Suriyeli araştırmacı yazar Julia Taleb, son 20 yılın en büyük insanlık dramı olarak nitelediği Suriye iç savaşında özellikle kadınlarla çocukların çok ciddi sıkıntı yaşadığına dikkat çekiyor ve barış sürecinin çok uzun sürme ihtimaline rağmen umutlu olmak gerektiğini söylüyor
WASHINGTON —
Suriye’deki iç savaşta 130 binden fazla kişi öldü, milyonlarca kişi mülteci oldu, yüzbinlerce Suriyeli ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Suriyeli araştırmacı-yazar Julia Taleb, Hülya Polat’ın sorularını yanıtladı. Taleb, soruna siyasi çözüm bulma çabalarını desteklediğini ve umutlu olmaktan başka çare göremediğini söyledi.
Hülya Polat: Bu soğuk havada Amerika’nın Sesi’ne gelip programımıza katıldığınız için çok teşekkür ederiz. Suriye görüşmeleri Cenevre’de devam ediyor, ilerleme beklentisi düşük. Özel Temsilci Lahdar İbrahimi temaslarını sürdürüyor. Önümüzdeki günlerde çatışmaları durdurma yönünde ilerleme olacağı konusunda umutlu musunuz?
Julia Taleb: Bir Suriyeli olarak umutlu olmak zorundayım. Suriye hükümetiyle muhalefet gruplarının masaya oturup görüşmeye başlaması bile umutlu olmak için bir neden. Çatışmaya taraf olan aktörlerin artık yön değiştirmeleri, askeri yollarla hiçbir şey elde edilemeyeceğini anlamaları, siyasi bir sürece yönelmeleri olumlu bir gelişme. Hemen sonuç alınmasını zaten kimse beklemiyor. Ülkenin yerle bir olması, çatışmaların durdurulmasının ne kadar acil olduğunu gösterdi. Siyasi süreçte yüzyüze görüşme olumlu bir gelişme. Bu yüzden umutluyum. Özellikle son birkaç gündür Humus kentinde kuşatmanın kaldırılması, ateşkes yapılması ve acil yardım ulaştırılması da çok önemli. Elbette süreç uzun sürebilir ama en azından bu bile olumlu bir işaret, o yüzden umutluyum.
Hülya Polat: Çatışmalar yüzünden Suriye’de milyonlarca kişi ülke içinde yerlerinden oldu, yine milyonlarca kişi de komşu ülkelere sığındı. İnsani krizin boyutları çok büyük. Durum ne kadar ciddi?
Julia Taleb: Bu son 20 yılın en büyük insanlık dramı. 120 binden fazla kişi öldü, her altı Suriyeli’den biri ülke içinde yer değiştirdi. 2,5 milyon Suriyeli mülteci oldu. Bunların 1 milyonu çocuklar. Kriz gerçekten çok büyük. Birleşmiş Milletler’e göre, bahara kadar Suriye nüfusunun yarısı yardıma ihtiyaç duyacak. Çok büyük rakamlardan söz ediyoruz.
Hülya Polat: Birleşmiş Milletler’e göre, 2014’ün sonuna kadar Suriyeli mülteci sayısı 4 milyona çıkacak. Yüzbinlerce Suriyeli komşu ülkelere sığınmış durumda ve daha da fazlasının çatışmalardan kaçması bekleniyor. Bu durum görüşme süreci üzerinde baskı oluşturuyor mu?
Julia Taleb: Çatışmalardan kaçan Suriyeliler başka ülkelere sığınıyor. Yüzbinlerce milyonlarca kişiden söz ediyoruz. Bu, komşu ülkeler üzerinde de büyük bir yük oluşturuyor. Bu ciddi bir sorun. Çatışmalar herşeyi yerle bir etti. Kalacak yerleri yok, çatışmaların yoğun olduğu bölgelerden kaçmak zorundalar. Belki bunun yarattığı baskı, siyasi süreci, görüşmeleri ilerletebilir, umudum bu. Bu kabul edilemez bir durum, Türkiye, Lübnan ve Ürdün’de yüzbinlerce mülteci var ve bu büyük bir sosyal ve ekonomik baskı oluşturuyor. Bu ülkeler de sıkıntı çekiyor. Bu durumun, eninde sonunda görüşme sürecini hızlandıracağını umuyorum.
