Suriye’de kadınlara uygulanmış işkence: Dayak ve sistematik tecavüz

Varda Hüseyin 2015 yılından bu yana Türkiye'de yaşıyor.

Suriye’de Beşar Esat rejiminin devrilmesinin ardından rejimin baskıcı yüzü ve muhaliflere yapılan muameleler gün yüzüne çıkıyor. Yıllardır süren savaşta ölen onbinlerce insanın dışında işkencelere maruz kalanlar ve ölümün kıyısından dönenler bugün kendi hikayelerini paylaşıyor.

VOA Türkçe, Suriye’de önce kız kardeşi daha sonra da kendisi hapishaneye düşen ve sistematik işkenceye maruz kalan Varda Hüseyin’le konuştu. Hüseyin, yaralı muhaliflere yardım ettiği için hapse atılan hemşire kız kardeşini arayışının sonunda kendisine nasıl tuzak kurulup yakalandığını ve uzun süren tutukluluk sürecinde tanık olduklarını anlattı.

Your browser doesn’t support HTML5

Suriye’de kadınlara uygulanmış işkence: Dayak ve sistematik tecavüz

Varda Hüseyin: “Ben, Varda Hüseyin. Suriye'de ev hanımıydım. 2015'te buraya geldim. Buraya gelme sebebim zaten orada savaş başladıktan sonra eşim vefat etti, 2013'te vefat etmişti. Benimle kızlar kaldık orada. Kız kardeşim hapisteydi, kendisi hemşireydi, hemşirelik yapardı. Böyle sokak arası çatışmalar çıkarken o yaralılara acil müdahale yapardı. O yüzden onu yakaladılar iki sene, yedi ay kaldı hapiste. Evet onlara yardımcı oldu. Onu görmüşler. Hemen yakaladılar. Onu hapse attılar. Yani yedi ay bu şeylerde kaldı, istihbaratta oradan oraya, ondan sonra hapishanede kaldı. Merkezi, yani kadınların toplandığı yerde. Ondan sonra biz onu yedi ay aradık, bulamadık. Hiçbir haber alamadık ondan. Biz umudu kesmiştik yani artık onun için ‘öldü’ dedik. Sonra bir anda birisi internete yazmış ‘Bu kız falan filan adı neydi? Adı, falan yerde var orada bulabilirsiniz’. Ben oraya gittim baktım, bulmuştum. Yani onunla ilk defa yedi aydan sonra orada görüştüm.”

Hüseyin kız kardeşini bulduğunda yediği dayaklar ve gördüğü işkenceler yüzünden kardeşinin tanınamayacak duruma geldiğini söylüyor. Öte yandan Varda Hüseyin’in kız kardeşini bulması, aslında kendisinin de hapse atılmasına neden olan sürecin başlangıcı olacaktı.

Varda Hüseyin: “Yani o tanınmayacak duruma gelmişti. Yüzü böyle soyulmuştu. Kendisi değil gibi yani. İşkence görmüş. Kırk gün onu tek hücrede tutmuşlar soğuk su dökmüşler elektrik çarptırmışlar. Gece çok soğuk su, bu soğuk havalarda soğuk, buz gibi su dökerlermiş. Çok işkence görmüş. İşte ben ona gidip gelip, gidip gelip ziyaret ederken derken kızların (diğer) orada olduklarını bayanların aileleri bilmiyorlar. Yeni şubelerden gelenleri oraya koyuyorlar, topluyorlar. İşte aylarca haber alınamayan kızlara ben de yardımcı oldum. Onların adlarını alıp, internetten yayınladım. Kaç ay böyle sürdü. Ondan sonra beni ihbar etti birisi. Yani bu kadın, internet üzerinde şey yazıyor, kadınların isimlerini, bayanların ismini diye.”Kız kardeşinin kaldığı hapishanedeki kadınların kimler olduklarını ailelerine bilgi vermek amacıyla internette paylaşmaya başlayan Hüseyin, bir süre sonra Suriye istihbaratının dikkatini çekti. İstihbarat birimi, Hüseyin’le bir kadın hakkında bilgi almak için buluşmak istediğini söyledi ve başına silah dayayıp kafasına çuval geçirerek onu Filistin Şubesi olarak bilinen birime götürüp hapsetti.

