Toprak Ana İzmir’de

İtalya’nın Torino kentinde iki yılda bir gerçekleşen ve “Toprak Ana” anlamına gelen “Terra Madre” gastronomi fuarına bu yıl İzmir ev sahipliği yapıyor. Yerel yemek kültürlerinin ve geleneklerinin ortadan kaybolmasını önlemeyi amaçlayan “Slow Food” (Yavaş Gıda) hareketinin 2004 yılından itibaren öncülük ettiği etkinlik, 91’inci İzmir Enternasyonal Fuarı kapsamında 11 Eylül 2022’ye kadar Kültürpark’ta ziyaretçiyle buluşacak. Tarımdaki endüstriyel koşullara ve yemek kültürlerinin standartlaşmasına karşı çıkan Terra Madre Anadolu İzmir Gastronomi Fuarı’nın amacı, sürdürülebilir tarımı ve gıda üretimini yaygınlaştırmak.

Your browser doesn’t support HTML5

Toprak Ana İzmir’de

Fuar bu amaçla küçük ölçekli çiftçilerden hayvan yetiştiricilerine, balıkçılardan gıda zanaatkarlarına, akademisyenlerden aşçılara gıda sektörünün buluşma noktası oldu.

Etkinliğin İzmir’e taşınmasını sağlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Şevket Meriç, VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı. Meriç, “Terra Madre Anadolu İzmir 2022, küçük ölçekli üreticilerin, kooperatifçilerin, Anadolu'da kıyıda köşede, kadim üretim havzası diye tabir ettiğimiz bölgelerde geleneksel yönlerinin güçlü olduğu, biyoçeşitliliği koruyan, yeraltı ve yerüstü kaynakları koruyarak üreten ve genel bir kültürü tabir eden ve sürdürülebilirliğin ta kendisi olan ürünlerin ve üreticilerin görücüye çıkmış hali. 80'li yıllarda İtalya'da doğmuş ama aslında bizim Anadolu'da, kadim bereketli topraklarımızda doğayla birlikte üretim modellerinden bir tanesi. Biz her zaman tohumu serperken 'kurda, kuşa, aşa' diyerek aslında bunun matematiğini ortaya koyuyoruz. İki tanesini doğaya, bir tanesini de insana ayırıyoruz. Böyle bir sürdürülebilirlik esasıyla bu zamana kadar gelmişiz. Terra Madre tam burada, toprak ananın bizleri sonraki nesillerle birlikte çok rahat besleyebileceği, gelecek nesillerle barışık bir halde varlığımızı sürdürebilmemiz için gerçekleştirilen bir fuar” dedi.

“Öncelikle yapmamız gereken kentlinin beslenme şekillerini değiştirebilmek”

Meriç, fuarın gıdanın tarladan sofraya ulaşmasındaki tüm aşamaları kapsadığını da anlattı: “Yalnızca bir gastronomi fuarı da değil burası. Çünkü tarladan başlayıp sofraya kadar olan süreç bir adımda bitmiyor. Yerel, o bölgenin tohumunu almanız gerekiyor. Biyoçeşitliliği korumanız gerekiyor. Yeraltı, yerüstü su kaynaklarını, iklimi, doğayı korumanız gerekiyor. Sonra o bitkiyi uygun şekilde besleyip, büyütüp hasat etmeye başlayacaksınız. Hasattan sonra onun toplanması, korunması, depolanması, ulaşacağı yere lojistiği var. Lojistiğinden sonra yeme içme kültürü var. Kültürden sonra o gıdanın arta kalanlarıyla tekrar bir dönüşüm söz konusu. O yüzden burası bir sadece gastronomi fuarı değil. Burası bütüncül bir tarımın, sürdürebilir bir tarım ekonomisinin mekanı diyebilirim.”

Fuarın esas amacının kentte yaşayanların beslenme şeklini değiştirmek olduğunu vurgulayan Meriç, “Biz neyi tercih edersek ihtiyaçlarımız o hale geliyor. Biz eğer konvansiyonel üretilen, daha çok koruyucu katkılı maddeleri tercih edersek, gıdaları tercih edersek ihtiyaçlarımız da öyle bir yola doğru gidiyor. Ama biz daha çok yereli tercih edersek yerel üretici pazarlarına ihtiyaç duyarız. Yerel üretici pazarlarına ihtiyaç duyduğumuzda da o üreticiler de daha fazla yerel tohumlarla, yerel hayvan ırklarıyla üretmek zorunda kalırlar. Böyle bir alışveriş meydana gelir ve arzın talebe göre bir denge oluşturmasına ve yerel üretimin daha da artmasına sebep olur. İşte bu, küçük ölçekli üreticilerin, aile çiftçilerinin, kooperatiflerin daha yüksek miktarlarda ve doğa esaslı üretmesi ve sürdürebilir tarımın elde edilmesi manasına geliyor” şeklinde konuştu.

Meriç, fuar kapsamında yaklaşık 50 ülkeden katılımcının yanı sıra Türkiye'nin 108 ayrı bölgesinden küçük ölçekli üreticiler, kooperatifler ve gıda üretiminin ticaret erbaplarının bulunduğunu kaydetti.

