“Savaş bittikten sonra Hizbullah ile oturup konuşmalıyız”

Lübnanlı milletvekili Nadir Bedir

İsrail’in güney Lübnan, Bekaa Vadisi ve Beyrut’un Dahiye bölgesi gibi Hizbullah’ın kontrolündeki ya da güçlü olduğu noktalara yönelik saldırıları devam ediyor. Diğer taraftan Lübnan-İsrail sınırında Hizbullah tarafından atılan füzeler İsrail’de endişelere sebep oluyor.

İsrail’in Lübnan’a yönelik “sınırlı” bir kara operasyonu başlattığını duyurmasının ardından Lübnan’da gerilim daha da tırmandı.

Bazı Lübnanlı uzmanlar İsrail’in saldırılarını Hizbullah ile sınırlı tutmayabileceğini öne sürüyor. Lübnanlı siyasetçiler ise yaklaşık 1 yıldır devam eden İsrail-Hizbullah çatışmalarının sona erdirilmesi ve Lübnan ordusunun çatışmalara sürüklenmemesi için diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı.

Lübnan içinde sokaklarda, televizyon ekranlarında ve siyaset koridorlarında tartışılan birkaç konudan biri Hizbullah’ın ülkedeki varlığının nasıl değerlendirileceği ve ateşkes için atılması gereken adımlar. Bu sorulara siyasetçiler ve uzmanlar farklı yaklaşıyor.

“Geriye kalan tek güç Lübnan ordusu”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan bağımsız milletvekili Nadir Bedir, “Lübnan ordusunun Hizbullah’ın aldığı darbe gibi darbeler almaması için çok dikkatli hareket edilmesi gerektiğini” söyledi.

Lübnan’daki askeri durumu “çok zor ve komplike” ifadeleriyle tanımlayan Bedir’e göre, İsrail saldırılarının ve suikastlarının ardından Hizbullah çok ağır darbe aldı ve örgütün sahada sıcak savaşı yürüten kısmı ayakta kaldı.

“Bu nedenle Lübnan’ı ve Lübnan sınırlarını koruyabilecek tek güç Lübnan ordusu kaldı” diye konuşan Bedir, Hizbullah’ın elindeki silahların İsrail’e karşı caydırıcı olmadığına dikkat çekti.

Bedir, mevcut çatışmalar sona erdikten sonra Lübnan’ın yeni bir savunma stratejisi belirlemesi gerektiğini belirtti. Hizbullah’ın yok sayılmaması gerektiğini düşünenler arasında yer alan Bedir, şunları söyledi:

“Eğer bu savaştan sonra dengeler olduğu gibi kalırsa yani İsrail Lübnan’a giremez ve Hizbullah savaş gücünü hala koruyor olursa Hizbullah ile ve geri kalan Lübnanlı siyasi iradelerle, Hristiyanlar ve Dürziler ile oturup Hizbullah’ın silahlarına dair yeni bir yaklaşım konusunda anlaşmamız gerekiyor. En azından benim açımdan bu bir gereklilik. Hizbullah’ın genel sekreter yardımcısı Şeyh Naim Kasım’dan buna dair imalar duydum. Kasım diyor ki, ‘Bu savaştan sonra yeni bir söylem/yaklaşım olacak’ ve bu yeni bir gösterge. Ancak ben diyorum ve duyuruyorum ki bu savaştan sonra Hizbullah ile başka bir konuşma olacak. Çünkü ne biz ne de Şiiler her 2-3 yılda bir şimdikine benzer krizlerle daha fazla yaşayamayız”

“Emperyalist hedefleri olan iki ülke arasında kaldık”

Askeri uzman Naci Mlaeb ise Lübnan’daki sorunların ve durumun anlaşılması için ülkedeki çok dinli ve mezhepli yapının dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Askeri uzman Naci Mlaeb

“Lübnan çok mezhepli bir ülke. Mezhepler arasında anlaşmalar var ancak biri ya da öteki dışarıya bağlılığını öne çıkarabiliyor. Ne yazık ki bu, ülkede güvenlik krizine sebep oluyor ve Lübnanlılar bundan dolayı muzdarip” diyen Mlaeb’e göre, “Hizbullah kendini İran tarafından yönetilen eksen bünyesinde İran’a bağladı ve bu eksen İran için çalışıyor ancak Tahran bu eksen için çalışmıyor.”

“Yayılmacı emperyal eğilimleri olan iki ülke arasında kaldık” diyen Mlaeb, bu iki ülkenin İsrail ve İran olduğunu söyledi.

Mlaeb’e göre, “emperyal hayallerle hareket eden İran” nüfuzunu Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da ve Yemen’de genişletmeye çalışıyor. İran’ın bu ülkelerde devletten daha güçlü yapılar kurarak güvenliği sarstığını savunan Mlaeb, İsrail’in ise din esaslı ideolojiler sebebiyle Lübnan’ın da bulunduğu bölgeye yönelik hedefleri olduğunu iddia etti.