Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü uzmanı Aaron Zelin, Nusra Cephesi’nin, El Kaide’nin aşırı islam yorumunu Suriyeliler’e empoze etmek istemesinin geri tepebileceğini söylüyor
Suriye’nin İslamcı ana isyancı grubunun başındaki liderin El Kaide’ye bağlılık yemini etmesi, Beşar Esat devrildiği takdirde ülkenin nasıl yönetileceği konusunda ılımlı isyancılarla köktendinciler arasındaki anlaşmazlığı daha da derinleştiriyor.
Nusra Cephesi lideri Muhammed El Golani El Kaide’nin internet sitesinde yayınladığı sesli mesajda, El Kaide Lideri Ayman El Zevahiri’ye bağlılık yemini ediyor.
Golani ayrıca örgötünün El Kaide’nin merkezi Irak’ta bulunan AQI kolundan lojistik destek ve eğitim aldığını kabul ediyor, AQI’ın başarılarından duyduğu gururu da dile getiriyor, ancak iki grubun “Irak İslam Devleti ve Levent” adı altında birleşildiğini ilan etmeden önce kendisine danışmadığını söylüyor.
AQI’ın başındaki isim Ebubekir El Bağdadi internette yayınlanan ayrı bir sesli mesajda bu ittifakı doğruladı.
Zevahiri kendi internet sitesinde yayınladığı mesajda militanlarına seslenerek Suriye’de bir İslam Devleti kurulması çağrısında bulundu.
Amerika, Nusra cephesinin El Kaide ile bağlantısını geçen Aralık ayında ortaya çıkardı. Washington, El Nusra’nın AQI tarafından “kendi kötü emelleri için Suriye halkının haklarını gasp etmek amacıyla kurulan terörist bir örgüt” olduğunu açıkladı.
Washington Enstitüsü Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü uzmanlarından Aaron Zelin, AQI’ın Nusra cephesine yön verdiğini kabul ettiğini, çünkü Suriye’deki durumunun çok güçlendiğini, bu yüzden kendini güvende hissettiğini söylüyor.
Geçtiğimiz yıl Nusra cephesi militanları, Esat hükümetinin kontrolundaki bazı kent ve bölgeleri ele geçirerek oldukça güçlendi. Grubun intihar bombacıları çok sayıda Suriyeli askerle yetkiliyi öldürdü.
Aaron Zelin, Nusra savaşçılarının yerel yönetimlerde sorumluluk üstlenerek isyancıların kontrolundaki kuzey ve doğu bölgelerinde halkın desteğini de aldığını belirtiyor.
Zelin, “Bazı hizmetleri piyasanın altında fiyatlara sunan ve bunu adil bir şekilde yapan kişiler olarak görülüyorlar. Bunun karşılığında isyan ortamında olumlu bir güç olarak görünerek halkın takdirini kazanıyorlar” diyor.
Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü uzmanı Benedetta Berti, AQI’ın desteğinin Suriye muhalefetindeki daha az donanımlı ve laik oluşumlar arasında Nusra cephesini üstün kıldığını söylüyor.
Ancak Berti, grubun başarısını, Esat’ın devrilmesine yardım etmek amacıyla Suriye’deki İslamcılar’a silah gönderen Katar ve Suudi Arabistan gibi Sünni ağırlıklı ülkelere borçlu olduğunu söylüyor. Şii ağırlıklı İran ise Esat’ı destekliyor.
Berti, “Bu, çok sayıda faktörü biraraya getiriyor. Irak’taki El Kaide ile işbirliği yapıyorlar, bu da İslamcı gruplara daha iyi silahların gelmesini sağlıyor ve iç discipline çok yüksek seviyede uyum göstermeleri de başarılı olmalarını sağlıyor” diyor.
Nusra cephesi lideri Golani sesli mesajında, grubundaki isyancıların kendi bayrakları altında savaşmayı sürdürerek AQI’dan bağımsızlıklarını korumak istediklerini gösterdiğini söyledi.
Washington Enstitüsü uzmanı Aaron Zelin, Nusra isyancılarının Suriye’deki El Kaide olarak anılmaktan kaçındığına dikkati çekiyor. Bunun nedeni, el Kaide uzantısı AQI’ın Irak’ta son yıllarda çok sayıda Iraklı’yı özellikle de Şiiler’i hedef alan ve sivil ölümlere yol açan saldırılarda imzasının olması.
Berti, ayrıca Nusra cephesinin uluslararası İslami bir gündemden ziyade kendini Suriye’ye adamış bir oluşum olarak sunmaya çalıştığını vurguluyor.
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü uzmanı Zelin, Nusra Cephesi’nin, El Kaide’nin aşırı islam yorumunu Suriyeliler’e empoze etmek istemesinin geri tepebileceğini belirtiyor: “Alkol yasağı, kadınların tamamen kapanması ve daha birçok zorlamaya karşı Suriye’de şimdiden küçük bir tepki oluşmuş durumda. Ancak bu tepki henüz büyük boyutta değil.”
Tel Aviv Üniversitesi uzmanı Berti, radikal İslamcılar daha güçlü bir şekilde büyümeyi sürdürürse, düzenli ve barışçı bir geçiş isteyen ılımlı ve laik Suriyeli isyancılar için hayatın kabusa dönüşebileceğini söylüyor.
Berti, “Bir yanda Suriye Muhalafet Koalisyonu lideri El Katip’in mülakatlarını okuyup çoğulcu, azınlıklara saygılı, demokratik bir ülke vizyonuyla karşılaşırken, diğer yanda El Nusra Cephesi’nin açıklamalarındaki Suriye için yayınladıkları görüşlerin bunun tam da tersi olduğunu görebilirsiniz” diyor.
