Suriye’de Dürziler’in yoğun olarak yaşadığı Süveyda kenti, kendi korumasını sağlamak istediğini duyurarak ülkenin yeni yönetimi Heyet Tahrir el-Şam’a (HTŞ) silahlarını teslim etmeyi reddetti.
Dürziler adına HTŞ dahil bütün görüşmeleri yürüten dini lider Şeyh Hikmet Hicri, Suriye’deki bütün unsurları kapsayan bir anayasa hazırlanmadan ve bütün unsurları kapsayan bir devlet kurulmadan silahların teslim edilmeyeceğini söyledi.
Suriye’de Esat rejiminin devrilmesinin ardından yönetime gelen HTŞ, orduyu ve polis teşkilatını dağıttı ve 13 yıl süren savaş boyunca silahlanmış olan gruplardan silahları toplayacağını duyurdu.
Ancak bu talebe başkent Şam’a yaklaşık 1 buçuk saat uzaklıktaki Süveyda kentinde yaşayan Dürziler, Dera kentindeki birkaç aşiret ve ülkenin kuzeydoğusundaki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olumsuz yanıt verdi. Silah teslim etmeyi reddeden bu gruplar, kararlarını kendilerine göre hassasiyetleri göz önüne alarak gerekçelendirdi.
VOA Türkçe’ye konuşan Suriye’deki Dürzilerin hem dini hem siyasi lideri Şeyh Hikmet Hicri, HTŞ ile ilişkilerinin iyi olduğunu belirterek, “Biz her zaman içinde bulunduğumuz geçiş dönemi gibi süreçlerde olan herhangi bir yönetimle bu süreçte başarılı olması için katılımcı ve sorumluluk bilinci ile iletişim kuruyoruz” dedi.
"Suriye'yi oluşturan tüm unsurlar silahlarını teslim etmeli"
Bakanlıkların faaliyetlerinin ve kamu hizmetlerinin durmaması için HTŞ ile işbirliğinin gerekli olduğunu vurgulayan Şeyh Hicri, “Dürziler neden silah bırakmayı reddediyor, talebiniz nedir?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Mesele bir renk ya da bölge olarak ‘Süveyda silahlarını teslim etmek istemiyor’ meselesi değil. Genel olarak bütün Suriyeliler ve (Suriye’yi oluşturan) unsurlar silahlarını devlete; hukuk devletine, vatandaşlık devletine, bütün Suriyeliler ve (Suriye’yi oluşturan) unsurlar tarafından üzerinde uzlaşılmış bir anayasa ile oluşturulan bir devlete silahlarını teslim etmeli. Bizim titizlikle dikkat ettiğimiz şey budur. Gelecekteki Suriye’de bütün Suriyeliler’in ortak olduğu ve anlaştığı kapsamlı bir formüle ulaşılması gerekiyor ki anayasa bütün Suriyeli unsurların güvenliğini garanti altına alan bir çözüme ulaşılabilsin, bütün Suriyeliler bu güzel ülkede yaşadığımızı söyleyebilelim.”
“Uluslararası gözlem” önerisi
Şeyh Hicri, Suriye’yi oluşturan bütün unsurları kapsayan bir anayasanın hazırlanması gerektiğini kaydederek, Arap olmayan Kürtler ve diğer unsurların da unutulmaması gerektiğini söyledi. Bu çerçevede yeni anayasa hazırlanmadan ve yeni devlet inşa edilmeden silahların teslim edilmesi konusuna mesafeli durmaya devam eden Şeyh Hicri, “Silah konusunda, tabii ki şu anda biz devletin olmadığı ve kanuni bir şeyin olmadığı bir ortamdayız” dedi.
Mevcut geçiş hükümetinin Suriye’deki bütün unsurların uzlaşması ile kurulmadığını belirten Şeyh Hicri, yeni sürecin başarılı bir şekilde ilerlemesi için Suriyeliler arasında uzlaşmanın sağlanması ve en az hatayla tamamlanması için uluslararası gözlem eşliğinde yapılması gerektiğini söyledi.
Suriye’deki Dürziler, devrik Beşar Esat yönetimi ile de birçok sorun yaşamıştı. 2017 yılından itibaren Dürziler’in Suriye ordusunda zorunlu askerlik yapmaması, Süveyda ve çevresinin Dürziler tarafından oluşturulan silahlı gruplar tarafından korunması gibi konularda uzlaşmaya varılmıştı. Bu anlaşmadan sonra Süveyda’da önceki yönetime bağlı güvenlik ve askeri sorumlular bulunmaya devam etti ancak etkileri ve yetkileri en aza indirildi. Kamu hizmetleri ise yine Şam’daki yönetime bağlı kurumlar üzerinden sağlandı.
“Tüm Suriyeli renklere hizmet eden, aşırılıkçılıktan uzak bir ülke kurmak istiyoruz”
Bu süreci hatırlatan Şeyh Hicri, HTŞ ile de sürekli iletişim halinde olduklarını belirterek şöyle konuştu:
“Tabii ki her zaman farklı görüşlerin tartışılmasını kabul ederiz ve aynı zamanda hangi yönetim olursa olsun tavsiye veririz. Özellikle devrik yönetime çok tavsiye verirdik ancak yalancıydı, güvenilmezdi ve biz resmi olarak 2017’de devrik yönetimle ilişkisini kesen insanlar arasındayız. Şimdi yeni yönetim için halktan bir yönetim diyelim, resmi hiçbir şey yok. Hatta gidip gelen heyetler, gelecekte ülkenin yeniden inşası için katılım sağlanabilecek bir şey olup olmadığını görmek için gelen istikşafi heyetler. İhtiyacımız olan da bu. Biz herkese açığız. Medeni yollarla, söylediğimiz gibi bütün Suriyeli renklere hizmet eden, dini ya da başka aşırılıkçılıktan ya da mezhepçilikten uzak bir ülke kurmak istiyoruz. Yerel ve bölgesel düzeydeki sorunları ve huzursuzlukları yayan bir ülke olmaktan barış ve istikrar ülkesi olmaya dönüşmüş bir Suriye istiyoruz.”
