Selçuk Mızraklı ve Tunç Soyer Aynı Panelde

Your browser doesn’t support HTML5

Diyarbakır’ın görevden alınan HDP’li Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı ile CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Karaburun Bilim Kongresi'nin son gününde düzenlenen "Yerel Yönetimler, Kriz ve Çıkışlar" başlıklı panelde konuştu. Yürütücülüğünü Onur Hamzaoğlu'nun yaptığı panele Karaburun Belediyesi Başkanı İlkay Girgin Erdoğan katıldı. Mızraklı, panelin yapıldığı salona girişinde "Her yer Amed, her yer direniş", "Kayyumlar gidecek, biz kazanacağız" sloganlarıyla karşılandı.

Panelde konuşan Tunç Soyer, kayyum atanması konusunda “Hukuk başka bir şey, yasa başka bir şey. Önce bunun ayrımını yapmak lazım. Eğer demokrasi varmış gibi yapacaksanız öyle yasal düzenlemeler ortaya koyabilirsiniz ki ‘bunlar hukuki’ denir. Ama eğer demokrasi varsa, siz görevden aldığınız bir belediye başkanının yerine o meclisten birini başkan olarak seçmek zorundasınız. Eğer bunu yapmıyorsanız hangi yasal mevzuatı hazırlarsanız hazırlayın onun adı hukuki değildir, onun adı demokratik değildir. Dolayısıyla bugün hukuki meşruiyeti olmayan bir kararla karşı karşıyayız. Bu elbet demokrasi duvarına toslayacaktır. Elbet hak yerini bulacaktır. 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri sonrasında büyük bir dip dalgayla karşılaştık. O dip dalga aslında demokrasi varmış gibi yapılan şeye bir itirazın ifadesidir” diye konuştu.

“Dayanışmayı güçlendirmek zorundayız”

Soyer sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğa imecedir demiştim. Biz onu beceremedik. Biz şimdiden sonra onu becermek zorundayız. Biz birbirimize el vermek zorundayız. Birbirimizle omuz omuza olmak zorundayız. Birbirimizle dayanışmayı güçlendirmek zorundayız. Bunun enstrümanlarını, yöntemlerini bulmak zorundayız, yaratmak zorundayız. Aksi taktirde hepimiz daha çok tek tek dayak yemeye devam edeceğiz.”

Mızraklı’dan Avatar benzetmesi

Selçuk Mızraklı ise, salonu Kürtçe selamladı ve "Avatar filminde bir yaşam ağacı vardı. Filmde oyuncular birbirine baktıklarında seni görüyorum değil, hissediyorum diyorlardı. Amed' i görmeniz mi gerekiyor, hissetmeniz mi gerekiyor? Hissetmemiz gerekiyor" diye konuştu.

İstanbul yerel seçimlerinin tekrar edilmesini hatırlatan Mızraklı, 'Fakat kayyumlar önce İstanbul'da atanmadı. Herkesin gözünün içine baka baka Kanun Hükmünde Kararnameler gerekçe gösterilerek beş büyük ilçede, Diyarbakır Bağlar’ın nüfusu 450 bindir, Bağlar’da yüzde 73 oy alan kişiye değil de ikinci sıradaki yüzde 23 oy alan AKP’li adaya belediye başkanlığı verildi. Meclislerin yapısı değiştirildi. Bizim eş başkanlık sistemimize dönük ciddi bir budama süreci başlatıldı” dedi.

Mızraklı Diyarbakır Şehir Tiyatrosu’nun Memu Zin oyununun İzmir’de de sergilenmesini istediğini söyledi. İzmir'in Opera binasının biteceğini hatırlatan Soyer, "Mem u Zin'i orada gösterelim" diye konuştu.


“31 Mart’ın, 23 Haziran’ın sihrini bozdurmadık”

Daha sonra İzmir’e geçen Mızraklı HDP il örgütünde partililerle buluştu. “Biz yanlış yapmadık” diyen Mızraklı belediye kaynaklarının en verimli biçimde kullanılması için çaba harcadıklarını belirtti. Görevden alınmalarının hukuki olmadığını vurgulayan Mızraklı “Amed’de, Van’da, Mardin’de şekillenen bu duruş öyle bir mayalanma gösterdi ki Türkiye’nin her yerindeki vicdan sahibi, demokrasi ve hukuk değerlerine inanan birçok çevrenin sempatisini, güvenini, desteğini kazandı. Faşizmin bu atağı 2016’nın çok ötesine geçerek çok güçlü, sadece bizimle sınırlı olmayan, oldukça geniş demokrasi çevrelerinin karşı duruşuyla, itirazıyla karşılaştı. Bunu hesap etmemişlerdi. Yaptıkları hesap 31 Mart’ın, 23 Haziran’ın sihrini bozmaktı. Sihri bozdurmadık. Aksine faşizmin yenilgisinin yakın olduğunu, kendilerinin ömrünün dolduğunu ve gideceklerini hatırlattı” ifadelerini kullandı.

CHP-HDP ilişkileri

Mızraklı CHP ile HDP ilişkileri konusundaki bir soruya şu cevabı verdi: “Faşizmin bu bloklu duruşuna karşı demokratik muhalefetin güçlü bir siyasal duruşu, tabandan beslenen halkın geniş kesimlerinin taleplerinin, beklentilerinin sözcülüğünü yapacak geniş bir demokratik muhalefete, güç birliğine ihtiyaç vardır. Bu güç birliğinin formülasyonunu gerçekleştiren de HDP oldu. Bizim faşizmin geriletilmesi ve yerel seçimlerde en geniş ittifak çerçevesinde seçimlere girilmesi politikamızın sihirli sonucu bu oldu. 31 Mart’ta adeta Türkiye’nin demokratik muhalefetine adeta can suyu veren, onu zindeleştiren, onu ayağa kaldıran, güçlendiren, rehabilite eden ve öz güven tesis eden bir süreç ortaya çıktı. Türkiye’de nitelikli bir demokratik muhalefetin kendisini örgütleyebileceği, sonuç alabileceği ve faşizmin geriletilebileceği gibi bir sonuç ortaya çıktı. 23 Haziran’da bu formül, bu mayalanma kendini daha da kabarttı ve 13 bin olan oy farkı 800 bine çıktı. Şu anda içinde bulunduğumuz süreç bir turnusol gibidir. Demokrasi kulvarında varım diyen bütün siyasetlerin, sivil toplumun farklı kesimlerinin, medyanın, akademinin, herkesin ayarı, karatı ortaya çıkacak. Bundan sonra da devam edecek bu güç birliği sürecini faşizme karşı bir duruş, faşizmin geriletilmesi, iyice çürümekte olan faşizmin alaşağı edilmesi süreci olarak görmek gerekiyor.”