Türkiye’de gündem döviz kurundaki artışların tetiklediği enflasyon. Yalnız düşük gelirliler değil, orta ve üst gelir grupları da hükümet ile işçi ve işveren konfederasyonları arasında devam eden asgari ücret görüşmelerinin nasıl sonuç vereceğini merakla bekliyor.
Bununla birlikte hemen herkes Türkiye İstatistik Kurumu’nun geçtiğimiz günlerde yıllık yüzde 21,31 olarak açıklamış olduğu oranın gerçek enflasyonla örtüşmediği kanısında.
Türkiye’deki yıllık ücret artışlarında baz gösterge olarak kabul edilen asgari ücret artışı TÜİK verilerini temel aldığından birçokları 2022’de alacakları zammın daha almadan eriyeceğini söylüyor.
‘‘İşyerinde kalan yemeği eve götürüyorum; üç kişi çalışıyoruz yettiremiyoruz’’
Biri çalışan iki çocuğu olduğunu söyleyen aile sağlık merkezi çalışanı Gülcan Ayar, ay sonunu getirmekte zorluk çektiğini söylüyor.
İstanbul’daki bir semt pazarında VOA Türkçe’ye konuşan Ayar, ‘‘Enflasyon artışından yüzde 100 etkileniyoruz yani. Hiçbir şey alamıyoruz. Görüyorsunuz, çocuğum evde hasta yatıyor. Pazara geldim meyve sebze alayım diye. Ne aldın? Hiçbir şey almadım. İki kilo mandalina aldım dört beş tane de muz. Gidip onu iyileştirmeye çalışacağım eve, elimizdeki imkanlarla. Üç kişi çalışıyoruz evde, yettiremiyoruz. Elektrik parası, su parası, kiralar çok arttı aşırı derecede. Millet asgari ücretle bu paraları nasıl ödesin? Ben asgari ücretin 200 TL üstünde para alıyorum. Çok zor durumdayız yani, hiçbir şeye yetişemiyoruz. Dün gittim markete. Bir küçük kalıp beyaz peynir, bir kaşar peynir. Bir şey daha aldım 70 lira. O da bana bir hafta ya yeter ya yetmez. Enflasyonun karşısında kimse duramıyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. Çok zor durumdayız. Ortalık berbat. Kimse hiçbir şeye güllük gülistanlık demesin. İş yerinden kalan yemeği evime götürüyorum. Kalan yemeği götürüyorum, salatayı götürüyorum’’ dedi.
‘‘Simit 3,5 çay 5 lira, nasıl olacak bu iş?’’
Turizmci Ali Tüylü, halkın yaşadığı ekonomik krizin medyanın gösterdiğinden çok farklı olduğunu söylerken toplumun tüm kesimlerindeki alım gücünün uzun süredir görülmediği kadar düştüğü görüşünde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Tüylü, ‘‘Dolar bugün 14 TL’ye vurdu. Şimdi ‘dolarla mı maaş alıyorsunuz?’ diyorlar. ‘Dolar borcunuz var mı?’ diyorlar. Genel olarak Türkiye’ye baktığımız zaman tüm sektörler, gıda dahil elektronikten tutun hepsi dolar üzerine. Asgari ücret hiç kimseye yetmiyor. İnsanların alım gücü tabii ki etkileniyor. Bir simit bir çay içtiğimiz zaman, simit 3,5 buçuk lira. Çayın bir bardağı yerine göre değişebiliyor, burada beş TL, bazı yerlerde üç TL. Yani nasıl olacak bu iş? Alım gücü sıkıntıda. Benim şu anda telefonum yok, takım elbiseli olduğuma bakmayın. Ben bugün telefonumu satarak kiramı ödedim. En basit örneğini söylüyorum size. Ülke gerçekten çok kötüye gidiyor. Burada siz kuru kalabalık görüyorsunuz hepsi kuru kalabalık. Mağazaların hiçbirisi iş yapmıyor. ‘İnsanlar asgari ücretle geçiniyor’ diyenler yalan söylüyorlar’’ dedi.
