Suriyeli Aileler Türkiye Sınırında Bölünüyor

Suriye sınırına 60 kilometre mesafedeki Gaziantep kentinde bir apartman dairesinin karanlık ve nemli avlusunda Samar Şeko, 5 yaşındaki çocuğu Ali’nin burnu ve ağzına solunum cihazı bağlıyor. Ali astım hastası ve nefes alabilmesi için cihaza ihtiyacı var.

Samar, 4 ay önce Ali ve kuzeniyle birlikte Rus ve Şam rejimine bağlı uçakların hava saldırılarını yoğunlaştırdığı Halep’teki evini terketmek zorunda kaldı. Ali’nin babası, onları Türkiye’ye kaçırması için bir kaçakçıya para ödedi.

Samar, “Eşim de Türkiye’ye gelmek istedi ama çok para gerekiyor, o yüzden buraya sadece beni yollayabildi,” diye konuştu.

Türkiye mülteci akışını yavaşlatmak için sınır kontrollerini sıkılaştırırken, iç savaştan kaçan Suriyeli aileler giderek daha fazla bölünüyor.

Birçok aile birlikte seyahat etmezken, onun yerine belirli aralıklarla aile üyelerini gönderiyor. Geride kalanlar ise kapana kısılmış durumda.

Türk yetkililer, sınıra gelenler arasında doğru belgeleri taşıyanlar ve yaralı olanlara ülkeye giriş izni verdiklerini söylüyor. Ankara, Avrupa ile göçmenlik anlaşması sonrasındaki sınır kontrollerini artırması noktasında baskı altında olduğunu belirtiyor.

Samar’ın ağabeyi Mecit, 18 ay önce Türkiye’ye kaçmış ve ailenin Suriye’yi terkeden ilk üyesi. Mecid, yerel bir konfeksiyon atölyesinde çalışarak ailesine destek oluyor ama işlerin giderek azaldığını söylüyor.

Mecit, “Burada çok sayıda Suriyeli var ve özellikle başlarda çok zorlandım. Bazı yetenekler öğrendim ama burada yapacak çok az iş var ve iş bulmak da zor. Arıyorum, umarım birşey bulabilirim” dedi.

Aileden bir gelir olmadıkça hayat giderek daha da zorlaşıyor. Ali’nin solunum cihazı ancak doğru ilaçla düzgün vazife görebiliyor. Ancak annesi ilaç bir yana cihazı çalıştırabilecek elektriğin masrafını zor çıkarabiliyor.

“Burada herşey pahalı diyen Samar, doktora gidebilmesini kolaylaştırmak için çocuğuna sığınmacı kimlik kartı edinmek istiyor, ama bunun için bile paraya ihtiyacı olduğundan şikayet ediyor.

Samar’ın eşi Halep’teki dükkanını satmaya çalışıyor. Böylece kaçakçıya parasını ödeyebilir ve ailesiyle yeniden buluşabilir. Ancak hiç kimse bir savaş bölgesinde dükkan almak istemiyor.

Bu arada Samar, çocuğunun bakımına yardımcı olunması için kentin yardımsever sakinlerinin dağıttığı el ilanlarına bel bağlıyor.