Paris’te gerçekleşen iklim zirvesinin anlaşmayla sonuçlanması, yapılması gereken çalışmalar için yalnızca bir başlangıç noktası. İklim değişikliği dünyada birçok bölgeyi tehdit ederken, en büyük tehdit altında olanlar her zamanki gibi yoksullar
Princeton Üniversitesi’nin yeni bir araştırması, iklim değişikliği ve iklim değişikliğiyle ilgili olarak oluşturulan politikaların, bir ülke içinde zengin ve yoksulları nasıl etkilediğinin modelini çıkardı. Araştırmacılar, şimdilik iki grup arasında eşitlikten son derece uzak sonuçlar ortaya çıkacağını söylüyor ve dünyanın en fazla tehdit altında olan nüfuslarını korumak için eylem çağrısı yapıyor.
Ulusal Bilimler Akademisi Dergisi’nde yayınlanan araştırmanın yazarlarından Marc Fleurbaey, Paris zirvesinde verilen sözlerin, küresel ısınmayı yeterli derecede sınırlamayacağını söylüyor. Fleurbaey, bu nedenle büyük olumsuzluklar yaşanacağını belirtiyor. Bu, küresel ısınma, “felaket” olarak nitelendirilen 5 santigrat dereceye yakın bir senaryo için de geçerli.
Araştırmacı, mevcut eğilimin devam etmesi durumunda küresel ısınmanın dünyayı, sanayi devrimi öncesinin 3 derece üstüne taşıyacağını söylüyor. Hedeflenen ise 2 derecelik bir yükseliş. Fleurbaey, genel tartışmalarda, 5-6 derecelik bir ısınmanın makroekonomik düzeyde büyük felaketlere yol açabileceği uyarısında bulnuyor. Ancak Fleurbaey, kendi araştırmalarının, 3 derecelik bir ısınmanın bile dünyadaki yoksul nüfuslar için felaket anlamına geldiğini ortaya koyduğunu ifade ediyor.
Woodrow Wilson Okulu’nda ve Princeton’daki İnsan Değerleri Merkezi’nde ekonomi profesörü olan Fleurbaey, araştırmalarından birkaç farklı senaryo üzerinde durduklarını söylüyor. Uzman, Hindistan, Afrika ve Çin gibi bölgelerde, 2,5-3 derece arasında ısınmanın, yoksul kesimlerin gelir artışı için büyük tehdit oluşturduğunu belirtiyor. Araştırmacı bu nedenle, bu kesimler için felaketin kapıda olduğunu ve gelecekte yoksulların felaketlerle karşılaşmaması için şimdiden harekete geçilmesi gerektiğini savunuyor.
Princeton’daki bilgisayar modellemesi, 3 derecelik ısı artışından en çok etkilenecek nüfusun dünyanın en yoksul yüzde 20’si olduğunu ortaya koyuyor.
Fleurbaey, modelin en temel versiyonunda yoksulların ciddi zarar göreceğinin, bu nüfus için gelir artışının ya durağan ya da negatif olacağının görüldüğünü ifade ediyor. Bu da bu kesimin yüzyıl sonuna doğru ya açlık seviyesine düşmesi ya da ölmesi demek.
Princeton çalışması yalnızca zengin ve yoksul bölgeleri değil, aynı bölgelerdeki zengin ve yoksul nüfusların geleceğini de inceliyor.
Fleurbaey, bölgeler arasında coğrafi farklılıklar olduğunu, bunun da iklim tahminleri açısından önem taşıdığını söylüyor. Ancak aynı bölge ya da aynı ülke içindeki farklılıklar söz konusu olduğunda, sosyo-ekonomik yapılar ve uyum sürecinde hükümetlerin işleyişi ön plana çıkıyor. Uzman, bu farklı yönleri incelemenin önemine dikkat çekiyor.
Uzman, iklim değişiminden en çok kimin etkileneceği sorulduğunda çok farklı sonuçların ortaya çıktığını belirtiyor. Zenginlerin donanım, bina ve bunun gibi varlıkları olduğu için zarar göreceğini söyleyen ekonomist, buna rağmen sağlık, ölüm oranı, tarım üretimi gibi konularda yoksulların çok daha doğrudan etkileneceğini söylüyor. Fleurbaey, bu nedenle daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.
Fleurbaey, bugün oluşturulan politikaların, gelecek nesillerin korunması için şimdiden bu eşitsizlikleri göz önünde bulundurması gerektiğini vurguluyor.