Suriye’de karşı karşıya gelen Ortadoğu’nun en büyük iki askeri gücü İsrail ve İran’ın Amerika ve Rusya’yı da bölgesel bir savaşa sürüklemesinden endişe ediliyor.
Rusya ve İran, İsrail’in kuzeydeki komşusu Suriye’de Beşar Esat hükümetine destek veriyor. Savaşın İsrail’in sınırlarına kadar dayanmış olması İsrail’de endişeyle karşılanıyor.
“İsrail karşılık verir”
Eski bir İsrailli diplomat, Herzliya Merkezi öğretim görevlisi Lior Weintraub “Eğer bir Hizbullah füzesi ya da havan mermisi İsrail’de bir anaokuluna ya da okul servisine isabet ederse yani İsraillilerin canına kast eden bir terör eylemine neden olursa, bu stratejik yanıt gerektiren taktiksel bir eylem olur” diyor. Weintraub’a göre bu da İsrail’in sert şekilde karşılık vereceği anlamına geliyor.
Savaş Çalışmaları Enstitüsü uzmanı Christopher Kozak da kontrolden çıkabilecek bir olayın olmasından endişe ediyor.
Kozak Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada “Gelecek aylarda tüm bölgenin dahil olduğu bir çatışma olmasa da yeni üçüncü bir cephede en azından daha doğrudan bir İsrail - İran çatışması yaşanmasından büyük endişe duyuyorum” diye konuştu.
İran Devrim Muhafızları ve Lübnanlı Hizbullah örgütü bir süredir Golan Tepeleri’nin doğusuna kaynak aktarımı yapıyor ve bölgeye önemli komutanlarını gönderiyor.
Katı görüşleriyle bilinen İranlı din adamı İbrahim Reisi, Ocak ayında İsrail - Lübnan sınırına yaptığı ziyaret sırasında “Kudüs’ün kurtuluşu yakın” demişti. Bu sırada Reisi’ye Hizbullah komutanları ve İranlı yetkililer de eşlik etmişti.
“İsrail tehdit algılıyor”
Weintraub’a göre İsrail, İran’ın Suriye’deki faaliyetlerinin tek nedeninin kendisine yönelik bir saldırının zeminini hazırlamak olduğunu düşünüyor.
Bazı uzmanlar Amerika’nın İran ve uluslararası camia arasındaki nükleer anlaşmayı reddetmesinin durumu daha kötü hale getirmesinden endişe ediyor.
Obama yönetimi Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Ned Price bu adımın sadece İran’ın nükleer programına yeniden başlamasını sağlamayacağını, ayrıca Washington’un İsrail’in İran’a saldırması gibi “cesur bir adımı” bile destekleyeceği şeklinde anlaşılmasına yol açacağını söylüyor.
Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nda (CIA) üst düzey uzman olarak uzun süre çalışan Price’a göre bu, bölgede olası bir yangını tetikleyebilir.
Kanada kraliyet Askeri Koleji’nden Yardımcı Doçent Pierre Pehlevi’ye göre ise bu gerilim ve “en kötü senaryo etrafında korkular geliştirmek” savaşın kaçınılmaz olmadığını gösteriyor.
Şubat ayında bir İran insansız hava aracının İsrail hava sahasında ve bir İsrail jetinin Suriye’de İran’a ait bir üsse saldırdığı sırada vurulmasının ardından, Ortadoğu daha büyük bir savaşın eşiğinde gibi görünüyordu. İsrail, Suriye’de bir düzine hedefi daha vurarak saldırıya karşılık verdi. Bunların içinde İran’a ait askeri tesisler olduğu iddia edilen dört tesis de vardı.
Bu olaylar olmadan önce bile Uluslararası Kriz Grubu “daha geniş kapsamlı bir savaşın sadece bir yanlış hesaplama kadar uzakta olduğu” uyarısında bulunmuştu.
Pehlevi, ne İsrail’in ne de İran’ın büyüyecek bir çatışma istediği görüşünde.
Weintraub ise “Eğer bıçak kemiğe dayanırsa İsrail eyleme geçecektir. Eğer İsrail eyleme geçerse bunun bir bedeli olur. Ancak eğer hayatta kalmak için savaşıyorsanız ne yapmanız gerekiyorsa onu yaparsınız ve karşılığında ödemeniz gereken bedeli ödersiniz” diyor.
İsrail 2007 yılında Suriye’de bir nükleer reaktörü vurduğunu geçen hafta açıklamış ve bu saldırının Tahran’a hiçbir zaman nükleer silah geliştirmesine izin verilmeyeceği yönünde bir uyarı olduğunu söylemişti.
Büyük amcası son İran Şahı olan Pehlevi’ye göre İranlılar İsrail güçleriyle konvansiyonel bir savaşa girecek kapasiteleri olmadığının farkında.
Rusya ise Orta Doğu’da bir yandan İsrail ile ilişkilerini yönetmeye çalışırken diğer yandan İran ile etkili bir işbirliği içinde. Bu da Moskova’nın İsrail’in İran’a yönelik Suriye’deki eylemlerine göz yummasına neden oldu.
Ancak uzmanlara göre Rusya, Kudüs ile İran arasında seçim yapmak durumunda kalırsa İran’a daha yakın duracaktır.
İsrailliler İran’la savaşmak için Amerikan güçlerine ihtiyaçları olmadığını söylüyor. Ancak Trump yönetiminin onları kısıtlamasını da istemiyor.
Weintraub’a göre tüm Ortadoğu Amerika’nın İsrail’in arkasında olduğunu açıkça görüyor. Bunun İsrailliler için önemli olduğunu söyleyen Weintraub, ancak bunun bir Amerikan askerinin daha Ortadoğu’ya gönderilmesi anlamına gelmediğini belirtiyor.
Amerika “buradayız” mesajı veriyor
Görevden alınan Amerikan Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un Ocak ayında yaptığı açıklamaya göre Amerikan ordusu sadece IŞİD ve El Kaide’yi temizlemek için değil, aynı zamanda Şam ve Tahran tarafından kontrol edilen milislere de mesaj vermek için Suriye’de askerlerini tutmayı istiyor.
Ancak uzmanlar Washington’un Suriye’de çatışmasızlık alanları olarak adlandırılan bölgelerin oluşturulmasını Rusya’ya bıraktığını, bunun da iki ülke arasında gerilimin arttığı bir dönemde Rusya’nın elini güçlendirdiğini söylüyor.
Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov bu ay başında yaptığı açıklamada “Eğer Rus askerlerinin hayatı tehlikeye girerse Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri füze ve ateşleme sistemleriyle karşılık verecektir” demişti.
Başkan Donald Trump ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin geçen hafta telefon görüşmesi yaptı. Görüşmenin ardından Trump gazetecilere son yılların en kanlısı olan Suriye’deki iç savaşı ele aldıklarını ve yakın zamanda bir araya gelmeyi planladıklarını söyledi.
Ancak Amerika - Rusya ilişkilerinin Soğuk Savaş’tan bu yana en kötü günlerini yaşadığı düşünülürse böyle bir zirveyi düzenlemek kolay olmayacak.
Pazartesi günü Amerika, İngiltere’de Rusya tarafından düzenlendiği iddia edilen sinir gazı saldırısının ardından Avrupalı müttefikleriyle birlikte onlarca Rus diplomatı sınır dışı edince, Moskova karşılık verme sözü vermişti.