Başkan Trump’ın yedi ülkenin vatandaşlarına Amerika’ya seyahat yasağı koyması Amerika’da ve dünyada en çok tartışılan konulardan biri oldu. Washington’daki Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Türkiye Programı Direktörü Bülent Alirıza, bu kararın Amerikan politikasını ve toplumunu daha da kutuplaştırıcı olduğunu söylüyor.
Hülya Polat: Başkan Trump göreve başladı ve çıkardığı kararnamelerle büyük tepki aldı. Özellikle de nüfusunun çoğunlugu Müslüman olan yedi ülkenin vatandaşlarına Amerika’ya seyahat yasağı getirmesi sadece Amerika’da değil tüm dünyada protestolara neden oldu. Bu yasak Amerika’nın güvenliği için gerekli mi? Teröre karşı bu kararı aldığını söylüyor Donald Trump. Terörü bu yolla önlemek mümkün mü?
Bülent Alirıza: Şimdi Trump seçimden önce de tüm Müsülümanlar’ın buraya gelmesiyle ilgili olumsuz bir görüş belirtmişti. Onun açısından bakarsanız, tam söylediğini yapmadı ama ona benzer bir şey yaptı. Söylediğiniz gibi çoğu Müslüman yedi ülkeden gelişleri yasakladı, aynı zamanda tüm göçmenlerin de ABD’ye girişini yasakladı. Bu da daha çok Suriyeli göçmenlere yönelik olduğu ve onların da çoğu Müslüman olduğu için Müslümanlar karşıtı bir uygulama olarak tanımlanıyor. Tabii kendisine oy verenlerin bunu desteklediği bir gerçek. Fakat Amerikan halkının çoğunluğunun bunu desteklediğini sanmıyorum. Kaldı ki, sorduğunuz sorunun cevabı da ‘hayır'. Zaten ABD’ye giriş daha önce de zordu, vize müracaatları, göçmen müracaatları uzun bir süre alıyordu. Bu sadece ve sadece dünyada Amerika’ya karşı olan daha da pekişmesine yolaçacak, özellikle de İslam dünyasında.
Hülya Polat: Bu yasak Amerika’nın nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerle ilişkilerini nasıl etkiler?
Bülent Alirıza: Tabii Müslüman dünyasına karşı bir hareket olarak algılanacağı kesin. Her ne kadar ABD kendisini daha güvende hissetmek için bunu yaptığını söylese de, Trump da bu gerekçeyi kullansa da, aslında ABD’nin güvenliğini sağlamak için Afganistan’da Irak’ta ve diğer ülkelerde yaptıkları zaten ABD hakkında olumsuz görüşlere yolaçmıştı. Obama da her ne kadar Bush döneminde kötüleşen ilişkileri çalışmışsa da, örneğin hiçbir zaman İslami terrörizm ve radikal İslamcılar tabirlerini kullanmamıştır, Trump’ın eterafındaki danışman grubu, başından beri böyle bir çizgiye geleceklerini söylemişlerdi. Dünyada tepki var, ABD’nin içinde tepki var. İslam dünyasıyla ilişkilerin daha da gergin olacağını söylemek mümkün. Türkiye etkilenmiş değil, Direkt hedef alınmasını da beklemiyorum. Buraya gelen yolcuların son yıllarda büyük bölümü İstanbul üzerinden gelmişti. İstanbul Havalimanı’nda yaşananları hepimiz izledik. Önümüzdeki dönemle bunların artmasını da bekleyebiliriz. Tabii bu yasak genel olarak Türk halkının ABD’ye daha da olumsuz bakmasına sebep olacak. Zaten Türk-Amerikan ilişkileri son zamanlarda iyi bir durumda değildi. Bu iniş devam edecek.
Hülya Polat: Amerika’da partilerin, kongrenin ve siyasetçilerin çok bölündüğü bir dönem yaşanıyor. Başkan Trump’ın kendi partisi olan Cumhuriyetçi Parti’yle de bu yasak dahil bazı konularda ters düştüğünü görüyoruz. Bu siyasi ve toplumsal bölünme Amerika’yı nasıl etkiler sizce?
