İzmir’de toplanan Ege Bölgesi Tabip Odaları ve Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi, giderek artan Corona vakaları ve ölümlerine karşı aşılamanın hızlandırılması, salgınla ilgili bilgilerin şeffafça paylaşılması, filyasyona önem verilmesi ve sağlık çalışanlarının karar süreçlerine dahil edilmesi çağrısında bulundu.
TTB Merkez Konseyi üyeleri ile Antalya, Aydın, Çanakkale, Denizli, İzmir, Manisa ve Muğla tabip odalarının katılımıyla yapılan toplantıda, basın açıklamasını TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı okudu.
Your browser doesn’t support HTML5
“Önlem Alınmıyor, Vakalar Artarak Salgın Yayılıyor”
2021 Ağustos ayının salgının başından beri en fazla can kaybının görüldüğü dördüncü ay olduğunu belirten Fincancı, “Servisler, yoğun bakımlar dolu, hastalarımız acil servislerde yine yer bekliyor. Sağlık Bakanlığı bizlerle ve toplumla dalga geçercesine her gün 250’den fazla ölümün olduğu bu günlerde “Haritada kırmızı il kalmadı” diyerek yalancı bir başarı hikayesi anlatıyor. Gerçek bilgileri gizleyerek, başarı algısı yaratmaya çalışıyor” dedi.
Özellikle Ege ve Akdeniz bölgesinde turizm uğruna toplumsal hareketliliğin artması ve kısmi önlemlerin de kaldırılmasıyla vakaların kontrolsüz bir şekilde arttığını belirten Fincancı, Sağlık Bakanlığı aşılama konusunda eleştirdi: “Etkili dozda aşılama sayılarımız çok düşük olmasına rağmen Sağlık Bakanlığı henüz etkin bir aşılama programı ve kampanyası yapmamakta ısrarı sürdürüyor. 18’inci ayına gelmemize rağmen Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda salgında herkese aşı yapılmasına dair yasal düzenleme yapılmamıştır. Salgının durdurulabilmesi için elimizde yeterli bilimsel bilgi olmasına rağmen bilimdışı aç-kapa yöntemleri ile adeta toplum hastalığa mahkum ediliyor. En temel salgın kontrol yöntemi yani filyasyon neredeyse hiç yapılmıyor.”
“PCR testi, bulaşı önlemenin çözümü değildir”
Fincancı, sonbaharın gelmesiyle birlikte vaka sayılarında da artış beklendiğine dikkat çekerek, okullarda da yeterli önlemlerin alınmadığını söyledi: “Çok uzun süredir okullar için alınacak önlemleri paylaşmamıza ve bunun için yeterli süre olmasına rağmen bu yönde bir çalışma yapılmamakta, genelgeler ile salgın yönetilmek istenmektedir. Fiziki şartlarda düzenlemeler yapmayan, aşılama için önlemler almayan bakanlık, yalnızca PCR testi şartı getirmiştir. PCR hem çok daha pahalı hem de sağlık çalışanlarının laboratuvarların iş yükünü artıracak, PCR testi borsası oluşturabilecek bir tercih olmuştur. Bilimsel ve gerçek manada filyasyon yapılmadan tek başına PCR testi, bulaşı önlemenin çözümü değildir. Aşısızları PCR testine göndermek yerine aşısızlara aşı yapılmasını çeşitli yöntemlerle teşvik etmek gerekir. Artık insanların aşı yaptırmasını beklemek yerine devlet yurttaşın ayağına giderek aşı yapmalıdır.”
“Aşısı tamamlanmışların oranı yüzde 43”
Daha sonra söz alan Ege Bölgesi Tabip Odaları’nın yöneticileri de kendi illerindeki durumu anlattı. Denizli Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Rıza Hakan Erbay, yoğun bakımlarda yatanların ve hayatını kaybedenlerin büyük bir kısmının aşısızlar olduğunu belirterek, vatandaşlara aşılanma çağrısı yaptı.
Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin “Şu anda bizim yoğun bakımlarımız da aşısız ya da eksik aşılılarla dolu. Ama 18 yaş üstünü yüzde 70’lere ulaştırdık diyen sağlık otoritesinin yanılttığı bir algı içindeyiz. Türkiye’de aşısı tamamlanmış nüfusun bütün nüfusa oranı yüzde 43’ler civarında. Yüzde 80 hedefinden çok uzak” diye konuştu.
Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Adalet Çıbık da toplumdaki aşı karşıtlarının yarattığı tereddüdün giderilebilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın aşılamayla ilgili olarak elindeki verileri bütün parametreleriyle, şeffaf biçimde açıklaması gerektiğini vurguladı.
“Tabip odalarının pandemi kurullarında bulunmaması Sağlık Bakanlığı’nın ayıbıdır”
Aşılama oranının en yüksek olduğu il olan Muğla’nın Tabip Odası Başkanı Dr. Cafer Şahin ise “Şu anda Muğla’da hastanelerde yoğun bakımlar dolmuş durumda. Ve sürekli yoğun bakım açılarak durum idare edilmeye çalışılıyor. Servisler dolmuş durumda, normal sağlık hizmeti verilemeyecek durumda” dedi.