Hülya Polat: Suriye’de kadınlar, çocuklar, yaklaşık üç yıldır çatışmaların içinde, çok kötü koşullarda yaşıyor. En son Humus çeveresindeki ablukanın kaldırılması, sivillerin tahliye edilmesi ve yardım ulaştırılması iyi bir gelişme tabii. Çocuklar anne babalarının kardeşlerinin arkadaşlarının öldürüldüğüne tanık oldu. Aileleriyle birlikte mülteci olarak yaşamak zorunda kaldı. Binlerce çocuk da hayatını kaybetti. Çocukların savaşmaya zorlandığı yolunda haberler geliyor. Bu, önemli bir kaygı konusu. Çocukların en büyük ihtiyaçları ne?
Julia Taleb: Çatışma içinde yaşayan çocuklar konusunda çok duyarlıyım. Bence bu konu çok önemli. Bu savaşın çocuklar üzerindeki etkisi bence inanılmaz boyutta. Son üç yılda 11 bin 500 çocuk çatışmalarda öldürüldü. Her on ölümden yedisinin nedeni patlayıcılar, bombalar, mayınlar. Savaş yüzünden altıyapı mahvoldu. Okullar, hastaneler yıkıldı. Bu çocuklar eğitimden mahrum, sağlık hizmetlerinden yoksun. Okul yok, okula gidemiyorlar. Ya da mülteci olmuş durumdalar, yine okuyamıyorlar. Ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalanlar da okul olmadığı için eğitim almıyor. Terörist grupların elindeki bölgelerde kalan çocuklar tamamen onların etkisinde yetişiyor, yeni bir köktendinci grup oluşturuyor. Bu çocukların eline silah veriliyor. Çocuk militanlar sorunu çok ciddi. Çocuklar yalnızca öldürülmekle kalmıyor, başkalarını öldürmeye zorlanıyor, işkence görüyor, ırzlarına geçiliyor, militanlar tarafından kaçırılıyor, çatışmalarda kalkan olarak kullanılıyor. Bu çocuklar üzerindeki psikolojik etkileri düşünün. Ve bu konuda onlara yardım götürülemiyor. Oysa Suriye’de demokrasi kurmak için bu nesle ihtiyaç var. Sağlıklı bir nesil de değil bu çocuklar. Suriye’de yeniden çocuk felci vakaları görülüyor. Bu çocuklar çok çaresiz durumda ve yardım alamıyor.Bu da çok ciddi bir sorun. Savaşın çocuklar üzerindeki psikolojik etkileri çok büyük. Şiddete ilk kez tanık olanlar var,hen gün şiddetin içinde yaşıyorlar. Suriye’de çeşitli nedenlerle bölünmüş aileler var. Farklı siyasi, dini veya etnik bölünmeler görüyoruz. Toplum bölünmüş, aileler dağılmış durumda. Çocuklar da kin ve nefret içinde büyüyor. Bu mentaliteile yaşıyor. Farklı görüşlere, dini, siyasi etnik farklılıklara hoşgörüsüz yetişiyor. Farklılığı reddediyor, anlamıyor. Böyle bir toplumda demokrasi geliştirmek çok zor. Bugün Suriyeli çocukların başına gelenler son derece üzücü. Kayıp bir nesil yetiştiğini söyleyebiliriz. Yine de umutlu olmak zorundayım.
Hülya Polat: Sayın Taleb, Suriye sorununun çözümü için izlenecek en iyi yaklaşım, en umut vadeden yol ne sizce? Görüşmelerden umutlu olduğunuzu söylediniz, umudu arttırmak için ne yapılması gerekiyor?
Julia Taleb: Zor bir konu bu. Ben görüşmelerin her zaman yararlı olduğuna inanıyorum. Elbette sorunu çözmek için sihirli bir değnek yok. Ancak sürecin bütün tarafları içerecek bir şekil alması şart. Şu anda muhalefet çok bölünmüş durumda. Bu gruplar birbirlerine güvenmiyor. Önce farklı gruplar arasında güven tesis etmek gerekiyor. Bu olmadan görüşmelere katılmalarını, anlaşma yolunda ilerlemelerini sağlamak imkansız. Hiçbir grup ve taraf sürecin dışında kalmamalı. Suriye dışındaki muhalif gruplar da, Suriye içindeki farklı gruplar da süreçte yer almalı. Kadınların da bu sürece dahil olması şart. Şam hükümetini de dahil etmek gerekir çünkü onları tamamen gözardı etmek mümkün değil. Hükümet çok güçlü, arkasında güçlü bir ordu var, Rusya’nın İran’ın desteği var. İstesek de istemesek de onları da sürece dahil etmek zorundayız.Eğer bütün taraflar sürece katılmazsa görüşmeler başarılı olamaz. Bence iyi bir başlangıç var, bunu değerlendirmek gerekiyor. Suriye için umutluyum ama aynı zamanda da gerçekçiyim. Bu uzun bir süreç olabilir ama denemekten başka çaremiz yok.
