BERLİN - Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan savaşın birinci yılı sona ererken, savaşın sonuçlarından en çok etkilenen ülkelerin başında kuşkusuz Almanya da yer aldı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, dış politikada uzun bir süre başta Amerika olmak üzere çok sayıda NATO ülkesi ile anlaşmazlığa düştü. Savaşa bağlı olarak artan enflasyon, hayat pahalılığı ve yüksek enerji fiyatları, Almanya'yı ekonomik krizin eşiğine getirdi.
Savaştan sonra ülkeye vizesiz girebilen ve iltica başvurusunda bulunmak zorunda olmayan yaklaşık 1,2 milyon Ukraynalı mülteci ise yeni bir göç krizine neden oldu.
8 Aralık 2021’de başbakanlık koltuğunu Angela Merkel’den teslim alan sosyal demokrat Olaf Scholz, daha görevine tam alışamadan kendini Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in 24 Şubat 2022’de başlattığı savaşın içinde buldu.
Daha savaş dördüncü gününü doldururken, Scholz, Alman Meclisi’nde yaptığı konuşmada savaşı Almanya açısından da bir "dönüm noktası" olarak tanımladı ve Almanya ordusuna 100 milyar Euro ek bütçe ayırma kararı aldı.
İlgili Haberler Avrupa Halkı Ukrayna Savaşı İçin Ne Düşünüyor?Almanya’nın silah sanayine ve silahlı kuvvetlere büyük bir yatırım yapılması anlamına gelen bu kararla birlikte Başbakan Scholz, "Her yıl gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2'sinden fazlası ile savunmamız için yatırım yapacağız" diyerek, yıllardır özellikle ABD ile yaşanan tartışmalı bir konuyu da noktaladı.
Scholz, Rusya ile Ukrayna arasında sıcak çatışmalar başlamadan Alman yasalarına göre kriz ve savaş bölgelerine silah gönderilmesi yasağını gerekçe göstererek, Ukrayna’ya silah göndermeyi kabul etmemişti.
Ancak bu konuda da yeni bir tavır ortaya koyarak, bu ilkeden de vazgeçileceğini duyurdu. Önce 1000 tanksavar ve 500 Stinger tipi füze gibi hafif silahlar ve askeri donatıma, ardından yılın akışı içinde bir tabu daha yıkılarak, Patriot hava savunma sistemi, Marder tipi zırhlı araçlar ve Leopard tankı gibi ağır silahlara onay verildi.
Rusya ve Almanya arasında soğuk rüzgarlar esiyor
Ocak 2022 ile Ocak 2023 arasında yaklaşık 2,3 milyar Euro tutarında silah ve askeri malzeme veren Almanya, bu rakamla Ukrayna’ya en fazla silah desteği sağlayan ülkelerin başında geldiği gibi aynı zamanda Rusya’ya karşı yaptırımlarda da en etkili ülkelerden biri olarak ön plana çıktı.
Ancak bu destek Almanya’ya pahalıya mal oldu. Enerji başta olmak üzere ekonomik olarak Rusya ile ilişkiler adeta sıfırlandı. Savaş başlamadan tükettiği doğal gazın yüzde 55’ini, petrolün yüzde 34’ünü ve kömürün yüzde 26’sını Rusya’dan ithal eden Almanya, Kremlin'in geçen Eylül ayında büyük bir kısmı Kuzey Akım Boru Hattı’ndan gelen gaz arzını kesmesi sonrasında ciddi bir enerji sorunu ile karşı karşıya kaldı.
Hükümet, enerji kriziyle mücadele edebilmek ve savaş sonrası Rusya'ya bağımlılığı azaltmak amacıyla daha önce kapatacağını açıkladığı kömür santrallarının kullanımına devam etmeye karar verdi. Ayrıca 31 Aralık’ta kapatılması kararlaştırılan 3 nükleer santralın da 31 Nisan’a kadar hazır tutulmasına karar verdi. Birkaç ay içinde sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) terminalleri kurulması sonrasında, kış ayları için korkulan kıtlık gerçekleşmedi.
Buna rağmen enerji fiyatları normal bir kış mevsiminde yüksek bulunan seviyenin yaklaşık iki katını buldu. Enflasyon yüzde 10’a kadar yükseldi. Enflasyondaki ve enerji fiyatlarındaki yükseliş ekonomik büyümeyi frenledi. Alman Ekonomi Araştırmalar Enstitüsü, savaş ve enerji krizinin 2022'de Alman ekonomisine maliyetinin gayri safi milli hasılanın yüzde 2,5'ine denk gelen 100 milyar Euro olduğunu bildirdi.
İlgili Haberler Türkiye’deki Ukraynalılar Belirsizlikten EndişeliUkraynalı mülteciler ne olacak?
Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın kendini günlük yaşamda en çok belli eden konularından biri Ukraynalı mülteciler oldu.
Federal İstatistik Ofisi'nin verilerine göre, yalnızca 2022 yılında Ukrayna'dan 1,2 milyona yakın göçmen geldi. Bu rakam, 2014-2016 yılları arasında Suriye, Afganistan ve Irak'tan gelen 834 bin göçmenin toplamından fazlasını oluştururken, Ukraynalı sığınmacıların yüzde 26’sının savaş bitse bile ülkelerine geri dönmeyi düşünmediği, yüzde 13’ünün de birkaç yıl daha Almanya’da yaşamak istediği saptandı.
Bazı günlerde onbinleri bulan mülteci akını nedeniyle göçmen merkezleri doldu. Berlin gibi birçok şehirde Ukraynalılar çadırlara ya da spor salonları, kongre merkezleri gibi geçici barınma alanlarına yerleştirildi.
Almanya'da Ukraynalı mülteciler, birçok şehirde tren ve toplu taşımayı ücretsiz kullanma hakkına sahip. Halihazırda pasaportlarıyla Almanya'da 90 güne kadar kalabilen Ukraynalılar, ülkede daha fazla kalabilmek için diğer mültecilerin geçtiği prosedürden geçmeden oturum izinlerini kolaylıkla alabiliyor.
2015'de yaşanan göç dalgasında ülkeye gelenlerin aksine Ukraynalılar'a doğrudan çalışma ve oturma hakları verilmesi, toplumda "iyi mülteci, kötü mülteci" tartışması başlattı. Alman devleti, 2015’te gelen sığınmacıların konaklama, temel gıda, hijyen ve giyim ihtiyaçlarını karşılarken, çalışabilmelerine ise ancak iltica taleplerinin kabul görmesi durumunda izin vermişti.
Çok sayıda uzman, bu konunun yabancı düşmanı ve mülteci karşıtı gruplar tarafından kendi çıkarları doğrultusunda suistimal edilebileceğini savunuyor. Güncel konulardaki popülist söylemleriyle dikkat çeken, Ukraynalı mültecilerin sayısının sınırlandırılmasını talep eden aşırı sağcı parti Almanya için Alternatif’in (AfD) yapılan son anketlerde yüzde 15’lere kadar tırmanan oy oranı da bu gelişmeyle ilişkilendiriliyor.
İlgili Haberler Yellen'dan G7'ye Ukrayna İçin Daha Fazla Yardım Çağrısı