Gaziantep'te mevsimlik işçiler yaklaşık 40 derecelik hava sıcaklığında evlerine ekmek götürebilmek için tarlada sarmısak işçiliği yapıyor.
Yaşları 14 ile 65 arasında değişen mevsimlik işçilerin sabah hava aydınlanmadan başlayan mesaileri bazen akşama kadar sürerken, bu işçiler kazandıkları parayla bir öğün yemek yemekte zorlanıyor. Günde 8-10 saat çalışarak kazandıkları 30 lirayla bazı işçiler ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken, bazılarıysa borçlarını ödemek için uğraşıyor.
Ekiminin ardından, sulama, otların temizlenmesi, sökülme, bağlanma, taşınma gibi bir çok aşamadan geçen sarmısak tarımından hem üretici, hem de işçi, fiyatların az olması yüzünden şikayetçi. Yetkililerin konuya el atmasını isteyen işçi ve üreticiler hayat pahalılığı karşında kazandıkları paranın yetersiz kaldığını ve geçinmekte zorlandıklarını söylüyor.
Sarmısak üreticisi Aydın Bilici: “Ne üretici kazanıyor, ne de işçi”
Şu anda sarmısak işinde hem üretici hem de işçinin para kazanamadığını söyleyen sarmısak üreticisi Aydın Bilici, ''1 Kilo sarımsağın maliyeti 4- 5 lira, dışarıdan ihracat olduğu için de Türkiye'deki ürünler para etmiyor. Şu anda pazarda sarımsak zaten 5 liraya düştü. Yani ülkemizde çiftçilik şu anda ölü durumda. Hem yaşam zor, hayat pahalı hem de işçilik ve çiftçilik para kazandırmıyor artık. Bir evden 3-4 kişi geliyor bazen çalışmaya, geçimini sağlamaya çalışıyorlar. Biz şu anda Antep'ten buraya işçi getiriyoruz. Bazen buraya çadır kuruyoruz, çadırda kalıyorlar bazen de günlük 100 km gidiş geliş yapıyoruz. Gerçekten çiftçilik çok zor, mazot olmuş 6- 7 lira, traktörü, sulaması, işçi parası, nakliyesi, bize hiç bir şey kalmıyor'' dedi.
Yaklaşık 40 derece sıcaklıkta güneşin altında çalışmanın zor olduğuna dikkat çeken mevsimlik İşçi Zehra Cengiz, ''Gaziantep'ten buraya sarımsak hasadına geliyoruz. Sabaha karşı saat 3'te evden çıkıyoruz. Ramazan ayı olduğu için sahurumuzu yolda yapıyoruz. Saat 5'te işe başlıyoruz, saat 14'e kadar sürüyor. Buradaki işimiz, kış mevsiminde gelip sarımsakların arasındaki yabani otları temizledik, sonra sökümünü yaptık, şimdi de bağ yapıyoruz. Buradan da başka bir yere götürüp orada temizliğini ve kasalama işlemini yapacağız. İşimiz çok zor, bir de oruçlu olunca havanın sıcaklığında çalışmak daha da zor oluyor'' şeklinde konuştu.
Cengiz: “Bir günde kazandığımız para akşam yemeğine bile yetmiyor”
Zaman zaman çocuklarını okuldan alarak işe getirmek zoruna kaldığını belirten mevsimlik işçi Zehra Cengiz, ''Biz buraya keyfimizden gelmiyoruz, hayat çok zor, çocuklarımızı geçindirmek zorundayız. Çocuklarımızı bazen okula gönderemiyoruz buraya gelip çalıştıkları için. Ve en kötüsü de işçilik çok ucuz. Gün boyu bu zor şartlarda çalışarak kazandığımız paraya bir akşam yemeği bile zor yapıyoruz. Eşim cezaevinde, 2 tane çocuğumun geçimini ben sağlamaya çalışıyorum. İşe gelirken trafik kazası geçirdik, benim hem burnum, hem çenem kırıldı'' ifadelerini kullandı.
Cengiz: “Çalışmazsak aç kalacağız”
Yetkililerden herhangi bir yardım görmediğini ileri süren Zehra Cengiz, ''Hayat çok zor, hele biz Kürtler için de daha zor, hayatımız sürekli böyle tarlalarda, yollarda ve el işinde geçiyor. Sarımsak, biber, patlıcan, zeytin, fıstık derken, yılın dört mevsimi hayatımız işçilikle geçiyor. Çalışmazsak aç kalacağız. Eşim cezaevinde ama yetkililerden bir yardım göremiyorum. Bir ara aylık bağladılar ama çocuğum 7 yaşına geldiği zaman 'sen çalışabilirsin' diye geri kestiler. Okuma yazmam bile yok, ben ne iş yapabilirim ki, mecburen geçinmek için böyle işlerde çalışıyorum. İşe gelirken de çocuklarım yanımda olduğu zaman özellikle çok korkuyorum, kaza olacak, çocuklarıma zarar gelecek diye. Eşim 13 yıldır cezaevinde, ömrü öyle geçti, benim ise böyle zor şartlarda çalışarak geçti, hiç değilse çocuklarım okusun bizim gibi olmasın istiyorum'' diye konuştu.
Bezek: “Okulun en başarılı kızımı okuldan almak zorunda kaldım”
Bazen sıcakta çalışmaktan sesinin kısıldığını söyleyen 62 yaşındaki mevsimlik işçi Emine Demir, ''Gece yarısı kalkıp, sahurumuzu yolda yapıp, namazımızı aracın içinde kılıyoruz. Sonra burada sabah 5'te işe başlıyoruz. Bu sıcakta akşama kadar çalışmaktan artık sesimiz kısılır her gün. Bir tek gölge bile yok altında dinlenelim ki zaman da yok. Zaten bir gün değil, bir ömür böyle geçiyor. İşçilik çok ucuz, gün boyu çalışarak kazandığımız parayla bir yemek bile yapamıyoruz evde çocuklarımıza. Belim sakat, platin var belimde ama yine de çalışmak zorundayım. Kapımızın önünde çıkan bir kavgaya karışan oğlum 8 yıldır cezaevinde, çocukları ve eşi benim yanımda. Hiç bir şekilde yardım alamıyoruz bir yerden. Ben bu şekilde bu yaşımda oruç ağızla çalışarak onları geçindirmeye çalışıyorum'' dedi.
İflas ettikten sonra mevsimlik işçi olarak çalışmaya başladığını söyleyen İsmail Bezek ise'' Günlük 30-40 lirayla ne borcumu ödeyebilirim, ne geçimimi sağlayabilirim ne de çocuklarımı okutabilirim. Kızım 8'inci sınıfa gidiyor, okulun en başarılı öğrencisi, 1 ay oldu onu okuldan alalı, buraya çalışmaya geliyor bizimle'' diyerek gözyaşlarına boğuldu.