Berti, önümüzdeki günlerde, bu iki birbirinden farklı görüşün varlığının, Esat sonrası ılımlı Suriye muhalefetini kaygılandıracak sorunlardan biri olarak ortaya çıkabileceğine de dikkati çekiyor.
Nusra Cephesi lideri Muhammed El Golani El Kaide’nin internet sitesinde yayınladığı sesli mesajda, El Kaide Lideri Ayman El Zevahiri’ye bağlılık yemini ediyor.
Golani ayrıca örgötünün El Kaide’nin merkezi Irak’ta bulunan AQI kolundan lojistik destek ve eğitim aldığını kabul ediyor, AQI’ın başarılarından duyduğu gururu da dile getiriyor, ancak iki grubun “Irak İslam Devleti ve Levent” adı altında birleşildiğini ilan etmeden önce kendisine danışmadığını söylüyor.
AQI’ın başındaki isim Ebubekir El Bağdadi internette yayınlanan ayrı bir sesli mesajda bu ittifakı doğruladı.
Zevahiri kendi internet sitesinde yayınladığı mesajda militanlarına seslenerek Suriye’de bir İslam Devleti kurulması çağrısında bulundu.
Amerika, Nusra cephesinin El Kaide ile bağlantısını geçen Aralık ayında ortaya çıkardı. Washington, El Nusra’nın AQI tarafından “kendi kötü emelleri için Suriye halkının haklarını gasp etmek amacıyla kurulan terörist bir örgüt” olduğunu açıkladı.
Washington Enstitüsü Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü uzmanlarından Aaron Zelin, AQI’ın Nusra cephesine yön verdiğini kabul ettiğini, çünkü Suriye’deki durumunun çok güçlendiğini, bu yüzden kendini güvende hissettiğini söylüyor.
Geçtiğimiz yıl Nusra cephesi militanları, Esat hükümetinin kontrolundaki bazı kent ve bölgeleri ele geçirerek oldukça güçlendi. Grubun intihar bombacıları çok sayıda Suriyeli askerle yetkiliyi öldürdü.
Aaron Zelin, Nusra savaşçılarının yerel yönetimlerde sorumluluk üstlenerek isyancıların kontrolundaki kuzey ve doğu bölgelerinde halkın desteğini de aldığını belirtiyor.
Zelin, “Bazı hizmetleri piyasanın altında fiyatlara sunan ve bunu adil bir şekilde yapan kişiler olarak görülüyorlar. Bunun karşılığında isyan ortamında olumlu bir güç olarak görünerek halkın takdirini kazanıyorlar” diyor.
Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü uzmanı Benedetta Berti, AQI’ın desteğinin Suriye muhalefetindeki daha az donanımlı ve laik oluşumlar arasında Nusra cephesini üstün kıldığını söylüyor.
Ancak Berti, grubun başarısını, Esat’ın devrilmesine yardım etmek amacıyla Suriye’deki İslamcılar’a silah gönderen Katar ve Suudi Arabistan gibi Sünni ağırlıklı ülkelere borçlu olduğunu söylüyor. Şii ağırlıklı İran ise Esat’ı destekliyor.
Berti, “Bu, çok sayıda faktörü biraraya getiriyor. Irak’taki El Kaide ile işbirliği yapıyorlar, bu da İslamcı gruplara daha iyi silahların gelmesini sağlıyor ve iç discipline çok yüksek seviyede uyum göstermeleri de başarılı olmalarını sağlıyor” diyor.
Nusra cephesi lideri Golani sesli mesajında, grubundaki isyancıların kendi bayrakları altında savaşmayı sürdürerek AQI’dan bağımsızlıklarını korumak istediklerini gösterdiğini söyledi.
Washington Enstitüsü uzmanı Aaron Zelin, Nusra isyancılarının Suriye’deki El Kaide olarak anılmaktan kaçındığına dikkati çekiyor. Bunun nedeni, el Kaide uzantısı AQI’ın Irak’ta son yıllarda çok sayıda Iraklı’yı özellikle de Şiiler’i hedef alan ve sivil ölümlere yol açan saldırılarda imzasının olması.
Berti, ayrıca Nusra cephesinin uluslararası İslami bir gündemden ziyade kendini Suriye’ye adamış bir oluşum olarak sunmaya çalıştığını vurguluyor.
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü uzmanı Zelin, Nusra Cephesi’nin, El Kaide’nin aşırı islam yorumunu Suriyeliler’e empoze etmek istemesinin geri tepebileceğini belirtiyor: “Alkol yasağı, kadınların tamamen kapanması ve daha birçok zorlamaya karşı Suriye’de şimdiden küçük bir tepki oluşmuş durumda. Ancak bu tepki henüz büyük boyutta değil.”
Tel Aviv Üniversitesi uzmanı Berti, radikal İslamcılar daha güçlü bir şekilde büyümeyi sürdürürse, düzenli ve barışçı bir geçiş isteyen ılımlı ve laik Suriyeli isyancılar için hayatın kabusa dönüşebileceğini söylüyor.
Berti, “Bir yanda Suriye Muhalafet Koalisyonu lideri El Katip’in mülakatlarını okuyup çoğulcu, azınlıklara saygılı, demokratik bir ülke vizyonuyla karşılaşırken, diğer yanda El Nusra Cephesi’nin açıklamalarındaki Suriye için yayınladıkları görüşlerin bunun tam da tersi olduğunu görebilirsiniz” diyor.
Berti, önümüzdeki günlerde, bu iki birbirinden farklı görüşün varlığının, Esat sonrası ılımlı Suriye muhalefetini kaygılandıracak sorunlardan biri olarak ortaya çıkabileceğine de dikkati çekiyor.