Şırnak’tan Oxford’a Bir Akademisyenin Öyküsü

İngiltere’de akademi dünyasında son yıllarda adı duyulan isimlerden biri de Doç. Dr. Özlem Belçim Galip. Şırnak’ta bir arabada doğan Galip’in, Irak sınırındaki bir kasabada başlayan eğitim hayatı, İngiltere’de Oxford Üniversitesi’ne uzandı.

Özlem Belçim Galip Şırnaklı bir ailenin son üyesi. Babası, doğum sancısı başlayan annesini hastaneye yetiştirmeye çalışırken, Cizre ilçesi yakınlarındaki Kasrik Boğazı’nda arabada doğmuş. İlk nefesini babasının kucağında alırken, bölgeye gezmeye gelen turistlerin ilgisini çekmiş. Turistlerin kucağına alıp sevdiği minik bebeğin kaderinde, annesine göre, daha o günlerde İngiltere’ye gideceği yazılıymış.

Gezmek amacıyla Şırnak’a, oradan da Diyarbakır’a gelen Galip, bir arabada başlayan ve İngiltere’ye uzanan yaşam öyküsünü VOA Türkçe’ye anlattı. Doğumdan sonra aile minik bebeğe Kürtçe isim koymak istemiş. Ancak o dönemin yasakları nedeniyle buna izin verilmemiş. Galip, “Babam Belçim koymak istemiş ama olmamış. Özgürlüğe, barışa özlem duyduğu için Özlem koymuş” dedi. Hayata Özlem adıyla başlayan Galip daha sonra mahkeme kararıyla, babasının özlemini duyduğu Belçim adını da almış

Bankada memur olan babasının görevi gereği çocukluğu Silopi ilçesinde geçen Galip, ilköğretime de burada başladı. PKK kaynaklı çatışmaların başladığı döneme, Körfez savaşına tanıklık eden Galip, o dönemleri şu cümlelerle anlatıyor; “Silopi sınırda olduğu için yerel halk petrol ticaretiyle uğraşırdı. Sabah bir bakıyorsunuz, her taraf tırlarla dolu bazların depoları kırık dökük, şehri benzin kokusu ile hatırlıyorum. Güzel bir çocukluk geçirdim, sokakta büyüdüm. Okulu çok çok seviyordum. Olmayan derslik, olmayan hoca ama ısrarla hep gitmek isterdim.”

Silopi’den Didim’e

Bir gece Silopi’de patlayan silahlar, Galip ailesinin kaderini değiştirmiş. Aile bir gecede karar vererek sabah yol düşmüş. Özlem ve ailesi önce Siirt’te ardından da Aydın’ın Didim ilçesine göç etmiş. Didim’de yeni bir hayata başlayan Galip, edebiyat eğitimi almasını da bu yıllarda yaşadıklarına bağlıyor. Ayrımcılık yaşamasa da zorluk çektiğini söyleyen Galip, “Didim'de çok zorlandığımı hatırlıyorum. Söke'de Anadolu Lisesi okudum. Oradakiler hepsi birbirini tanıyor, ben hiç kimseyi tanımıyorum. Bana doğudan gelen biri olarak bakılıyor. Okulda bayağı bir zorlandım çünkü hemen hemen hiç Kürt hatırlamıyorum. Orada bir yalnızlaşma dönemi var. O yüzden edebiyat benim için önemli hale geldi. Çok okumaya başladım. Ege'ye gelince ciddi bir kimlik şoku yaşadığımı söyleyebilirim. Oranın benim üzerimdeki travması savaştan çok daha fazla. Bariz bir ırkçılık, ayrımcılık yok ama öteki olduğunu, onlardan biri olmadığını, farklı olduğunu sürekli düşünüyorsun. Düşünmezsen bile bir aidiyet sorunu yaşıyorsun” diye konuştu.

