Türkiye’nin kuzey ve doğu Suriye’de oluşturmayı ve ülkedeki 2 milyon Suriyeli’yi yerleştirmeyi planladığı güvenli bölge projesine sıcak bakmayan Suriyeliler, burada vaat edilen güvenlik ve huzur ortamının gerçek olmamasından endişe ediyor.
2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaş sonrası yüz binlerce insan hayatını kaybederken, milyonlarca Suriyeli de yurtlarından ayrılarak başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Aradan geçen sekiz yılı aşkın süreçte ülkenin kuzeyinde onlarca örgüt kurularak gerek birbirleriyle gerekse koalisyon ülkeleri ve Esad rejimine bağlı hükümetle çatıştı. Bu iç karışıklıktan en büyük zararı Suriye görse de, bu süreçte ortaya çıkan ve gücünü Suriye’de kazanan bazı örgütlerin yaptığı eylemlerle başka ülkeler de zarar gördü.
Türkiye’nin üçüncü kez Suriye’ye yönelik yaptığı harekat sonrası bölgede dengeler yeniden şekilleniyor. Türkiye iç savaştan kaçarak kendisine sığınan 3 milyon 674 bin 588 Suriyeli sığınmacıdan 2 milyonunu Suriye’nin kuzeyinde kurmayı planladığı güvenli bölgeye yerleştirmeyi planlıyor.
VOA Türkçe olarak, Gaziantep’te Suriyeliler’in yoğun olarak yaşadığı İnönü Caddesinde güvenli bölge ile alakalı görüşlerini aldığımız Suriyeli sığınmacıların çoğu, korktuklarını ileri sürerek konuşmaktan çekinirken, bazıları ise güvenli bölge projesine sıcak baktıklarını ancak gerçekten güvenli olup olmayacağı konusunda endişeli olduklarını ifade etti.
Ülkelerine dönmelerinin ancak kendi doğup büyüdükleri kentlere dönmekle mümkün olacağını ifade eden Suriyeli sığınmacılar, gidecekleri bölgede ise yönetimin kimde olduğundan önce can ve mal güvenliklerinin gerçekten sağlanmasının daha önemli olduğunu belirtti.
“Ülkeme döneceksem doğduğum topraklarda yaşamak isterim’’
Halep’ten 2014 yılında Antep’e göç eden Muhammed İsmail, ülkesindeki durumun çok kötü olmasından dolayı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını alabilmek için uğraştığını söyledi. Ülkesine dönmek zorunda kalması durumunda memleketi Halep’e dönmeyi tercih edeceğini aktaran İsmail, “Neden tanımadığım başka bir bölgeye yerleşeyim?” diye sordu. Ülkesine dönmesi durumunda doğduğu topraklarda yaşamayı istediğini anlatan İsmail, “Eğer zorunlu bir göç ettirilme olursa da buna karşı çıkarım. En son çare olarak Türkiye’den başka bir ülkeye kaçarım. Eğer çok mecbur kalırsam ise Türkiye’nin kuracağı güvenli bölgeye giderim. Rejimin kontrolu elinde bulundurduğu yerlere gidemeyiz. Bana göre asıl savaş şimdi başladı. Kaderi belli olmayan birçok bölge var. Sahada işler daha da karıştı. Türkiye’ye ilk göç ettiğimizde içimizde savaşın biteceğine dair umudumuz vardı. Savaşın kısa sürede biteceğini öngörüyorduk. Çatışmaların bir kaç ay içerisinde bitmesini bekliyorduk. Yavaş yavaş; beklediğimiz aylar yıla dönüştü. Şimdi hiç umudum yok. Ülkenin durumu daha da kötüleşiyor. Türkiye’nin kuracağı güvenli bölge Suriye Milli Ordusu kontrolu altında olursa biz hiç gitmeyiz” şeklinde konuştu.
“Burada bir yaşam kurdum, o bölgeye gidemem’’
Halepli iş insanı Yusuf Hüseyin ise Türkiye’nin kurmayı planladığı güvenli bölgeye gidilmesi istendiği takdirde iş hayatına devam edemeyeceği için gitmeyeceğini söyleyerek,“Ben Halep’te büyüdüm. Bölgenin kurulacağı yerler köydür. Ben orada ticaret de yapamam. Bir de tanımadığım yerlerdir. Savaşın gidişatını ve siyasi olayları hiç takip etmiyorum. Çünkü ne olacağı hiç belli değil, her gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Türkiye benim güvenli bölgeye yerleşmemi isterse oraya gidemem. Burada bir yaşam kurdum. Orada bizi nasıl bir hayatın beklediğini bilmiyorum. Oraya gitmektense kendi memleketime giderim. Türkiye zorla götürmek isterse de başka bir ülkeye göç ederim. Güvenli bölgenin geleceği belli değildir. Oradaki yaşam şartları ortada. Ben iş adamıyım gidip tarımla uğraşamam. Çünkü bilmiyorum” diye konuştu.
“Adı güvenli ama sanırım orası güvenli olmayacak“
Suriye’nin El Bab bölgesinden beş yıl önce Gaziantep’e göç eden Abdurrahim de güvenli bölgeye diğer Suriyeliler gibi kendi isteğiyle gitmeyeceğini anlattı. Guta’da, Şam’da, Halep’te, Hama’da doğan Suriyeliler’in Rasulayn ile Tel Abyad’a yerleşmeyi kabul etmeyeceğini vurgulayan Abdurrahim, Türkiye’nin daha önceden yaptığı Zeytin Dalı ile Fırat Kalkanı operasyonlarının sonuçlarını gördüklerini ifade etti. Güvenli bölgenin kaderinin Afrin, El Bab, Cerablus ve Azez gibi olacağını kaydeden Abdurrahim, “Orada yaşayan insanlar hayatlarından memnun değiller. İnsanların güvenliği yok. Adı güvenli ama orası da güvenli olmayacak. Bize yardım etmek isteyenler rejimin yok olmasını sağlasınlar. Suriye bugün onun yüzünden bu hale geldi. Fakat bizlerin yanında duran yok. Bizi temsil ettiğini iddia eden güçler kendilerini diğer ülkelere sattılar. Uluslararası topluluk Esad’ın kalmasını istiyor. Herkes Esad’ın bizi yönetmesini istiyor. Ancak ona karşı mücadele sürecek. Burada yaşayan Suriyeliler’e sorsan hiç kimse tekrardan Esad’ın kucağına geri dönmek istemez. Bu savaş ondan ve büyük ülkelerden dolayı çıktı. Suriye halkına menfaatsiz bir şekilde yardım eden bir ülke yok” ifadelerini kullandı.