Polis, dün tüm gün boyunca şiddetli protesto eylemlerine sahne olan Taksim meydanını boşaltarak alanı eylemcilere bıraktı.
Polisin barikatları kaldırmasıyla birlikte alanda binlerce kişinin toplanmaya devam ettiği bildiriliyor.
Polisin çekilmesinden hemen önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taksim’de Gezi Parkı projesinden vazgeçilmeyeceğini açıklamış, göstericilerden de eylemlerine son vermesini istemişti.
Ancak Başbakan, polisin orantısız güç kullandığı iddialarının inceleneceğini açıkladı.
Dün polis erken saatlerde Taksim Meydanı Gezi Parkı’nda toplanan göstericileri biber gazı ve basınçlı su kullanarak dağıtmış, meydan savaş alanına dönmüştü. Bunun ardından gösteriler büyümüş, polisin Taksim Meydanı’nı kapatmasına rağmen eylemler devam etmiş, İstanbul’un dört bir yanından protestocular gece boyunca alana akmaya devam etmişti.
İstanbul dışında Ankara ve İzmir gibi, büyük kentlerde de Taksim gösterilerine destek veren eylemler düzenlendi.
‘Hükümetin Otoriter İslamcı politikalarına tepki’
Uzmanlar dünkü olayların bu denli büyümesini Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin gittikçe otoriter hale gelen İslamcı politikalarına yönelik tepkiye bağlıyor. İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nden Mine Eder, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada göstericilerin hepsinin laik görüşü yansıtmadığını, eylemin nüfusun farklı kesimlerinden insanları içine çektiğini kaydetti.
Gösterileri anlık gelişen bir sivil eylem olarak tanımlayan Mine Eder, Gezi Parkı’nda kesilen ağaçlara sahip çıkma amaçlı başlatılan gösterilerin, hükümetin kamuoyu görüşlerine kulak asmadan hareket etmesine yönelik şikayetlerin yansıması olduğuna dikkati çekti.
Mine Eder ayrıca, son dönemde 1 Mayıs’ta olduğu gibi polisin gösterileri sert biçimde bastırmasının, ifade özgürlüğünün azaldığı yönünde bir hayal kırıklığı yarattığını, buna artan işsizlikle ilgili sıkıntıların da eklendiğini belirtti.
Mine Eder, hükümetin polisi çekme kararını ise gösterilerin kontrolden çıkabileceği yönündeki kaygılara bağlıyor.
İnsan hakları örgütlerinden kınama
İnsan hakları örgütleri, yetkililerin göstericilere karşı sert müdahalesinden kaygı duyduklarını ifade etmişti. Uluslararası Af Örgütü, Türk yetkililerden barışçı göstericilere karşı “orantısız güç” kullanılmasına son vermesi çağrısında bulundu.
Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü de dün yaptığı açıklamasında göstericilerin ifade ve toplanma özgürlüğü hakkını kullandığını söyledi, Türkiye’nin uzun vadeli istikrarı, güvenliği ve refahının bu hakların güvence altına alınmasıyla korunacağını belirtti.
Yetkililer polisin aşırı güç kullandığı iddialarının soruşturulacağı güvencesi verdi.
Polisin barikatları kaldırmasıyla birlikte alanda binlerce kişinin toplanmaya devam ettiği bildiriliyor.
Polisin çekilmesinden hemen önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taksim’de Gezi Parkı projesinden vazgeçilmeyeceğini açıklamış, göstericilerden de eylemlerine son vermesini istemişti.
Ancak Başbakan, polisin orantısız güç kullandığı iddialarının inceleneceğini açıkladı.
Dün polis erken saatlerde Taksim Meydanı Gezi Parkı’nda toplanan göstericileri biber gazı ve basınçlı su kullanarak dağıtmış, meydan savaş alanına dönmüştü. Bunun ardından gösteriler büyümüş, polisin Taksim Meydanı’nı kapatmasına rağmen eylemler devam etmiş, İstanbul’un dört bir yanından protestocular gece boyunca alana akmaya devam etmişti.
İstanbul dışında Ankara ve İzmir gibi, büyük kentlerde de Taksim gösterilerine destek veren eylemler düzenlendi.
‘Hükümetin Otoriter İslamcı politikalarına tepki’
Uzmanlar dünkü olayların bu denli büyümesini Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin gittikçe otoriter hale gelen İslamcı politikalarına yönelik tepkiye bağlıyor. İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nden Mine Eder, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada göstericilerin hepsinin laik görüşü yansıtmadığını, eylemin nüfusun farklı kesimlerinden insanları içine çektiğini kaydetti.
Gösterileri anlık gelişen bir sivil eylem olarak tanımlayan Mine Eder, Gezi Parkı’nda kesilen ağaçlara sahip çıkma amaçlı başlatılan gösterilerin, hükümetin kamuoyu görüşlerine kulak asmadan hareket etmesine yönelik şikayetlerin yansıması olduğuna dikkati çekti.
Mine Eder ayrıca, son dönemde 1 Mayıs’ta olduğu gibi polisin gösterileri sert biçimde bastırmasının, ifade özgürlüğünün azaldığı yönünde bir hayal kırıklığı yarattığını, buna artan işsizlikle ilgili sıkıntıların da eklendiğini belirtti.
Mine Eder, hükümetin polisi çekme kararını ise gösterilerin kontrolden çıkabileceği yönündeki kaygılara bağlıyor.
İnsan hakları örgütlerinden kınama
İnsan hakları örgütleri, yetkililerin göstericilere karşı sert müdahalesinden kaygı duyduklarını ifade etmişti. Uluslararası Af Örgütü, Türk yetkililerden barışçı göstericilere karşı “orantısız güç” kullanılmasına son vermesi çağrısında bulundu.
Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü de dün yaptığı açıklamasında göstericilerin ifade ve toplanma özgürlüğü hakkını kullandığını söyledi, Türkiye’nin uzun vadeli istikrarı, güvenliği ve refahının bu hakların güvence altına alınmasıyla korunacağını belirtti.
Yetkililer polisin aşırı güç kullandığı iddialarının soruşturulacağı güvencesi verdi.