Varda Hüseyin yaşadıklarını VOA Türkçe'ye anlattı.

Varda Hüseyin: “Yok hapishaneye değildi. O şeyde önce istihbarat şubesine götürdüler. Ben olduğum yeri bilmiyordum. Oraya ilk gittiğimde sordular bana ‘Sen nerede olduğunu biliyor musun?’, ‘Bilmiyorum’ dedim. Ben, böyle yüzüm duvarda bilmiyorum ne olduk, nereye girdik, nereye çıktık gözüm bağlı zaten. Dedi ki orası şey Filistin Şubesi ‘Buraya giren ölü çıkar ancak’ dediler. Yani ben ilk defa duyuyorum. Ben bunu duyunca böyle yere düştüm. Yani artık çok kırıldım. O gece çok şey oldum, korktum.”

Varda Hüseyin, tutuklu kaldığı 130 gün boyunca aynı yerde olduğunu, kendisinin başka bir hapishane ya da merkeze gönderilmediğini söylüyor. Ancak kaldığı yerde gördüğü ve şahit olduğu işkenceleri anlatıyor.

Varda Hüseyin: “Hapishaneye göndermediler. Orada ben, ilk gece yani akşamüstü yakaladılar beni. Ne zamana kadar bilmiyorum. Çünkü orada vakit bilmiyorum. Orada vakit, sabah mı akşam mı oldu bilmiyorum. Yani saatlerce sürdü. Orada bizi dövdüler. Yani çok şey dövdüler. Hortum var. Yeşil hortum var. Su boruları gibi demirden vurdular. Bütün vücudum mor oldu. Dişlerimi kırdılar. Parmağım da kırılmıştı. Yumruk vurdukça buralarım (yüzüm) inceldi yani çok kötü bir hale geldim. Saat kaçtı? Sabah mı, akşam mı? Gece mi bilmiyorum. Bir hafta kendime gelemedim. Nerede olduğumu bilmiyorum. Ben zaten kim işkence yapıyor görmüyorum. Gözümüz bağlı, ellerimiz de bağlı. Böyle yerde zemin kat böyle yani bir şey yok altımızda. Sadece dövüyorlar. Kim vuruyor, nasıl vuruyor, yere düşünce ayaklarıyla karnımın üstüne basıyorlar. Eziyorlar. Eziyorlar yani. Çok kanama oldu bu ezmelerde.”

Hüseyin kendisini dövenlerin bu esnada ağır hakaretler ettiklerini ve küfürlü ifadeler kullandıklarını ve hesap sorduklarını söylüyor.

Varda Hüseyin: “Küfür şeyler, çok pis sözler söylerler. ‘İşte siz neden bu işlere müdahale ediyorsunuz? Siz neden yani özgürlük istiyorsunuz? Siz neden bu şeyleri yapıyorsunuz?’. Yani bize her şeyi söylüyorlardı ama kötü. ‘Siz kötüsünüz. Siz böyle yapmamalısınız, Siz kadınsınız, ev hanımısınız. Çocuklarınıza bakın siz kendi hayatınıza bakın. Siz niye bunlara karışıyorsunuz, bu işlere? Sana ne! İnternetten sana ne bu kadınlardan? Senin kardeşin niye bu işlere karıştı mesela?’ Yani çok böyle sorular sordular.”

Sistematik işkence “Tecavüz”

Varda Hüseyin kaldıkları yerde tecavüzün de sistematik bir işkence olduğunu anlatıyor. Hüseyin çocuk yaştaki kızlara dahi tecavüz edildiğini söylüyor.

