Suriye’nin kuzeyindeki azınlıklar ABD’nin bölgede sürdürülebilir bir alternatif oluşturmadan Suriye’den çekilmesinin yaratacağı güvenlik boşluğunun IŞİD dahil olmak üzere aşırıcı gruplar tarafından doldurulabileceği konusunda endişeli.
Merkezi Hollanda’da bulunan ve Suriye ile Irak’taki dini azınlık gruplarından biri olan Ezidiler için adalet arayışını sürdüren Özgür Ezidi Vakfı (Free Yezidi Foundation) yaptığı yazılı açıklamada Ezidiler’in, ABD’nin Suriye’den çekilmesinin ardından kendilerine düşman olan çeşitli militan gruplardan ve diğer dini ve etnik azınlıklardan gelebilecek ciddi bir tehditle karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu.
Yazılı açıklamada “ABD güçlerinin Suriye’den erken çekilmesi yalnızca Irak ve Suriye’deki dini azınlıkları tehlikeye atmakla kalmıyor aynı zamanda IŞİD’in yeniden güçlenmesi ihtimalini de arttırıyor. Bu durum Ezidiler gibi azınlıklara yönelik varoluşsal bir tehdittir” ifadeleri kullanıldı.
VOA’ye konuşan vakfın kurucusu ve yöneticisi Pari İbrahim, Ezidiler dahil azınlık gruplarının Suriye’nin kuzeydoğusuna ve şu anda Suriye Demokratik Güçleri tarafından temizlenen ve IŞİD’in elinde kalan son bölgelerde Türkiye tarafından yapılabilecek olası bir operasyon konusunda endişeli olduklarını söyledi.
Türkiye’den gelebilecek olası bir harekata atıfta bulunan Pari İbrahim, “Koalisyon ve ABD, Suriye Demokratik Güçleri’nin Suriye’nin bir bölümünü koruyacak ve aşırıcı grupların yükselişini engelleyecek çok kültürlü ve çok etnisiteli bir oluşum olarak hayatına devam etmesini ve radikal güçlerin veya onların müttefiklerinin bölgeyi bombalamasını engelleyerek bununla mücadele edebilir” dedi.
Mensupları Suriye’nin kuzeyinde yaşayan bir diğer dini azınlık grubu olan Süryaniler de endişelerini dile getirerek uluslararası toplumdan Hristiyanlar’ın korunmasını ve yerlerinden yurtlarından olmalarının engellenmesini istedi.
Süryaniler geçtiğimiz hafta yaptıkları açıklamada “ABD’nin çekilmesinin ardından bölgede bir kaos ve güvenlik boşluğu durumu doğacaktır. O nedenle Suriye’nin kuzey doğusunda yaşayan herkes için özgür ve demokratik bir devleti güvenceye alacak uzun vadeli güvenlik düzenlemelerine ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
Suriye pek çok etnik ve dini azınlık grubuna ev sahipliği yapıyor. Ülkede azınlıkların nüfusuna ilişkin son dönemde yapılan bir sayım yok. Suriye’de en son nüfus sayımı 1985 yılında yapılmıştı.
Merkezi İngiltere’de bulunan Uluslararası Azınlık Hakları Grubu’nun tahminlerine göre, Suriye nüfusunun yüzde 75’ini Sünni Müslümanlar, yüzde 10’unu Hristiyanlar, geri kalan kısmını da Dürzi, İsmaili, Şii, Sufi, Nusayri ve Ezidi gibi diğer dini azınlıklar oluşturuyor.
Suriye’deki azınlık grupların bu uyarıları ABD liderliğindeki koalisyonun Suriye’den ekipman çekmeye başladığı bir döneme denk geldi.
IŞİD’le mücadele koalisyonu sözcülerinden Albay Sean Ryan koalisyonun Suriye’den çekilme sürecinin başladığını duyurmuş, “Operasyonel güvenlik gerekçesiyle belirli bir takvim ya da Suriye içindeki asker hareketliliğine ilişkin açıklama yapmayacağız” demişti.
Suriye’de ABD’nin yaklaşık 2 bin askeri personeli bulunuyor.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü geçtiğimiz Perşembe günü Suriye’den ekipman çekilmeye başlandığını, bu kapsamda Rimeylan ve Haseke bölgelerinde ABD üslerinden 10 zırhlı araç ve diğer ekipmanların çekildiğini duyurmuştu.
Suriye’deki azınlık grupları Türkiye’nin yapacağı olası bir operasyondan da endişeli. 2018’in Aralık ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Suriye Demokratik Güçleri’nin ana omurgasını oluşturan YPG’ye yönelik askeri bir operasyon düzenlemeyi planladığını açıklamıştı.
Erdoğan daha sonra Başkan Trump dahil ABD’li yetkililerle yapılan görüşmelere atıfta bulunarak olası operasyonu askıya aldığını söylemişti.
Türkiye YPG’yi ABD ve AB ülkelerinin terör listesinde bulunan PKK’nın Suriye uzantısı olarak görüyor. Washington ise bu YPG’yi IŞİD ile mücadelede önemli bir müttefik olarak değerlendiriyor.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Ortadoğu ziyareti sırasında Amerika’nın Suriye’den çekilme kararına rağmen IŞİD ile mücadelede kararlılığın sürdüğü mesajını vermişti.
Son olarak da ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’yi ekonomik açıdan yıkmakla tehdit etmesi, Ankara’nın sert tepkisine yol açtı ve “Suriye’nin kuzeyinde Kürt devleti kurulmasına izin verilmeyeceği” mesajı ön plana çıktı.
Trump’ın, Pazartesi sabahı paylaştığı Twitter mesajlarıyla Türkiye’yi ekonomisiyle adeta tehdit ederek, “Suriye’den çok gecikmiş geri çekilmemize başlarken, IŞİD’in hilafetinin kalıntılarını sert biçimde birçok açıdan vuruyoruz. Yeniden toparlanmaları durumunda da yakındaki üsten yeniden saldıracağız. Kürtleri vurmaları durumunda da Türkiye’yi ekonomik açıdan yıkıma uğratacağız. 20 millik (32 km) bir güvenli bölge olacak. Aynı şekilde Kürtlerin de Türkiye’yi provoke etmelerini istemiyoruz. Amerika’nın Suriye’de IŞİD’i ortadan kaldırma politikasından en büyük fayda sağlayanlar Rusya, İran ve Suriye oldu. Biz de yarar sağladık ama birliklerimizi eve döndürmenin zamanı geldi. Sonu gelmeyen savaşları durdurun!” ifadelerini kullandı.
Trump’a ilk tepkiyi Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İbrahim Kalın gösterdi. Ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da, Twitter mesajlarıyla “Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlerden değil PKK terör örgütü ve bağlantılarından rahatsız olduğunu” vurguladı.
Altun, “Bizim için esas olan ulusal güvenliğimizdir. Terörle mücadelemizi belirleyen esas unsur da budur. Terörizmin kaynağı ister ideolojik, ister dini isterse etnik olsun bizim için farketmez. Terör terördür ve kaynağında kurutulmalıdır. Türkiye Suriye’de tam da bunu yapmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürtlerin düşmanı değil, hamisidir. Türkiye’nin Kürtlerle hiçbir sorunu yoktur. Bizim meselemiz PKK terör örgütüyle ve onun Suriye’deki uzantılarıyladır. PYD ve YPG bir terör örgütüdür. Türkiye terörle mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir” mesajını paylaştı.
Bu gerilim sonrasında ise Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan bir telefon görüşmesi yaparak Suriye’deki durumu ele aldı.