Osman Kavala 7 yıldır hapiste: “Gezi Parkı’nın park olarak kalması benim için bir teselli kaynağı”

Osman Kavala, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi’nin “derhal salıverin” kararlarına rağmen 1 Kasım 2017’den beri tutuklu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Gezi davasında “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Osman Kavala yedi yıldır cezaevinde.

18 Ekim 2017’de Gaziantep’te bir etkinliğe katıldıktan sonra İstanbul’a dönüşünde Atatürk Havalimanı’nda tutuklanan Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Kavala, 1 Kasım 2017’de savcılık tarafından “Gezi Olayları olarak bilinen yasadışı eylemlerin organizatörü” olma iddiasıyla sevk edildiği nöbetçi savcılık tarafından tutuklandığından bu yana Silivri Cezaevi’nden hiç çıkmadı.

Kavala: “Yargı üzerinde siyasetin etkisi arttı; AİHM kararını uygulamamak ve beraat kararlarını bozmak için aleni biçimde yasalarla oynandı”

Cezaevinde yedinci yılını tamamlayan Kavala, bugün kamuoyuyla paylaştığı mektupta, bu süre boyunca masumiyet karinesinin çiğnendiği; temelsiz iddiaların, yalan beyanların kullanıldığı bir yargılama süreci yaşadığını söyledi.

Anadolu Kültür Vakfı Başkanı, “AİHM 2019 yılında suç sayılan bir faaliyette bulunduğuma işaret eden bir delil olmadığına hükmetmişti. Gezi davası aynı nedenle beraatle sonuçlandıktan sonra yargı üzerinde siyasetin etkisi arttı. AİHM kararını uygulamamak ve beraat kararlarını bozmak için aleni biçimde yasalarla oynandı. Yasalardaki tanımlara aykırı biçimde bir casusluk suçlaması kurgulandı. Böylece, hiçbir şiddet eylemiyle ilişkim olmadığı bilinmesine rağmen en ağır cezaya çarptırıldım, dört Gezi tutuklusu da aynı yaklaşımla 18 yıla mahkûm edildi. Cezalar Yargıtay tarafından onanınca, şunu anladım ki yargı mensupları sakıncalı buldukları insanlara ceza verme yetkisine sahip olduklarına inanıyor. Bu insanların suç işlemediklerini biliyor olmalarına rağmen” dedi.

“Gezi’nin park olarak kalması benim için bir teselli ancak asıl teselli verecek olan, ülkemde hukuk devleti yönünde gelişmeleri görmek olacak”

60 yaşından sonra aktif biçimde yaşayabileceği hayat diliminin büyük bölümünü cezaevinde geçirdiğini, eşiyle hayatı paylaşamadığını, annesi ve sevdikleriyle birlikte yaşayamadığını belirten Kavala, yaşadığı haksızlığa rağmen nelerden teselli bulduğunu da kamuoyuyla paylaştı.

67 yaşındaki filantropist, “Hayatımın hatırlayabildiğim en erken döneminden itibaren ağaçları tanımama imkân veren, kamu mekânını başkalarıyla paylaşmayı öğrenmemi sağlayan Gezi Parkı’nın her yaştan ve sınıftan yurttaşlarımız tarafından kullanılan bir park olarak kalması benim için bir teselli kaynağı. Ancak, bana asıl teselli verecek olan, ülkemde hukuk devleti yönünde gelişmeleri görmek olacak. Bunun olacağına ve gerçekten özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Üç insan hakları örgütünden Türkiye’ye Kavala’yı “derhal serbest bırakın” çağrısı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kavala davasına müdahillik taleplerini kabul ettiği İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uluslararası Hukukçular Komisyonu (ICJ) ve Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi (TLSP) adlı insan hakları örgütleri bugün yayınladıkları açıklamada, Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılması ve Avrupa Mahkemesi'nin bağlayıcı kararlarına uygun olarak mahkûmiyet kararının bozulması çağrısında bulundu.

Açıklamada, “Kavala, Ocak ayında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'ne yeni bir başvuruda bulunarak AİHM’in, 2019 yılında makul şüphe olmaksızın gözaltına alındığını ve bunun kendisini susturmak için bir siyasi motivasyonla yapıldığını tespit eden kararından bu yana haklarının daha fazla ihlal edildiğini iddia etti.

