden hanıma 150-200 lira veriyordum, her şeyi alıp geliyordu. 1000 lira her seferinde bitmiyor ama minimum 700 lira mutlaka gidiyor” dedi.