6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde dört ilde sağlık merkezleri ciddi hasar aldı. Bölgede sağlık sisteminin toparlanması için çalışılsa da depremin üzerinden geçen bir yılda yatak kapasitesi ve tıbbi hizmetlere erişim hala yetersiz.
Bölgedeki uzmanlar, bu koşullarda sağlık çalışanlarının deprem travmasına yoğun çalışma koşulları eklendiğini belirtiyor ve binalar kadar sağlık çalışanlarına da “güçlendirme” talep ediyor.
Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) 6’ncı Ay Deprem Raporu’na göre, deprem bölgesinin genelinde Sağlık Bakanlığı’na ait 27, üniversitelere ait 6 ve özel sektöre ait 9 olmak üzere toplam 42 hastane binası ağır ve orta hasarlı olarak belirlendi. Depremde 63 hekim hayatını kaybetti, beş hekimin cesetlerine ulaşılamadı. Çok sayıda sağlık çalışanı da hayatını kaybetti.
Sağlık Bakanlığı’nda 75, üniversitelerde 12 ve özel sektörde yedi olmak üzere toplam 94 hastane az hasarlı olarak bildirildi.
Deprem bölgesinde sağlık merkezleri ve hastanelerde yaşanan hasarlar telafi edildi mi?
TTB raporuna göreDepremden önce Kahramanmaraş’ta 1 milyon 177 bin kişi yaşıyordu. Hastane sayısı 19, birinci basamak sağlık tesisi sayısı 329’du. Bazı araştırmalara, hekim başına düşen kişi sayısı kamu hastanelerinde 746, birinci basamak sağlık tesisi başına düşen kişi sayısı 3 bin 579 olarak yansıdı. Göçmen sağlığı merkezlerinin sayısı beşti. 10 Şubat 2023 tarihli resmi verilere göre depremde kentte 12 bin 622 kişi hayatını kaybetti, bu kişilerden 94’ü kamuda olmak üzere 101’i sağlık çalışanıydı.
Kentte iki yıllık şehir hastanesi depremde hasar aldı, 600 yatak kapasitesi şu an kullanılamıyor. İki özel hastane depremde yıkıldı, beş hastane ağır hasarlı, yedi hastane az hasarlı, dört hastane hafif hasarlı. TTB Maraş’ta ciddi anlamda yoğun bakım yatağı sorunu olduğunu vurguluyor.
Çalışır durumdaki Kahramanmaraş Tıp Fakültesi’nde Pediatri Ana Bilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Sadık Yurttutan, 150 yoğun bakım yatağı ile 600 yatak kapasitesi olan tıp fakültesi hastanesinin kent merkezindeki yaklaşık 650 -700 bin nüfusa hizmet verdiğini belirterek, “Şehirden deprem sonrası göç fazla değil, şehrin sağlık talebi azalmadı güçlü bir şekilde devam ediyor ve sağlık çalışanlarında ciddi bir iş yükü var” dedi.
VOA Türkçe'ye konuşan Yurttutan, buna karşın kentten hekim ve sağlık çalışanı göçü yaşandığını ve bunun zorunlu hizmet ve atamalarla kapatılmaya çalışıldığını, en büyük problemin kente gelen sağlık personelinin çalışacak bir hastanesinin olmaması olduğunu kaydetti.
Yurttutan, “Yeni başlanan hastanelerin tamamlanıp halkın hizmetine girmesi sonbahardan önce olmayacak gibi görünüyor. Önümüzdeki yedi, sekiz ay bir umut ışığı yok” dedi.
“Hasta bakım kalitesi, hastanın sağlığa erişim koşulları ve hasta başına düşen hekim sayısı deprem öncesinin çok uzağında. Buradan ayrılmayan sağlık çalışanlarının da birer depremzede olduğu düşünülürse tablo daha iyi anlaşılabilir” diyen Yurttutan, “Kaos olan bir yerde hasta ve sağlık çalışanının psikolojisinin normal olmasından bahsedilemez. Sıkıntılar yaşıyoruz. Otoritenin buna kısa, orta ve uzun vadeli çözümlerini somut bir şekilde ortaya koyması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Necip Fazıl Şehir Hastanesi’nde onarım yıkımdan pahalı olabilir, kararı Bakanlık verecek”
CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, “Çok genç olan Necip Fazıl Şehir Hastanesi’nin fay hattına ve bataklığa yapılmasının sorunlu olduğu inşaat zamanında dile getirildi ama bilim insanları bu süreçte dinlenmedi ve yüksek maliyetiyle hastane şu an kullanılamaz durumda ve yeni hastane planları havada uçuyor, AKP kendine yeni müteahhitler arıyor ama kimse maliyet hesabı vermiyor” dedi.
“Vatandaş eski devlet hastanesine mahkum oldu. Şu an orada üç kişilik odada yedi kişi kalıyor” diyen Öztunç, yeni yapılan acil durum hastanesinin de yine zemin sıvılaşmasının en yoğun olduğu otogar bölgesinde olmasını eleştirdi.