Avukatları bu son başvuruda, Türk makamlarının Kavala'yı bir insan hakları savunucusu olarak susturmak ve cezalandırmak gibi siyasi bir amaç gütmeye devam ettiğini gösterdiğini iddia ediyor. Avrupa Mahkemesi'nin önümüzdeki aylarda bir karar vermesi bekleniyor” ifadeleri kullanıldı.

İnsan hakları örgütleri, Türkiye’deki ulusal sistemde yargının iktidardaki siyasi partiler tarafından ele geçirildiğine, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun bağımsız olmadığına, Türk Anayasa Mahkemesi'nin bağımsızlığı ve etkinliğine ilişkin ciddi endişeler bulunduğuna işaret ediyor.

İlgili Haberler 11. yılında 11 soruda Gezi Olayları: Neden başladı? Gezi Davası ne aşamada?  

Osman Kavala’nın yargılanma kronolojisi

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan ilk yargılamanın 18 Şubat 2020’deki karar duruşmasında beraat eden Kavala, hakkında 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili bir soruşturma sürdüğü gerekçesiyle salıverilmeden tekrar gözaltına alındı.

Ertesi gün İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği Kavala’yı daha önce tahliye edildiği dosyadan yeniden tutukladı.

22 Ocak 2021’te İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Gezi davasındaki tüm sanıklar hakkında verilen beraat kararının bozulması” kararı verince dava yeniden İstanbul 36 Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.

Mahkeme bu dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Beşiktaş taraftar grubunun dosyasıyla birleştirilmesine karar verdi. Mahkeme 22 Şubat 2022’de görülen davada taraftar grubunun dosyasını ayırdı ve 25 Nisan 2022’de yapılan karar duruşmasında Osman Kavala için ağırlaştırılmış müebbet; Can Atalay, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Mücella Yapıcı, Hakan Altınay, Yiğit Ekmekçi hakkında 18 yıl hapis cezası verdi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi Yapıcı ve ilk derece mahkemenin Altınay ve Ekmekçi hakkındaki kararları bozdu.

İlgili Haberler Osman Kavala'nın “yargılanmanın yenilenmesi” talebi reddedildi


Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Bakanlar Konseyi’nin Kavala kararlarına uymadı

10 Aralık 2019’da Osman Kavala’nın başvurusunu görüşen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, söz konusu tutukluluğun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5.1, 5.4 ve 18. maddelerine aykırı olduğunu belirterek, bu hak ihlalinin giderilmesi için başvurucunun derhal serbest bırakılmasına karar verdi.

Türkiye’nin bu talebe uymaması üzerine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 16 Eylül 2021’de AİHM kararının 30 Kasım-2 Aralık 2021 tarihleri arasında gerçekleşecek toplantıdan önce uygulanması ve Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması talebinde bulundu. AİHM kararının hayata geçirilmemesi halinde ihlal prosedürünün başlatılacağı uyarısında bulundu.

11 Temmuz 2022’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 2 Şubat 2022'de aldığı karar uyarınca Türkiye'nin Osman Kavala davasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal edip etmediğine ilişkin incelemesini tamamladı. Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmediğine hükmetti

11 Nisan 2024’te Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala’nın derhal tahliye edilmesine yönelik kararını uygulamayarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sistemine yönelik belirgin bir zorluk yarattığı uyarısında bulundu.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 19 Eylül 2024’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına uyarınca Osman Kavala'nın serbest bırakılması çağrısını yineledi.

Türkiye 24 Eylül 2024’te Avrupa Konseyi’ne gönderdiği savunmasında yargılamanın siyasi olmadığını ifade ederek, “Başvurucunun tutukluluğunun sebebi, AİHM kararındaki dosya değil, yeni bir dosya olan Türk Ceza Kanunu M328. maddedeki casusluk suçlamasıdır. Bu yüzden de AİHM’nin öncelikle başvuru yollarının tüketilmemesinden kabul edilemezlik vermesi, daha sonra da 2019 tarihli önceki kararındaki bulgularla şimdiki dosyayı karıştırmaması gerekir” değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin önümüzdeki günlerde Kavala ile ilgili Türkiye’ye yeni bir çağrıda bulunması bekleniyor.

İlgili Haberler Gezi Parkı davasındaki tutuklamaların ikinci yılında "Gezi'ye özgürlük ve anayasaya uyma" çağrısı