Bülent Alirıza: Zaten bu kutuplaşma seçimden önce de vardı. Seçimden sonra bazı çevreler, hem Cumhuriyetçi Parti hem de Demokrat Parti içinde, yeni başkanın toparlayıcı bir şekilde daha ılımlı bir çizgiye gelebileceği beklentisi içindeydi ancak bu olmadı. Başkan Trump seçim öncesi verdiği sözleri uygulamaya başladı. Bu da kutuplaşmayı daha da derinleştirdi diyebiliriz. Ben 1984’ten beri, yönetimlerin devir teslim sürecini izliyorum ve hiç bu kadar değişik bir devir teslim dönemi yaşamadık diyebilirim. Trump, kendi partisinden Kongre üyeleri ve senatörlere bile danışmadan, kamuoyunu hazırlamadan, kamuoyunu çok yakından ilgilendiren bir takım adımlar atıyor. Kendine oy verenler bunu beğeniyor fakat onların dışındaki Amerikan halkı desteklemiyor. Bu kutuplaşmanın Amerikan siyeseti ve toplumu için iyi olmadığını söylemek çok kolay. Bunun nasıl düzeltilebileceğini söylemek de çok kolay. Trump eğer yıllardan beri oluşan konsensusa dönebilirse, durum değişir. Şu anda Trump'ın daha ılımlı bir çizgiye dönmesini beklemek aşırı iyimserlik olur. Sanırım önümüzdeki dönemde kutuplaşma daha da yoğunlaşarak devam edecek. Bu da Amerikan sistemini daha da gergin bir hale sokar. Bunun uzun vadedeki etkilerini de izleyeceğiz. Bundan yararlanması da mümkün Trump'ın. Kontrollu bir gerginlik stratejisi izlemek ve bu şekilde de Washington’u kontrol altında tutmak isteyebilir.
Hülya Polat: Dış politikaya bakarsak, Trump’ın Suriye’de güvenli bölgeler oluşturulacağı yolundaki açıklaması var örneğin. Bu yararlı olur mu? Türkiye uzun zamandır güvenli bölge konusunda ısrar ediyor, Amerika’dan PYG’ye desteğini kesmesini istiyordu. Suriye politikasında neler bekleyebiliriz Trump yönetiminin?
Bülent Alirıza: Türkiye uzun bir süreden beri Amerika’dan böyle bir açıklama bekliyordu. Eski Başkan Obama’yla Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki anlaşmazlıkların başında bu konu geliyordu. Kuzey Suriye’nin güvenli bölge olarak ilen edilmesini ve ABD’nin askeri güç kullanarak burayı savunmasını istiyordu Türkiye. Obama buna karşı çıkıyordu. Şimdi Trump’ın bu adımı atması iyi olur demek gerekir ama aslında bir takım emareler, Trump’ın Obama’dan daha fazla Suriye’deki Kürt güçleriyle işbirliği yapıp, onlar için bir güvenlik şemsiyesi kurmak niyetinde olduğunu gösteriyor. Tabii bu da Türkiye’yle Amerika arasında çok büyük bir gerginliğe neden olacak çünkü Türkiye PKK bağlantıları yüzünden YPG’nin güçlendirilmesine karşı çıkıyordu. Önümüzdeki dönemde Washington’la Ankara arasında yoğun temas gerekiyor bu konuda. Ancak Trump kararlarını küçük bir danışman grubuyla alıyor. Bırakın Ankara’yla, Washington’un içindekilerle bile gerekli koordinasyonu şu anda yapmıyor. Bu grubun Türk-Amerikan ilişkilerini ne kadar anladığını da bilmiyorum tabii bu da önemli bir konu ilişkiler açısından.
Hülya Polat: Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkiler nasıl bir yön izler sizce? Türkiye için Türkiye’nin Fethullah Gülen’in iadesi talebinin en önemli iki konu. Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, Donald Trump'ın başkanlık yemin törenine katıldıktan sonra düzenlediği basın toplantısında, bu konuyu yeniden gündeme getirdi, Türkiye'nin talebini tekrarladı. Sizce bu konuda ilerleme sağlanabilir mi?
Bülent Alirıza: Göreceğiz. Şimdi Obama yönetiminin bu konuda işi yavaşlatmasının Türkiye’yi çok rahatsız ettiğini gördük. Fakat buradaki sorun şu: Her ne kadar Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’in seçim günü yayınlanan makalesi bu konuda yakın bir gelecekte ilerleme sağlanacağı sinyali olarak görülmüş olsa da, aslında şu açıdan bakmamız gerekiyor. Trump yönetimi eğer Türkiye’yle ilişkilere önem verecekse, Türkiye’nin en hassas önceliklerinden birinin bu konu olduğunu bilerek, ona eğilmesi gerekiyor. Ama şu anda Trump’ın görüşeceği ülke liderlerinin listesine bakarsak ve hala Türkiye’yle konuşmadığını dikkate alırsak, şu anda Türkiye’yle ilişkilere öncelik verdiğini söylemek mümkün değil. Belki önümüzdeki günlerde bu değişir. O zaman yeni yönetimin bu konularda karar vermesi gerekecek. Fakat şu anda bunun Trump yönetimi için öncelikli bir konu olduğunu sanmıyorum. Zaten o kadar çok konuyla boğuşuyorlar ki, buna ne zaman vakit gelecek, hiç belli değil.