Kahramanmaraş Valisi Mükerrem Ünlüer, iddialar hakkında VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı. Necip Fazıl Şehir Hastanesi için Sağlık Bakanlığı tarafından Gazi Üniversitesi’ne deprem testi yaptırıldığını aktaran Ünlüer, test sonuçlarına göre, “binanın yataklı servislerinin ve bazı bloklarının güçlendirme ile kullanılabileceğini ancak hastane yapılarında güçlendirmenin yeniden yapım maliyetine oranla yüzde 50 bir maliyet oluşturacağının” ortaya çıktığı paylaştı.
“Yıkım yada güçlendirme yapılması kararı için güçlendirme maliyeti analizinin başlatıldığını belirten Kahramanmaraş Valisi, “Yapılacak analiz sonucuna göre yıkım yada güçlendirme kararı Sağlık Bakanlığı tarafından verilecek” dedi.
İl genelinde deprem öncesi 639 özel yatak kapasitesi olduğunu bugün ise bu sayının 558 olduğu bilgisini paylaşan Vali Ünlüer, “İlimizde kamuya ait deprem sonrası toplam 628 yatak kaybı oluşmuştur” dedi. Beş yeni hastanenin yapımına başlandığını aktaran Vali, “Yatırım programına alınan 1000 Yataklı Şehir Hastanesi proje aşamasındadır” dedi.
Kahramanmaraş İl Sağlık Müdürü Dr. Ali Nuri Öksüz depremden sonra istifa etmiş, yeni atama dört ay sonra yapılabilmişti.
“COVID’de cilası dökülen Adıyaman’ın sağlık sistemi, depremde enkaz altında kaldı”
Adıyaman’da depremden önce 635 binden fazla nüfus için ilçelerdeki ve özeller dahil 10 hastane, 125 birinci basamak sağlık tesisi (BBST) vardı.
VOA Türkçe’nin ulaştığı bazı raporlara göre, BBST başına düşen kişi sayısı 5 bin 81, hekim başına düşen kişi sayısı 719’du. Göçmen sağlığı merkeziyse tekti. Kentte 8 bin 387 kişinin depremde hayatını kaybettiği açıklandı.
Adıyaman sağlık altyapısının depremden önce de çok yetersiz olduğunu savunan Adıyaman Sağlık Emekçileri Sendikası Eş Başkanı İbrahim Halil Aydın, VOA Türkçe’ye kentteki durumu değerlendirdi.
“Depremden önce 82. Yıl ve Adıyaman hastaneleri kapatılıp eğitim araştırmaya taşınmıştı. Bu da ister istemez kamu hastanelerine erişim sorunu yaratıyordu. Depremde eğitim araştırma zarar gördü ve deprem döneminde sadece acilde hizmet verdi. Şimdi ise deprem öncesi kapasitesinde devam ediyor” diyen Aydın, “Ancak bu da 600 bini aşan nüfusun tek hastaneye mahkum olması demek. Depremle birlikte bir kadın doğum ve çocuk hastanesi ağır hasarlı olarak kullanılamaz durumda” diye konuştu.
“Adıyaman Devlet Hastanesi acil ve poliklinikler altı, yedi yıllıktı ve 82. Yıl Hastanesi’nde güçlendirmeler yapılmıştı. Bu hastaneleri yıktılar ve sağlık hizmetini depremden önce tek bir hastaneye taşıdılar. ‘Yıkılmamış olsaydı oralar kullanılabilir miydi’ sorusunu hep kendime sordum ama yenisi kullanılamadı” diyen Yılmaz, “COVID’de Adıyaman sağlık altyapının cilası döküldü, depremde de kent sağlık altyapısı enkaz altında kaldı” görüşünü savunuyor.
Bu sebeplerle depremin etkilerinin hala atlatılamamış olduğunu belirten Aydın, “Sağlık çalışanlarına psikolojik destek verilmedi. Sağlıkçıların bunca yaşanandan sonra eskisi gibi tam performans çalışması beklenemez. Kentten göç eden sağlık emekçileri var. Bu nedenle bazı servisler uzun süre hizmet veremedi. Bazı poliklinikler şu an yok, onkoloji ve hematoloji doktorumuz yakın zamanda geldi” dedi.
Aile sağlığı merkezlerinin (ASM), depremin ilk aylarında çalışamaz durumda olduğunu ve çoğunun ciddi hasar aldığını söyleyen Aydın, “Çoğu, binaların bodrum katları ve giriş katlarına yapılmıştı ve bu nedenle yıkımdan ağır etkilendi. Afet sonrası dönemlerde birici basamak sağlık çok önemlidir; enfeksiyon, hijyen, çocuk aşılama, gebe takibini kapsar. Bu merkezler hizmet veremediği için hepsi aksadı” dedi.
