Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının ikinci gününde, gündemi belirleyen konulardan biri de askeri harekatı durdurmaya yönelik uluslararası camiadan gelen tepkiler ve Rusya’ya yönelik yaptırımlar.
ABD ve İngiltere’den sonra Avrupa Birliği de (AB) dün gece bir dizi sert yaptırım açıkladı. Yaptırımların Rus ekonomisine ciddi maliyetler getirmesi hedeflenirken daha önce dillendirilen, Rusya’nın SWIFT adlı bankalar arası para transferi sisteminden çıkarılmasını, AB içinde Berlin’in engellendiği öğrenildi. Nitekim ABD Başkanı Joe Biden, "Rusya'nın SWIFT sisteminden çıkarılması her zaman bir seçenek, ancak şu anda Avrupa'nın istediği bir karar değil" diyerek bu konuda ayrı düştüklerini ortaya koydu.
İlgili Haberler AB Zirvesinde Rusya'ya Karşı "SWIFT" BölünmesiUluslararası Bankalararası Finansal Telekomünikasyon Topluluğu'nun (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication) kısaltması olan SWIFT, uluslararası işlemlerde döviz cinsinden transferlerinin oldukça kısa bir sürede gerçekleşmesini sağlıyor. Rusya’nın uluslararası ticaretin finansmanının ana mekanizması olan SWIFT'den çıkarılmasının bu ülkenin dünya finans piyasalarına erişimini fiilen çok zorlaştıracağı öne sürülüyordu.
Rusya'nın SWIFT'e erişiminin engellenmesi çağrıları Rusya 2014 yılında Kırım'ı ilhak ettiğinde de dile getirilmiş ancak o dönemde de Almanya’nın vetosu sonrasında hayata geçirilmemişti, buna karşılık yaptırım 2012 yılında İran'a karşı kullanılmıştı. Ülke önemli petrol gelirlerini ve dış ticaretinin büyük bir kısmını kaybetmişti.
Dünkü AB Zirvesi sonrasında kararlaştırılan yaptırımlarda, SWIFT’in olmaması, Berlin’de yapılan analizlere göre, Almanya’nın Rusya’yla olan ekonomik ilişkilerinin ve enerji alanındaki bağımlılığın bir sonucu. Alman Ekonomi Enstitüsü'nün verilerine göre, Almanya’yla Rusya arasındaki ticaret hacmi, 2020'de 42 milyar Euroydu.
Alman ekonomisi etkilenebilir endişesi
Rusya Almanya'ya öncelikle ham madde ve enerji satıyor, karşılığındaysa pahalı tüketim malları, makine, tesis, otomobil, elektronik ve ulaşım altyapısı satın alıyor. Söz konusu 42 milyar Euro, Almanya’nın dünya çapındaki ticaret hacminde yüzde 2 anlamına geliyor. Ekonomistler, bu rakamdan çok Almanya’nın, Rusya’yla olan enerji bağlantısına dikkat çekiyor. Berlin‘in ithal ettiği doğalgazın yüzde 55'i, kömürün yaklaşık yarısı ve petrolün yaklaşık üçte biri Rusya'dan karşılanıyor. Rusya’yla ilişkilerin daha da gerginleşmesinin, Almanya'nın ciddi bir enerji kriziyle karşı karşıya kalmasına neden olabileceği, bu yüzden Alman hükümetinin, Ukrayna krizi başladığından bu yana Rusya’yla ilişkilerin belirli bir düzeyde kalmasını sağlamaya ve kendini etkileyebilecek tehditleri engellemeye çalıştığı yorumu yapılıyor. Nitekim Başbakan Olaf Scholz, dün basın toplantısında, yaptırımlar arasında SWIFT’in olup, olmayacağı şeklindeki bir soruya, "Bazı yaptırımlar başka kararların alınmasını gerektirecek durumlar için saklanmalı" şeklinde cevap verdi.
Alman Ekonomi Bakanı Robert Habeck’se, yaptırımların Rus ekonomisine zarar vermek için tasarlandığını, ancak sonuçta Alman ekonomisini de etkileyebileceğini düşünerek hareket ettiklerini söyledi ve izlenen stratejiyi savundu. Rusya’nın SWIFT’ten çıkarılmasını baştan bu yana reddeden muhalefetteki Hristiyan Demokrat Partisi'nin genel başkanı Friedrich Merz, Rusya’ya yönelik bu yaptırımın, piyasa için "atom bombası" etkisi yaratabileceğini açıkladı. Rusya’nın bu bağlamda izole edilmesiyle, tüm dünya ekonomisinin zarar göreceğini öne süren Merz "Bu yönde bir kararla bir ihracat ülkesi olarak sadece kendimize ciddi zarar veririz" diye konuştu.