‘‘Devlet büyüklerinden asgari ücrete güzel bir zam yapmasını beklerim’’
Özel sektör çalışanı Hayati Karasu da TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranının ne pazardaki ne de marketteki enflasyonu yansıtabildiği görüşünde.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Karasu, ‘‘Her hafta zam gelen şey nasıl yüzde 20-21 olabilir? Asgari ücret 2800 lira ama aldığımız yağ, 35-40 lira iken şu an 80 ya da 90 liraya alıyor isek yüzde 100 bir fark var demektir. Bugün burada kime sorsanız yüzde 20-21 enflasyon olmadığını herkes söyleyecektir, en cahil insan bile. Maaşlar sürekli atmadığına göre, alım gücü de ister istemez düşüyor. Bu bir gerçek yani. Enflasyona göre, üç aşağı beş yukarı bir zam yapılıyor. Ama bütün sene her şeye zam geliyor. Maaşlar olduğu yerinde sayıyor. Maaşlar eridi mi? Tabii ki eridi. Bir kişinin çalışmasıyla kiraları faturaları ödeyip mümkün değil. İnsanların geçinebilmesi için ailecek iki üç kişi mutlaka çalışmak zorunda. Ben devlet büyüklerinden beklerim ki asgari ücrete güzel bir zam yapsın. İnsanların refahı artsın’’ dedi.
‘‘Hissedilen enflasyon yüzde 70, paramız çok değer kaybetti’’
Kimileri hissedilen enflasyonun Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) açıkladığı yüzde 58,65 oranın üstünde olduğunu söylüyor.
İşsiz olduğunu söyleyen Billur Erişen, ‘‘Hissedilen enflasyon yüzde 70 canım. Yüzde 100’e doğru gidiyor. Düşünsenize dolar ne kadar fırladı? Şu anda insanların ne yapabildiğini ben size söyleyeyim. Barınma ve ısınma o kadar. Giyinme, gıda bunları alamıyorlar. Bu durumda nereden kesebilir? Gıdadan kesecek. Gıdadan kesince ne olacak? Covid. Millet hasta olacak’’ derken emekli Nebahat Ketenci, ‘‘Harcamalarımız kısıtlamaya başladık. 1 kilo aldığımız şeyleri artık yarım kilo alabiliyoruz. Veya daha az almaya başladık. Çünkü gerçekten Türk paramız çok değer kaybetti. Eridi gibi bir şey. Eskiden maaşımla daha çok alışveriş yapabiliyordum, daha çok sosyalleşebiliyordum fakat şu anda tiyatroya gitmek istiyorum, fiyatlardan dolayı gidemiyorum. Bu durum gelir seviyesi az olanları daha çok etkiledi’’ diye ilave ediyor.
‘‘İnsanların süt ürünleri alıp da yiyecek hali kalmadı, hiçbir tencere yağsız ocağa konmuyor’’
Ev hanımı Necla Atak da pazarda yüz liralık alışverişin hiçbir şeye yetmediğini söylerken filesinin içini gösteriyor.
Atak, ‘‘Bak şu kadarcık alışveriş 100 lira tuttu. Bunun içinde hiçbir şey yok. Domates yok, sebze yok, sadece yeşillik var. 1 kilo balık var. Başka hiçbir şey yok. Ne olacak bu insanların hali? Açlıktan insanlar mahvoldu. Başta yağ, en kullandığımız şey sürekli artıyor. Yağsız hiçbir şey olmuyor. Hiçbir tencere yağsız ocağa konulmuyor. Bundan pay biç. Keza süt ürünleri, peynir olsun. Alıp da yiyecek gücü kalmadı insanların. Ne olacak bilmiyoruz bu halimiz böyle. Aşırı derecede yüksek enflasyon insanları bitirdi. Alacak halimiz kalmadı. İşsizlik aldı başını gidiyor’’ diye konuştu.
‘‘Türkiye’de üretilen ürünün yüzde 100 artışı yanlış; devletin bununla alakası yok, halk bunu kendisi yapıyor’’
Bir başka ev hanımı Fazilet Ayrancı ise pazarda yaşanan enflasyondan hükümeti değil üreticiyi ve marketleri sorumlu tutuyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Ayrancı, ‘‘Devletin bununla alakası yok enflasyonla alakası yok bunu milletimiz kendisi yapıyor. Enflasyonu bizim halkımız kendisi yapıyor. Market zincirleri olsun, insanlar yapıyor. Bunu halk kendisi yapıyor, yanlış yapıyoruz. Biz birbirimize kenetlenmeliyiz. Bugün yumurta dolarla gelmiyor, sebze dolarla gelmiyor. Bu yanlış. Hani dolarla gelen tamam yüksek olabilir ama Türkiye’de üretilen ürünün yüzde 100, devamlı artış yanlıştır. Üretici kendisi yapıyor. Köyde yetişen sebzeyi bana dolar artışıyla satıyor. Böyle bir şey var mı?’’ diyor.