“Kooperatiflerin en büyük problemi bu zamana kadar pazar yaratma alanıydı”

Fuarda stant açan Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin Başkanı Murat Kulaç da fuarın hem ziyaretçileri doğal ürünlerle buluşturduğunu hem de kooperatiflerin en çok ihtiyaç duyduğu pazar alanını yarattığını söyledi: “Terra Madre Fuarı insanları organik ürünlerle tanıştırıyor, eskiyi hatırlatıyor. Zaten bu pandemi bize eskiyi hatırlattı. O organik, doğal yaşamı hatırlattı. İnsanlar da bu ürünlerle tanışıyor. Şu an halkın kooperatif ürünlerine güveni son derece yüksek ve kooperatif ürünlerini genelde tercih ediyorlar. Kooperatiflerin en büyük problemi bu zamana kadar pazar yaratma alanıydı. Şimdi bu pazar yaratıldı.”

Fuarın daha fazla tanınmalarına hizmet ettiğini belirten Kulaç, kooperatif olarak Hollanda’ya çiçek ihracatı yapmayı başardıklarını da söyledi. Kulaç, “Biz şu an gıda atölyemizde organik gıda ürünleri üretiyoruz. Seralarımızda kesme çiçek, tropikal meyve, ejder meyvesi var. Mevsimlik çiçek, çalı grubumuz var. Hollanda'ya kesme çiçek üretip gönderiyoruz. Onun anlaşmasını yaptık. İlk defa Türkiye'de bir kooperatif Hollanda borsasına üye oldu. Kendi adımıza işlem görüyoruz orada. Deneme üretimini yaptık. Deneme üretimi çok başarılı oldu ve şu an aktif üretime geçeceğiz. Hollanda için 10 dönümde polikarbon sıfır sera yapıyoruz şu an” dedi.

“Avrupa'ya TIR TIR ürün gönderebiliriz, ihracat yapabiliriz”

Türkiye’nin katma değerli üretim modeliyle tarımsal ihracatını arttırabileceğine dikkati çeken Kulaç, “Biz iyi tarım uygulaması ile yetiştirdiğimiz ürünlerimize değer katmak için gıda atölyemizde işleyip göndermeyi tercih ediyoruz. Avrupa'ya TIR TIR ürün gönderebiliriz, ihracat yapabiliriz. Türkiye daha önceden bunları denemiş, kendi kendine yeten bir ülkeydi ama tarımda şu an ithalata yöneldi. Tarım politikaları gözden geçirilirse tekrar Türkiye kendi kendine yetebilen ve dünyaya tarım ürünleri ihraç edebilen bir ülke haline gelir” şeklinde konuştu.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Mera İzmir projesi kapsamında üreticilerden aldığı et, süt ve bitkisel ürünlerin işlenerek katma değerli hale dönüşmesinden doğan bir marka da fuarda dünyaya tanıtıldı. Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinden İzTarım AŞ’nin “İzmirli” markasıyla süt, et ve bitkisel şeklindeki üç kategoride hazırlanan ürünler ilk kez fuarda satışa sunuldu.

“Yeniden anneannemizin yemeklerine döneceğiz ve mutfaklarımız zenginleşecek”

Fuarda, hızlı ve ayaküstü yemek alışkanlığına karşı yerel ve geleneksel yemekleri korumayı teşvik eden ‘yavaş gıda’ üreticileri de stant açtı. Bodrum’un gambilya pavasından, İzmir’in bardacık incirine, Mersin’in Mut ilçesinde üretilen zeytinyağından, Adana’nın Andız pekmezine birçok yerel ürün alıcıyla buluştu. Yavaş Gıda hareketinin önde gelen isimlerinden gazeteci ve yazar Nedim Atilla’ya göre bu ürünlerin İzmir’de bir araya gelmesi de bir anlam taşıyor. İzmir’in tarih boyunca farklı yemek kültürlerinin buluşma noktası olduğunu vurgulayan Atilla, “İzmir'e baktığımızda Roma mutfağından, Hitit mutfağından, İyonya mutfağından, Osmanlı mutfağından esintiler ve Cumhuriyet ile beraber gelişen mutfaktan esintiler var. Bundan önce ne vardı? Mesela, Seferad Yahudileri İzmir'e gelmişler. Onların kültürleri var. Levantenlerin kültürleri var. Tabii dolayısıyla İzmir mutfağı büyük bir zenginliği çerçeveliyor. Terra Madre Fuarı'nda bunların gerçekleşmesi çok kıymetli” dedi.

Atilla, unutulmaya yüz tutmuş yemek kültürlerinin fuar sayesinde yeniden canlanacağını söyleyerek, “Biz ‘Slow Food’ olarak bu kötü ve hızlı beslenmenin karşısında durmaya çalışıyoruz. Çünkü insanların ömrü giderek kısalıyor ve bu kısalma hepimizi çok zorluyor. Buna çare ne? Anneannemizin, babaannemizin yaptığı yemekler. Benim anneannem öldüğünde belki 100 tane yemek öldü. Ama yeniden anneannemizin yemeklerine döneceğiz ve mutfaklarımız zenginleşecek. Bu fuar bu işe de yarayacaktır” şeklinde konuştu.

Fuar kapsamında dünyaca ünlü şeflerin mutfak şovları ve söyleşilerinden sergilere, atölyelerden sinema gösterimlerine birçok etkinlik ziyaretçiyle buluşacak.