Şili’de 1960 yılında yaşanan 9,5 şiddetindeki depremde 2 bine yakın kişinin yaşamını yitirmesinin ardından alınmaya başlanan ve 2010’da 520 kişinin ölümüyle sonuçlanan 8,8 şiddetindeki deprem sonrası arttırılan tedbirler, depremin bir felakete dönüşmesinin önlenebileceğini gösteriyor.
2010 yılındaki 8,8 şiddetindeki depremde 520 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından deprem tedbirlerinin arttırıldığı Şili’de bugün 8’in üzerindeki depremler dahi bir felakete dönüşmüyor.
Güney Amerika ülkesinde 2015’te yaşanan 8,4 ölçeğindeki depremde yalnızca 15 kişi yaşamını yitirirken, 2016 yılındaki 7,6 şiddetindeki depremdeyse can kaybı yaşanmadı.
Your browser doesn’t support HTML5
Temel hizmetlerin kesilmemesi ve erken uyarı sistemleri kritik önemde
Şili’de 2020-2030 Afet Risk Azaltma Planı’nın koordinatörlüğünü yapan Natalia Bustos’a göre afetlerden ders çıkarmak ve yaşanan acıların toplumsal hafızada yer etmesine önem vermek gerekiyor:
“520 kişiyi kaybettiğimiz 2010 depreminin ardından depreme karşı tedbirleri arttırmak için yeni kurumlar ve araçlar oluşturduk. Jeofizikçiler, deprem uzmanları, jeologlar, mühendisler ve diğer branşlardan oluşan uzmanlar bina yapımı, imar izinleri ve depreme hazırlık gibi konularda can ve mal kaybını azaltmaya yönelik çalışmalar yaptı ve yeni normlar hayata geçirildi. Elektrik, su, iletişim, ulaşım gibi temel hizmetleri veren kurumların afette de ayakta kalarak hizmet vermeye devam etmesine yönelik programlar hayata geçirildi. Uluslararası organizasyonların katılımıyla erken uyarı sistemi hayata geçirildi. Örneğin Şili bu noktada Japonya’dan çok şey öğrendi. Ayrıca teknolojik araştırma geliştirme, veri analiz sistemleri, acil ikaz sistemleri, olası bir risk tespit edildiğinde halkın bulundukları yerlerden hemen çıkması için telefonlara gönderilen anlık mesajlar gibi koruyucu tedbirler hayata geçirildi. Deprem durumunda her bir kurumun bulunduğu bölgelerde izleyeceği farklı protokoller bulunuyor.”
Deprem tehlikesindeki bölgelerde yapılar hızlı bir şekilde güçlendirilmeli
Bustos'un Türkiye'ye de önerileri var:
“6 Şubat depremleri ve artçı sarsıntıların ivmesinin oldukça yüksek olması başka depremleri de tetikleyebilir. Konutlardan tarihi eserlere, altyapıdan henüz tamamlanmamış inşaatlara kadar tüm yapıların depreme dayanıklılığının kontrol edilmesi ve yapıların güçlendirilmesine yönelik programların hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Ayrıca risk altındaki sosyal kesimlere yönelik özel planlar da yapılmalı. Örneğin olası bir depremde yalnız yaşayan yaşlılara ya da engelli kişilere yönelik planlar yapılmalı. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunun hiçbir zaman unutulmaması; halkın ve uzmanların olası bir depremde ne yapacağını bilmesi ve hazırlıklı olması kritik önemde. Afet sonrası temel hizmetlerin aksamaması, erken uyarı sistemlerinin hayata geçirilmesi, üniversitelerden ve teknolojiden azami yarar sağlanması gerekiyor. Ayrıca depreme hazırlık konusunda gelişmiş ülkelerin deneyimlerinden ders çıkarılabilir ve uluslararası işbirliğiyle afetlerin yol açacağı can ve mal kaybı en aza indirilebilir.”
Türkiye'de geçmiş facialardan ders alınmamış olması inanılır gibi değil
Güney Amerika ülkesindeki erken uyarı sistemleri, okullarda ve mahallelerde yapılan tatbikatlar, kısa mesajlar ve sirenler gibi çok sayıda uygulama halkın afet farkındalığının artmasına katkıda bulunuyor. VOA'in eriştiği Şilili topografi uzmanı Valery Cuevas da bu konudaki şaşkınlığını gizlemedi.
“Şili’de geçmişte depremden dolayı yaşanan can ve mal kayıplarından dersler çıkardık. Bugün oldukça katı uygulanan yasalar gereği devletin ya da özel sektörün inşa ettiği tüm binalar depreme dayanıklı olacak şekilde inşa edilmeli. Deprem ya da benzeri afet risklerinde cep telefonlarımıza gönderilen kısa mesajlar, cep telefonu uygulamaları ya da sirenler gibi riski azaltmaya yönelik uygulamalar mevcut. Ayrıca afet simülasyonları da yapılıyor. Biz Şili dışındaki ülkelerde deprem olduğunda, dünyadaki birçok ülkenin depreme hazırlık konusunda ne kadar geri kaldığını görebiliyoruz. Türkiye bir deprem ülkesi olmasına ve geçmiş yıllardaki depremlerde de onbinlerce kişinin depremde yaşamını yitirmiş olmasına rağmen, 6 Şubat depreminde 44 binin üzerinde kişinin ölmesi; yüzbinlerce konutun yıkılmış olması inanılır gibi değil. Bence devlet insan yaşamını korumaya yönelik uygulamalara daha fazla önem vermeli.”
Şili deneyimi, deprem bölgesindeki ülkelerde, afet deneyimlerinden dersler çıkararak sıkı denetlenen dayanıklı binalar inşa edilmesi, halkın bilinçlendirilmesi ve afete hazırlık gibi konularda çalışıldığı takdirde, can ve mal kayıplarının azaltılmasının mümkün olduğunu gösteriyor.