Gençler umutlu
Süveyda’da HTŞ de Dürzi silahlı yapılar da görünür değil. Her ne kadar kentin korunması Dürzi silahlı güçler tarafından sağlanıyor olsa da valilikten belediyeye ve elektrikten okullara kamu hizmetleri Şam tarafından görevlendirilen yetkililerce sağlanıyor.
Ağırlıklı olarak tarım ve turizm gelirlerine bağlı olan kentte ekonomik hareketliliğin yavaş yavaş başladığı söyleniyor.
Sokaklarda insanlarla ve özellikle gençlerle konuştuğumuz sırada bir protesto gösterisine denk geliyoruz. Devlete bağlı bir ayakkabı fabrikasının kapatılmasını protesto eden işçiler geçiş hükümetinin ticaret bakanıyla ilgili öfkeli sloganlar atıyor.
Süveyda’da Şeyh Hicri ile röportajın ardından konuştuğumuz Dürzi gençler ise siyasi süreçleri yürütenlerin temkinliliğine karşı daha esnek ve ümitli olduklarını söylediler.
HTŞ’den “korkmadıklarını” belirten gençlerden biri de 2021 yılında gizli bir şekilde kurulan Gençlik Siyasi Hareketi’nin siyasi büro üyesi Beşşar Sreyi.
“Öncelikle hedefimiz güçlü ve çoğulcu bir Suriye devleti kurmak” diyen Sreyi, ülkede BAAS Partisi’nin iktidara geldiği 1963 yılından beri siyaset kültürünün olmadığını söyledi.
Gençlerin siyasete katılımının ve temsilinin söz konusu olmadığını belirten Sreyi, HTŞ’yi nasıl değerlendirdiklerine dair şu görüşlerini paylaştı:
“Biz, Gençlik Siyasi Hareketi olarak hepimiz pragmatiktik. Gizli çalışırdık, müstear isimler kullanırdık. Önemli olan diğerine ulaşmaktı. Şu anda Suriye’nin üçte biri Beşar Esat’tan kurtuldu. Şu anda Şam’da bir geçici yönetim var ve biz onları bir geçici yönetim olarak görüyoruz.”
Sreyi, Avrupa dahil çeşitli ülkeler tarafından yapılan “Suriye’deki azınlıkların korunması gerektiğine” dair açıklamaları eleştirerek, “Avrupa dışişlerinin açıklamalarında azınlıkların himayesinden bahsediliyor. Hiçkimse azınlıkları ya da çoğunluğu korumak için gelmedi, sonra birden herkes azınlıkların korunmasını konuşmaya başladı, mezhepçi konuşmalar başladı” dedi.
“HTŞ’nin ne destekçisiyiz ne de muhalifi” diyen Sreyi, “Yeni yönetim Beşar Esat yönetiminin Suriyeliler arasına ektiği fiziksel ve psikolojik engelleri kaldırdı. Bugün bütün Suriyeliler başka köylere, başka şehirlere gidip komşularını, birbirlerini keşfediyor. Bugün en büyük fırsat Suriyelilerin birbirlerini tanımaları. Suriyeliler olarak ‘akşamdan sabaha birbirimizi seveceğiz’ demiyoruz. Ancak en azından güvenlik, istihbarat gibi üçüncü tarafların ‘bunu destekle, şunu destekle, buna karşı ol’ müdahalesi olmadan buluşacağız” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanının sakallı ya da sakalsız olması benim için fark etmez”
Suriye’deki bütün görüşleri, dinleri, cemaatleri temsil eden bir anayasanın ve güçlü devlet kurumlarının inşa edilmesinin en önemli mesele olduğunu savunan Sreyi, laiklik veya şeriat konusundaki tartışmalara dair şunları söyledi:
“HTŞ, İslam devleti inşa etmek istiyorsa önce herkesi kapsayan anayasa inşa edilsin sonra halk düzeyinde İslam devleti isteniyorsa tamam, onlara hak veririm. Cumhurbaşkanının sakallı ya da sakalsız olması benim için fark etmez. Emin olduğumuz bir şey var, hiçbir şey sonsuz değil. Beşar Esat döneminde ‘sonsuza kadar Beşar Esat’ denirdi. Şimdi öyle bir şey yok. Bugün belki de insanların hakkını laik düzenden daha iyi karşılayan siyasal İslamcı bir hükümet gelecek. Ben liberalim, belki de liberal bir yönetim siyasal İslamcı bir yönetim kadar iyi olmayacak. Korkmuyoruz, aksine bu dönemi arzu ettiğimiz demokratik ve kurumsal yapısı güçlü devlet için, gelecek için fırsat olarak görüyoruz. Azınlık çoğunluk meselesi bütün diğer devletlerde olduğu gibi siyasi mesele. Ancak bunun için çok vakte ihtiyacımız var. Kesinlikle biz o günlere ulaştığımızı görmeyeceğiz ancak çocuklarımız için şimdiden inşa etmeye başlamamız lazım.”