Pandemi sürecinin şeffaf yönetilmemesinden mustarip olduklarını söyleyen Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy, “Sözümüz dinlenmiyor. İl pandemi kurullarında Tabip Odaları’na yer verilmiyor. il pandemi kurullarında esnaf dernekleri, başka dernekler bulunurken Tabip odalarının bulunmaması Sağlık Bakanlığı’nın bir ayıbıdır” ifadesini kullandı.
“Hizmeti biz veriyoruz ama yönetiminde yokuz” diyen Manisa Tabip Odası Başkanı Dr. Şahut Duran da birçok sağlık çalışanının içinde bulunduğu koşullar nedeniyle istifa ettiğini ancak yöneticilerin buna yönelik hiçbir önlem almadığını belirtti.
Sonbaharla birlikte dördüncü pik uyarısı
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, vaka sayılarındaki artışın resmi rakamların ötesinde olduğunu kaydederek, sonbaharla birlikte dördüncü bir pikle karşı karşıya kalınacağını söyledi. Fincancı alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı: “Yalnızca aşıyla ya da aç kapa yöntemleriyle salgının önlenmediği artık 1,5 yıldır aşikardır. O nedenle doğru halk sağlığı önlemleri, doğru bir filyasyon, temaslının tespiti, ayrılması ve aşının hızlandırılmasıyla biz bu salgının önüne geçebiliriz. Toplumdaki duyarsızlaşmaya neden olan, verileri şeffaf paylaşmama ve aşıyı çok başarılıymış gibi gösterme davranışı insanların da tedbirlere özen göstermesinin önüne geçiyor. Maske takma alışkanlığımızı yitirmeye başladık. Kapalı ortamlarda kalabalıklar halinde bulunuyoruz. Mesafeyi korumuyoruz. Bunların mutlaka özenli bir şekilde yerine getirilmesi gerekli ki biz bu sonbaharda daha fazla insanın ölümüyle karşılaşmayalım.”
Aşı için yasal düzenleme çağrısı
Yetkililerin aşı konusundaki çelişkili açıklamalarının aşı konusunda tereddüdü artırdığını söyleyen Fincancı, devletin yaygın bir bilgilendirme kampanyası başlatması gerektiğini kaydetti: “Aşı karşıtlığı bir salgında kabul edilebilir bir durum değildir. Bir hak olarak tanımlanamaz. Çünkü salgın tüm toplumu ilgilendirmektedir. Hemen hızla toplumsal bağışıklığı sağlama zorunluluğumuz vardır. 1930’larda nasıl yasal düzenlemeyle çiçek aşısını zorunlu kılmışsa bugün de benzer yasal düzenlemeler yapılabilir. Ama bu genelgeyle, yönetmeliklerle, kanun hükmünde kararnamelerle olmaz.”
“İzmir’de günlük 1000’i aşan PCR pozitiflikleri görmekteyiz”
İzmir’de 100 bin kişide görülen vaka sayıları giderek düşüyor. Ancak VOA Türkçe’ye konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı’ya göre sahadaki gözlemleri resmi açıklamalarla örtüşmüyor: “İzmir’de yüz binde görülen vaka sayıları önce 66, sonra 49, daha sonra 46 olarak açıklandı. Bu son açıklanan sayı İzmir’de günlük yaklaşık 300 düzeyinde bir hasta olduğunu bize ifade ediyor. Oysa sahaya baktığımızda, birinci basamaktaki aile hekimi arkadaşlar, giderek daha çok sayıda izolasyona girmiş covid hastasını izlediklerini ifade ediyorlar. Son 15 günde bile ciddi bir artış var. Aynı şekilde ikinci basamakta yatan hasta sayılarımızda artışlar var. Bu artışlar çerçevesinde gerek pandemi servisleri gerekse yoğun bakım servisleri yeniden açılıyor. Bu açılanlar da doluyor. Örneğin dün akşam bir vakanın boş yatak bulunamaması nedeniyle yakın bir ile yoğun bakıma geçtiğini biliyoruz. Her ne kadar resmi açıklamalarda günlük 300 hasta dense de 1000’i aşan PCR pozitiflikleri görmekteyiz. Ve test pozitiflikleri de yaklaşık yüzde 15’ler, yüzde 17’ler düzeyinde gidiyor. Bu, temmuz başlarında yüzde 4’lere kadar inmişti. Yani test yapılan yüz kişiden dördü pozitif çıkarken şimdi yaklaşık yüzde 15-17’si pozitif çıkabilmekte. Dolayısıyla salgının İzmir’de giderek şiddetlendiğini, tüm Türkiye’de aslında şiddetlendiğini söyleyebiliriz. Ancak özellikle sonbaharda kapalı ortamlara girdiğimiz zaman, bunun daha da artabileceği şeklinde kaygılarımız var.”
Çamlı, gereken önlemlerin zamanında alınmamasının riski artıracağı uyarısında da bulundu: “Uzayan pandemi yeni varyant; yeni varyant yeni pik. Dolayısıyla pandemi mücadelesindeki gevşemeler rehavete kapılmalar, toplum sağlığını öncelemeyip ekonomik kaygılarla kontrolsüz açılımlar ne yazık ki pandemide uzamaya, yeni varyantların ortaya çıkabilmesi yol açabilmekte. Bu konuda yetkilileri bir kere daha uyarmak istiyorum.”