Rusya'nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından savaşın ortasında mahsur kalan Türk vatandaşlarının tahliye edilmesine çalışılıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, 7 Mart itibariyle Ukrayna’dan tren, otobüs ve minibüs yoluyla 372 kişinin daha yola çıktığını, tahliye edilen vatandaşların sayısının toplamda 12 bin 306’ya ulaştığını açıkladı.
Ancak giriş ve çıkışları Rus ordusu tarafından kontrol edilen ya da bombardımanın sürdüğü bölgelerden tahliyeler yapılamıyor. Donbass sınırındaki Zaporijya kenti de onlardan biri. Zaporijya’da yaşayan Türk vatandaşı Emrecan Tekin, eşi Anastasia Tekin ve 2 yaşındaki oğlu Cihangir Tekin’le tahliye edilmeyi bekliyor. Tekin, eşi ve çocuğuyla birlikte İzmir Seferihisar’da yaşayan anne-babasının evine dönmek istiyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Ukrayna’da savaşın başladığı günden bu yana Tekin’in Seferihisar’daki ailesinin evinde tedirgin bir bekleyiş var. ‘Biz de huzursuzuz ne yiyoruz ne içiyoruz ne de uykumuz var’ diyen anne Dudu Tekin, “Babası şeker hastası, bazen babasına da bir şey diyemiyorum. Elleri titriyor. Çok zor, böyle beklemek çok zor. Şu anda stresteyiz yani. Ne olacak, gelecekler mi gelemeyecekler mi? Bir bomba mı düştü? Gece uyuyorum uyanıyorum, sanki gözümde ışıklar yanıyor. Acaba bir bomba düştü mü düşecek mi? Yani hep bombayla kalkıyorum” diye konuştu.
“Çok zor durumdalar, bir an önce çocuğumuz gelsin, kavuşalım istiyorum”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Tekin, oğlunun Türkiye’de tanışarak evlendiği Ukraynalı eşiyle Zaporijya’ya altı ay önce taşındığını anlattı: “Emre burada turizmciydi. Orada aşçılık yapıyor. Oraya gitti ekmeğini çıkarmak için, gidince böyle oldular. Emre gündüz evine çıkıyor, gece sığınağa iniyor. ‘Bebeğimiz var, yiyecek yok, içecek yok’ diyorlar. Uyku yok, gözleri şişmişti dün sabah gördüğümde. Çok rahatsızlar, çok huzursuzlar. Bir de bebiş var. İki gündür ‘bebeğin bezi yok’ diyor. ‘Bir iki paket krakerimiz kaldı elimizde, ekmek yok’ diyor. Çok zor durumdalar, bir an önce çocuğumuz gelsin, kavuşalım istiyorum.”
İki yaşındaki torunları için çok endişelendiklerini söyleyen Tekin, “O çocukları görüyoruz içimiz parçalanıyor. Kimisi yeni doğum yapmış kimisi kucağında bebek. Yani çok zor. Şu anda kış. Yaz memleketi olsa git bir yerde yat. Kar yağıyor, yağmurda çamurda o çocuklar. Bizim torun da yeni Corona geçirdi. O yüzden korkuyoruz. Dışarı çıkaramıyorlar, ses gitmiş çocukta. Geçen gördüm, orada bodrumda tahtanın üstünde oturuyor çocuk. Corona geçirmiş çocuk orada nasıl oturacak? Allah yardımcıları olsun hepsinin. İnşallah çabuk biter de herkes yerine tekrar yerleşir” dedi.
“Çocuk var, çıksalar yollarda perişan olacaklar”
Oğlu ve ailesinin kendi imkanlarıyla Zaporijya’dan çıkamadığını söyleyen baba Mustafa Tekin de tahliye edilmeleri için Türkiye’deki yetkililere çağrıda bulundu. Tekin, “Kısmet öyleymiş. Allah’ın yazısı, bir kızla tanıştı burada. Evlendi, oraya gitti. Gelinimiz de bir garip olduğu için özlem duydu. ‘Gidelim’ dediler, biraz gönlümüz oldu, biraz olmadı ama sonuçta gittiler. Orada vardığı günün ertesi günü işe de başladı. Kendisi zaten hem turizmci hem aşçı. İşi de güzeldi. Sonra bu savaş belası başladı. Allah kimsenin başına vermesin ne Türkiye’mize ne başka ülkelere. Çıksalar Türkiye’ye gelecekler ama bir türlü çıkamıyorlar. Çocuk var, çıksalar yollarda perişan olacaklar. Ondan da korkuyorlar. O yüzden bekliyoruz. Allah yardımcıları olsun” dedi.
