31 yıl önce Sivas'taki Madımak Oteli’nde yakılarak öldürülen 33 aydın ve sanatçı ile iki otel çalışanı katliamın yıldönümünde Sivas’ta gerçekleştirilen yürüyüşle anıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) öncülüğünde Madımak Oteli önüne düzenlenen yürüyüşe, öldürülenlerin yakınları ile çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
Katledilen 33 aydının fotoğraflarının taşındığı anma töreninde sık sık “Canlar yandı, suçlular nerede”, “Sivas’ın ışığı sönmeyecek” sloganları atıldı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, “Madımak Oteli utanç müzesi olacak” yazılı pankart arkasında yürüyüşe katıldı.
Your browser doesn’t support HTML5
“Kan davaları bile bir gün biter ama bu bir can davasıdır”
2011 yılında 'Sivas Bilim ve Kültür Merkezi’ haline getirilen katliamın gerçekleştiği otel binasının önüne yürüyüşün ardından karanfiller bırakıldı. Burada konuşma yapan CHP lideri Özel, iki önemli karar alınmadan bu mücadelenin durmayacağını söyledi. Özel, “Birinci talep, bütün ailelerin ve bizim ortak talebimiz, Madımak’ın bir utanç müzesi olmasıdır. Bu bilim ve kültür merkezi yazısını gören ailelerin içi yanıyor. Burası utanç müzesi olacak. İkincisi de istinafta umudumuzu sürdürüyoruz ama eninde sonunda bu kararların bozulup, bunun insanlığa karşı suç olarak nitelendirilmesi gerekiyor. İnsanlığa karşı suçlar, zaman aşımına uğramazlar, affa uğramazlar. O yüzden insanlığa karşı suç kararı verilene kadar verilen hiçbir kararı tanımıyoruz” dedi.
Yargılamanın sürdüğü 20 yılın ardından 2014'te zaman aşımı gerekçesiyle kapatılan Sivas Katliamı Davası’ndaki firari sanıklara ilişkin konuşan Özel, “Yedi kişinin Alman vatandaşı, iki kişinin Suudi Arabistan vatandaşı olduğu, birinin Sivas Emniyeti'ne 500 metre mesafede öldüğü, birinin AK Parti döneminde İstanbul Büyükşehir’de istihdam edildiği kaçakların mutlaka gıyaplarında insanlığa karşı suç işlemiş kişiler olarak cezalandırılmasını, bunun dışında kurulan tüm kararların bozulmasını, zaman aşımı kararının da bozulmasını bekliyoruz. Bakın, çok kararlıyız. Bu bir kan davası değil. Kan davaları bile bir gün biter ama bu bir can davasıdır” ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanı, insanlığa karşı suç işlemiş failleri affedemez”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan da yaptığı konuşmada, katliamın gerçek faillerinin ortaya çıkarılmadığını söyledi. Bakırhan, “Bu, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Cumhurbaşkanı, insanlığa karşı suç işlemiş failleri affedemez. Birlikte mücadele edeceğiz. Cezasızlık davasına dönüşen bu davalar, bir gün muhakkak gerçek yargılama davalarına dönüşecek” dedi.
Törende söz alan TİP Genel Başkanı Baş da “Sivas’ın ışığını yaşatmak, Türkiye’yi gericiliğe, şeriata teslim etmemek için omuz omuza mücadele eden tüm yurttaşlarımızı selamlıyorum” diye konuştu.
Katliamın gerçekleştiği Sivas’ın yanısıra Türkiye’de birçok ilde de anma törenleri düzenledi.
Ne olmuştu?
2 Temmuz 1993’te aydınlar, sanatçılar ve şairler, Sivas Valiliği’nin evsahipliğinde düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nde söyleşilere katılmak, kitaplarını imzalamak, şarkılarını söylemek için Sivas’ta bulunuyordu. Aziz Nesin, Behçet Aysan, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin, Nesimi Çimen, Asım Bezirci gibi isimlerin de aralarında olduğu çoğunluğu Alevi ve sol görüşlü pek çok şair, yazar, sanatçı, düşünür şenlikler için kentteydi.
Şenliğin ikinci günü olan ve Cuma gününe denk gelen 2 Temmuz’da Cuma namazı çıkışı toplanan bir grup, etkinliğin yapıldığı alana doğru yürüyüşe geçti. “Sivas laiklere mezar olacak” sloganlarıyla ilerleyen grup, aydın ve sanatçıların kaldığı Madımak Oteli’ni kuşattı. Otel önündeki kalabalığın artmasının ardından otel ateşe verildi. Yangını söndürmek için zamanında müdahale etmeyen itfaiye geldiğinde büyümüş olan alevleri kontrol altına almakta yetersiz kaldı. Otelde yanarak ve dumanlardan boğulma sonucu hayatını kaybeden 33 aydının yanısıra 2 otel görevlisi ve 2 gösterici de öldü.
“Göstermelik yargılama”
Oteldekiler arasında yangından ağır yaralı olarak kurtulmasına rağmen komadan çıkamayarak 9 Temmuz 1993'te hayatını kaybeden şair ve yazar Metin Altıok da vardı. Altıok’un kızı Zeynep Altıok, VOA Türkçe’ye katliamdan bugüne yaşananları anlattı.