İngiliz Edebiyatı ile tanışma

Ankara’da İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan Galip, öğretmen olmayı düşünmese bile, mezun olduktan sonra Mardin’in Kızıltepe İlçesine bağlı Bağrıbütün köyüne atanmış. Köyün ilk ve tek kadın öğretmeni olan Galip, “İngiltere’ye gitmeden önce benim bir şey yapmam lazım dedim. Elimden geleni yaptım. Enteresan komik bir kitaba sığabilecek bir öğretmenlik hayatım vardı. Her şeyden mahrum bir okul. Orada anadilleri yasakken onlara belki işlerine yaramayacak bir dili, İngilizceyi öğretiyorduk. Bana verilenle yetinmedim, ‘bir şey yanlış veya eksikse bunu düzeltmek lazım’ dedim. İşe yaradı mı yaramadı mı bilmiyorum. En azından hiçbir şeyi olduğu gibi kabullenmeyi uygun bulmadım, mücadele verdim. Okulu yeniledim, teslim ettim ve yüksek lisans için Londra'ya gittim” diye konuştu.

Mardin’den Londra’ya

Mardin’den yüksek lisans için Londra’ya giden Galip, önce Londra Üniversitesi’nde yüksek lisansa başladı. Galip, buradan Oxford Üniversitesi’ne uzanan serüvenini şöyle anlattı; “İngiliz Edebiyatı okumamdan dolayı İngiltere benim için yegane ülke. Yüksek lisansımı Londra Üniversitesi'nde yaptım. Kürt çalışmaları bölümünde burs kazandım. (Irak) Kürdistan hükümetinin verdiği bursla okudum. Doktoradan sonra Oxford Üniversitesi'ne bir konuşma yapmak için çağırıldım. 2013'te Türk edebiyatı adıyla bir konferans için Türkiye Kültür Bakanlığı tarafından fon ayrıldı. Loren Mion beni davet etti ve Kürt edebiyatı, Yahudi ve Ermeni Edebiyatını da koydu. ‘Türkiye'de sadece Türk edebiyatı yok’ dedi. Çok güzel tepkiler aldım çok beğeni ile karşılandı. Oxford Üniversitesi'nde Ermeni bölümü ile tanıştım, hedefim Sovyet Ermenistan’da Kürt Edebiyatı çalışmaktı. İki kere shortlist olmama rağmen burs alamadım. Oxford Üniversitesi Ermeni bölümüne girdim. Ermeni bölümü ile ortak çalışmaya başladık. Oxford’da Kürtçe dersleri başlattım. İlk kez Kürtçe ders veriyordum. Öğrenciler hepsi yabancı, çoğu İngiliz, akademisyenler de katılmaya başladı. 2 sene ders verdim. Kanada, Amerika, İsrail, İspanya, Fas’ta konuşmalar yaptım. 2013'ten beri Oxford antropoloji bölümündeyim. Avrupa’daki Kürt kadın entelektüelleri çalışıyorum.”

“Bir kişi az, daha fazla olmalı”

Galip, şimdiye kadar ikisi İngilizce, biri Türkçe üç kitap yazdı. Kitapların ikisi Kürt romanı ve birisi ise Türkiye’nin son on yılında Ermeni sorununa bakış konusunda. Oxford adını sadece ortaokulda Oxford Üniversitesi'nin bastırdığı kitaplardan duyduğunu ifade eden Galip, ‘Bir gün Oxford’da çalışacağım diye bir hayalim olmadı” şeklinde konuştu. Çok daha fazla kişinin Oxford’da okuma potansiyeline sahip olduğunu savunan Galip, “Bu bir piyango değil, kendi çabam. Bir tane Şırnaklı’nın, bir tane Kürdün öne çıkması büyük hata. Bu Oxford’un ayıbı. Bizden bir sürü kişinin olması gerekiyor. Sadece Oxford’da değil diğer üniversitelerde de olması gerekiyor. Tek olma duygusu Kürtler’e haksızlıktır. Ortalama herkeste böyle bir potansiyel var. Sadece sana verilenle yetinmemen gerektiğini düşünüyorum. Kadercilik anlayışından uzak durmamız gerekiyor, biz güçlüyüz, güçlü olduğumuz kadar zekiyiz. Devlet bize şu kadarını veriyorsa daha fazlasını alabileceğimize inanmamız lazım. Kendimizi geliştirmemiz lazım” dedi.

Yılın bir bölümünü Şırnak’ta geçirmek istediğini söyleyen Galip, bir makalesini de Şırnak üzerine yazdı. Galip makalesinde Kürt kadınlarının yaşamını konu edindi. Kendi ailesinin kadınlarından örnek veren Galip, “Benim nezdimde Kürt kadınları çok güçlü. Ben babamdan değil annemden korkuyorum. Benim bütün akrabalarım annelerinden korkuyor kimse babasından korkmuyor” diye konuştu.