Oğlunun Ukrayna’dan Türkiye’ye gelmek için maddi imkanının da olmadığını söyleyen anne Dudu Tekin, “İnşallah bir an önce kavuşuruz sağ selamet. Yetkililerden bekliyoruz. Bu çocuk yeni gitti, işi aşı sermayesi yok elinde. Kendi başına gelemez. Mümkün değil gelemez. Daha yeni gitmiş çocuk, yeni iş başı yapmış. Bir de o durum var. Zaten gitti, dünyanın parasını harcadı orada. Oraya gitmek kolay değil üç kişiyle. Zaten ‘sizi ziyarete geleceğim’ dedi. ‘10 milyar uçak parası. O yüzden yaza doğru geleyim’ diyordu. Hep bilet araştırıyorlardı ‘geleceğiz’ diye. O yüzden de biraz sıkıntısı var şimdi. Bunların kendi başına gelmesi mümkün değil. Biz istiyoruz, devletimiz kucak açsın, hepsini getirsin. Görüyoruz, kucak açıyorlar Allah razı olsun. Ama biraz daha ileri gitmeleri lazım” sözlerini kullandı.
“Bizleri arayıp soran, bir teselli veren olmadı”
Dudu ve Mustafa Tekin, Ukrayna’da mahsur kalan oğlu ve ailesinden istedikleri zaman haber alamadıklarını da söyleyerek, Türkiye’deki yetkililerden kendilerine bilgi verilmesini istedi. Mustafa Tekin, “Her telefon açtığımızda görüşemiyoruz biz. Sığınakta olduğunda zaten çekmiyor telefonlar. Arada bir fırsat bulur da dışarı çıkarsa 3-5 dakika görüşebiliyoruz. En azından bize bir teselli vermelerini istiyoruz. Yani kolay değil. Allah kimsenin başına vermesin, sadece bizim değil yani bütün oradaki Türk vatandaşları için” dedi. Dudu Tekin ise “Bir kere arayıp soran olmadı bizi. Ama oğlumla görüşüyorlar. Sağ olsunlar ama bizleri arayıp soran, bir teselli veren olmadı. Yani bekliyoruz. Aile olarak, anne baba olarak bekliyoruz” diye konuştu.
“Tahliye olan insanlara bile ateş açıyorlar artık”
VOA Türkçe’nin internet yoluyla ulaştığı Emrecan Tekin, Rusya’nın vurduğu Zaporijya nükleer santraline yaklaşık 10 km mesafede bir sığınakta kaldıklarını söyledi. Çatışmalarda Rusya’nın sivillere yönelik saldırılarının arttığını kaydeden Tekin tahliyelerin bu nedenle zorlaştığını belirtti: “Eşimin babasının evinde kalıyoruz şu an. Çünkü kendi evimizin yakınlarında sığınak olmadığı için, eşimin babasının evinin altında sığınak olduğu için şu an orada kalıyoruz. Hem yorgunum hem de psikolojik olarak sıkıntılardayız. İlk günlerde aslında bizim bölgemizde çok fazla bir şey yoktu ama şu dört beş gündür, nükleer tesise saldırıdan sonra çatışmalar ağırlaştı. Sokaklarda çatışmalara döndü. Çok ağır bombalar düşüyor yakınlarımıza. Bir yetimhaneyi de vurdular. Okulları vuruyorlar, hastaneleri vuruyorlar. Yani sivil insan fark etmeksizin herkesi vuruyorlar. Tahliye olan insanlara bile ateş açıyorlar artık” dedi.
Ukrayna’nın tahliye için yolları açmaya çalıştığını ancak Rusya’nın buna izin vermediğini söyleyen Tekin, “Tahliyemizi engelliyorlar. Normalde biz ilk günlerde gelmeye çalıştık ama bölgemizin girişi ve çıkışı Ruslar tarafından işgal edildiği için hiçbir sivil halkın, hiçbir STK'nın yardımının da bizim bölgeye girmesine ve çıkmasına izin vermiyorlar. Hatta bundan iki gün önce bir tren tahliyesi daha vardı. Bulunduğum bölgeden bahsediyorum. Raylar bombalandı Rusya tarafından, trenler iptal oldu. Geçiş yollarına çok bomba düştüğü için yollardan da arabayla tahliye olmak sıkıntı ve can riski var” şeklinde konuştu.