“Şehrin yüzde 70’i, 21 metrekare plastikte yaşıyor”
Sağlık çalışanlarının da birer depremzede olduğunun unutulduğunu söyleyen Aydın, “İlk anlardan itibaren hastanelere koşan sağlıkçılardı. O travmayı kendisi atlatmadan hastaneye çağrılan sağlıkçılar için tanık oldukları da eklenince çok ağır koşullar oluştu. Buradaki sağlık çalışanlarına belli bir süre izin verilip depremi yaşamayan illerden sağlık çalışanlarıyla bu kapatılabilirdi. Maalesef bu olmadı” dedi.
Sağlığın sağlık kurumlarıyla sınırlandırılmaması gerektiğini belirten Aydın, “Yaşamın her anı sağlıktır, insanların bugün (uygun) yaşam koşulları yok. Şehrin yüzde 70’i, 21 metrekare pratikte yaşıyor. Burada nasıl sağlıklı bir ortam olabilir” diye sordu.
“Kentte travmalara dair psikolojik destek çok yetersiz, sonra yıkıma tanıklık edildi ve bu travmayı tetikliyor. Toz, asbest, kanalizasyon ve onarılamayan su altyapısı sorunu ile kentte sağlıktan bahsetmek çok zor. Hala musluklarımızdan çamur akıyor” dedi.
VOA Türkçe kentte henüz tamamlanmayan su altyapısını ve çamur akan suları yerinde gördü.
Hatay’da 245 sağlık emekçisi hayatını kaybetti, beş hastane yıkıldı
Hatay’da depremden önce 12 hastane ve 680 birinci basamak sağlık tesisi, 1 milyon 686 bin kişiye hizmet veriyordu. Hekim başına düşen kişi sayısı 711 iken, 17 göçmen sağlığı merkezi bulunuyordu. Resmi rakamlara göre, 6 Şubat depremlerinde 23 bin 65 kişi hayatını kaybetti. Hatay Sağlık Müdürlüğü ve Hatay Tabip Odası’ndan elde edilen verilere göre, 245 sağlık emekçisi hayatını kaybetti.
Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Sami Reyhan depremden sonra kentte ayakta kalan tek özel hastane olduğunu belirti ve ekledi: “Hatay’da ikisi kamu üç özel hastane yıkıldı. Bir tane kadın doğum ve çocukta hizmet veren hastanemiz ayakta kaldı. Herkese başlarda buralarda bakıldı. Sonra sahra hastanesi ve Defne Hastanesi kuruldu ve onlar da aktif hasta bakıyor” dedi.
Buralara ulaşım güçlüğünden bahseden Reyhan, Defne Hastanesi’nin kent merkezinin uzağına kurulmasının erişim zorluğu yarattığını vurguladı. 200’e yakın konteyner kentte yüzlerce kişinin yaşadığını belirten Reyhan, yaşam koşullarının güçlüğünün sağlık hizmetine duyulan ihtiyacı arttırdığını söyledi. Reyhan, erişim sorunun çözüm beklediğini de dile getirdi.
Kentte 196 ASM’den 57’si yıkıldı ya da ağır hasarla kullanılamaz hale geldi. ASM’lerde ilk dönemde ilk yardımın dahi aksadığını, ilerleyen aylarda aşılama ve gebe izlemlerinde boşluklar doğduğunu söyleyen Reyhan, ASM’lerin hala konteynerlerde hizmet vermeye çalıştığını belirtti. TTB ve diğer sivil toplum örgütleri de kentte çalışmalarını konteynerlerde sürdürüyor. Kentte sıklıkla kesinlen elektrik, bu yeni yaşam alanlarında ısınma sorununu ortaya çıkarıyor.
AFAD kaynakları VOA Türkçe’ye, Hatay’da 215 bin 184 kişinin konteynerlerde kaldığını, bunun 14 bin 664’ünün dağıtılan bireysel konteynerler olduğunu söyledi. 6 Şubat’ın yıldönümünde Hatay’da kurulan konteyner kent sayısı 199’a ulaştı.
Sami Reyhan ayrıca, “300 yatak kapasiteli Defne Devlet Hastanesi yeni açıldı. 96 konteynerden oluşan 54 yataklı Kocaeli Hastanesi ve sahra hastanesi açıldı ama sahra hastanesinde hizmet şartları çok zor çünkü çadırlarda, konteynerlerde bir hastanenin hizmet vermesi kolay değil” dedi.
Kentten hekim göçüne de dikkat çeken Reyhan, “Defne’de daha çok dışarıdan yeni gelen hekimler var buranın hekimleri maalesef büyük oranda göç etti. Kentte 125 aile hekiminden 80 aile hekimi kaldı. ASM’lerde hemşire eksiğimiz var” dedi.
ABD, Hatay’a 100 yataklı sahra hastanesi kurdu. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake’in katılımıyla açılan hastane Sağlık Bakanlığı’na devredildi.
Antakya Gülderen’de 400 yataklı Eğitim Araştırma Hastanesi’nin önümüzdeki günlerde açılması bekleniyor.
Malatya’da hastaneler ayakta kaldı ancak sağlık müdürlükleri hasar aldı.