Varda Hüseyin: “Bir kadın, bir bayan geldi, 14 yaşındaydı. Ona işkence yapıldı. Evet, çok işkence yapıldı ona hem de. Onu sonra gece aldılar. Ona tecavüz yaptılar. Bayan gece çok berbat bir halde döndü. Hep üstü yırtılmış, vücudu hep yaralı çizilmiş. Yani çok çok kötü bir halde geri döndü. Bize kaldı. Kendisine gelemedi bayan. Yani bilmiyorum. Nerede olduğunu da bilmiyor zaten. Sadece ağlıyor. Bağırıyor, çağırıyor. Yani ona dokunurken sadece bağırıyor çocuk. 14 yaşında çocuktu. Ona şahit olduk.”

Hüseyin kendisiyle birlikte 50 civarında kadının kaldığı Filistin Şubesi isimli bu istihbarat biriminde diğer kadınların da sık sık tecavüze maruz kaldıklarını söylüyor.

Hüseyin kaldıkları yerde sabaha kadar işkence edilen insanlar ve tecavüze uğrayan kadınların çığlıkları yüzünden de psikolojik olarak acı çektiklerini belirtiyor.

Varda Hüseyin: “Sadece işkence vurma değil, psikolojik olarak işkence yapıldı bize. Yani mesela böyle bizim, böyle oturuyoruz biz. Bu duvar var ya duvardan, kapı koridorlarda kadınlar orada işkence yapıyorlar. Sesini duyardık biz kadınların bağırmasını duyardık. Bu sadece bir işkence. Yani tecavüz esnasında seslerini duyardık biz kadınların. Yani bu da işkence. Çocukların bağırmalarını duyardık. Çocuklar, erkek çocuklar yine bu işkence. Yani bizim sadece duvar vardı aramızda. Sesler bütün gece yani sabaha kadar bu sesleri duyardık. Ne zaman sabah oldu? Bizim tuvalete gitme iznimiz vardı iki defa. Bir sabah, bir akşam. Bu kadar. Sabah oldu tuvalet zamanı. Bu kadar. Tuvalete giderken bu koridorları bütün kan, işkence şeylerini görürdük. Ama burada insanları boşaltırlardı. Sadece şeyleri kalırdı, izleri kalırdı yani yerinde.”

Varda Hüseyin, Özgür Suriye Ordusu’yla rejim güçleri arasında yapılan bir anlaşma sonucu, 130 gün sonra serbest kaldığını söylüyor. Hüseyin’in 22 Eylül 2014’te başlayan hapishane süreci, 31 Ocak 2015 akşamı sona eriyor. Özgür Suriye Ordusu’ndan bir birimin elindeki silahları teslim etmesi karşılığı serbest kaldığını kendisiyle birlikte hemşire olan ve 2 yıldan fazla süre tutuklu olan kız kardeşinin de bırakıldığını söylüyor.

Varda Hüseyin, kızlarından birinin tedavisi nedeniyle şu an Suriye'ye dönemeyeceklerini ama dönmek istediklerini söylüyor.

İki kız kardeş aileleriyle birlikte serbest kalmalarının hemen ardından Türkiye’ye kaçıyorlar. Hüseyin, bugün İstanbul’da kızlarıyla birlikte yaşıyor. Kız kardeşi de Şanlıurfa’da. Akraba ve komşularının büyük çoğunluğunu savaşta kaybeden, Şam’da yaşadığı evinin şu an ne durumda olduğunu bilmediğini söyleyen Varda Hüseyin, büyük kızının böbrek rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğünü, Suriye’de hastaneler ve okullar yeniden işlemeye başlayınca ülkesine geri döneceğini söylüyor.

Ancak o zamana kadar Hüseyin Türkiye’de göçmen kadınlara yardım amacıyla kurulmuş Dünya Eşitlik Derneği’nin de hem kurucu üyeliğini hem yönetim kurulu üyeliğini yapıyor. Dernek, Afganistan ve Suriye gibi ülkelerden Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan kadınlara yardımcı oluyor, eğitimler ve seminerler düzenliyor.

İlgili Haberler Suriye’de hapishaneden 21 yıl sonra kurtulan Türk mahkum VOA Türkçe’ye konuştu: “Ailem beni öldü biliyordu, çocuklarımı tanıyamadım”