Türkiye’de cumhurbaşkanı seçimini Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmasıyla mülteciler de rahat bir nefes aldı. Suriye’nin Halep kentinden yedi yıl önce Türkiye’ye göç eden 30 yaşındaki ev kadını Raha da onlardan biri. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Raha, “Biz korkuyorduk Suriye rejimine geri döneceğiz diye. Hala orada savaş var ve güvenlik yok. Suriye rejimine inanmıyoruz, güvenmiyoruz. Türkiye’de kaldığımız için mutlu olduk” dedi.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, kampanyası sırasında mültecilerin tamamını zorunlu olarak geri göndermeyi savunmuştu. Cumhur İttifakı adayı Erdoğan’sa buna karşı çıkarak mültecilerin gönüllü olarak ülkelerine geri dönmesini sağlayacaklarının sözünü vermişti.
Your browser doesn’t support HTML5
İzmir’de yaşayan Raha’nın, Suriye’ye geri dönüşü zorunlu tutmayacağı konusunda Erdoğan’a güveni tam. Raha, Erdoğan’ı destekledikleri için tepki topladıklarını da söyleyerek, “Seçimden önce benim eşim bir yerde çalışıyordu. İş yerinin sahibi ona ‘sen hangisini tutuyorsun, Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu?’ diye sormuş. O da ‘ben Erdoğan’ı tutuyorum’ demiş. Seçimden iki gün sonra onu işten çıkardılar. Biz vatandaş değiliz, oy hakkımız da yok. Ama Erdoğan’a yandaş olduğu için kocamı işten çıkardılar. Bize karşı muhalefet bayağı bir sertleşti. Bayağı bir tepki var. Örneğin bize ev de vermiyorlar. İş bulmakta da zorlanıyoruz” dedi.
“Gönüllü olarak Suriye’ye geri döneceğimizi zannetmiyorum”
Raha gelecekte bir gün Suriye’ye dönmeyi ise hiç düşünmüyor. Gönüllü olarak da dönmek istemediklerini vurgulayan Raha, “Orada bir yaşam görmüyoruz, güven de görmüyoruz. Eğer başka bir ülke bizi kabul ederse Türkiye’den giderim. Ama gönüllü olarak Suriye’ye geri döneceğimizi zannetmiyorum. Eğer tepkiler daha da sertleşmezse buradaki yaşamımızdan memnunuz. Zor olsa da biz memnunuz. Ama eğer artık dayanamazsak Avrupa’ya, Kanada’ya veya Amerika’ya gitmek zorunda kalırız” şeklinde konuştu.
Mültecilere yönelik tepkiyi Türkiye’de Suriyeliler’in çoğalmasına ve işsizliği arttırmalarına bağlayan Raha, “Ama biz de yavaş yavaş buraya entegre oluyoruz. Bizim çocuklar artık Türkçe konuşuyorlar. Eşim de Türkçe konuşuyor. Ben de yavaş yavaş öğreniyorum” dedi.
“Sanki kendi ülkelerinde, kendi yandaşları kazanmış gibi bir mutluluk gördük"
İzmir’de Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali de seçim sonucunun mültecileri mutlu ettiğini söyledi. Ali, mültecilerin İzmir’de yoğunlukta yaşadıkları Basmane semtinde seçimlerden sonra kutlama yaptıklarını da belirtti. VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Ali, "Sanki kendi ülkelerinde, kendi yandaşları kazanmış gibi bir mutluluk gördük. Nefes aldılar ama yine de muhaliflerden tepki almaktan, nefretin artmasından ya da işlerinden çıkarılmaktan korkuyorlar” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun seçimlerdeki vaadini gerçekçi bulmadığını dile getiren Ali, “Bu, mülteci hakları ihlalidir. İltica bir haktır. Kimse ilticayı tercih etmedi. Ama bu vaatle ilgili ben CHP liderleriyle yüz yüze görüştüm. ‘Acaba öyle bir sihirli sopa var mı sizde? İki senede göndereceğinizi söylüyorsunuz ama Suriye o kadar harabe oldu, o kadar güvensizlik ve terör var, altyapı kalmamış, nasıl iki senede göndereceksiniz?’ dedim. Ancak onlardan doğru dürüst cevap alamadım. Öyle sanıyorum ki bu bir seçim propagandasıydı. Maalesef mültecilik artık seçim propagandasına dönüştü” diye konuştu.
