Sivil Toplum Kuruluşlarından Paris İklim Anlaşması Çağrısı 

ABD Başkanı Joe Biden’ın 22-23 Nisan’da ev sahipliği yapacağı ve Türkiye’nin de davetli olduğu İklim Zirvesi öncesinde sivil toplum kuruluşları Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylaması çağrısında bulundu. Çağrıyı yapan sivil toplum kuruluşları arasında 350.org, CAN Europe, Change.org, Doğa Derneği, SEFIA, TEMA Vakfı, WWF-Türkiye, Yuva Derneği ve Greenpeace Akdeniz yer alıyor.

Paris Anlaşması, iklim krizinin önüne geçmek amacıyla 197 ülke tarafından imzalandı. 2016 tarihli Anlaşma, iklim krizinin önüne geçmek için küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı amaçlıyor. Anlaşmayı imzalayan 197 ülkeden altısı henüz onaylamadı. Bu ülkeler arasında Türkiye de var. Biden’ın İklim Zirvesi’ne davet ettiği 40 ülke arasında anlaşmayı onaylamayan tek ülke Türkiye.

“Türkiye, iklim politikasının belirlenmesinde lider ülkeler arasında olmalı”

Sivil toplum kuruluşları, zirve öncesinde Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olacağını duyurarak, küresel iklim politikalarının şekillenmesinde liderliğe aday olmasını ve en az diğer dünya liderleri kadar karar verici konumda olmasını talep etti.

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem, “Dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olan ülkemizin, son zamanlarda hız kazanan düşük karbon ekonomisine geçiş ve enerji dönüşümü sürecinin dışında kalması beklenemez. Bu doğrultuda, Türkiye’nin de Paris Anlaşması’na taraf olarak; güçlü bir emisyon azaltım hedefi ortaya koyması ve kömürden çıkışı önceliklendiren bütüncül bir politika çerçevesinde iklim krizi ile mücadelede kararlılık sergilemesi gerekiyor” dedi.

“Bu zirve bir fırsat olarak değerlendirilmeli”

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç, “Türkiye’nin, dünyadaki iklim politikalarının belirlenmesinde lider ülkeler arasında olması önemli. Uluslararası ticaret ve finans, bugün yeşil kalkınma stratejileri üzerinden yeniden tanımlanırken ülkeler iklim politikalarını da bu gerçek doğrultusunda belirliyor. Küresel iklim politikalarının şekillenmesinde karar vericiler arasında yer almak için, Kasım ayında gerçekleştirilecek BM İklim Konferansı öncesi bu zirve bir fırsat olarak değerlendirilmeli. Dünya’nın en büyük 20 ekonomisinden biri olan Türkiye, vakit kaybetmeden Paris Anlaşması’nı onaylayarak ilk adımı atmalı ve yeni düzen içerisinde yerini almalı” görüşünü dile getirdi.

TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Ceren Pınar Gayretli, “Türkiye; Irak, İran, Eritre, Libya ve Yemen’le birlikte Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak yürürlüğe koymayan son altı ülke arasında yer almaktadır. Türkiye'nin sözleşmeye taraf olan diğer 191 ülke gibi Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak yürürlüğe koyması ve sera gazı azaltım taahhütlerini iyileştirmesi gerekmektedir. Türkiye, Paris İklim Anlaşması'nı onaylamamaya devam ettiği takdirde; siyasetin, ticaretin ve ekonominin geleceğinin çerçevesini çizen ülkelerin dışında kalacak. Türkiye'nin bir an önce Paris İklim Anlaşması'nı onaylayıp, iklim hedeflerini güçlendirerek küresel çalışmaların liderleri arasında yer almasını talep ediyoruz” ifadesini kullandı.

Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Lideri Burcu Ünal, "Pandemi ile acı bir şekilde de olsa hepimizin aynı gemide olduğunu tecrübe ettik. İklim krizi ile mücadelede de hiçbir ülkenin tek başına kurtuluş şansı yok. Tüm dünya daha fazla zaman kaybetmeden birlikte harekete geçmeli. Bu birlik için de şu an elimizdeki en büyük koz Paris İklim Anlaşması. İklim krizinin, aşırı hava olayları ile maalesef günlük hayatın bir parçası haline geldiği Türkiye de hızla Paris İklim Anlaşması'nı onaylayarak; eski ve kirli enerji üretim biçimlerini terk edip yüzünü yenilenebilir enerjiye çevirmeli. İklim krizi ile mücadelede dünya liderleri arasında yerini alma şansına sırtını dönmemeli" diye konuştu.

“Yanlış politikaların değiştirilmesi bir tercih değil, zorunluluk”

Doğa Derneği Başkanı Dicle Tuba Kılıç ise şunları söyledi: “Türkiye, yaşadığı kuraklıklar, seller, fırtınalar yoluyla iklim krizini çok daha yakından tanıdı. Yıllardır süregelen yanlış su, tarım ve enerji politikalarını değiştirme yönünde karar alınması artık bir tercih değil zorunluluk. Paris Anlaşması’nın imzalanmasıyla bu değişimi başlatabilir, katılımcı ve kalıcı çözümler geliştirerek dünyada önemli bir konuma gelebilir. Binlerce yıldır çeşitli iklim koşullarına uyum sağlamış kadim üretimlerin sürdüğü coğrafyamızdan iklim krizine uyum sağlamak için öğrenecek çok şeyimiz var.”

47 sivil toplum kuruluşu, küresel sıcaklık artışını iki derecenin altında tutmayı amaçlayan Paris Anlaşması’nı Türkiye’nin de onaylaması için TBMM’ye iletilecek bir imza kampanyası başlatmıştı. İmza kampanyasına bugüne kadar 15 bin kişi katıldı.

Biden dönemiyle birlikte politika değişikliği

Ülkeleri gelişmişlik düzeylerine göre dörde ayıran bu anlaşmayı Türkiye’nin onaylamamasındaki en önemli etken, Türkiye’nin gelişmiş ülke olarak tanımlanması. Ankara’ya göre bu durum, Türkiye’ye gelişmiş ülkelerle aynı sorumlulukları yüklerken, gelişmekte olan ülkelere yönelik finansal desteklerden de uzak tutuyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump, anlaşma çerçevesinde öngörülen iklim kriziyle mücadele planlarının fazla maliyetli olacağını gerekçe göstererek Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmişti. Joe Biden ise, başkanlığı devraldıktan sonra Paris İklim Anlaşması’na yeniden dahil oldu. İklim kriziyle mücadelede küresel çabalara katkıda bulunmayı hedefleyen Başkan Joe Biden’ın çevre planları arasında, önümüzdeki 30 yıl içinde gaz salınımlarını ortadan kaldırmak da yer alıyor.

22-23 Nisan’da çevrimiçi olarak yapılacak Liderler Zirvesi canlı yayında izlenebilecek. Beyaz Saray, zirve sırasında ABD’nin, Paris Anlaşması altındaki katkıları kapsamında 2030 yılına kadar sera gazı salınımını azaltmakla ilgili iddialı bir hedefi açıklayacağını duyurmuştu.