“Trenler 1000-2000 kişilik ama yaklaşık 50-60 bin kişi bekliyor”
Tekin, çocuklarının canını tehlikeye atmak istemedikleri için Zaporijya’dan kendi imkanlarıyla çıkmayı göze alamadıklarını kaydetti: “Bizim bulunduğumuz yerden her gün kalkan bir tane tren var sınır bölgesine. Trenler 1000-2000 kişilik ama yaklaşık 50-60 bin kişi bekliyor. Yani bir kaos var. Çok fazla binemiyorsun. Tren buradan yaklaşık 21 saat sürüyor sınır bölgesine kadar. Kalkan trenler çok kalabalık, oturacak yer yok. Evvelsi gün giden bir arkadaşım var. 4 kişilik kabine 20 kişi binmişler ve 21 saat yolculuk sürmüş. Kendimiz olsa bir şekilde gitmeye çalışırız yani trenle vesaire filan ama çocuk olduğu için çok daha sıkıntı. Sonuçta onun canını tehlikeye atmak istemeyiz.”
Tahliye konusunda Dışişleri Bakanlığı tarafından her gün arandığını söyleyen Tekin, “Kızılay her gün bizi arıyor. Konsolosluğumuz arıyor. Arayan milletvekilleri var. Siyasi partilerden arayan temsilciler var. Sağ olsunlar, o konuda destek veriyorlar ama onların da elinden bir şey gelmiyor. Çünkü bulunduğumuz bölge sıkıntılı bölge olduğu için kimsenin canını riske atmak istemiyorlar. En uygun zamanda tahliye planlıyorlar” dedi.
“10-15 kişinin kalacağı sığınaklarda biz yaklaşık 50-60 kişi kalıyoruz”
Kaldıkları sığınakta tek Türk vatandaşı olduğunu kaydeden Tekin Zaporijya’da yaklaşık 1000-1500 Türk bulunduğunu da söyledi. Tekin yaşadıklarını şöyle anlattı: “Ben geceleri uyumuyorum, gündüzleri uyuyorum. Gece eşim ve çocuğum uyuduğu için siren çaldığı anda hemen aşağı (sığınağa) inmemiz lazım. Çünkü hemen bombardıman olabiliyor ve çok saçma yerlere bombardıman gidiyor. Yani bir tane bomba düşmüyor, düştüğü zaman 50-60 tane bomba bir anda düşüyor. O yüzden hepimiz nöbetleşe uyuyoruz. Sığınaklar, 10-15 kişinin kalacağı sığınaklar ama biz yaklaşık 50-60 kişi kalıyoruz. Yerin belki 15-20 metre kadar altında. Havasız ve elektrik sıkıntısı var. Çok fazla elektrik yok. Havasız olduğu için rutubet olayı çok. Çok da korunaklı değil. Çünkü Sovyetler zamanından kalma sığınaklar olduğu için hepsi çok yıllar önce yapılmış. Çok da güvendiğimiz sığınaklar değil. Hatta evimizin yakınına bundan iki üç gün önce bir bomba düştü. Yaklaşık 300-400 metre yakınında. Resmen sığınak üzerimize çökecek diye korktuk. Zaten yarısına kadar topraklar, taşlar düştü.”
Sığınakta kalmalarının giderek zorlaştığını söyleyen Tekin, “Bizim üçüncü günden sonra suyumuz kesildi. Çünkü su ana merkezine bir bomba düştüğü için sular bulunduğumuz bölgelere gelmiyor. Gazımız kesildi, o nedenle yemek yapma gibi bir durumumuz yok. Biz tabii ilk zamanlar konserveler, ekmekler, sular almıştık. Ama tabii ki şimdi marketlere gidiyorsun. Marketleri zaten açık bulman çok zor. Bulsak bile hiçbir şey yok marketlerde. Yani sıfır. Sıfır olduğu için şu an için herhangi bir yerden tedarik etme şansımız da yok. Yani normalde günde üç öğün yemek yerken şu an belki yarım öğün yiyoruz günde. Bir defa yiyoruz hemen hemen. Sığınakta yaklaşık 10-15 tane daha çocuk vardı. Yeni doğum yapmış bir tane kadın var. Hamile olan kadın da var. Hasta olan insanlar da vardı sığınakta. Yani sığınakların durumu çok çok daha vahim” dedi.