Donald Trump, seçim kampanyası sırasında, IŞİD terör örgütüne karşı savaş planı sorulduğunda net yanıt vermemiş, bunun gerekçesini de Amerika’nın düşmanlarına niyetlerini önceden belli etmemek olarak açıklamıştı.
Başkan Trump, geçen Cuma günü ise detaylı bir askeri strateji konusunda generalleriyle toplantı düzenledi ve kabine üyeleri ile Genelkurmay Başkanı’na 30 gün içerisinde hemen uygulamaya geçirilebilecek şekilde IŞİD’e karşı bir plan hazırlamaları talimatı verdi.
Bu durum, Trump’ın hiçbir zaman bir planının olmadığını mı gösteriyor?
Taktik detaylar olmasa da, askeri kampanya konusunda Trump, geçen Ağustos ayında yaptığı bir konuşmada, “radikal İslam” ideolojisiyle daha etkili mücadele edilmesi, aşırı kapsamlı taramalar içeren göçmenlik uygulamaları, Amerika’yı Ortadoğu’da ulus inşası ve rejim değiştirme faaliyetlerinden uzaklaştırmak ve IŞİD ile El Kaide’ye karşı Rusya ile ittifak kurmak gibi, genel hatlarıyla bazı siyasi çizgiler paylaşmıştı.
Konu savaş planı olduğunda, kampanya döneminde Trump sadece 3 taktik önerisi sundu: IŞİD’e yönelik bombalamaların artırılması, Irak’ta petrol sahalarının kontrolünün ele geçirilmesi ve NATO’nun Ortadoğu’da aktif devreye girmesi…
Flynn’in etkisi
Trump’ın IŞİD’e karşı savaş hakkında söylediklerinin çoğu, eski istihbarat generali, şu anda Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Mike Flynn’in yazdığı bir kitaptan ilham alıyor.
Burada öne çıkan soru; Flynn’in genel düşüncesinin Trump’ın nihayetinde onay verdiği askeri strateji üzerinde ne kadar etkisinin olacağı…
Flynn, geçen Temmuz ayında yayımlanan, muhafazakar tarihçi Michael Ledeen ile birlikte kaleme aldığı “The Field of Fight” adlı kitabında, IŞİD ve El Kaide’yi yenilgiye uğratmak için “kazanma stratejisi” olarak tanımladığı bir stratejiden söz ediyor. Bu strateji, önceki başkan Barack Obama’nın benimsediği teknoloji güdümlü ve insansız hava araçlarıyla saldırma politikasından ziyade askeri güce bel bağlıyor.
Kitapta Flynn, Amerika’nın tıpkı 2.Dünya Savaşı’nda olduğu gibi gücünün tüm ağırlığını cihat yanlılarının üzerinde kullanması gerektiğini belirtiyor. Flynn ayrıca, geleneksel Körfez müttefikleri de dahil cihat yanlılarına doğrudan olmayan ya da diğer şekillerde yardımcı olduğu düşünülen yabancı ülkelerle ilişkilerin kesilmesi önerisinde bulunuyor. Flynn’e göre, eğer cihat yanlılarına barınak sağlayan ülkeler, bu grupları yok etmiyorsa o zaman Amerikan güçleri devreye girip bunu yapmalı.
İsimlerinin açıklanmasını istemeyen Pentagon yetkililerine göre, şu anda yönetim içerisinde strateji üzerinde bir anlaşmazlık yaşanıyor.
Yetkililer, Flynn’in ulusal güvenlik konseyi ekibinin, Savunma Bakanı James Mattis’in öncülüğündeki Pentagon’ın tercihinden çok daha geniş boyutlu bir stratejiyi uygulamaya sokmak istiyor.
Büyük strateji
Flynn’in tasarladığı kampanyanın “2. Dünya Savaşı ya da Soğuk Savaş sırasındaki çabaya benzeyeceği” öngörülüyor ve kitabında da bunun Başkan’a karşı sorumlu olan tek bir lider tarafından idare edilmesi gerektiğini savunuyor. Savunma Bakanlığı’ndaki yetkililer ise, bu fikre itirazlar olduğunu, IŞİD’e karşı savaşta taktiksel yetkinin büyük çoğunluğunun Ulusal Güvenlik Konseyi’nden Pentagon’a geri verilmesi gerektiğini düşündüklerini belirtiyor.
Pentagon planlamacıları, Flynn’in “The Field of Fight” kitabını yazmasından bu yana, taktiksel bağlamda çok şeyin değiştiğini söylüyor. Pentagon, Amerika öncülüğündeki hava saldırılarında, IŞİD savaşçılarının yüzde 75’inin öldürüldüğünü, bunlar arasında 180 üst düzey komutanın da bulunduğunu kaydediyor. Terör örgütünün yabancı savaşçıları bünyesine katma yeteneğinin kesildiği, elindeki toprakların da sahadaki müttefiklerin katkılarıyla küçüldüğüne dikkat çekiliyor.
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Raymond Odierno dahil olmak üzere uzmanlar, IŞİD ve El Kaide’ye karşı savaşın, gelecekte daha az askeri güç ve uzun vadede sürdürülebilir daha fazla istihbarat odaklı yaklaşımlar gerektiği görüşünü dile getiriyor.
Odierno geçen yıl Trump’ın yoğun bombalamalar öneren söylemlerini eleştirerek, sürdürülebilir değil, sadece kısa vadeli neticeler sağlayabileceğini savunduğu askeri gücün sınırlarının olduğunu söylemişti.
Yetkililer, IŞİD’e karşı savaşın hızlandırılmasına yönelik taktik odaklı seçeneklerin kuvvet komutanları tarafından Savunma Bakanı Mattis’e sunulduğu bilgisini veriyor. Yetkililer, seçeneklerin, IŞİD savaşçılarının Suriye ve Irak arasındaki hareketliliğini önlemenin ve terör örgütünün Rakka’dan nasıl atılabileceğinin yollarını içerdiğini belirtiyor.
Bilgi ağı
Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford geçen ay Brüksel’deki NATO toplantısında, kilit hedeflerden birinin terör örgütleri ve yabancı savaşçılara karşı istihbarat paylaşımını artırmak olduğunu söylemişti.
Dunford, “Yapmak istediğimiz büyük şey, mümkün olduğu kadar geniş boyutta bir bilgi ve istihbarat ağı oluşturmak” diye konuşmuştu.
Askeri yetkililer de Obama yönetiminin insansız hava araçları ve bombalı saldırılara getirdiği kısıtlamaların gevşetilmesini istiyor. Pentagon da baskınlar ve kurtarma misyonlarında kullanılan özel güçlerin sayısını artırmak istiyor.
İkinci öneri, Flynn’in düşüncesine muhtemelen uyacak. Flynn, geçen yıl yaptığı bir açıklamada, Obama yönetimi altında yaşanan sorunlardan birinin “ordunun ellerinin bağlı olması” olduğu görüşünü dile getirmişti. Flynn, 2004-2007 yılları arasında Müşterek Özel Operasyonlar Komutanlığı İstihbarat Direktörü olarak, “bul, düzelt, bitir” olarak bilinen, Irak’ta şüpheli teröristlerin yakalanması ve öldürülmesine dönük istihbarat güdümlü stratejide önemli role sahipti.