Hanau kentinde, aralarında 5 Türk kökenlinin de bulunduğu 9 kişinin ölümüne yol açan aşırı sağcı terör saldırısı Almanya’da gündeminin hala en önemli maddesi.
Hanau’daki katliamdan önce de, son dönemde göçmenlere ve Yahudiler’e yönelik saldırıların artmış olması, ülkede aşırı sağ ve ırkçı tehdidin endişe verici boyuta ulaştığı şeklinde yorumlanıyor.
Dün Başbakan Angela Merkel’in "Irkçılık bir zehirdir, nefret de zehirdir. Bu zehir toplumumuzda vardır. Ancak bu korkunç cinayetlerin tüm arka planlarının aydınlatılması için her türlü çaba sarf edilecek" şeklindeki sözlerinden sonra, bugün Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer ve Adalet Bakanı Christine Lambrecht, Müslüman çatı örgütlerinin temsilcileriyle istişarede bulunarak, alınacak acil önlemleri karara bağladı.
İlgili Haberler Muhalefet Partilerinden Almanya Saldırısına Sert Tepki ve KınamaSon dönemde art arda gelen saldırıların aşırı sağın Almanya’da çok yüksek bir tehdit haline dönüştüğünü ispatladığını belirten Seehofer, bugünden geçerli olmak üzere tüm Almanya’da olmak üzere tren istasyonları, havalimanları gibi kamuya açık alanlarda polisin varlığının gözle görülür şekilde arttırılacağını açıkladı.
Seehofer, "Özellikle camiler gibi hassas yerlerde de sıkı güvenlik önlemleri alacağız" dedi. Almanya’da şimdiye dek sadece diplomatik temsilcilikler ve sinagoglar sürekli olarak polis tarafından korunuyor.
Hanau’daki olaydan sonra başka ırkçıların bu saldırıyı "taklit etme" tehlikesi bulunduğunu söyleyen İçişleri Bakanı, gerektiğinde önlemlerin daha da arttırılması için Müslümanlar’ın temsilcileriyle ilişkinin yoğunlaştırılacağını belirtti. Seehofer, Hanau'daki eylemle ilgili tüm bilgi ve bulguların "açık bir biçimde ırkçı motivasyonlu bir terör saldırısı yaşandığını" kanıtladığını ifade etti.
AfD tetikçi olarak görülüyor
Bu arada Müslüman ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif Partisi AfD’nin aşırı sağcı şiddetle arasında bir bağ olduğu ve dolaylı olarak Hanau ve diğer ırkçı saldırıların ‘tetikçisi’ görevini üstlendiği yönündeki tartışmalar da sürüyor.
AfD’nin ülkedeki toplumsal havayı değiştirdiğini belirten Adalet Bakanı Christine Lambrecht ise yeni hazırladığı yasayla bu besleyici zeminin üzerine gideceklerini vurguladı. Sosyal demokrat SPD’nin Genel Sekreteri Lars Klingbeil, AfD'nin iç istihbarat tarafından izlenmesini talep etti. İçişleri Bakanı Seehofer, bu yöndeki bir soruya, kararın siyasetin değil, istihbaratın yetkisinde olduğunu söyledi. Yeşiller Partisi eski Eş Başkanı Cem Özdemir, AfD’yi "ırkçıların parlamentodaki yasal kolu" olarak tanımlayarak, diğer demokratik partiler tarafından izole edilmesi gerektiğini öne sürdü.