Evlerinde mülteci barındıran İngiliz aile, haftasonu tatili dönüşünde eve soyguncuların girdiğini farketti. Değerli eşyalarının yerli yerinde durduğunu görünce de misafir gibi ağırladıkları Afrikalı mülteciye teşekkür ettiler. Mültecinin varlığı, eve girenleri korkutmuş ve soygunun büyümesini engellemişti.
Ev sahibi Catharine Elliot, "Bizimle yaşayan Eritreli sığınmacı misafirimiz, işindeki gece vardiyasından gece yarısı 2 civarı döndüğünde üst kata çıkmış ve bu odada saklananlar soygunu yarım bırakıp gitmiş. Şanslıyız, çünkü içinde maddi değersiz süs eşyası bulunan bir kasa, biraz para ve kol düğmeleriyle birlikte kaçıp gitmişler. Başka bir kayıp yok," diyor.
Elliot ailesi mültecileri yıllardır evlerinde misafir ediyor. Eritreli Mengistab da onlardan biri. Zamanında Nazi Almanyası’ndan kaçıp kendileri de İngiltere’ye sığındıklarında başkalarından gördükleri yardım, bu ailenin kapılarını mültecilere açık tutmasının nedeni. Yani bir nevi, gördükleri iyiliğin karşılığını ödemek istiyorlar. Şans eseri de olsa şimdi de yaptıkları iyiliğin karşılığını gördüklerine inanıyorlar.
Elliot, "Burada duvarın içine yerleştirilmiş çok küçük bir kasa vardı. Bu aynanın arkasına gizlenmiş. Oysa anahtarı da mücevher kutusundaydı üstelik üzerinde kasa anahtarı diye de yazıyordu. Yine de kasayı yerinden söküp götürmek istemişler. Halbuki boştu. Gidip bir yerde açtıklarında hayal kırıklığına uğramışlardır. Burada bununla uğraşıp zaman kaybetmiş ve başka bir şey çalmaya fırsat bulamamışlar. Zaten sonra Mengistab gelip onları korkutmuş ve elleri boş kaçıp gitmişler," şeklinde konuştu.
Catharine Elliot çalmak üzere bir araya getirdikleri eşyalar arasında baba yadigarı bir nişandan bahsederken sesi titriyor. Maddi değeri yok ama yargıç olan babasına kraliçenin verdiği bir nişan olduğu için manevi değeri çok yüksek. Eşi Charles Elliot’un eski eşine ait bir kaç takının kasayla birlikte çalınması oğullarını çok üzmüş.
Catherine Elliot evlerindeki misafir mülteci olmasa, haftasonu boyunca hırsızların evdeki herşeyi çalacağından emin. Evsahibi, onlar gelmeden Mengistab’ın polisi aramamakla da iyi ettiğini düşünüyor: "Neden hemen polisi aramadığını bilmiyorum ama, evde badana yaptıracağımız için her yer, her yerdeydi zaten. Pek İngilizce konuşamıyor. Eğer arasaydı iletişim kuramayabilirdi. Soyguncunun kendisi olmadığını bile anlatamazdı. Zaten pek birşey farketmedi. Boyacılar sabah sekizde, biz de dokuzda döndük. Saat 10’da da polis geldi. Yani zaman kaybetmedik."
Elliotlar, Birleşmiş Milletler’in ‘Her Evde Bir Mülteci’ programının en sadık destekçilerinden. Bununla da gurur duyuyorlar. Topluma bir borç ödeme şeklinde başlattıkları iyilikseverliğin bu kadar erken faydasını görmüş olmaları, ayrıca bir neden olmuş onlar için yeni mültecileri evlerine alma açısından. Bu, tam bir ‘iyilik yap, iyilik bul’ olayı.