“Al Farah mutluluk demek. Bizim gibi çocukların şarkı söylerken mutlu, hevesli olması demek. Üzgün olmadan. 23 Nisan gibi. Atatürk’ün çocuklara verdiği hediyedir bu. Hatta sadece Türkiye değil bu tüm dünya için geçerli. Buranın simgesi mutluluktur. Burada insanlar mutlu olur.”
Bu sözler Al Farah Çocuk Korosu’nda yer alan ortaokul öğrencisi 13 yaşındaki Abdulmonem Alahmad’a ait. Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) işbirliğiyle sığınmacı çocukların bir araya gelmesiyle oluşturulan “Al Farah Çocuk Korosu”, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği şenlikte şarkılar seslendirdi. Kimi Suriye’de kimiyse Türkiye’de hayata gözlerini açan ve Suriye’deki savaş yüzünden İzmir’de hayatları kesişen sığınmacı çocuklar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği bayramı İzmirli çocuklarla birlikte kutladı.
“Türkçe, Arapça, İngilizce şarkılar söylüyorlar”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan SGDD-ASAM Çocuk ve Aile Destek Merkezi İzmir Ofisi Merkez Yöneticisi Dilara Çakır, Al Farah Çocuk Korosu’nun hikayesini, “Çocuk ve Aile Destek Merkezi ofisleri bünyesinde çalışmalarını yürüten çok dilli ve mülteci çocuklardan oluşmuş bir koro. 2018 yılı başından beri çalışıyorlar. Türkçe, Arapça, İngilizce şarkılar söylüyorlar. Projemiz UNICEF’in fonladığı bir proje. Türkiye’nin farklı illerinde ofislerimiz var ve her ofisimizde bir Al Farah Çocuk Koromuz mevcut. Projenin amacı çocukların ve hanesinde çocuk olan mülteci ailelerinin temel hak ve hizmetlere ulaşmasını kolaylaştırmak, ayrıca psikososyal iyilik hallerinin artmasını sağlamak. Al Farah Çocuk Korosu da hem sosyal uyum bağlamında çalışmalar yapıyor hem de bu koroya katılan çocukların psikolojik olarak desteklenmesine fayda sağlıyor” sözleriyle anlattı.
İlgili Haberler İzmir'de 23 Nisan CoşkusuÇakır, koroda hem Türkçe hem Arapça şarkılar seslendirilmesinin önemine değinerek, “Hem çocukların Türkçe dil bariyerinin kalkması yönünde onlara fayda sağlıyor. Hem de burada doğmuş büyümüş ve aslında ana dilini unutmaya başlamış çocukların ana dilini unutmamasını, Arapça’ya da hakim olmasını sağlamış oluyor. Ayrıca sahne aldıkları organizasyonların çoğunda Türk çocuklarla birlikte performanslar sergiliyorlar. Bu anlamda birlikte çalışmış olmak, birlikte aktivitelere katılmış olmayı da deneyimlemiş ve birlikte gelişmiş oluyorlar” dedi.
“Arapça'yı genelde fazla konuşmadığım için yavaş yavaş gidiyor”
Koronun üyelerinden Abdulmonem Alahmad da Suriye’de doğmasına karşın Arapça’yı unutmaya başlayan göçmenlerden biri. En sevdiği şarkı “Iğdır’ın Al Alması” türküsü olan Alahmad, “Ben Arapça’yı genelde fazla konuşmadığım için yavaş yavaş gidiyor. Ama genelde tutmaya çalışıyorum. Bu şarkılar da yardımcı oluyor. Arapça şarkılardan bir sürü sevdiğim şarkı var ama genelde Türkçe şarkı dinliyorum” diye konuştu.
Koro aynı zamanda sığınmacı çocukların yeni arkadaşlar edinerek Türkiye’ye uyum sağlamasına da yardımcı oluyor. Çocukların uyrukları fark etmeksizin hemen kaynaştığını söyleyen Çakır, “Müziğin ve sanatın birleştirici etkisiyle de aralarında hiç ‘sen oralısın, ben buralıyım’, ‘sen o dili ben bu dili konuşuyorum’ gibi ayrımcılık duygusu olmadan hemen kaynaşıyorlar” ifadelerini kullandı.