Hülya Polat: Bu soğuk havada Amerika’nın Sesi’ne gelip programımıza katıldığınız için çok teşekkür ederiz. Suriye görüşmeleri Cenevre’de devam ediyor, ilerleme beklentisi düşük. Özel Temsilci Lahdar İbrahimi temaslarını sürdürüyor. Önümüzdeki günlerde çatışmaları durdurma yönünde ilerleme olacağı konusunda umutlu musunuz?
Julia Taleb: Bir Suriyeli olarak umutlu olmak zorundayım. Suriye hükümetiyle muhalefet gruplarının masaya oturup görüşmeye başlaması bile umutlu olmak için bir neden. Çatışmaya taraf olan aktörlerin artık yön değiştirmeleri, askeri yollarla hiçbir şey elde edilemeyeceğini anlamaları, siyasi bir sürece yönelmeleri olumlu bir gelişme. Hemen sonuç alınmasını zaten kimse beklemiyor. Ülkenin yerle bir olması, çatışmaların durdurulmasının ne kadar acil olduğunu gösterdi. Siyasi süreçte yüzyüze görüşme olumlu bir gelişme. Bu yüzden umutluyum. Özellikle son birkaç gündür Humus kentinde kuşatmanın kaldırılması, ateşkes yapılması ve acil yardım ulaştırılması da çok önemli. Elbette süreç uzun sürebilir ama en azından bu bile olumlu bir işaret, o yüzden umutluyum.
Hülya Polat: Çatışmalar yüzünden Suriye’de milyonlarca kişi ülke içinde yerlerinden oldu, yine milyonlarca kişi de komşu ülkelere sığındı. İnsani krizin boyutları çok büyük. Durum ne kadar ciddi?
Julia Taleb: Bu son 20 yılın en büyük insanlık dramı. 120 binden fazla kişi öldü, her altı Suriyeli’den biri ülke içinde yer değiştirdi. 2,5 milyon Suriyeli mülteci oldu. Bunların 1 milyonu çocuklar. Kriz gerçekten çok büyük. Birleşmiş Milletler’e göre, bahara kadar Suriye nüfusunun yarısı yardıma ihtiyaç duyacak. Çok büyük rakamlardan söz ediyoruz.
Hülya Polat: Birleşmiş Milletler’e göre, 2014’ün sonuna kadar Suriyeli mülteci sayısı 4 milyona çıkacak. Yüzbinlerce Suriyeli komşu ülkelere sığınmış durumda ve daha da fazlasının çatışmalardan kaçması bekleniyor. Bu durum görüşme süreci üzerinde baskı oluşturuyor mu?
Julia Taleb: Çatışmalardan kaçan Suriyeliler başka ülkelere sığınıyor. Yüzbinlerce milyonlarca kişiden söz ediyoruz. Bu, komşu ülkeler üzerinde de büyük bir yük oluşturuyor. Bu ciddi bir sorun. Çatışmalar herşeyi yerle bir etti. Kalacak yerleri yok, çatışmaların yoğun olduğu bölgelerden kaçmak zorundalar. Belki bunun yarattığı baskı, siyasi süreci, görüşmeleri ilerletebilir, umudum bu. Bu kabul edilemez bir durum, Türkiye, Lübnan ve Ürdün’de yüzbinlerce mülteci var ve bu büyük bir sosyal ve ekonomik baskı oluşturuyor. Bu ülkeler de sıkıntı çekiyor. Bu durumun, eninde sonunda görüşme sürecini hızlandıracağını umuyorum.
Hülya Polat: Suriye’de kadınlar, çocuklar, yaklaşık üç yıldır çatışmaların içinde, çok kötü koşullarda yaşıyor. En son Humus çeveresindeki ablukanın kaldırılması, sivillerin tahliye edilmesi ve yardım ulaştırılması iyi bir gelişme tabii. Çocuklar anne babalarının kardeşlerinin arkadaşlarının öldürüldüğüne tanık oldu. Aileleriyle birlikte mülteci olarak yaşamak zorunda kaldı. Binlerce çocuk da hayatını kaybetti. Çocukların savaşmaya zorlandığı yolunda haberler geliyor. Bu, önemli bir kaygı konusu. Çocukların en büyük ihtiyaçları ne?