“Seçim döneminde denizden kaçmaya çalışanlar arttı”
Seçim döneminde deniz yoluyla kaçmaya çalışan sığınmacıların sayısının arttığını da belirten Ali, sığınmacıların endişesinin diğer bir nedeninin, AKP iktidarının Suriye rejimiyle diplomatik ilişkilerinin ilerlemesi olduğunu da kaydetti. Ali, “Mülteciler bayağı korktular. O dönemde denizle gidenler arttı. Üç sene önce denizde sadece Afrikalılar’ı görüyorduk, Suriyeliler çok çok azdı. Hem Kılıçdaroğlu’nun vaadi hem de iktidarın Esat rejimiyle anlaşmaya başlamasıyla mülteciler açısından korkunç durum başladı. Denizle gidenler de bayağı arttı” diye konuştu.
Halk arasındaki mültecilerle yönelik memnuniyetsizliğin yükselmesine karşı hükümetin seçimlerden önce Basmane’de yaşayan Afrikalılar üzerinde baskıyı arttırdığını da anlatan Ali, “İki ay önce Basmane’de Afrikalılar’a operasyonlar yapıldığını gördük. Sokakta gördükleri her Afrikalı’yı yakalıyorlardı. Ama sonraki gün bakıyoruz, aynı insanları aynı sokakta görüyoruz. Yani böyle operasyonlar vardı. Ama seçimden sonra iki üç gündür bir operasyon görmedik” dedi.
“Şu an mültecilerin gönüllü geri dönme eğilimi yok”
Suriye'de çatışmalar devam ederken Erdoğan’ın mültecilerin gönüllü geri dönmesini sağlayıp sağlayamayacağıysa tartışma konusu. Erdoğan, seçimlerde yaptığı bir konuşmada Suriyeliler’i ülkelerine geri gönderme konusunda planını şöyle açıklamıştı: “Biz bu ülkenin güneyinde yaptığımız briket evlere sığınmacıyı taşıyoruz. Katar ile yaptığımız 1 milyon evle de onları iskan edeceğiz. ‘Sizi kovuyoruz, sizi barındırmayacağız, geldiğimizin ertesi günü göndereceğiz.’ Şu laflara bakın. Biz ensar olmaya talibiz. Biz bize sığınanlara diğerlerinin yaptığını yapamayız. Bu terörist zihniyetidir. Onlar yapabilir ama biz yapamayız. Gönüllü, onurlu dönüşlerini sağlayacağız. 554 bin sığınmacı bu şekilde geri döndü. Almanya, Amerika bu tür Suriyeli mültecileri alıyor. Biz bir Amerika, Fransa kadar bu tür mültecilere kapımızı açamayacak kadar sıradan bir ülke miyiz?”
Türkiye’nin askeri varlığını sürdürdüğü ve isyancıların elindeki bölgelerde yeni konutlar inşa edilmesi planlansa da Esat’ın iki ülke arasında ilişkilerin yeniden inşası için Türk askerlerinin çekilmesini talep ettiği biliniyor.
Dernek başkanı Ali de gönüllü dönüş için Erdoğan’ın planını yeterli bulmuyor. Suriyeli mültecilerin mevcut koşullarda geri dönmek istemediğini söyleyen Ali, “Tabii ki bir kısmı artık dayanamadılar, burada yaşamları bayağı zorlaştı. Tepkiler bayağı çoğaldı. Cennet gibi bir yaşama da gitmediler ama yine de bu duruma da dayanamadılar. Ev bulamadılar, kiralar çoğaldı. Onlar bir kısmı gönüllü olarak gitti. Ama hala orada güvenlik olmadığından dolayı şu an gönüllü geri dönme eğilimi yok. Ama Suriyeliler, özellikle Suriye’nin kuzeyinden gelenler çoğunlukla arazi sahibi. Toprakla bağlı, ziraatla bağlı. Yani insanları topraklarından koparmak kolay değil. Eğer öyle bir güvenlik oluşursa, altyapı olursa, tüm yaşam şartları sağlanırsa, elbette mültecilerin büyük bir kısmı gönüllü dönecektir. Ama sadece oraya evler yapılması yeterli değil” dedi.