Tarih kokan sokakları, dağlarda yetişen birbirinden lezzetli otları, ünlü pazarı ve çarşısıyla birçok uygarlığa ev sahipliği yapan İzmir’in Tire ilçesi son yıllarda hem iç hem de dış turizmin önemli uğrak noktalarından biri haline geldi.
Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Roma, Bizans uygarlıklarının izlerini taşıyan, bir dönem Aydınoğulları Beyliğinin merkezi olan ve Osmanlı döneminde Aydın eyaletinin sancak merkezi olan Tire aynı zamanda zengin bir tarihsel ve sosyal mirası da içinde barındırıyor. Bir zamanlar ürettiği halatlarla Osmanlı donanmasının ihtiyacını karşılayan, Beledi dokuma kumaşlarıyla bütün Anadolu’ya nam salan ilçe usta zanaatkarıyla da biliniyordu.
Son ustaların yaşattığı meslekler
Yüzyıllarca Tire çarşısında keçe, nalın, semer, urgan, hasır üreten ustalar zaman içinde sanayi üretimine yenik düştüler. Sayıları giderek azalan ustalar, çırak bulamaz hale geldi. Tire çarşısı eski canlılığını kaybetti.
2014 yılında açılan Tire Kent Müzesi, yok olmaya yüz tutan bu meslekleri canlı uygulamasıyla gelecek kuşaklara aktarıyor. Müzenin içinde son ustalar bir yandan hasır örüyor, bir yandan halat yapıyor. Bir başka köşede yorgancı ustası pamuklu yatak ve yorganlar üretiyor. Tarihi berber dükkanında isteyenler geleneksel usturalarla tıraş olabiliyor. Bir nalıncı ustası, artık kullanılmayan nalınları süs eşyası boyutunda rengarenk kuşaklarla beziyor. Kalaycı, körüklü çizmeci, dişçi gibi farklı mesleklerin icra edildiği alanlar, müzeyi gezenleri tarihin içinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Tire’ye özgü Beledi dokuma
Müzedeki ustalar, Tire Belediyesi tarafından istihdam ediliyor. Ziyaretçilere yaptıkları mesleklerin inceliklerini ve tarihçesini anlatıyorlar. Beledi dokuma ustası Ethem Tıpırdık 15 yıldır bu mesleği yaptığını söylüyor. Tıpırdık bir yandan iplikleri dokurken bir yandan da 500 yıllık mazisi olan mesleğini şu sözlerle anlatıyor: “Beledi dokuma, sadece Tire’ye özgü bir dokuma türüdür. Her yörede dokuma tezgahı vardır. Ama bizim tezgahımızın özelliği 13 ayak ve 24 çerçeveden oluşması. Bu da kumaşların desenli olmasını, çift taraflı kullanılmasını sağlıyor”.
Fatih’in gemileri çektirdiği Tire halatları
Kendirleri urgana dönüştüren Raife Baysal da bu işin baba mesleği olduğunu anlatıyor. Baysal, “Urgan üretmek zahmetlidir. Kendir tohumlarını tarlaya ekersin. Boyları 2,5-3 metreye kadar uzar. Sonra biçip suya gömersin. 9-10 gün suda bekletir, ardından kurutursun. Kuruduktan sonra lifler çıkartılır. Sonra çekerek birleştirirsin. Urgan ya da halat haline getirirsin. Eskiden Tire’de her evde yapılırdı. Ama daha sonra kendir yasaklanınca yok olmaya yüz tuttu. Tire halatı, sağlam, düzgün ve güzeldir. İstanbul’un fethinde gemiler Tire’den giden halatlarla karadan çekildi”.
Sosyal tarihin arşivleri
Tire Kent Müzesi sadece yok olmaya başlayan mesleklere değil, kentin sosyal tarihine de evsahipliği yapıyor. VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Müze Müdürü Edip Adanalı, müzedeki bütün objelerin Tireliler tarafından bağışlandığını söylüyor. Adanalı, “Müzeyi, yaşayan müze konseptiyle oluşturduk. Ustalarımız geleneksel sanatları burada gelecek uşaklara aktarıyor. Ayrıca her altı ayda bir farklı sergilerle, yeni objelerle müzeyi adeta yeniliyoruz. Objelerin dışında çok önemli arşivlere de ev sahipliği yapıyoruz. 1926 yılından bu yana Tire’deki bütün okul kayıtları elimizde. 1930 yılından bu yana bütün defin kayıtları müzede. 1927 yılında Medeni Kanun’un kabul edilmesiyle başlayan evlendirme defterleri de arşivimizde. Mübadele dönemine ait Rumların kayıtları ayrıca Tire Yahudilerinin ikamet ve tapu kayıtlarının orijinalleri burada. Böylece araştırmacılara da önemli bir imkan sunuyoruz” diyor.
Tire’yi değiştiren müze
Adanalı sözlerini şöyle sürdürüyor: “Biz gerçekten bir müzenin bir kenti bu kadar değiştireceğini düşünmüyorduk. Tire’nin köyleriyle birlikte nüfusu yaklaşık 80-85 bin. Ama müzemize her yıl 180 bin ziyaretçi geliyor. Yaklaşık 70 bin yabancı turist ziyaret ediyor. Farklı tur şirketleri her hafta sonu yurdun farklı köşelerinden otobüslerle ziyaretçi taşıyor.”
Müzede Tire hamamlarından, ilçe mutfağına, el işlemesi süslerden, günlük hayatta kullanılan farklı malzemelere kadar yüzlerce objeyi görmek mümkün. Bunlar arasında 1923 yılında kurulan ve Türkiye’nin ilk bandolarından biri olan Tire bandosuna ait müzik aletleri, 1940’lı yıllarda kullanılan belediye makam otomobili, orijinal el yazması kitaplar, ev eşyaları ve farklı mesleklere ait araç gereçler de var.