Julia Taleb: Çatışma içinde yaşayan çocuklar konusunda çok duyarlıyım. Bence bu konu çok önemli. Bu savaşın çocuklar üzerindeki etkisi bence inanılmaz boyutta. Son üç yılda 11 bin 500 çocuk çatışmalarda öldürüldü. Her on ölümden yedisinin nedeni patlayıcılar, bombalar, mayınlar. Savaş yüzünden altıyapı mahvoldu. Okullar, hastaneler yıkıldı. Bu çocuklar eğitimden mahrum, sağlık hizmetlerinden yoksun. Okul yok, okula gidemiyorlar. Ya da mülteci olmuş durumdalar, yine okuyamıyorlar. Ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalanlar da okul olmadığı için eğitim almıyor. Terörist grupların elindeki bölgelerde kalan çocuklar tamamen onların etkisinde yetişiyor, yeni bir köktendinci grup oluşturuyor. Bu çocukların eline silah veriliyor. Çocuk militanlar sorunu çok ciddi. Çocuklar yalnızca öldürülmekle kalmıyor, başkalarını öldürmeye zorlanıyor, işkence görüyor, ırzlarına geçiliyor, militanlar tarafından kaçırılıyor, çatışmalarda kalkan olarak kullanılıyor. Bu çocuklar üzerindeki psikolojik etkileri düşünün. Ve bu konuda onlara yardım götürülemiyor. Oysa Suriye’de demokrasi kurmak için bu nesle ihtiyaç var. Sağlıklı bir nesil de değil bu çocuklar. Suriye’de yeniden çocuk felci vakaları görülüyor. Bu çocuklar çok çaresiz durumda ve yardım alamıyor.Bu da çok ciddi bir sorun. Savaşın çocuklar üzerindeki psikolojik etkileri çok büyük. Şiddete ilk kez tanık olanlar var,hen gün şiddetin içinde yaşıyorlar. Suriye’de çeşitli nedenlerle bölünmüş aileler var. Farklı siyasi, dini veya etnik bölünmeler görüyoruz. Toplum bölünmüş, aileler dağılmış durumda. Çocuklar da kin ve nefret içinde büyüyor. Bu mentaliteile yaşıyor. Farklı görüşlere, dini, siyasi etnik farklılıklara hoşgörüsüz yetişiyor. Farklılığı reddediyor, anlamıyor. Böyle bir toplumda demokrasi geliştirmek çok zor. Bugün Suriyeli çocukların başına gelenler son derece üzücü. Kayıp bir nesil yetiştiğini söyleyebiliriz. Yine de umutlu olmak zorundayım.
Hülya Polat: Sayın Taleb, Suriye sorununun çözümü için izlenecek en iyi yaklaşım, en umut vadeden yol ne sizce? Görüşmelerden umutlu olduğunuzu söylediniz, umudu arttırmak için ne yapılması gerekiyor?
Julia Taleb: Zor bir konu bu. Ben görüşmelerin her zaman yararlı olduğuna inanıyorum. Elbette sorunu çözmek için sihirli bir değnek yok. Ancak sürecin bütün tarafları içerecek bir şekil alması şart. Şu anda muhalefet çok bölünmüş durumda. Bu gruplar birbirlerine güvenmiyor. Önce farklı gruplar arasında güven tesis etmek gerekiyor. Bu olmadan görüşmelere katılmalarını, anlaşma yolunda ilerlemelerini sağlamak imkansız. Hiçbir grup ve taraf sürecin dışında kalmamalı. Suriye dışındaki muhalif gruplar da, Suriye içindeki farklı gruplar da süreçte yer almalı. Kadınların da bu sürece dahil olması şart. Şam hükümetini de dahil etmek gerekir çünkü onları tamamen gözardı etmek mümkün değil. Hükümet çok güçlü, arkasında güçlü bir ordu var, Rusya’nın İran’ın desteği var. İstesek de istemesek de onları da sürece dahil etmek zorundayız.Eğer bütün taraflar sürece katılmazsa görüşmeler başarılı olamaz. Bence iyi bir başlangıç var, bunu değerlendirmek gerekiyor. Suriye için umutluyum ama aynı zamanda da gerçekçiyim. Bu uzun bir süreç olabilir ama denemekten başka çaremiz yok.