Your browser doesn’t support HTML5
31 yılda hukuki sürecin geldiği noktayı “elde var sıfır” ifadesiyle anlatan Altıok, “8 saat müdahale edilmeden, izlenerek öldürülen insanların davasının ilk gününden itibaren önce dayanışmayı azaltmak için Ankara’dan başka bir ile gönderilmesi, devlete karşı işlenen örgütlü suç olduğunun inkarı, neyin hedef alındığı konusunda bugün bile çok fazla karmaşa yaşanan, kimi ideolojilerin birbirine fatura etmek için kullanışlı bulduğu bir süreç olarak özetleyebiliriz” dedi.
Otel önünde toplanan kalabalıktan yalnızca bir kısmının göstermelik yargılanarak cezalandırıldığını savunan Altıok, yargılama sürecinin tutuksuz yapılmasının da birçok sanığın firar etmesine yol açtığını söyledi.
Altıok, “Biz bugün hala ‘kaç kişi hükümlülerden cezasını tamamlamıştır, kaçı hala içeridedir ve tutukludur, kaçı serbest kalmıştır’ sorularına hakim değiliz. Bunu yıllar içerisinde defalarca öğrenmek için girişimlerde bulunduk. Çoğunlukla ya yanıtsız bırakıldık ya aldığımız yanıtlar tutarsız oldu” dedi.
“Gerçek suçlular yargılanmadı”
Sivas Katliamı’nın planlı olarak işlendiği görüşünde olan Altıok, gerçek suçluların bugüne kadar yargı önüne çıkmadığını da belirtti. Altıok, “Hazırlığı kimlerin yaptırdığı, uygulayıcı olarak koşulları hazırlayanların kimler olduğu, olay sırasında müdahale etmeyen kamu görevlilerinin, polisin, jandarmanın, askerin müdahalesizliğinin arkasındaki bilgilerin hiçbirinin araştırılmadığı bir süreç yaşandı. Belediye tarafından getirilen taşların otele atıldığını biliyoruz. O taşların getirilme talimatını kimin verdiğinin, kayıtlar altında olan ‘Gazanız mübarek olsun’ sözünün niçin söylendiği öğrenilemedi. Bu işin çok farklı siyasi, kamusal ve ideolojik boyutu var ve bu boyutta hiçbir yargılama olmadı” şeklinde konuştu.
Madımak Oteli'nden sağ kurtulan Aziz Nesin, dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu "Gazanız mübarek olsun" diye bağırarak saldırgan grubu kışkırtmakla suçlamış, daha sonra halka bu sözleri sarf eden kişinin Sivas Belediye Meclisi'nin Refah Partili üyesi Cafer Erçakmak olduğu ortaya çıkmıştı. Yıllarca davanın firari sanıkları arasında yer alan Erçakmak’ın 2011 yılında ölmesinin ardından hakkındaki dava düşürüldü.
“Bu, sadece bir utanç müzesi yapılarak kapanabilecek bir olgu değildir”
Ana davanın kapanmasının ardından firari sanıkların yargılandığı davaların da sonuncusunun geçen yıl düşmesini değerlendiren Altıok, “Firari sanıklar üzerinden işleyen bir tanesi 2013 yılında zaman aşımına uğratıldı ve Anayasa Mahkemesi’nde karar bekliyor. 2013’ün üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen Anayasa Mahkemesi’nde itirazla gönderilmiş bir dosyanın kapağının dahi kaldırılmamış olması bize anlatması gerekenden çok fazlasını söylüyor” dedi.
Taleplerinin gerçek suçluların yargı önüne çıkması olduğunu söyleyen Altıok, “En öncelikli talep de bu olmalıdır. Romantik istekleri samimi bulmadığımı söylemek isterim. Elbette ki bir utanç müzesi yapılması hepimizin isteğidir. 30 yıldan beri utanç müzesi için türlü girişimlerde bulunduk. Ama bu, sadece bir utanç müzesi yapılarak kapanabilecek bir olgu değildir” şeklinde konuştu.
“Sivas Katliamı koca bir ülkenin geleceğini kararttı”
Sivas Katliamı’nın aydınlar ve Aleviler üzerinden Cumhuriyet rejimi ve laikliği hedef aldığını söyleyen Altıok, “Sivas’ta yitirdiğimiz kardeşlerimizden birinin annesinin sözü; ‘çok kötü bir şey oldu’. Ne kadar yalın bir cümle ama ne kadar çok şey anlatıyor. ‘Çok kötü bir şey oldu’ ve o çok kötü şey, sadece bizlerin hayatını karartmadı. Aslında koca bir ülkenin geleceğini kararttı” dedi.
31 yılın ardından Türkiye’de linç kültürünün hala ortadan kalkmamasını eleştiren Altıok, Kayseri’de Suriyeliler’e ait ev ve işyerlerinin ateşe verilmesini hatırlattı. Altıok, “Bu vahşet aynı kodlardan beslenir, aynı dürtülerle harekete geçer ve aynı iktidarlar ve siyasiler tarafından izlenir. Aslında yapılanlar aynıdır. Bugün ne yazık ki 2 Temmuz’da Sivas Katliamı’nın yıl dönümünde biz birtakım şeyleri aynı yerden, aynı vahşilikte, aynı acımasızlıkta, aynı aymazlıkta ve aynı dehşette konuşuyoruz. Ülkeyi öylesine kutuplaştırmış bir iktidarın önümüze koyduğu şiddet yüzünden de ‘yarın hangimizin kapısını çalacak bu şiddet’ kaygısıyla yaşamaya devam ediyoruz” diye konuştu.