Fransa'nın başkenti Paris'te, 9 Ocak 2013'te uğradıkları saldırıda öldürülen PKK'lı 3 Kürt kadın Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan, ölümlerinin 10'uncu yılında düzenlenen bir yürüyüşle anıldı.
Yürüyüşte, 23 Aralık'ta Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'nde, 69 yaşında bir Fransız tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürülen Evin Goyi, Mir Perwer ve Abdurrahman Kızıl cinayetleri de protesto edildi.
Your browser doesn’t support HTML5
Paris'te 2013'ten bu yana her yıl düzenlenen yürüyüşe katılım, birkaç hafta önce işlenen ikinci saldırı nedeniyle daha geniş oldu. Avrupa'nın pek çok ülkesinden otobüslerle Gare du Nord'a gelen göstericiler, iki saldırıda yaşamını yitiren 6 kişinin portrelerinin bulunduğu bir pankartın arkasında, Gare du Nord'tan yürüyüşe geçti.
Yoğun güvenlik önlemleri altında yapılan yürüyüşe, Fransız televizyonlarına göre yaklaşık 10 bin kişi, AFP'ye göre 20 bini aşkın kişi katıldı. Kortej, önce 2013'te cinayetin işlendiği eski Kürt Enformasyon bürosunun bulunduğu Rue La Fayette'ten ardından da 2022'deki cinayetlerin işlendiği Ahmet Kaya Kültür Merkezi'nin bulunduğu Rue d'Enghein sokağından geçti. Yürüyüş, konuşmaların yapıldığı Republique Meydanı'nda sona erdi.
Yürüyüş sırasında, PKK lideri Abdullah Öcalan posterleri ve PKK bayrakları ile, 10 yıl önce ölen 3 Kürt kadınının portrelerinin bulunduğu bayraklar taşındı. Yürüyüşe Fransız radikal sol hareketi La France Insoumise (LFI), Fransız Komünist Partisi (PCF) ve Yeşiller partisinden milletvekili ve belediye başkanları da katılarak destek verdi.
Yapılan konuşmalarda, her iki cinayetin arkasında da "Türk devletinin olduğu" iddia edilerek 2013'te işlenen cinayete ilişkin soruşturmaya, Fransız hükümetinin koyduğu "devlet sırrı" şerhinin kaldırılması istendi.
Fransız hükümetini de eleştiren konuşmacılar, "2013 yılındaki cinayet çözülseydi, 10 yıl sonra yaşanan ikinci saldırı gerçekleşmezdi" diyerek cinayetlerin aydınlatılmasını istedi.
Konuşmalarda ayrıca, 23 Aralık'ta gerçekleşen saldırının "Paris savcılığı değil, anti-terör savcılığı tarafından ele alınması talep edildi.
Zanlı hapishanede öldü
Bundan 10 yıl önce, 9 Ocak 2013'te, Paris'te Kürdistan Enformasyon Merkezi'ne ait binada, PKK'nın kurucularından Sakine Cansız (54) ile PKK üyeleri Fidan Doğan (28) ve Leyla Saylemez (24), başlarına sıkılan kurşunlarla öldürüldü. Bina güvenlik kameralarından ve el çantasındaki barut izlerinden olay yerinde olduğu anlaşılan Ömer Güney, olaydan hemen sonra, cinayetin tek zanlısı olarak tutuklandı.
Ancak 2016'nın sonunda, Ömer Güney, beynindeki bir tümör nedeniyle, duruşmaların başlamasından birkaç hafta önce, Aralık 2016'da kaldırıldığı hastanede ölünce soruşturma kapandı. Ancak Fransız yargısı, ailelerin ve kurban yakınlarının başvurusunu kabul ederek 2019'da yeniden soruşturma başlattı.
10 yıl sonra yeniden 3'lü cinayet
Bu saldırıdan 10 yıl sonra, 2013'te yapılan saldırıda yaşamını yitirenlerin anısına düzenlenecek 10. anma yılı toplantısının planlandığı gün, Ahmet Kaya Kültür Merkezi'nde, 23 Aralık'ta yeniden üçlü cinayet işlendi.
Saldırıda, PKK kadın hareketinin önemli isimlerinden Evin Goyi (Emine Kara), sanatçı Mir Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Abdurrahman Kızıl yaşamını yitirdi. Bu sefer saldırgan, Kürtlere ait bir kuaför salonuna saldırdığı anda, salon sahipleri ve müşteriler tarafından etkisiz hale getirilerek Fransız polisine teslim edildi.
Saldırganın 69 yaşında, aşırı sağcı ve "yabancılara patolojik hale gelen bir nefret duyduğu" belirlenen bir Fransız vatandaşı olduğu ortaya çıktı. William Malet adlı saldırganın, 2016'da evine yapılan bir soygundan sonra yabancı düşmanı olduğu ve daha önce de "Paris yakınlarındaki bir göçmen kampına pala ile saldırdığı için" 1 yıl hapis yattığı ortaya çıktı.
Saldırgan "Neden Kürt toplumunu hedef aldığı" sorusuna ise, "Önce Saint Denis'ye gittim, orası yeterince kalabalık değildi. Silahımın şarjörünü değiştirmek için de kıyafetim uygun değildi. Ben de eve gidip, üstümü değiştirip, yürüyerek buraya geldim. Kürtler'i Suriye'de IŞİD'i öldürmedikleri, kamplarda besledikleri için hedef aldım" yanıtını verdi.
Kısa bir süre akıl hastanesinde kontrolden geçirilen zanlı, tutuklu yargılanmak üzere cezaevine kondu. Ancak, anti-terör savcılığı cinayetin terör saldırısı olduğunu gösteren "hiçbir bulgu olmadığı" için, soruşturmayı üstlenmeyi reddetti.