“Ben zaten Suriye’yi çok bilmiyorum, Türk’üm. Onlarla da ilk başta ilk gördüğümde arkadaş olabildim” diyen koronun üyelerinden 11 yaşındaki ilkokul öğrencisi Emine Mousa da koro sayesinde yeni arkadaşlar tanımış. 23 Nisan’da sahne aldıkları için heyecanlı olduğunu kaydeden Mousa, “23 Nisan çocuklar için bir bayram. Benim için önemi çocukların mutlu olması ve çocukların savaştan kurtulması” dedi.
“Aslında müzik kültürlerimiz ortak”
Koronun şefi müzik öğretmeni Senem Genç ise müziğin birleştirici işlevine işaret ederek, “Biz repertuvarımızı tabii ki bütün çocukları kucaklamak adına geniş tutmaya çalışıyoruz. Bütün dillerden en azından katılan çocukların hepsinin dillerinden oluşturmaya çalışıyoruz. Arapça şarkılarımız var. Türkçe şarkılarımız var. Çocuk şarkıları, türküler, halk şarkıları hepsinden seçiyoruz. Bazen marşlar da söylüyoruz. Çünkü burada doğan çocuklar var, çok küçük gelen çocuklar var. Dolayısıyla artık buranın kültürüne hem milli kültüre hem de yerel kültüre çok uyum sağlamış çocuklarımız var” diye konuştu.
VOA Türkçe’ye konuşan Genç, seslendirdikleri şarkıların hem korodaki çocukların hem de Türk dinleyicilerin ortak kültüründen geldiğini söyledi; “(Şarkılarda) ufak tefek değişiklikler yapıyoruz. Mesela bir türkünün yarısını Arapça yarısını Türkçe söylüyoruz. Bu onları şaşırtıyor. Ya da bir Arap şarkısının bir kısmını Türkçe söylüyoruz. Çünkü müzik kültürlerimiz de ortak aslında bir kısmı. Bazı ezgiler bizde de var, sözleri Türkçe. Biz onları yıllarca Türkçe söylemişiz. Ama aslında Arap şarkısı. Dolayısıyla onların da hoşuna gidiyor” dedi.
23 Nisan’da sahne aldıkları için şarkılarını daha keyifle söyleyeceklerini vurgulayan Genç, “23 Nisan tüm dünya çocukları için çok önemli. Ama ülkemizde tabii ki çok daha büyük öneme sahip. Onlar da bu coşkuyu Türk çocuklarıyla birlikte paylaşıyorlar” diye konuştu.
“Sahneye çıkmış olmaları bütün bu çalışmanın görünen çıktısı”
Koronun çalışmaları yalnızca müzikten ibaret değil. SGDD-ASAM Çocuk ve Aile Destek Merkezi İzmir Ofisi Merkez Yöneticisi Çakır, “Aynı zamanda onlarla birçok farklı psikososyal destekleyici aktiviteler yapıyoruz. Dolayısıyla müzikal olarak sahneye çıkmış olmaları aslında bütün bu çalışmanın görünen yüzü ve çıktısı. Aslında o çocuklarla hem güçlendirici yapılandırılmış aktiviteler hem aileleriyle birlikte farkındalık arttırıcı seminerler yaptığımız için sadece müzikal olarak değil birçok farklı açıdan desteklenmiş oluyorlar” dedi.
Bütün çocukların uyruk fark etmeksizin haklarına sonuna kadar erişebildikleri bir dünyada yaşamasını dileyen Çakır, “Çünkü bunu hak ediyorlar çocuklar olarak. Biz de bu alanda çalışan kişiler olarak, bunu, bu haktan mecburen mahrum kalan çocuklar için bir nebze kolaylaştırabiliyor ve sağlıyorsak ne mutlu bize diyorum” ifadelerini kullandı.